TANITIM
“Dans et.”
“Neden?”
“Ben öyle istiyorum.”
“Sen istedin diye dans etmeyeceğim.”
Ayağa kalkan Karan karşısındaki Günah’ın kolunu tutarken dişlerini sıktı.
“Ben istersem dans da edersin altıma da yatarsın.”
Günah, bir adım gerilemek istedi ama yapamadı. Sert bedene kendi bedeni yapıştığında tüm uzuvları hissediyordu.
“Bırak beni.”
“Daha değil.”
“Bu da ne demek?”
Sözleri biten kız ne olduğunu anlamadan kalçalarından tutulmuş kucağa alınmıştı. Sırtı arkadaki duvara çarparken dudakları esir alındı.
Yasak kafes dövüşçüsü Akrep, Günah adında bir striptizcinin ateşinde yanarken şeytanın gözleri sevişen ikiliye saplanıp kalmıştı.
****
Büyük bir sahne, dans eden kadınlar ve o kadınların ortasında siyah jartiyerli Günah. Yüzündeki maske arkasından onu izleyenlere bakarken irislerindeki tutku herkesi yakacak cinstendi. Bacaklarını sardığı direğin etrafında dönüp ellerinden destek alarak baş aşağı durduğunda bacaklarını iki yana açtı. Jartiyerin küçük çamaşırından poposu ve kadınlığı göründü. Onu izleyen adamlar ıslıklar çalarken sahne karardı ve bacaklarını usulca yere indirdi. Diğere dönüp kendini tıpkı bir adamın aletine sürtünüyormuş gibi bastırıp geri çekmesi ise aydınlatılan tek odak noktası oldu.
Bu haliyle adının hakkını veriyordu. Şehvetli bir günahtı. Onu izleyen adamların aletleri pantolonları içinde zor dururken müzik yavaşladı ve dans slow motion bir hal aldı. Bittiğinde ise sahne loş kızıl bir ışıkla aydınlandı ve alkış sesi mekânı yıkmaya kararlı gibiydi.
Günah, kalçalarını kıvıra kıvıra merdivenlere yürüyüp basamakları inerken arkasında diğer dansçılar yer alıyordu. Soyunma odasına geçtiklerinde herkes kendi kısmına girdi. Aynanın karşısına oturan kız önce yüzündeki maskeyi sonra peruğu çıkardı. Saçlarını platin sarı perukla gizlemek yüzüne ağır bir makyaj yapmak ve taktığı maske ile lensler gerçek kimliğini gizliyordu. Derince soluduğunda telefonundan gelen bildirimleri kontrol etti.
İstediği paylaşımı gördüğünde ise yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Şimdi eve gidip birkaç saatte olsa uyuyabilirdi.
Makyajını silerken bir bildirim sesi daha geldi. Telefon ekranındaki bildirime tıkladığında loş bir odadan gecenin manzarasının çekildiği resim “Gece yeni başlıyor” denerek paylaşılmıştı. Bir kadının bacakları kalçasından aşağısı görünüyordu. Paylaşım yapan Karan Çelik’ti. Kaşları çatıldı. Kendi kendine homurdanırken “Anlaşılan Karan Bey yine rezidansa kadın götürmüş. Lanet olası piç” dediğinde dişlerini sıktı.
Gözlerini öfkeyle kaparken jartiyer sütyeninin sıkıştırdığı göğsü körük gibi kalkıp iniyordu. Elinin biraz uzağında bulunan içki kadehine giderken tek seferde yavaş yavaş içmesi gereken karışımı ağzına boşalttı ve yuttu. Boğazı yansa da iyi gelmişti. Telefonu eline aldığında galerisine girdi ve resimlerine baktı. Odası deniz görüyordu. Orada yüzünü göstermeden paylaşım yapmak için stokladığı fotoğraflardan birini seçti. Elinde kitap ve önünde kahve kupası, oldukça kısa bir şortla ince bacaklarını sergilediği görüntüyü “Bazı geceler verimli bazıları ise boşa geçer.” Sözüyle paylaştı. Görmemesi gereken kişiler engelliydi. Görmesi imkansızdı. Görmesi gereken kişi ise şu an büyük ihtimalle yatağa attığı kadının ağzını becermekle meşguldü.