When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Your cookies settings
Strictly cookie settingsAlways Active
ic_arrow_left
Story By YazarŞah
YazarŞah
3.4KFollowers
139.4KREAD
ABOUTquote
✨MEYVE VEREN AĞAÇ TAŞLANIR✨
🏆2024 Yılı Popüler Yazarı🏆
🏆2024 İkinci Şansım Yarışma Kazananı: İstanbullu Gelin 🏆
🏆2023 Yılı Tehlikeli Sevgilim Yarışma Kazananı: Kan ve Tutku🏆
İnsta : YazarSah
Tik-tok: yazarsah
Face: Yazar Şah
WP kanalı için İnsta adresimden ulaşabilirsiniz. Aktif kesitler geliyor. Ne kadar çok yorum o kadar çok bölüm🥰
"Evimde ne işin var lan senin? Anlat çabuk!"
Gözlerim yaşlarla dolarken bu durumu nasıl açıklayacağını bile bilmiyordum. Bir anda beni kollarımdan ters kelepçe yapar hale getirip duvara yayamış ve kendi iri bedenini de üzerime kapatmıştı kaçmamam için. Oysa zaten kaşamayacak kadar kötü haldeydim.
"B-ben kötü bir amaçla girmedim yemin ederim!"
"Yalan söyleme! Hırsız mısın yoksa birinin adamı mı?"
Korkuyla derin bir nefes aldım. "Kimsenin adamı değilim, hırsız da değilim! Sadece... birilerinden kaçmam gerekiyordu bu evin bahçesine girdim."
Arkamda adeta kızgın boğa gibi soluyordu. o kadar hızlı hareket etmişti ki yüzünü bile görmemiştim.
"Ne tesadüftür ki bir yüzbaşının evine girdin. İnanayım mı sana küçük hırsız?"
Yüzbaşı mıydı? Lanet olsun Melek gire gire yüzbaşının evine mi girdin? Tek kapısı açık bahçe burasıydı mecbur buraya girmek zorunda kalmıştım. Üstelik cam da açıktı.
"T-tek bahçe kapısı açık ev burasıydı. Yoksa devletimizin askerinin evine niye gireyim! Gerçekten mecburdum girmeye. Bırakın kolumu her şeyi anlatayım."
"Artık bana emanetsin ve ben ne dersem onu yapmak zorundasın! Geç şu yatağa delirtme beni Elif!"
...
Hostes Elif Yılmaz, uçuş esnasında türbülans yüzünden tartıştığı asker Kıdemli Üsteğmen Savaş Albayrak'ın kucağına düştükten sonra başlar her şey. İnatçı bir hostes ve sinir bozucu bir askerin hikayesi.
⚠️🔞Beş yıl önce bekaretimi alıp beni terk eden adam tam karşımdaydı ve beni tanımıyordu... üstelik yıllar sonra karşılaşmamız bir kaza ile olmuştu.
Düğüm düğüm olan boğazımla şaşkın şaşkın yüzüne baktım.
O ise benim aksime ifadesizdi.
Simsiyah saçları yağmurdan ıslanmış ve alnına dökülmüştü. Uzun boyu, kehribar rengi gözleri ve dolgun dudaklarıyla hala çok yakışıklıydı. Eskisinden çok daha iri ve kaslı görünüyordu. Üzerinde bir takım elbise vardı.
Bu adam benim ilk aşkımdı ancak beni tanımadığına bakışlarından bile emin olmuştum...
"Sen nişanlımı becerirken bizi mi izledin yoksa bana mı öyle geldi?" sesi hem alaycı hem de öfkeliydi.
"B-ben yanlışlıkla izledim."
Onun karısıydım ama o sevdiği kadınla yatıp kalkmayı seviyordu. İşte bu, ne yazık ki en iğrenç olanıydı.
"Çok merak ettiysen domal! Tıpkı onun gibi seni de becereyim."
Aşık bir kadına bu yapılmamalıydı...
....
“O kız bugün ölecek Zerdeşt Ağa!” diye gür sesiyle bağıran adam ile dudaklarım titremeye başladı. Gözlerimden dökülen yaşların haddi hesabı yoktu.
Ben bitmiştim.
Ben mahvolmuştum.
“Ağam, gözünü seveyim sakin ol. Ne etmiştir benim kızım da böyle dersin?”
“Kendisi ne ettiğini gayet iyi bilir. Getirin onu buraya yoksa bu konağı da, Dilşad aşiretini de yerle bir ederim!”
"Hoşuma gittin Mardin Güzeli. Seni sikmek için bile babanla anlaşma yababilirim." diyen adam ile bir adım geri gidip şalımı düzelttim."Böyle edepsiz bir şekilde konışamazsın benimle! Babam duyduğu anda uçurur kelleni serseri!" desem de bu onu daha da eğlendirdi. Mavi gözleri şevkle ve şehvetle parladı."Altıma girdiğinde çok daha beterlerini duyacaksın. Bedenin bana ait olacak ve baban buna engel olamayacak. Yakında yatağıma gireceksin, iyi izle güzelim." Onunla dalga geçen, parmağınd aoynatmaya çalışan bu adam aslında kabusları olacaktı. Çünkü ben oyuncaklarından sadece biriydim.
Yeni mesaj:
“Yarın akşam odanda olacağım. “
Zorlu bir sınavdı yaşantım, bilmediğim konuda yapılmış sınavdan kalışım gibi, bu sınavdan da kalmıştım. Sevmenin kurşuni bir izle sıyırdığı kalbim hissetmek istiyor ama bazı noktalarda bu hissetme eylemi yetersiz kalıyordu. Hayatımın her anında çelişkili bir duruma kulaç atarken buluyordum kendimi. Bilmiyorum, belki ben fazla abartıyorumdur ama küçük bedenim ne kadar kaldırabilirdi bu bilinmezlikleri?
Mesajı beni bozguna uğratmakla birlikte içime korku ve heyecan filizlerini naifçe dikti.
Bedenim yangının ortasına atılmışçasına zangır zangır titrerken ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Midem kasılıyor, içindeki her şeyi çıkarmak istiyordu.
Çok can sıkıcı bir durum olduğunu inkar edemezdim.
Onca zamanın, onca yaşanmışlığın ardında hep onun olması işaret miydi? Hiç kimse olmasa bile 'o' hep var gibiydi.
O benim hiç kimsemdi. Aynı zamanda çok şeyim. Binlerce kelimeyi zihnimizde aralayıp içimize misafir etmiştik. Her ne kadar yan yana olmasa da sanki onunla binlerce saat tüketmiştik...
Fakat ne kadar inkar etmek istesem de, bazı şeyler beni yormaya başladı. Mesela durmadan onun kim olduğunu düşünmem, nasıl biri olduğuyla ilgili varsayımlar da bulunmamak yıpratıcıydı. Dün gelen mesajın ardından apar topar Şimal’i aramış ve olanları anlatmıştım. Abimin gelmesiyle detaylı konuşacağız diyerek aramayı sonlandırmış ve şimdi ise bir aradaydık.
Arsız gözleri elbisemin açıkta bıraktığı göğüslerimde, bacaklarımda ve en son kalçalarımda dolaştı. "Bu arada, kalçaların güzelmiş."
O an, öyle büyük bir şok dalgası bedenime nüfus etti ki kala kaldım.
"Altına yattığın Ferman Ağa, seni konağına hizmetçi olarak istermiş! Niye biliyor musun? Çünkü sen oraya layıksın. Sen sadece onun hizmetçisi olabilirsin!"
Yüzüme çarpılan acımasız sözler, aslında gerçeğin yansımasıydı.
"Abinin hatasının bedeli sen oldun. Sizin yüzünüzden sevdiğim kadını bırakmak zorunda kaldım. Şimdi bedelinin ödenme vakti geldi."
Tüm bedenim titrerken alışık olmadığım bu şehre nasıl adapte olacağımı düşünüyordum.
"Kardeşinin canı karşılığında senin bedenini almamı istiyorsun öyle mi?" diye sorarken sesi alay doluydu. Buz mavisi gözleri ölümden bile daha soğuk hissiyatı verdi.
Ama kardeşimi kurtarmak zorundaydım. Bunun için bir kaltak gibi görünmem gerekiyorsa seve seve görünürdüm.
"Evet. Bir anlaşma yapalım, sen bedenime sahip ol, ben kardeşimi geri alayım."
Bedenim titriyordu ama belli etmemek için üstün bir çaba sarf ediyordum. Her daim cesaretli bir yanım olsa da karşımdaki azılı bir mafyaydı. Üstelik herkesin vahşiliğinden korktuğu bir mafya. Seks esnasın bile bir kadını bir hafta kendine gelemeyecek hale getirdiğini duymuştum. Kardeşim ne halt etmeye buradaydı bilmiyorum.
"Kardeşin benim ortağımı öldürdü." dedi buz gibi sesiyle beni bir kez daha titreterek. Böyle bir şey olamazdı! Ben kardeşimi bilirdim, Irmak böyle bir şey yapmazdı.
"H-hayır, o bir karıncaya bile zarar vermez!" diyerek itiraz ettim ama bu umurunda olmadı. Öfke belirtisi göstermiyordu ama öyle buz gibiydi ve sakinliği ile öyle çıldırtıcıydı ki korkmamak elde değildi. Tanrım neye bulaştım ben böyle?
"Demek bedenini bana sunuyorsun." diyerek ölüm meselesini erteledi ama benim zihnim hep o cümle ile meşguldü. Irmak ne boklara bulaştın sen?
"Evet." dedim sakince. En az onun kadar sakin görünmeye çalışıyordum.
"O halde SOYUN!" dedi sert bir şekilde ve adamlarına döndü. "Çıkın dışarı."
Adamlar bir bir çıkarken, artık hiçbir şeyin geri dönüşü olmadığını biliyordum.
"Sana bir teklifim var! Eğer istediğimi yaparsan, kardeşinin ameliyat olmasında yardım ederim. Ancak kabul etmezsen, şu an peşindeki adamlara seni kendi ellerimle teslim ederim!"
***
"Cevabını bildiğin soruları sormaktan vazgeç. Seninle sözleşme imzaladık diye sana ait değilim!"
Kaşları hızlıca çatıldı ve elleri iki yanıjda yumruk halini aldı. Elinde ki viski bardağını daha da sıktı ve bir anda cama doğru fırlattı. Sonra da beni belimden tuttuğu gibi kendine çekti. Alkollü nefesi artık daha da yakındı.
"Tenin öyle demiyor ama güzelim. Tenin tenime tutsak olmuş haberin yok!"
Söyledikleri karşısında irkilirken, çoktan ona teslim olmaya başladığını henüz yeni fark ettim. Biz onunla sadece işbirliği yapacakken, şimdi neler oluyordu böyle?
Dikkat! +18 içerir.
Töreye kurban gitmiş bedenim, acıyla sarsıldı. “Seninle sadece yatak arkadaşı olabilirim. Gerçek bir kocalık bekleme benden!” dedi acımasızca.
Gözlerimden bir damla yaş aşağı süzüldü. “Benim kalbimle başka bir kadın var. Bu evde sadece yatağımda olabilirsin, kalbimde değil. Evlendik diye sana aşık olacağımı zannetme!”
...
Sevdiğim adam, beni nikah masasında terk etti! Şimdi ise Mardin'in en büyük aşiretine gelin gidecektim. Hem de karısı, kendini kısır diye asarak öldürmüş bir Ağa'nın karısı olacaktım. Beni seçmelerinin nedeni ise dilsizliğimdi. Ben Mihrimah Kaya, dilsiz İstanbullu Gelin.
🏆2024 İkinci Şansım Yarışma İkincisi🏆
🏆2024 Eylül ayı süpernova birincisi 🏆
Dikkat 🔞 içerir.
"Seninle gerdeğe girmeyeceğim!" dedim bedenim yaprak gibi titrerken. Gözleri kısıldı, devasa cüssesi ile usulca bana yaklaştı. "Ne dedin ne dedin?" diye sordu sertçe.
Başımı dikleştirdim. "Duydun! Seninle gerdeğe girmeyeceğim."
...
"Şu konağın duvarlarına iyi bak Suzan Şahindağ! Bu duvarlar andım olsun ki mezarın olacak. Ailenin ettiklerinin bedelini sen ödeyeceksin!"Gözlerimden akan yaşlar artık dur durak bilmiyordu ama ben bir Şahindağdım, bana boyun eğdiremezdi."Sen de bu gözlere iyi bak Sidar Atasoy! Bu gözler de bir kere öldün, yeniden doğmak için bana yalvaracaksın!"
Dikkat! Detaylı +18 cinsel sahneler bulunmakta.
“İş arıyorsun demek,” dedi, sesi sakinleşmişti ama hâlâ tehditkârdı. “Sana yardımcı olayım.”
Kelimeleri bıçak gibi keskin ve soğuktu. Onun söylediklerini dinlerken, içimde bir umut kıvılcımı belirdi, ama bu umut öyle kırılgandı ki, her an sönebilirdi.
“Evet, lütfen yardım et bana!”
İçimde ki o umut taneleri ise söyledikleriyle yer bir oldu.
“Madem iş arıyorsun. Sana bir teklifim var, orospum ol! İstediğin parayı vereceğim.”
***
Zevk toplarını içine doğru ittirdim. “Mustafa Kemal…” diye çığlık attı, nefesi titriyordu. Bu sesi duymak, onu böyle görmek, içimdeki tüm arzuyu zirveye çıkardı. Ona her şeyimi vermek istiyordum; bedenimi, ruhumu, tüm sevgimi.
Zevk toplarının etkisi altında kıvranırken, yeniden zevkle kaldırdı belini ve kıvrandı. “Bu nasıl bir şey aman tanrım,” dedi soluk soluğa.
“Hoşuna gitti mi?” diye sorduğumda sanki itiraf etmek istemediği bir şeyi itiraf edecekti.
“Garip ama... Evet. Lanet olsun beni de kendine benzettin!” diye çığlıklar arasında konuşurken genişçe sırıttım. “Lütfen, daha fazla dayanamıyorum.” Dediğinde artık vakit gelmişti.
Dikkat! Detaylı +18 sahneler içerir.
"Dua et abimin sevdiği kadınsın." diye fısıldadı hemen dibimdeki varlığıyla. Dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Yoksa seni duvara yaslayıp sertçe becerirdim Safir." koyulaşan gözleriyle, üzerime her an atlamaya hazır gibi gözüküyordu.
Dikkat ! +18 sahneler detaylıdır!
1 yıllık imzalanan anlaşmalı evlilik... Kadın düşmanı olan Yaman Demiroğlu, Nazlı Aksoy ile zincirlerini kırıp yeniden aşkı tadacak mı?
“Seni kiraladım! Artık benimsin. Sözleşmeyi detaylı okumadın sanırım? Ben Yaman Demiroğlu ve sen ne istersem onu yapmak zorundasın.” Sesi öylesine güçlü ve otoriterdi ki kalbim ağzımda atıyordu. O acımasız manyağın tekiydi ve ben ona kendimi kiralamak zorunda kalan aciz bir kadındım.
Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. “Hayır! Bana zarar veremezsin. Sözleşmemiz de bu da vardı!” Diyerek kendimi savunmaya çalıştım ancak Yeraltı camiasının en tehlikeli adamı, Zeus ile sözleşme yaptığımı henüz bugün fark ettim.
Alayla güldü. Kurşuni grisi gözlerinden acımasızlık akıyordu. O kimseye acımazdı ki! Canı ne isterse onu yapardı. Kalbim deli gibi sıkışıyordu.
“Ben Zeus’um güzelim. Canım ne isterse onu yaparım.”
"Hayır! Bu görevi yapmayacağım! Kimse için soyunmayacağım!" diye bağırdım ama kimsenin umrunda değildi. Oyun birincisi bana iştahla bakarken bacaklarını araladı. "Soyun güzelim."
Kaçırıldığımız yerde 14 tutsak arasından sadece 2 kızdık.
Oyadığımız bilgisayar oyunun gerçek versiyonunu yaşatmak için kaçırdılar bizi. bu oyun +18 temalıydı. Bir baktık ki bize verilen görevler cinsellik içermeye başladı. Peki ben oyun birincisi ile eşleşince neler olacak?
Dikkat! Detaylı +18 içerir.
"Seni seçiyorum," dedi adam boğuk sesiyle. "Beni baştan çıkarırsan, serbest kalırsın." diyen adam beni iliklerime kadar titretti.
Tanrı beni insan olarak dünyaya gönderdi ve ben, tutku oyunlarını seven bir mafyanın ellerine düştüm.
Alfa, Ellerini Arven’in beline yerleştirip daha çok yasladı bedenine. Kızın dudaklarını şişirmek istercesine öptü, dişledi ve dilini damağında gezdirdi. İkisinin ağzından feveran eden iniltiyi içeriden gelen müzik sesi bastırabilmişti. Nefes nefese biraz geri çekildiler ancak yine birbirlerinin soluklarını hissedebilecek kadar yakındaydılar.
⚠️Dikkat! +18 sahneler vardır⚠️
Elinde tuttuğu siyah alt iç çamaşırımı göz hizasına çıkarmış sırıtarak inceliyordu.
“Ne yaptığını sanıyorsun?” dedim sinirli çıkan sesime engel olamayarak.
Yeşil gözlerindeki haylaz pırıştılara inat yüzü demir kadar sertti. Bir an çıkmışım nedeniyle dilimi ısırdım. “Bir şey yaptığım yok. Tuvalet ihtiyacımı gidermek için geldim ve bil bakalım ne buldum? Senin iç çamaşırını.” Kaşlarım çattım. “Benim olduğumu nerden biliyorsun?” dediğimde yavaş adımlarla beni daha da gererek yanıma geldi
“Söylemeyi unutmuşum Mercan,” dedi ve iyice dibime girip nefesini kulağıma üfleyerek kadar yaklaştı. “Bütün iç çamaşırlarını ezbere biliyorum.” Diyerek İç çamaşırımı resmen gözlerimin önünde cebine attı ve ben tir tir titrerken yanımdan bana sürünerek geçip gitti.
Baştan aşağı ürperdim ve geri vermeyi unuttuğum nefesi koy verip elimi kalbime götürdüm.
“Hadi be ordan! Bu da neydi?”
...
"Birazdan kardeşin gelecek! Bizi böyle görürse yanarız." diye fısıldadım ama umrunda olmadı.
Dudaklarını usulca bacaklarımda gezdirmeye devam etti. Özel bölgeme doğru ilerlediğinde ellerimi yastığa koyup geri doğru kıvrıldım.
“A-akif.” Dedim kısık bir sesle. Gözlerini vücudumun her bir yerinde hissettim, nefesini de öyle.
“İşte böyle, bey ekini çıkarman hoşuma gitti. Zaten çok gereksizdi.” Diye fısıldadı.
Tehlikeli Sevgilim, Yükselen Yıldız ödülü ♥️
Dikkat! +18 sahneler mevcut.
Abimi öldüren ve aynı zamanda en yakın arkadaşı olan adama aşık olmuştum. Hemde mafya aleminin en tehlikeli adamı Avcı'ya.
Dili bacak aramdan yavaşça yukarı çıktı. Amacı bana işkence çektirmek olmalıydı. "Sen bana bahşedilmiş lütufsun." dediğinde kafamı geri yatırıp inledim.
"O zaman yapman gerekeni biliyorsun Barbaros Ateş."
Onun can yakıcı güzelliği gözlerimi kamaştırırken yüzü gittikçe bana yaklaşıyordu. Bir eli belimi okşarken diğer eli de kulağımın altında, boynumda yılan gibi süzülüyordu. Hoş kokusu burnuma dolarken hislerimin gittikçe arttığını hissediyordum ve bu beni çıkmazda bırakıyordu.
Ona yaklaşmak, güzel vücudunu hissetmek, kokusunda hayat bulmak elimde değildi. Keşke daha farklı olsaydı düşüncesi bana tekrar ve tekrar uğruyordu.
Belimden tutarak kendi bedenine bastırırken karnının sıcaklığını tenimde hissettim ve gözlerim kapandı. "Hiç ışık yok gibi görünüyor bazen, biliyorum." Dediğinde nefesini yüzümde hissettim. Kalbim hızlandı ve onun dudaklarıysa bana daha çok yaklaştı.
"Ama bu karanlıktan seni ben çıkaracağım."
(Mafya) Dudakları alev gibiydi, tenimde gezdiği her yeri yakıyordu. Beni öptü, yaladı ve ısırdı.
" Artık özgür olmak istiyorum." diye mırıldandım. güldü, sesi boğuktu. "Seni özgürleştireceğim Güzel Leva."
Bunu yapan adam, ürkütücü bir mafya lideriydi ve ben şimdi onun altında inliyordum.