KISA ÖPÜCÜK, BÜYÜK ETKİLER...

2296 Words
Doğa'dan... Avukattım ama kendi söküğümü dikemeyecek durumdaydım. Yüzünü gözünü dağıttığım kadından asla pişman değildim, aklım hâlâ yapmadıklarımdaydı. Polisler karakola götürürken, zihnimde sadece oğlum vardı, ardımda ise Poyraz... İfadem alındıktan sonra nezarete atıldım. Kocamın bana ihanet ettiğini, bu kadının da beni sürekli tahrik ettiğini söyledim. Öyleydi de zaten... Yağız'ın bu kadından çocuğu yok muydu? Vardı... Ama delil istiyorlardı ve delillerin hepsi evde mevcuttu. Haftalardır boş duruyor değildim elbette. Boşanma davasından ötürü Dilan ile Yağız'ın bir sürü ihanet videosuyla beraber fotoğraflarını da almıştım. Yağız'da saftı ama... Çok fazla açık veriyordu. "Komiserim, delil verirsem serbest kalır mıyım?" "Kızın yüzünü mahvetmişsin kızım." Kafamı yere eğmemi bekliyordu fakat ben tam aksine daha dik durdum çünkü bazı insanlar ancak dayaktan anlıyor. "Yine olsa yine yaparım. Ya beni tahrik etti, oğluma hakaret etti komiserim." "Ona yargı karar verecek." Ben de yargıyım diyemedim! Ulan... Keşke savcı ya da hakim olsaydım... *** Neyse ki Poyraz zor da olsa görüş ayarladı. "Benim arabanın yanına git, evin anahtarlarını al Poyraz." dememle güldü. Gülecek durumda mıydık acaba? Ağzına çakasım gelmişti cidden. "Gülünecek bir şey varsa söyle beraber gülelim Poyraz!" dememle gözleri dudaklarıma kaydı. O an fazlaca utanmıştım. "Ben daha bir kaç saat önce memlekete gidecektim, geldiğim yere bak." diyerek kahkaha atmaya devam etti. "Sinirlerim bozuldu cidden!" Elimi masaya vurdum. "Bana bak! Senin sinirine de gülmene de başlarım! Adam gibi yardım isteyeceğiz, gevşeme!" Duruşunu düzeltip, yakasından bir kaç düğme açtı. "Tamam! Ne istiyorsun söyle!" "Arabanın içinden anahtarları al..." dememle lafımı kesti. "Arabanın anahtarını nerden alacağım pekiyi?" Tabii ya! Çantamın içinde kalmıştı, o da olay yerinde! "Of! Getirmişlerdir buraya Poyraz. Emanete falan bak. Şimdi..." diyerek saçımı kulağımın arkasına koyup anlatmaya başladım... *** "Anladın mı beni? Salondaki beyaz dolabın 3. çekmecesinde. Onu alacaksın ve polislere teslim edeceksin." Gözlerini kısarak bakıyordu. Bakışlarından utanıyordum ama bir o kadar da değişik hissettiriyordu. "Çok zekisin Doğa." "Zeki olmasam hayatta kalamazdım Poyraz." dedim çaresizce. "Hayatta kalmak için zeki olmak şart mı?" dediğinde elini yüzüme doğru yaklaştırdı. Kaşlarımı çatarak ne yapıyor diye onu izliyordum. Parmakları yüzüme düşen bir kaç tel saçıma değdi. "Gökyüzünü gözlerinde toplamakta hayatta kalmak için yeterli değil mi?" dediğinde aklım kuş oldu uçtu. Beynim acil toplanma durumu ilan etmişken, kalbim yine ve yeniden bağlanmak istercesine atıyordu. "Mavinin en güzel tonusun." demesiyle vurulmuş gibi benden uzaklaşıp ayağa kalktı. Öyle sert ayaklandı ki, sandalye de yere düştü. "Ben... Ben o zaman gidip alayım Doğa. Sen de gözlerine, yani şey kendine iyi bak! Dudakların hâlâ aklımda." diyip kafasını salladı. "Of! Yani flash belleğin yeri hâlâ aklımda. Ne diyorum ben ya? Çok saçmaladım, fazlaca yerin dibine girdim. Hadi görüşürüz." diyerek kaçarcasına çıktı. Heyecan yaptığı zaman kalbindekini diline vuruyordu. Dibinden beri de böyleydi zaten. Önceden de hep aynıydı. Ne zaman karşı karşıya gelsek, kafasını yerden kaldırmadan geçer giderdi yanımdan. Birisine aşık olduğunu anlamıştım ama bunun Dilan olduğunu sezmemiştim. Yağız'ın asistan meleği Dilan! Para avcısı Dilan! Tekrardan nezarete döndüğümde oğlumu düşündüm. Acaba ne yapıyordu şu an? Neyse ki yanında Mine abla vardı da, bir de nerde olduğunu düşünmüyordum. *** Yağız hiç utanmadan görüşe gelince tekme tokat dalasım gelse de, bulunduğum konumun farkına vararak kendimi zor da olsa tuttum. "Özür dileme! Git karını ikna et, şikayetini geri çeksin. O dayağı da bu zamana kadar bana yaşattıklarınıza sayarsınız!" der demez hızlıca yanından kalkıp görüş odasından çıktım. Hâlâ hangi yüzle geliyordu yanıma? Metresini ikna etmek yerine gelmiş karşımda demagoji yapıyor. Hasta bu herif! Ne istediğini bilmeyen hasta adamın teki! *** Delillerin gelmesi neticesinde denetimli serbest kalmıştım ama sicilime işlemişti bir kere. Şimdi bir de bunun için dövsem o kadını... Kariyerimi etkileyecekti bu durum ama umuyorum ki işlerimde aksama olmaz... Gel de dövme, gel de dövme! "Kızım..." diyerek pat diye sarılan adamla kollarım iki yan da kaldı. Kendi babam dahi yokken, Hikmet amca gelmişti yanıma. "Şükürler olsun ki çıktın. Bak... Kocan da bekliyor seni arabada." demesiyle benden uzaklaşıp arabanın içini gösterdi. Yağız'la göz göze geldiğimizde hafif tebessüm etti bana. "Kocan mı? Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz Hikmet amca? Ne kocası Allah aşkına? Ne kocasından bahsediyorsunuz? Yıllardır yüzünü görmediğim kocam mı? Ya da başkasından çocuk yapan adam mı? Allah aşkına lütfen! Lütfen ama lütfen benimle kafa bulmayın!" Arkamda hissettiğim soluma sesi ile dönüp baktım. Poyraz, elleri cebinde karşımda duruyordu. "Geçmiş olsun." dedi ama bana söylediği sözlerin, gözleri Yağız'daydı. "Hadi gel, ben bırakayım seni evine. Hem bak... Kim bekliyor seni." diyerek önünden çekildi. Göktuğ... "Anne!" diyerek kucağıma koştu ve sarıldığım gibi öptüm kokladım. Doyamıyordum... Sadece bir gün ayrı kalmıştık ama bu anne için fazlaca uzun mühletti. "Kurban olurum... Annem..." Başından, ellerinden, yanaklarından... Her yerinden öptüm. "Çok özledim anne. Sen niye burdasın ki?" demesiyle durdum... "Ee şey anneciğim, bir kaç işim vardı. Biliyorsun ki ben avukatım oğlum." diyerek saçlarını okşadım. "Hadi gidelim Doğa." Ayağa kalkarak Poyraz'a minnetle baktım. Babasının bile akıl edemediğini elin adamı etmişti. "Kızım! Haydi bak seni bekliyor." Oğlumun olduğu yer varken, onları seçeceğimi düşünmeleri aşırı saçma olurdu. "Hikmet amca..." diyerek derin soluk aldım. "Seni severim bilirsin ama oğlunla bir daha birleşmem!" "Yapma kızım! Dün gece konuştum onunla ben, o da çok pişman. Bir şans daha ver, Göktuğ için." "Göktuğ'u önüme sürerek beni arada bırakmaya sakın çalışmayın! Bu zamana kadar 'Göktuğ için' sustum, bundan sonra susmam, yemin olsun ki sizi tüm ülkeye dün ki gibi rezil ederim ama bu sefer daha fazla. Benim bildiğim öyle sırlar, öyle olaylar var ki Hikmet amca... Sizi Dilan'la sınırlı bırakmam! Damarıma sakın basmayın!" diyerek son sözümü de tamam ettim. Göktuğ'un elinden tutarak, Poyraz'ın arabasına doğru giderken "Seni severim gelinim." sözüyle durdum. Arkamı döndüğümde yanıma geldiğini gördüğüm için Poyraz'la Göktuğ'u yolladım. Baş başa kalınca sessiz konuşmasını sürdürdü. "Seni severim bilirsin. Sevmeseydim zaten, tüm varlığımı senin üstüne yapmazdım ama oğlumla son kez konuştum. Bana pişman olduğunu söyledi kızım. Çok yalvardı, bir daha yapmayacağım dedi. Pişman yavrum. Bir şans daha ver he kızım." "Veremem baba." dememle yüzüme merhametle baktı. Yağız beni bırakıp gittiğinden bu yana baba demiyordum ama ağzımdan kaçtı bir kere. "Oğluna bir şans daha verirsem kendime saygısızlık yapmış olurum. He eğer mal varlığını geri almak istiyorsan, şimdi gidip halledelim baba." "Hayır!" diyerek elini kaldırdı. "Kabul edersen başım gözüm üstüne ama kabul etmezsen de yine başım gözüm üstüne. Tüm mirasım senindir kızım, torunumundur. Onda karar değişikliğim yoktur ama yuvanıza bir şans daha vermek istersen diye dedim." "Şans mı?" diyerek hüzünle güldüm. "6 yıldır neredeydi oğlun baba? Ne değişti de bir an da tava kapağı gibi döndü? Dilan isteklerini mi karşılayamıyor artık? Ne oldu da 360 derece döndü oğlun? Yok baba! Şans falan yok o oğluna! Boşanacağız ve bitecek bu uzayan evlilik!" "Sen bilirsin yavrum. O zaman yarın Yağız'ın yanına gel, işleri sana devredecek." demesiyle kaşlarımı havaya kaldırdım. "Yağız'ın haberi var mı?" "Var evet. Neyse... Hadi görüşürüz yavrum." diyerek vedalaştı ve gitti. Gözüm Yağız'a kaydığında dolu gözlerle bana baktığını farkettim. Sahiden neydi onu bu derece değiştiren? Kafamı 'yazık' dercesine sağa sola sallayıp Poyraz'ın arabasına bindim. "Ay benim annem gelmiş ya! Beni karşılamaya oğlum gelmiş oğlum." diyerek arka koltukta oturan oğluma döndüm. "Anne, Poyraz abi de bize gelsin mi?" dediğinde dönüp Poyraz'a baktım. O da bana... "Bilmem anneciğim. Poyraz abin isterse neden olmasın." dememle ilk önce alt dudağını ısırdı, ardından arabayı çalıştırdı. "Bence bana gidelim çünkü o ev iyice yol geçen hanına dönmüş." "Oley!" diyerek kollarını havaya kaldıran oğluma gülümsedim. "Çok mu sevdin sen Poyraz abini?" "Çok anne çok! Keşke benim babam o olsaydı." dediğinde gülüşüm soldu. Ne olursa olsun onun bir babası vardı. "Göktuğ... Senin bir baban var oğlum. Yağız senin baban ve lütfen bunu artık kabul et. O seni çok seviyor, sen de onu sevmeyi dene tamam mı oğlum." dememle "Tamam anne." diyerek camdan dışarıyı izlemeye başladı. Zor bir süreçten geçtiğini biliyordum ama bunu kabullenmek mecburiyetindeydi. Ne kadar kızgın olsam da Yağız oğlumun babasıydı. Yaparken düşünmedim de şimdi mi düşüneceğim cidden? Ah bir de tam manasıyla kalbimden söküp atabilsem... *** Poyraz'ın evini gördüğümde ağzım yine açık kaldı. Ben mi çok fakirdim yoksa insanlar mı çok zengin anlamıyorum... "Vaov abi burası çok güzel!" Oğlumun açılan gözleri hayranlıkla bakıyordu eve. Keşke imkanım olsaydı da bir göz odada büyütmeseydim onu. Evet... Daha yeni rahata kavuşarak büyük eve çıkmıştık fakat bundan önce tek göz odalı evde kalıyorduk. "Çok mu beğendin yakışıklı? Hadi gel, sana odanı göstereyim." diyerek Göktuğ'u götürdü. Evin içinde göz gezdirirken, imkanım varken ulaşamadığım hayallerime üzüldüm. Benim yaşayacaklarımın hepsini Dilan keyifle yaşamıştı. Düşüncelere dalmış gitmişken, Poyraz'ın sesiyle kendime geldim. "Ne düşünüyorsun öyle kara kara?" "Hiç... Öyle dalmışım." "O zaman biraz da mutfağa dalalım mı? Midem zil çalıyor ve aç ayı oynamaz Doğa." Gülerek peşinden gittim. Bana önlük verip, masaya oturdu. "Sen niye oturuyorsun?" dememle pişkin şekilde güldü. "Sen yapacaksın ben de izleyeceğim?" "Beni mi?" "Evet seni. Bakalım nasıl yemek yapıyorsun?" Ben de karşısındaki sandalyeye oturdum. "Sen yaparsan ben de yaparım ama aksi takdirde hiçbir şey bekleme." "Nasıl? Ben mi gireceğim mutfağa? Anlamam ki Doğa." "Dediklerimi yapsan yeterli olur." "Yok olmaz! Erkek adam mutfağa mı girermiş? Hayatta olmaz!" "Erkek?" dememle şaşkınca dudaklarımı büzdüm. "Evet erkek." "Ben de yapmam. Dışarıdan sipariş ver o zaman." "Of of! Tamam kalk yapalım ama bu ikimizin arasında sır kalacak." demesiyle heyecanla ayağa kalktım. Uzun zaman sonra ilk kez eğleniyordum. "Şimdi sen soğanları doğra, ben de dolaba bakayım, neler yapabiliriz diye." Poyraz soğanı eline alıp soymaya başlayınca gülmemek adına mücadele veriyordum. "Bıçak öyle mi tutulur Poyraz?" diyerek elinden aldım. "Sen nerde yetiştin be Poyraz? Eline hiç mi bıçak vermediler? Hiç mi bir şey soymadın?" "Soydum tabii! Bir sürü kadın soy-dum." demesiyle yüzüme bakıp mal gibi kalakaldı. Ağzının açıklığına mı gülsem yoksa dediği lafın iğrençliğine mi kızsam? Önündeki soğanı bir hışımla alarak doğramaya başladım. Ben de hata! Erkeklerin hepsi ama hepsi aynıyken onun farklı olabileceğini düşünmüştüm. Salak kafam! "Şey... Ben ne yapayım Doğa?" diye sorduğunda "Otursan kâfi!" diyerek sert çıktım. "Bir şeyler deseydin." Sona doğru kısılan sesiyle mahcubiyetini anlamıştım ama o laf ağızdan bir kere çıkmıştı. "Ne kadar yiyeceksin, söyle ona göre yapayım!" Soğanları öfke içinde doğrarken, gözlerimi yakmaya başlayınca yaşlarım şıpır şıpır akmaya başladı. "Ne acıymış bu soğan! Gel de sen doğra, ben niye doğruyorum ya? Sen yiyeceksin sen yap!" Bıçağı lavabonun içine fırlatıp ellerimi yıkayarak havluya sildim ve önlüğümü çıkarttım. Poyraz ise sadece izlemekle yetiniyordu. "Sen yemeyecek misin?" "Yok! Benim bakmam gereken dosyalar vardı, aklımdan tamamen uçmuş. Eve gitmem gerekiyor." dememle önümü kesti. "İstemeden kaçtı ağzımdan Doğa." dediğinde sert çıktım. "Sen benim neyim oluyorsun ki açıklama yapma gereği duyuyorsun? Çekil önümden Poyraz!" "Doğru! Hiçbir şeyin olmuyorum dimi? Günlerdir kimin için uğraşıyorum ki ben? Kimin için köpek gibi ordan oraya koşturuyorum? Ben kimim ki?" Ellerini iki yana açtı. "Ben kim oluyorum? Koskoca Avukat Doğa Safir için ben neyim ki zaten?" dediğinde gözlerinden akan yaşlara takılı kaldı gözlerim. "Yukarıda çocuk var Poyraz ve tartışmak istemiyorum. Daha sakin kafayla konuşalım tamam mı?" "Doğa Hanım nasıl isterse öyle olur! İtiraz etmeye ne hacet?" Neyin kırgınlığıydı bu? Koşarak yukarı çıkıp Göktuğ'un kaldığı odayı bulmaya çalıştım. Her odaya girip çıkıyordum. En son ki odaya girdiğimde Göktuğ'un uyumuş olmasıyla gözlerimi yumdum. Yanına gidip hafifçe silkeledim. "Anneciğim! Göktuğ hadi kalk annem, eve gideceğiz." Mırıldanarak uyumasına devam etti. "Gitmemiz lazım Göktuğ, hadi!" "Bırak çocuğu da uyusun! Yemem seni Doğa korkma!" "Yiyemezsin de zaten!" diyerek ayağa dikildim. "Göktuğ uyandığında gideriz." Poyraz tek laf dahi etmeden odadan çıkarken, ben de Göktuğ'un yanına kıvrıldım. Gece 2 olmuştu ama yine de uyuyamıyordum. Yavaşça açılan kapı ile gözlerimi yumdum. Hafif şekilde aralayıp bakmaya çalıştım. Poyraz sessizce yanımıza geliyordu. Kalbim ağzımda atarken, baş ucumuza gelip Göktuğ'un üstünü örtüp öpücük aldı. Ardından eli bir süre havada asılı kaldı. Ne yapacak diye korkarken, saçlarımı okşamasıyla nefes almayı bile unuttum. Üstüme doğru eğilince kalbim durma noktasına doğru geldi. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp dudağımdan öpünce anlamıştım! Poyraz bana kapılıyordu! S.ktir ki adam bana kapılmaya başlıyordu! Odadan çıkmasıyla beraber ayağa dikildim. Korkudan inip kalkan göğsümle ellerim yatağın çarşafını sıkıyordu. Bir kere daha bu hataya düşemem! Aşk çukuruna bir daha asla düşmem! Hele ki kocamın en yakın eski dostuyla bunu asla yapmam! Kendimi çok iyi tanıyordum... Ben de ondan etkilenmeye başlamıştım bu yüzden erkenden önlem almak iyidir! Hatta en iyisi bu şehri terketmek! *** Sabaha kadar tek damla uyku uyumadan Göktuğ'un uyanmasını bekledim. Uyandığı gibi sessiz olmasını söyleyerek gizlice evden çıktık ve kendi evimizden bir kaç parça kıyafet alarak havaalanına geçtik. Artık gitmem gerekiyordu. Kalırsam olaylar sarpa saracaktı... "Anne nereye gidiyoruz?" "Bir kaç işimiz var oğlum. Bir kaç aylığına Muğla'ya gidiyoruz, geri döneceğiz tamam mı?" "Ama anne..." "İtiraz yok Göktuğ!" "Tamam anne diyerek gözlerini devirdi." İyice büyüdü bu sıpada! Bavulumu sürüklerken arkadan gelen sesle yerimde kaldım. "Nereye Doğa!" Bir kaç saniye durduktan sonra arkamı dönmeden ilerlemeye devam ettim. "Hızlı ol Göktuğ." "Anne..." "Yürü dedim Göktuğ!" "Dur Doğa!" "Anne bize diyor!" "Sana yürü diyorum." Bavulumun çekilmesiyle beraber yüzümü arkama döndüm. Zaten dönmemle dudaklarımda algıladığım dudaklar şokun şokunu yaşattı bana. Kollarımı iki yana kaldırmışken, oğlumun önünde öpüşüyor olmam utanç seviyemi arttırdı. "Annemi öptü! Bırak annemi bırak!" Bağırışıyla birlikte Poyraz benden acıyla ayrıldı çünkü Göktuğ bacağını ısırmıştı. Dilim lal olmuştu. Göktuğ ise ısırdığı bacağı bırakmıyordu. "Lan bırak! Bacağımı bırak oğlum! Göktuğ bırak lan! Doğa bir şey söyle! Yandım anam! Bacağımı kopardı yandım!" Havalimanının içinde bağırırken, kendime gelerek Göktuğ'u geri çektim. "Ne yapıyorsun sen?" diyerek bağırdım. "Ne oluyor sana oğlum? Niye bu kadar hırçınsın? Kime diyorum Göktuğ? Gözümün içine bak." "Seni öptü anne! Sen bana demedin mi? İzin almadan kimse kimseyi öpemez diye!" Durdum ve düşündüm. Oğlumun hafızasına böyle güzel kuralı kazıdığım için gururluydum ama ısırma konusunda hâlâ kızgındım. "Isırmak yok Göktuğ! Bak... Poyraz abinin canını yaktın!" "O zaman o da seni öpmeseydi anne." diyerek omuzlarını silkti. "Of anam!" Eşofmanın paçasını yukarı sıyırıp yarasına baktı. "Kan toplamış lan sıpa!" der demez gülmeye başladım. Acıdığını biliyordum ama hareketlerine gülmemek elde değildi. Gülerken gözüm az ileride duran adama kaydı. Omuzları iki yana düşmüş, ağlayan gözlerle bana bakıyordu. Bir tarafta Poyraz bir tarafta Yağız... Öpüştüğümüzü görmüştü muhtemelen... *** Yazardan... Yağız, Doğa'ya yaşattıklarını bir bir yaşamaya başlamıştı. Gözünün önünde Dilan'ı öperken, aynı görüntüyü tekrarıyla yaşarken, çaresizce izlemekten başka hiçbir şey yapamadı. Sevdiği, aşık olduğu kadını kaybetmenin verdiği ağırlık yüreğini dağlarken, bunun daha başlangıç olduğunu bile bilmiyordu. Oysa ki hayat ona hepsini teker teker gösterecekti. Öpücükle başlayan tekerrür, beş kuruşsuz hayata dönmekle hüküm sürecekti. Kendin ettin kendin buldun Yağız Alaca...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD