‘’Salak Ahsen!’ diyerek kendime söylenmeye devam ettim. ‘’Gece kabus görüyorsun anladık da ne diye koala gibi yapıştın adama?’’ Yüzüme soğuk suyu çarpınca şiş yerlerin acısıyla bir an nefessiz kaldım.
Yaşattıkları her şeyin intikamını alacaktım. Bu acıların kat ve kat fazlasını onlar çekeceklerdi. Şekerlerimin kanı yerde kalmayacaktı.
Banyodan çıktığımda üzerimdeki kıyafetlere baktım. Dün giydiğim kıyafetlerdi ve berbat haldeydi. Öylece kana bulanmıştı. Telefonum yatağın kenarındaki komodinin üzerindeydi. En azından onu bırakmışlardı.
Elime aldığımda Ümit’in attığı mesajı gördüm. ‘Temizliğe ne zaman geleyim?’ yazmıştı. Kesin bir şey bulmuştu yoksa hayatta mesaj atmazdı.
Eve dönmem gerekiyordu. Hem kıyafetlerimi değişmeliydim hem de Ümit ile konuşmalıydım. Odadan çıktığımda koridorda yürüdüm. Merdivenleri gördüğümde alt kata indim. Okan televizyon açık, elinde tablet salonda oturuyordu.
‘’Okan Bey!’’ dediğimde başını tabletten kaldırdı. Bu lanet adam evde bile böyle saç, kıyafet özenli gezmek zorunda mıydı? Biraz kendini salamaz mıydı?
‘’Kahvaltı yapmadın değil mi?’’ diyerek soruyla cevap verdi.
‘’İlginiz için teşekkür ederim ama eve döneceğim.’’
Bakışları değişmişti. Biraz tuhaftı. ‘’Aynı emri iki kere tekrarlamayı sevmem.’’
Sakin kalmaya çalışıyordum. ‘’Birincisi üzerimdeki kıyafetlerle duramam ki bütün kıyafetlerim evimde ikincisi halletmem gereken işler var ve bunları burada halledemem.’’
‘’Kıyafet kolay çözülür. İşler de bekleyebilir. Şu halinle ayakta gezmek yerine biraz dinlenmeyi dene.’’
Yüzünün ortasına yumruğu indirsem ne güzel olurdu ama! ‘’Sizin gözünüzde sadece koruma olabilirim ama bir kadınım. Kuaföre gidip dip boyamı yaptıracağım, cilt bakımı yaptıracağım, kız kıza masaja falan gideceğiz. Daha fazla detay vermemi ister misiniz?’’ dedim bilerek. Hiçbirini yaptırmayacaktım. Gerçi dip boya zamanım geliyordu. Pembelerimi yeniletmeliydim falan ama bu kadar açık konuşmam Okan’ı köşeye sıkıştırıp itiraz edememesini sağlamaktı. Biraz daha zorlarsa ağda yaptıracağımı bile söylerdim. Umrumda değildi.
‘’Derin mevzular diyorsun.’’ derken oldukça rahattı. ‘’Şoföre söyle eve bıraksın, gideceğin yerlere götürsün sonra da buraya geri getirsin. İyileşene kadar böyle. Senin sayende bir yıllık emeğim kurtuldu bunu görmezden gelemem.’’
Burada kalmak işime gelirdi. Hakkında bilgi sahibi olmak için bir fırsattı ama peşimde bir şoförle gezemezdim.
‘’Ben geri geleceğime söz vereyim siz de beni rahat bırakın. Güzellik merkezindeyken kapıda bekleyen bir erkekle rahat edemem.’’
‘’Geri gelmezsen kovarım ona göre.’’
Sözleriyle kendimi gülerken buldum. ‘’Gelirim de saat konusunda anlaşma yapmayalım. Belki kızlarla pijama partisi falan yaparız.’’ Ne olacağını bilmiyordum. Ümit’in mesajından kötü kokular geliyordu.
Kolunu koltuğun arkasına dayamış yüzüme gülerek bakıyordu. ‘’Öyle olsun bakalım ama en azından şoför evine bıraksın. Böyle kanlı kıyafetle taksiye binme.’’
‘’Tamam.’’ dedim ve yanından uzaklaştım. Bahçeye çıktığımda şoföre eve gideceğimizi söyledim. Yola çıktığımızda da Ümit’e mesaj attım. ‘Temizliğe başla.’
Eve geldiğimde Ümit tahmin ettiğim gibi evdeydi. Halimi görünce bakışları dehşet saçmaya başladı. ‘’Bu kaçıncı?’’ dediğinde omuz silktim.
‘’Banyo edip üzerimi değişeyim sen de kahvaltı hazırla çok açım. Konuşulacakları öyle konuşalım.’’
Başıyla onayladığında banyo gittim. İyice temizlendikten sonra üzerime temiz kıyafetler giydim ve mutfağa geçtim. Dolaptan bir ağrı kesici alıp masa başına öyle oturdum.
Kahvaltı yapmaya başladığımızda başıma gelenleri kısaca anlattım. O arada ağrı kesicimi de içtim. Her yanım yediğim dayaktan ağrıyordu. ‘’Gelelim sana.’’ dedim. ‘’Ne oldu? Mesaj attığına göre bir şey var.’’
‘’Takip ettiğim koruma adı Mertol. Adam gerçekten de Hamit Kılıçhan’ın pis işlerini hallediyor.’’
‘’Ve?’’ diye sordum.
‘’Ve bir şey buldum. Sizin mahalle dışında bir yerde daha inşaata başlamayı düşünüyorlarmış. Ne yapacaklarını öğrenemedim. Daha doğrusu Mertol bir gece içmek için bir meyhaneye gitmişti bende arka masasında oturup biraz sarhoş konuşmalarını dinledim. Üç gün sonra Şenlik mahallesinde şenlik var falan diyordu. Üç gün sonrası da bugün oluyor.’’
‘’O şenliği onların yerine ben yaparım.’’ dedim öfkeyle.
‘’Ne yapmayı düşünüyorsun?’’
‘’O mahalleyi ona zindan edeceğim. Geldiğinde bulacağı tek şey ben olacağım.’’
Kafaya koymuştum. Hapse hemen attıramazsam bile yapacaklarına engel olacaktım. Ben evde dinlenirken Ümit yine kara çarşafını giymiş istediklerimi almak için evden çıkmıştı. Bir de banka kartımı ona vermiştim ve çekebileceği kadar para çekerek kendisine almasını söylemiştim. Sağolsun Kılıçhanlar maaştı, fazla mesaiydi, ikramiyeydi çok bonkörlerdi çünkü bugün ikramiye diye yüklü bir miktar para yatmıştı.
Akşam olduğunda ve Ümit istediklerimi getirdiğinde hazırlanmadan önce iki ağrı kesici daha içtim. Başka türlü dövüşe giremezdim.
Saçlarımı yıkanınca çıkan saç spreyi boyasıyla siyaha boyadım. Gözlerime rengi belli olmasın diye siyah lens taktım. Üzerime tamamen siyah kıyafetler giydim ve üçgen siyah bir bandanayı yüzüme maske olarak kullanmak için cebime sıkıştırdım.
Evden çıktığımda Ümit yabancı bir arabayla bekliyordu. Mahallenin yakınına kadar getirdi. Siyah bandanayı yüzüme bağladığımda ağzım ve burnum tamamen kapanmıştı. Başıma da yine siyah bir şapka taktım. Arabadan inip mahallenin girişindeki evlerden birinin çatısına tırmandım. Zaten hepsi eski gecekondu evleriydi ve alçaktı.
Etrafa bakınıp çatıda ilerledim ve bir sonraki evin çatısına çıkmak için bahçe duvarına atlayıp oradan diğer eve geçtim ve yine çatıya çıktım. Bu şekilde mahallede gecenin karanlığına kendimi gizleyip ilerlemeye devam ettim.
Gözüm sürekli etraftaydı ve sonunda onu gördüm. O da benim gibi siyah giyinmişti. Evlerden birinin kapısını çaldı. Kapı açıldığında zorla içeri girdi. Evin sahibi az çok ne olduğunu anlamış engel olmaya çalışmıştı ama olmamıştı.
Olduğum çatıdan yere atlayıp o eve doğru ilerledim. Kapının zilini düşünmeden çaldım. Açan yine evin sahibi oldu ama yüzündeki korkudan diğer adamın kapı arkasında olduğuna emindim.
‘’Amcacığım.’’ dediğimde sesimi değiştirmiştim. Daha sonra karşılaştığımızda ben olduğumu anlamasını göze alamazdım. ‘’Çok özlemişim.’’ derken parmağım dudaklarımı kapatan maskenin üzerindeydi ve sessiz kalması için uyarı veriyordu.
Adam zaten kıyafetimden anlamıştı. Gözleriyle kapıyı işaret etti. ‘’Hoşgeldin.’’ dediğinde elimle kenara çekilmesi için bir işaret yaptım ve o anda kapıya tekmeyi bastım.
Acı dolu bir ses yükseldi. Ben içeri girene kadar o dışarı çıkmıştı ve elindeki silahı üzerime dönüktü. Ondan hızlı davranıp silahı tutan eline tekme attım ve sonrasında kavgaya tutuştuk. Yumruklarımız, tekmelerimiz havada birbirine çarpıyordu.
Yere düşürdüğüm bir an kolunu tutup geriye kıvırdım ve yine sesimi değiştirerek kulağına fısıldadım. ‘’Hamit Kılıçhan’a söyle bundan sonra ensesinde nefesimi hissedecek.’’
Sözlerimle kolunu hızlıca kurtardı ve bu defa üzerime çıkan o oldu. Boynumdan tutup başımı çamura bastırdı. ‘’Kimsin sen?’’
Ellerimle yerden destek alıp tüm gücümle üzerimden ittim ve geriye doğru tekmemi savurdum. Yere düştüğünde ben de olduğum yerden kalkıp savunma posizyonuna geçtim. ‘’Ben Leyl-ü Nehar’ım. Sizin gündüzünüzdeki karanlığım ve adaleti sağlayacak kişiyim.’’
Tekrar harekete geçtim ve tekmelerimi, yumruğumu aralıksız bedenine indirdim. Yedi kişiyle baş etmiş insandım bir kişi benim için çerez gibiydi. Üzerime yürürken bahçedeki ağacın dalına tutunup kendimi yukarı çektim ve omuzlarına atladım. Bacaklarımla boğazını sıkıştırdım. ‘’Bir kez daha bu mahalleye el uzatırsanız o elinizi keserim. Bu da son uyarım olsum.’’ Tüm gücümle kafasına vurduğumda baygın bedeni yere düşerken ben de kendimi yere atarak düşmekten kurtuldum.
Korkuyla bizi izleyen aileye baktım ve sesimize evin etrafına toplanan diğer mahalle sakinlerine. ‘’Sizlerde birbirinize sahip çıkın ve koruyun. Bu adamı da götürün atın bir yere elbet uyanıp gider sahibine.’’
Koşar adım evi çevreleyen bahçe duvarına zıpladım. Diğer tarafa atlayacakken ‘’Leyl-ü Nehar.’’ diyen sesle başımı geriye çevirdim. Ev sahibinin sesiydi. ‘’Sana dört can borcum var. Yardımıma ihtiyacın olursa kapımı çalman yeterli.’’
İki parmağımı birleştirip alnıma götürdüm ve bir selam gönderdim. Sonra yolun diğer tarafına atlayıp karanlığa karıştım. Mahalleden uzaklaştığımda Ümit’in beklediği yere giderek arabaya oturdum. Evime getirirken olanları anlattım.
Arabadan inmeden yüzüme bakışları hayranlık doluydu. ‘’Yıllarca uğraşıp yapamadığımı sen yapıyorsun. Ben yanlış yoldan savaşmışım. Sesimizi duyurursam olur demiştim ama onların sesimizi kısacaklarını hesaba katamamıştım. Başarman için elimden gelen her şeyi yapacağım.’’
‘’Beraber yapacağız.’’ diyerek yumruğumu uzattığımda yumruğunu tokuşturdu.
‘’Beraber.’’
Arabadan inip eve çıktım ve üzerimdeki kıyafetleri çıkarıp banyoya girdim. Hızlıca temizlendim. Pembe saçlarım geri gelmiş, gözlerimdeki lenslerde çıkmıştı. Neyseki görünür yerlerimde yeni bir morluk oluşmamıştı. Gündüz hazırladığım çantayı alıp çağırdığım taksiye bindim ve Okan Kılıçhan’ın evine döndüm. Biraz yakın olmak iyiydi.
Odaya çıkamadan Okan ile karşılaştım. Bu saatte neden uyanıktı ki? ‘’Gelmeyeceksin sanmıştım.’’ dedi.
‘’Söz ağızdan bir kez çıkar.’’ diyerek karşılık verdim. ‘’Geç kalabileceğimi söylemiştim.’’
‘’Açıkçası diğer işi kabul ettiğini düşünmüştüm.’’
Ne işinden bahsediyordu? ‘’Diğer iş?’’
Kaşları çatıldı. ‘’Henüz aramadılar mı? Bir iki gün içinde öğrenirsin. Seçim senin ama en iyi korumamı kaybetmek istemem.’’
Başka iş mi vardı? Anlamamıştım ama elbet çıkardı kokusu. ‘’İzninizle biraz dinlenmek istiyorum.’’ Merdivenlere yöneldiğimde sessiz kaldı. Ben de geçici odama çıktım.
~~~~
Alevlerin arasında ilerlerken dumandan öksürüp duruyordum. “Nefes!” diyerek kardeşime yaklaşmaya çalıştım ama adım atamadım.
Ayaklarım kan gölünün içinde kaybolmuştu. Kanın akıp geldiği yere baktım. Şekerlerim o gölün kaynağıydı. “Hayır!” diye attığım çığlıkla dizlerim üzerine düştüm. Alevler olduğumuz yere ulaşmış kanın üzerinde dans ediyordu.
“Bırakmayın beni!” diye bağırdım ama duymuyorlardı. Göğüsleri hareketsizdi. Nefes aldıklarında hareket etmesi gerekmez miydi?
Sırtıma gelen darbeyle yüzüstü yere düştüm. Sıcaklığın acısını hissediyordum. Elim kanlar içinde yatan kardeşime uzandı ama tutamadım. “Hayır!” diye tüm gücümle çığlık attım. Gözyaşlarım sıcaklıkla buhar olup uçuyordu.
“Beni de yanınıza alın.” dedim ama cevap vermediler.
“Hayır, lütfen gitmeyin.” Alevler her yanımı sarmaya başlamıştı.
“Ahsen!” diye bir ses duydum. “Şeker, uyan.” Ses tanıdıktı ama değildi.
Sırtımdaki acı dayanılmazdı. Oluşan patlamayla havaya savrulurken dudaklarımdan bir çığlık serbest kaldı ve o anda gözlerimi açıp yattığım yerden ileri fırladım. Yere düşmekten kurtaran kollar bedenime sıkıca sarıldı. “Geçti.” deyip duruyordu da geçen neydi? Şekerlerim geri gelmiyordu ki.
Mantığım ben de yoktu. Kabusla beraber gitmişti. Yüzümü boynuna gömüp hıçkırarak ağlamaya devam ettim. Ruhumun içine düştüğü acıya dayanmakta zorlanıyordum.
Eli kısa saçlarımı okşayıp duruyordu. Kabusun etkisinden biraz olsun çıktığımda ve mantığımı geri kazandığımda kollardan geri çekildim. “Özür dilerim.” dedim suçüstü yakalanmış biri gibi.
“Özür dilenecek bir durum yok.” Sesi anlayışlıydı biraz da hüzünlü. “Ahsen bu kabuslar sanırım ailenle ilgili. Hiç psikolojik destek almayı düşündün mü? Yaşadıklarının ayrıntısını bilmiyorum ama zor olmalı.”
Kabuslarımın yok olması için babasının hapse girmesi gerekiyordu. Yaptıklarının bedelini ödemesi gerekiyordu tabi bir ilgisi varsa oğlunun da cezasını çekmesi gerekirdi. O gün ruhum acı zincirlerini kırar, özgürlüğe kavuşurdu.
“Hayatımı bir başkasıyla paylaşmam.” dedim net bir dille. “Anne ve babamdan sonra kalan ailemi çok yakın bir zamanda kaybettim acılarını yaşamam, yaslarını tutmam normal değil mi?” Ümit’e defalarca söylediğim gibi doğrular en iyi yalanlardı. Aksi halde bir yalan bin yalanı doğuracak ve beni daha zor durumda bırakacaktı.
Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. “Sadece bir öneriydi. Hayatına karışamam.” Oturduğu yataktan kalktı. “Şu an iyi misin?” dediğinde başımla onayladım. Daha fazla konuşmadan odadan gitti.
Yatağa geri yattığımda cenin pozisyonu aldım ve sessiz gözyaşlarımı akıtmaya devam ettim.
#########
BİLGİLENDİRME NOTU;
Yazacaklarımın hepsi yazar notu kısmına sığmayacağı için buradan yazayım dedim. (çokça kalp). Bölümlere yaptığınız yorumlarda sizlerle sohbet etmeyi çok seviyorum. Buradan o yorumlarda tanışıp arkadaş olduğumuz ve watsp üzerinden kurduğumuz bir grupla sohbet ettiğimiz kişiler var. Canımsınız çok seviyorum sizleri. (kalp kalp kalp) Aramızda bir karar aldık ve müsait olduğumuz zamanlarda eski türk filmleri gecesi yapıyoruz. Hepimiz aynı anda izlemeye başlayıp mesajlaşarak filmdeki sahneleri konuşup gülüyoruz ve çok eğleniyoruz. Belki sizlerde bizlere eşlik etmek istersiniz diye buraya küçük bir not düşmek istedim. yazar.aylak.leydi isimli kitap paylaşımlarımı yaptığım Instagrm hesabımdan film gecesi yapacağımız günler hangi filmi saat kaçta izleyeceğimizi paylaşacağım ve sonra hep beraber izleyeceğiz. Böyle bir etkinlikte bizlere eşlik etmek ister misiniz?