AKREP -KARAN -PART-1

1645 Words
KARAN’DAN… Yaptığım ve kazandığım dövüş sonrası eve geldiğimde bedenim rahatlamak için çıldırıyordu. Rehberden özel olana girip bir tane numaraya tıkladığımda üçüncü çalış da açılması beklediğim bir şeydi. İşittiğim ilk cümle “Efendim” oldu. Dudağımın ucu kıvrılırken “Gel” dedim sadece. O bu emri çok iyi biliyordu. Başka bir şey demeden telefonu kapadığında odaya geçtim. Üzerimde sadece eskitilmiş bir kot vardı. Ayaklarım ve bedenimin üst kısmı çıplaktı. Saçlarım dağınıktı. Üzerimde yaşadığım o sikik maçın yorgunluğu ve gerginliği vardı. Dominant olarak beni rahatlatacak olan şey sağlamından bir seksti. Masanın üzerine şöyle bir bakındığımda bu gece kullanacağım aletleri çoktan seçmiştim. Parmak uçlarım uyuşurken elindeki kırbacın kayışlı kısmını okşadım. Gözlerimdeki ifadeyi hemen karşımdaki ayna da seçebiliyordum. Dakikalar geçti. Zil çaldı ve kapıyı açtığım an üzerindeki kabanın ön düğmelerini açmış kadını kolundan tuttuğum gibi içeri çektim. Giydiği siyah jartiyer iç çamaşırı beyaz tenine yakışırken onu duvara yaslayıp saçlarını avucumda topladım ve sertçe öpmeye başladım. Karşı koymadı. İtiraz etmedi. Edemezdi de. Onun görevi buydu. Odaya geçtiğimizde eğlence başlamıştı. Beyaz teninde bıraktığım izler, gözündeki bağ, ağzındaki kayışlı top ve önümde ayaklarındaki özel düzenekli kelepçe ile beni bekliyordu. Ayak ucundan baş tarafına geçtiğimde bende tamamen çıplaktım. İlk becerdiğim yer ağzıydı. Aletimi dudakları ile kavrayışı, diliyle küçük oyunlar oynayışı, boğazına kadar ittiğimde dahi öğürmemesi ve bunu tam teslimiyetle kabul etmesi kurallarımdan sadece bir kaçıydı. Ağzı ile işim bittiğimde sıra kadınlığındaydı. Aletime geçirdiğim ekstra hassas prezervatif ile ayak kelepçesinin ayarını biraz daha açtım. Esnekliği seviyorum. Bacakları iki yana daha da açılırken gözlerimin önüne serilen temiz kadınlık dudağımı yalamama ve alt dudağımı ısırmama yetti. Sertçe, tek seferde ve tamamen içine gömüldüğümde ağzındaki top yüzünden sesi boğuk çıksa da zevkten kızaran gözlerini görebiliyordum. Her darbem bir öncekinden daha sertti. Ayak kelepçesini tutup yukarı kaldırdığımda ayakları da yukarı kalktı. Pozisyon istediğim gibiydi. Her şey tamamen benim kurallarım isteklerim ve arzularımdan oluşuyordu. İşim bittiğinde dişlerimi sıkıp boşalırken başımı geri atmış son damlama kadar akıttım. Geri çekildiğimde önce ayak kelepçesinin klipslerini açtım. Ardından ellerini bağlı olduğu iplerden kurtardım ve ağzındaki topun kayışını açıp yüzüne bile bakmadan “Üç dakika içinde gitmiş ol” diyerek odadan çıktım. Duşa girip aletimdeki dolu prezervatifi çöpe atarken başımı kaldırdım ve aynada kendime baktım. Dudağımın ucu yukarı kıvrılırken üç dakikanın dolduğunu kapanan kapı sesinden anlamıştım. Suyun altına girdiğimde bedenimi iyice temizledim. Gevşeyen kaslarımla işimi hallettiğimde çıkıp belime havlu sararak banyodan çıktım. Kendi odama geçerken boy aynasından kendimi inceledim. Yine kusursuzdum. Akrep dövmelerim, koyu renk gözlerim ve doğuştan var olan griye dönüp saçlarım benden başka kimsede var olamayacak kadar kusursuz ve eşsizdi. Üzerimi giyinirken gelen bildirim sesi ile komodinin üzerindeki telefonuma baktım. Sosyal medyadan gelen bildirimle hesabıma girdim ve paylaşıma baktım. Alin yine oldukça seksi bir paylaşım yapmıştı. Bu kız hem nasıl böylesine masum ve çocuksu hem de seksi kadınsı olabiliyordu anlamış değildim. Düşüncelerimin boyutu değişmeye başladığımda göz devirip yatağa girdim ve birkaç saatte olsa uyumanın tadını çıkardım. Sabah Alin’i de alıp işe geçecektim. Tolga büyük ihtimalle yine Nisan’da kalmıştı. Evlilik yolu onlar için açıktı. Yakında düğün haberini alacağımı biliyordum. Yıllardır tanıdığım ve her türlü çılgınlığı yaptığım adam bir ailenin babası olacaktı. Bense kölelerimle ve cehennemin akrebi olmakla oldukça mesut ve rahattım. Kapıya geldiğimizde ben indim ve zile basmaya başladım. Açan olmayınca bu defa yumruk yaptığım el kapıya çarpıyor sinirlerim açılmadıkça daha da artıyordu. Bir anda açıldığında ise karşımda bana çemkiren bir adet Alin vardı. Lanet olsun ki sadece ince bir sabahlık ve iç çamaşırları ile duruyordu. Onu kendimle içeri itip kızdığımda söylenerek odasına gitti. Bu kız insanı katil edebilirdi. Böyle bir potansiyele sahipti. Üstelik ima ettiği bazı durumlar canımı sıkıyordu. Sonuçta bacak kadar boylu olduğu zamanları da biliyordum ama şimdilerde o çocuktan eser yoktu. Dolgun göğüslü, yuvarlak ve sıkı kalçalı, kızıl saçlarının alev alev yandığı ve beyaz tenine yakışan belli belirsiz çilleri ile afeti devran olmuştu. Yine de abisi Tolga ve ben onu korumak istiyorduk. Sonuçta erkekleri birer avcıydı ve Alin bir av olarak oldukça ağız sulandırıcıydı. Hele de karşımda bedenini saran şeyler giyip beni zıvanadan çıkardığı zamanlarda daha da ateşli oluyordu. Bana cinsel anlamda imalar yapıp evden çıkarken işaret ettiği kasığımın hali ile küfrettim. Daha gece bir kadını becermiştim ama kızıl cadıyı gördüğüm an yeniden havaya kalkmış ve kendini oldukça net belli etmişti. Göz devirdim. Alin şirkete giderken ben yeniden plazaya geçtim. Bir kadın çağırdım ve onu dakikalarca sertçe becerdim ama bir türlü boşalamıyordum. İçinde olduğum kadının gözlerinden yaş gelmeye başlasa da durmak istemiyordum. Sonunda hırsımı ağzını becererek çıkardığımda ve onun görüntüsü bir anda değişti ve bu defa Alin yerini aldı. O an resmen patlar gibi boşalmaya başladım. Bu görüntü aşırı hoşuma gitmişti. İşimi hallettiğimde ise “Beş dakika içinde bu evde varlığını hissetmek istemiyorum. Paran kapının yanındaki küçük masada. Mümkünse parçalanmış iç çamaşırlarını da topla. Tek bir iğne kalmasın.” Dedim. Becerdiğim köleleri işim bittikten sonra görmek istemiyordum. “Duş?” Ona öyle bir baktım ki gideceğinden emindim. Sigaramı içip duşa girerken aklımdaki düşünceler kendime sinirlenmeme yetiyordu. Bacaksız resmen ayarlarımla oynamıştı. Evden çıkmadan temizlikçiye talimat verdim. Sonrasında da şirkete geçmek için araca geçtim. Ben böyleydim işte. İlk sahiplik hissi üniversite zamanı mazoşist sevgilimle geçirdiğim gecelerin birinde ortaya çıkmıştı. Onun sınırlarını zorlamış acıyla zevkin nasıl da kardeş olduğuna şahit olmuştum. Canını yakarak zevk verdikçe ben daha da zevk almış ve iplerin elimde olmasına bayılmıştım. Daha sonraki zamanlarda bazı seks oyuncaklarını almış onları üzerinde denemeye başlamış bu denemelerde de daha keyif alıp kendimi bulmuştum. Öyle travmalı bir gençliğim ya da çocukluğum yoktu. Babam bir şirkette muhasebeciydi. İşinde iyi olunca ve şirket yıllarca sağlam bir şekilde ayakta kalınca oradan emekli olmuş annem ise tipik ev kadınıydı. Bana güvenleri tam olduğu için ne yaptığını sorgulamazlardı. Onları hiçbir zaman bir dominant olduğumu ve bununla ilgili olan durumları söylememiştim. Ben keyfime bakan bir insandım. Tolga ile mahalleden arkadaştık. Orta okul lise ve üniversite birlikte geçmişti. Onların anne babası sorunluydu. Bu nedenle Tolga kız kardeşi Alin’i hep onlardan korumaya çalışır ve birçok sorumluluğu yaşı küçük olmasına rağmen üzerine alırdı. Bizimkiler onları da benden ayrı tutmaz bazı geceler misafir biler ederdi. Üniversitenin son senesinde Alin lisedeyken anne babası yurt dışına gitti. Kötü bir gidişti bu çünkü Alin çok ağır şiddet görmüş Tolga ise bağlarını tamamen koparmıştı. Mezun olduğumuz ay öylesine diye oynadığımız bir kupon tutup oldukça yüklü bir miktar para çıktığında ilk iş ezmeyi düşünmek olsa da babamın aklı ile şirket işine girdik. Kendi emekli olduğu şirketin sahibi yaşlıydı ve akrabası yoktu. Öldüğünde şirket hayır kurumlarına geçecekti. Babam sayesinde o şirketi aldık ve ilerletmeye devam ettik. Tabi bizim işler büyürken anne ve babamı bir kaza da kaybettiğimde tek ailem Tolga ve Alin olmuştu. Odur budur da ayrılmıyorduk. Şirkete varıp odama geçtiğimde hemen kahve istedim. O sırada Tolga arıyordu. Kapanmadan yetiştim. “Tolga” “Günaydın kardeşim. Şirkette misin?” “Günaydın. Evet yeni geldim.” “Alin, onu aldın değil mi?” “Eve uğradım ve uyanmasını sağladım. Sonrasında benim küçük bir işim çıkınca da taksi ile gelmesini sağladım.” “Anladım. Ben senden bir şey rica edeceğim ama olmaz dersen sorun değil.” Koltuğa oturup geri yaslandığımda bacak bacak üzerine attım. Göz devirdiğim arkadaşıma “Tolga sikik sikik konuşma. Ne diyeceksen de?” deyip bekledim. “Ben Nisan ile bir süreliğine yurt dışına gitmek zorundayım. Ailevi bir meselesi var ve tek başına olmaması gerekiyor. Bir süre benim yerimi de idare edip Alin’e göz kulak olabilir misin? Elbette mecbur değilsin ama senden başkasına güvenemem. Alin’i biliyorsun. Etrafına aç kurt toplamayı çok kolay başarıyor.” İçten içe “Bilmez miyim” desem de bunu sesli söylemediğim için rahattım. İç çeken adam “Ne kadar bir süreden bahsediyorsun?” dedim. “Bir belki bir buçuk ay kadar.” “Anladım. Şirket işlerinde sorun olmaz. Vekaletin bende var zaten Alin için de o bacaksızı öldürmezsem geldiğinde bana bir motor borçlanırsın haberin olsun.” Tolga telefonda kahkaha attı. “Biliyorum baş belasının ve çekilmez cadının teki ama bence idare edebilirsiniz. Ayrıca eğer ben gelene kadar kardeşim yaşarsa söz sana son çıkanlardan bir motor.” Dudağımın ucu alaycı biçimde kıvrılırken “Modeli ve markayı ben seçerim” dediğim an Tolga “Piç aklındakini alıp koleksiyonu tamamlayacaksın değil mi?” dedi. Aslında bir değil düzinesi ile alırdım istediğim motoru ama aramızda çocukluktan gelme bir anlaşma vardı. Telefonu kapadığımda toplantıya girdik ve Alin yeniden tüm dengelerimi alt üst etti. Yaşanan şeyler can sıkıcı ve akıl bulandırıcı olsa da ben keyfime bakıyordum. Alin ile küçük oyunlar hoş olsa da ileri gidemezdim. Dövüş sonrası gittiğimiz özel bir kulüpte dans eden kızları ve onların şovlarını izlerken baş dansçıları dikkatimi çektiğinde bunun olabilme ihtimali canımı sıkmış ve çok fazla sinirlenmeme neden oldu. Hemen eve gittiğimde ise onu çıplak ve mastürbasyon yaparken görmek düzinelerce küfrü sıralamama yetmişti. Zaten en olmadık anlarda zihnime giren halleri şimdi daha kötü zihnimde dönecekti. Beyaz teni göğüs oluğundaki siyah papatya ve kasığına en yakın yerdeki Akrep dövmesi aklıma kazındığımda hırsımı ve aklımı yine başka bir kadınla doldurmaya çalıştım. Lakin bir gece sonra tam iş üstündeyken arayan Alin’in yardım çığlığı ve sonrasındaki sesler her şeyin öneminin önüne geçiyordu. Eve geldiğimde gördüğüm manzara can sıkıcı ve sinir bozucuydu. Alin zarar görmüştü. Ambulansa alınırken ki halini görmem ise tüm sinir uçlarımın uyarılmasına nedendi. Hastanede yaşadığım sinir harbinin yanı sıra Alin’in asi tavırları can sıkıyordu. Yine de abisine sözüm vardı ve bu küçük cadı korunmama muhtaçtı. Cam bir fanusun içinde yaşamayı hak ediyordu. Hastane sonrası bir sorun daha çıkarması beklediğim durumlardan biriydi. Evime gelmek istememişti. Benimle hiç çekinmeden bel altı konuları konuşuyordu. Cesaretine hayrandım ama aptallıkla cesurluk arasındaki ince çizgiyi hep geçiyordu. Bu nedenle pek kullanmadığım ama var olan villayı açtırdım. Ona alış veriş yaptım ve bundan bir kez daha pişman oldum çünkü aldığı şeylerin yarısından fazlası yoktu. Birkaç kumaş parçasına kıyafet denmesi de ayrı bir sinir konusuydu. Başkalarının giyimi zerre umurumda değildi ama benimle yaşayacak olan ve gözetimin altındaki kızın giydikleri oldukça umurumdaydı. Son işleri halledip eve geçerken bulduğu eski arkadaşı onu mutlu etmişti. Çiçek. Onu hatırlıyordum. Çok sıska bir kızdı. Kocaman gözlükler takar küçücük yüzü daha da küçülürdü. Tolga ile az dalga geçmemiştik. Eve geldiğimizde Alin uyuyordu. Onu kucağımda odasına taşıdığımda bizim için bazı sınırların boyutu değişmiş gibiydi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD