Sabah olduğunda koltuklarda oturan ve hala bilgisayar ekranından çevre dükkanların kameralarını izleyen Güney sırtını esnetti. Doğu bilmem kaçıncı kahvesini yapmış gözleri kırmızıya çalan tonda mutfaktan çıkıyordu. Batı koltukların birinde oturmuş telefonla baskın yapılan bir kaç mekanın son durumlarını öğreniyordu. Kuzey elleri cebinde üzerinde tişört altında rahat bir eşofman camın önünde dikiliyordu. Gözlerinde saf korku ve endişenin yanı sıra sinir de vardı. Genç kızın nerede olduğunu bilmiyordu. Bilmediği için de daha da fazla sinirleniyordu. Ayak sesleri ile başlarını kapıya çevirdiklerinde Cansu elinde ekmek ve gazete salonun girişinde duruyordu. Kuzey'e bakıp “Günaydın abi. Ben çocuklar kalkmadan hemen kahvaltı işini halledeyim dedim. Var mı istediğiniz bir şey.” derken