7.

254 Words
O günü Kerem’in yanında geçiren Funda bir tesadüf yaratma hevesiyle ezberlediği adresi taksiciye söylememek için zor sabretti. Dilenci kılıklı babası evdeyse zaten denk gelseler bile ne olacaktı. Usul usul yalının adresini verdi kabullenişle, ipsiz sapsız serseriler gibi adamın kapısına dayanacak değildi. Ertesi gün odasının denize bakan ufak balkonunda oturup Kerem’le konuştuklarını düşündü. Sahte kibarlıkları ile ailesini avucu içine almıştı ama Funda’yı kandıramazdı o Esma. Er geç nasıl bir varoş olduğunu herkese ispat edecekti. Sadece bir açık vermesini bekliyordu kadının. Özellikle çocukları ve içki konusunda çok hassastı. Bu zaafları üzerine yürürse emindi ki gerçek yüzünü gösterecekti. Kendi kendine düşünerek planını netleştirmeye çalışırken telefonu çaldı. Birkaç gündür keyifsiz olan Yağmur arıyordu. “Kuzen ne haber?” Karşıdan burun çekmeli ağlak bir ses geldi. “Funda..” Yağmur kuzenden ürettiği kuzu hitabıyla konuşmuyorsa kesin işler b.ka satmış demekti üstelik de zaten belli ki ağlıyordu kız. “ Yağmur ne oluyor!” Bir hıçkırık ve burun çekme sesinden sonra titreyen sesi ile cevap verdi Yağmur. “ Çok kötüyüm ben, gelebilir misin..” “Neredesin sen?” “Stüdyodayım ama kapadım kapıyı, geldiğinde ara.” Fotoğraf sanatçılığı yapan kuzeninin eserlerini sergileyip arada etkinlikler düzenlediği iş yerine doğru yola çıkan Funda kolay kolay Pollyanalığı bırakmayan kuzenine ne oldu fazlasıyla merak eden Funda, hızlıca toparlanıp yola çıktı. Zaten yakın mesafedeki stüdyoya vardığında söylediği gibi aradığı kuzeni çağrıyı cevaplamak yerine meşgule attı. Bir kaç saniyelik bekleyişten sonra işittiği ayak sesleri aralanan kapı ile sonlandı. Karşısında gördüğü perişan kadın sahiden Yağmur mu diye bir an tereddüte düşen Funda keşke o olmasaydı dedi kendi kendine.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD