KARAN’DAN …
Biriyle birlikte yaşamak. Yıllardır bana yabancı olan bir durumdu bu ve ben Akrep olarak cehennem adı verilen mekân da yasa dışı kafes dövüşçüsüydüm. Zevk için bu işi yapıyordum çünkü gücüm ve kuvvetim yerindeydi. Üstelik elit diye anılan birçok insanın oradaki bahsi heveslerini, kadınların bana hayranlıklarını, gücümün rakibimi ezişini izlemeyi seviyordum. Bazıları benim için narsist ve egoist diyordu ve bu umurumda değildi. Elimde vardı ve ben de tüm imkanları kullanmayı biliyordum.
Alin beni her anlam da zorluyordu. Yaptığı hareketler benden cinsel anlamda etkilendiğini gösteriyordu ki bunda asla yalnız değildi. Benim de ona karşı isteğim olsa da gerçekleşmeyecekti. Çünkü o ailemdeki bana kalan tek kadındı ve bunu lanet zevklerim için harcamayacaktım. Bir de abisi vardı. O adamla kan bağım olmasa da can bağım vardı ve kız kardeşi ile sevişmek seks yapmak bu kardeşliğe dinamit döşeyip patlatmak gibiydi.
O küçük şeytan ise bana savaş ilan etmişti. Kafamı beni hırsız sanıp kırmasını ya da havuzda resmen sevişmenin eşiğinden döndüğümüzü göz ardı etmeye çalışırken resmen gözümün içine baka baka ben kaybetmem demişti.
Bilmediği ya da unuttuğu şey benim inadım ve kararlılığımdı. Arkadaşlarından bahsettiğinde bu canımı sıkmıştı. Zaten iş yerinde asistan krizi yaşıyordum ki biraz daha çözülmese kendimi kesebilirdim. Gelenlerin ya aklı benim altıma yatmakta ya da aletimin üstünde zıplamadaydı. Asla iş öğrenmeye çalışmıyor saçma kurlarıyla akıllarınca beni tavlamaya uğraşıyorlardı.
Hiçbiri zerre umurumda değildi. Çünkü ben o klişelerdeki asistanına ya da sekreterine âşık olan, onun için tüm hayatını değiştiren, üstüne onu hayatının merkezi yapan, sene dolmadan hemen çocuk peydahlayan ve sıradan klasik aile babası olan adamlardan değildim. Hiçbir kadın için zevklerimden yaşantımdan ya da ben olmaktan vazgeçmezdim. Kadınların varlığı ise sadece kölem olarak vereceğim hazzın sınırları içinde hüküm sürebilirdi. Kalbim, nasıl desem aşk için fazla uçarı ve piçti.
Alin arkadaşlarını çağıracağını ve sonra da bir kulübe gitme düşünceleri olduğunu bana söylediğinde söyleyiş tarzı ve masum ama seksi halleri sınırlarımda saldırıların varlığını hissettiriyordu. Bir de herhangi bir kölemin kıçını becerme arzumu kamçılıyordu.
Telefonda konuşurken ya da mesajlaşırken yaşadığı mutluluk içimdeki bir yerleri kırbaçlasa da bu sadece koruma iç güdüsüydü. Tolga’yla, kardeşi bilmese de her gün konuşuyor durumları gözden geçiriyorduk. Sadece Nisan için gitmemişti. Sonradan işin içine anne babası da girmiş ve huzur denen şeyi bırakmamışlardı. Amaçları ise babasına lazım olan böbrek için karşılarına çıkmaktı. Tolga bunu engellemeye çalışıyor Alin’e dokunmamaları konusunda onları frenliyordu.
Alin ile eve geldiğimde asistan işini konuştum. Alaycı tavrına ve kendinden emin hallerine rağmen içindeki o seksi cadıyı görmezden geliyordum. Arkadaşlarının geleceğini biliyordum ama gördüklerim kanımı kaynatıyordu.
Hele eve geldiklerinde gördüğüm manzara kan dökmeme neden bir durumdu. Neredeyse benimle eşit boylarda kalıplı siktir ki yakışıklı bir adama sarılmış onun kollarında yüzünde çiçekler açıyordu güldükçe. Adamı ortadan ikiye ayırma fikri zihnimi kurcalasa da normal davranmaya çalıştım. Alin’in böyle arkadaşları olduğundan haberim yoktu. Tolga ve benim elim üstündeydi ama kaşla göz arası bunları hayatına dahil etmişti.
Kısa bir yemek ve sohbet sonrası kulübe geçtiğimizde Alin’in giydiği elbise bedenine öyle yakışmış ve oturmuştu ki gergin bedenim daha da geriliyordu. Yanımda yaydığı enerji insanı günaha sürükleyecek kadar ağırdı.
Oturup bir şeyler içmeye başladığımızda mümkün olduğu kadar az içmesini sağlıyordum çünkü sarhoş haline bir kez şahit olmuştum ve kesinlikle bir daha olmaması lazımdı. Kız arkadaşı ile dansa kalktığında gördüğüm kızla bizimle büyüyüp hep yanımızda olan kız çok farklı gibiydi. Dans ederken kendini kaybediyor aşırı seksi ve erotik bir hale bürünüyordu. Onu izlerken şahlanmak isteyen erkekliğime hayali bir tokat atarken içimdeki sadisti zincirlemeye çalışıyordum. Ona kölelerime yaptıklarımın daha fazlasını yapmak ve olabildiğinde sert becermek beni şimdiye kadar yaşadığım tüm boşalmaların daha da ötesine taşırdı büyük ihtimalle.
Düşüncelerimin boyutu değişirken yorulup geldiklerinde içtiği kadehi alıp masaya bırakırken çalan telefonuma küfrettim. Ekrana baktığımda Tolga’nın adını görmek kaşlarımı çatmama yetmişti. Zaman kavramı iki ülke arasında fazlaydı ve bunu hep göz önünde tutarak arardı ama şimdi arıyorsa bir sıkıntı var demekti.
“İçmiyorsun ve geldiğimde gidiyoruz” dediğimde bana başını sallasa da içim rahat değildi. Dışarı çıktığımda yeniden arayan adamı cevapladım.
“Tolga?”
“Karan, neredesiniz? Alin’in telefonuna ulaşamıyorum.”
“Arkadaşları geldi. Kafası dağılsın diye kulübe gelmelerine izin verdim. Bende yanlarındaydım ve birazdan eve döneceğiz.”
“Anladım. İyi yapmışsın. Karan benim gelişim uzayacak gibi. Alin’in şimdilik haberi olmasın.”
“Sorun ne?”
“Ne olacak bizimkiler. Sikeyim böyle işi. Pisliklerin tek amacı Alin’in böbreği. Oraya gelmeye çalıştılar. Polise haber verdim ve şikayetçi oldum paramı çaldılar diye ama fazla kalmazlar içerde. Yine aynı durum olur diye tetikteyim. Nisan’ın aile işleri karıştı.”
Gözlerimi kapatıp açarken elim griye dönük saçlarıma gitti. Çekiştirirken “Lan oğlum bunlar nasıl insan? Hiç mi değişmezler lan.” Diye sitem ettiğimde o da küfürler etti. Beş dakika kadar konuşup içeri girdiğimde gördüğüm manzara kanın beynime sıçramasına yetmişti. Alin elindeki şişeyi başına dikleyip içerken çoktan kendinden geçmişti. Hala içken kıza baktığımda gür sesle “Sen halt ettiğini sanıyorsun?” diye bağırdığımda dili zar zor dolanırken bir şeyler demeye çalıştı ama pek anlaşılmıyordu.
Savaş denen piç “Ben eve bırakırım” dediğinde öyle bir bakışım vardı ki ellerini teslim olur gibi kaldırırken Alin’i aldığım gibi dışarı çıkardım. Kör kütük sarhoştu. Sinir beni neredeyse boğarken koltuğa yerleştirdim ve kemerini bağladım. Yola çıktığımızda saçmalamasına ve bir şeyler söylemesine göz devirsem de yapmaya başladığı şeyle koca bir siktir çektim.
Kendini okşuyordu. Elbisesi öne doğru kaydığı için kalçasına kadar çıkarken giydiği dantel çamaşırın üzerinde parmaklarını dolanıp duruyordu. Lanet olsun ki onu çıplak ve mastürbasyon yaparken gördüğümden beri içimdeki canavarı kilitlerin arkasında tutmaya çalışırken bu hali hiç yardımcı değildi. Engellemek için bileğini tuttuğumda bacaksızın hamlesi daha ağırdı.
Elimi tuttuğu gibi kadınlığının üzerine koymuş parmaklarımın oku okşamasını sağlıyordu. İnleyişleri, sık aldığı soluklar arabaya dağılırken lanet okudum küfürler ettim. Ne yapacağımı şaşırmıştım. İlk defa böylesi bir pozisyonda kalıyordum. Beni daha da zora sokan arabayı durdurduğum an kemerini zorla açıp üzerime tırmanmasıydı.
Kucağıma oturduğunda aletimin kabarıklığı ile inledi. Kaldırmaya uğraştım. O kadar ısrarcı ve talepkârdı ki dudaklarıma kapandığında benim için de ipler kopmuştu. Bedeni aletim üzerinde gidip gelirken ıslanmış ve ipten oluşan çamaşırını yana çekip içine gömülmek benim için birkaç saniye ile sınırlıydı. Yine de yapmadım. Onun dudaklarında soluklanırken, aramıza soktuğum elim kadınlığını okşarken, ağzım dudaklarından göğüslerine kayarken ve bunu aşırı zevk alarak yaparken benim erkeksi hırıltılarıma onun zevk iniltileri karıştı.
Dakikalar sonra boşalırken başını geri atışı, göğsünün körük gibi inip kalkışı ve pantolonumun üzerinden aletime kadar inen ıslaklık akıl alıcıydı. Alin beni de kendini de sürtünerek ve küçük dokunuşlarla boşaltmıştı. Göğsüme sığınıp gözlerini kapadığında kasıldım. Bu cinsel bir dürtü değildi. Tıpkı birileri onu üzdüğünde bana sığınması gibi bir andı bu ama masum değildik. Biz masumiyetimizi çocukluğumuzda bırakmıştık. Onun bakire olduğunu biliyordum. Cinsel açıdan birçok şeyi merak ettiğini de görebiliyordum ve onu alacak adamın ne kadar şanslı olduğunu da. Lakin bunu düşününce içimin sıkılması normal değildi. Hele de bu gece onu ben değil de arkadaşı Savaş eve bıraksaydı yaşanabilecekleri düşünmek beyin damarlarımı uyuşturuyordu.
Uyur halde koltuğa geri oturttuğumda üstünü düzelttim. Eve geldiğimizde ise odasına çıkardım ve huysuzlanınca üzerini değiştirdim ve odama geçtim. Banyoya girdiğimde suyun altında uzun süre kaldım. Esas dananın kuyruğu sabah kopacaktı.
Ve hiçbir şey beklediğim gibi olmadı. Hatırlamadı. Hatta dalga geçer gibi inatla abi dedi. O haliyle öyle bir öfkeye neden olmuştu ki evden çıkıp giderken yine de arkadaşı Çiçek ile buluşması için araba hazırlatmıştım.
Önce cehenneme akşamında da plazaya geçmiştim. İçimdeki öfkeyi cinsel hazla atmam lazımdı. Gelen köleyle bunu başarırken gelen mesajlar canımı sıkıyordu. Üstelik bunu sırf trip atmak ilgiyi üzerinde toplamak için yaptığını düşünmüştüm.
Oysa regl olmuştu ve acile kendi gitmişti. Koruma beni aradığında ve hastaneye geçtiğimde öğrenmiştim. Alin ise bana kırgındı. Haklıydı. Ama abartıyordu. Eve gitme isteği ise son damla gibiydi. Bir de Tolga izin vermiştin. Şu ara hormonsal olarak iyi olmadığı için uzatmak istemesem de eve eşyaları almaya geldiğinde ciddiyetini anlamıştım. Yine de hala çok abarttığından yanaydım. Evine ise alarm ve güvenlik kamerası kurdurtmak aklıma gelen en iyi şeylerden biriydi.