4. Asi Kardeş

793 Words
“Benim bar neyime. Hayır, mis gibi evde kitap okuyup rahatça dinlenirdim ara oyun oynardım. Şu halime bak su kurbağası gibi oldum midem bulandı şampuan kokusundan.” “Ya ağlayıp durma sinirlerim tepemde uçarım sana buradan.” “Sus be. Zaten hepsi senin yüzünden. Atarlı ergen, sayende burnumuz boktan çıkmıyor.” Selim ikizine karşı sinirle söylenirken göz deviren Selin elindeki süngeri arabanın üzerine daha sert sürtmeye başladı. Elinden gelse boyasını cilasını sökecek kıvamdaydı. “Hala bana laf ediyorsun ama onun dediğini de ikiletmiyorsun. Bildiğin yalakasın. Farkında mısın resmen parasızlıkla bizi tehdit edip iş yaptırıyor.” Selim elindeki süngeri sertçe sürttüğü tabana vururken gözlüğünü düzeltti ve ateş saçan yeşilleriyle kardeşine bağırmaya başladı. “Bıktım tamam mı bıktım. Senin bu bitmeyen memnuniyetsizliğinden, her fırsatta ablama yaptığın saygısızlıktan, sürekli olarak bir atar halinde olmandan gına geldi. Sus artık sus. Ablam bizim için çalışırken burada sabahtan akşama kadar milletin ağız kokusunu çekiyor. O kız çekyatta yatıyor lan çekyatta. Biz senle ortopedik yatakta her gece mışıl mışıl uyurken onun yattığı yerin yayları oynamış otururken bile rahatsız ediyor. Yapma. Anne babamız kadar hakkı var üzerimde. Yaptıklarına artık benim bile tahammülüm kalmadı. Senin yüzünden ablamı üzüyorum. Sinirlendiriyorum. Ne ceza verse hak ama sen hala boş boş konuşuyorsun. Ayağını denk al Selin, yoksa başına daha çok iş açılır ama yanında ben olmam.” Selin sakin görünen ikizinden böyle bir tepki görünce geri adım attı. Göz devirip “Tamam be bağırma bir şey demedim ablana.” derken ona sertçe bakan kardeşi ile işine devam etti. Nar ise ofisteki kameralardan aşağıyı izlerken kardeşlerinin birbiriyle kavgasına da şahit oluyordu. Kaşları çatılan kız nefesini verirken onlarla ne yapacağını düşünüyordu. Aralık ayı biterken soğuk hava kendini belli etmiş artık evlerin bacalarından dumanlar yükseliyor kömür kokusu geceyi sarıyordu. Akşam olduğunda ikizler perti çıkmış halde eve giderken geride kalan Nar birkaç ihtiyaç için bakkala uğramış aldıklarını poşete koyarken Rasim amca ciddi bir tonla konuşmaya başladı. “Kızım, ben sana bir şey diyeceğim ama hemen celallenme tamam mı?” “Hayırdır amca bir sorun mu var?” “İki gündür birileri dolanıyor mahallede. Seni soruyorlar evladım. Bakkala da geldiler ama ben bir şey demedim.” Nar şöyle bir durdu. Düşündü. Kim ya da kimler onu arıyor olabilirdi. Aklına bir şey gelmiyordu. Yaşlı adama dönüp bakarken “Tamam Rasim amca çok sağ ol. Kim ya da neci bilmiyorum ama dikkat ederim. Çıkar kokusu yakında.” dedi ve aldıklarını alıp dışarı çıktı. Bakkala girmek üzere olan Nurten teyze ile karşılaşınca yakalandığı için kendine içten içe küfrediyordu. “İyi akşamlar Nar kızım. Nasılsın neler yapıyorsun? Kız karta kaçtın ala evlenmeyi düşünmüyor musun?” “Sana iyi akşamlar Nurten teyze. Iş güç koşturmaca işte ne olsun. Evet karta kaçtım evlenmeyi düşünmüyorum.” Yaşlı kadın sanki kız ona kinaye ile cevap vermemiş gibi “İlahi Nar, bak istersen şöyle dul ya da çocuklu birkaç tanıdığım var. Bu yaştan sonra anca bunlar olur be kızım” değince göz deviren Nar “Nurten teyze ben evlenmek istemiyorum. Ha öyle dul ya da çocuklu tanıdıkların varsa senin Zehra için düşünebilirsin. Maşallah senin kız üçüncü kocayı da eskitti.” dedi ve kadının “Aaaa ne alakası var be” demesine aldırmadan eve doğru yol aldı. Tam kapının önüne gelmiş küçük bahçeye giriyordu ki Süveyda ablası ve küçük Selim ile karşılaştı. Yüzü gülerken kadının gözündeki morluk ile kaşları çatıldı. Selim “İyi akşamlar Nar abla” derken eğilip yanaklarını öptü ve çantasından bir bisküvi paketi çıkardı. Gülümseyip alan çocuk hazine bulmuş gibi kucaklarken Süveyda “Ne gerek vardı Nar’ım. Allah razı olsun” dedi. “Ne demek abla helali hoş olsun da hayırdır?” diyerek gözünü işaret etti. Boşver der gibi başını eğen kadın omuz silti. Ne diyecekti ki. Karşısındaki kız ondan yaşça biraz küçük olsa da tıpkı anne veya baba gibi sahip çıkmıştı. Nar giden anne oğula bakarken ertesi gün için ayyaş adamla konuşmayı aklına not etti. Eve girdiğinde elindekileri önce mutfağa bıraktı. Hemen lavaboya gidip elini yüzünü ayağını yıkadı ve salona geçip külünü Selim’in boşalttığı sobayı yakmak için işe koyuldu. Yemeği de dolaptan çıkarıp ısıtınca kurulan masa sonrası karınlarını doyurdular. Erkenden yatan ikizlerden sonra bir süre maç özetlerine bakan Nar kafasını kurcalayan şeyleri bir kenara bırakmaya çalışıyordu. Geç saatlere kadar maç özetlerini izleyen kız yattığında uyanacağı sabahın nasıl olacağını tahmin edemiyordu. Vurulan kapı ile yattığı yerden sıçrayan Nar “Bismillah ne oluyor lan?” diye kendi kendine söylenirken hem zil çalışıyor hem de biri kapıya vurmaya devam ediyordu. Yattığı yerden ayağa fırlarken Selim ve Selin de kafalarını kaşıyarak küçük hole çıkmışlardı. Kapının kilidini çeviren Nar açar açmaz yüzü gözü kıpkırmızı olmuş dudağının kenarı patlamış ve üzerinde yırtık bir tişörtle ağı sökülmüş pijama ile Selim karşı karşıya kalınca bocaladı. Çocuğun bacağına sarılıp “Yetiş Nar abla babam annemi öldürüyor” demesi ile daha da sarsıldığını hissetti. Yüzüne vuran soğuk hava tüm duyularını keskinleştirirken kaşları çatılmış yeşilleri alev alevdi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD