Ders programımı alıp ilk gün heyecanıyla sınıfa girdiğimde, önümde bambaşka bir dünyaya adım attığımı hissettim. Üniversite kampüsünün büyüleyici atmosferi, dersler ve yeni başlangıçlar... Ama ne kadar derse odaklanmak istesem de, sabah çarpıştığım o adamın görüntüsü aklımdan çıkmıyordu. Gün boyunca dikkatim sürekli dağılmıştı. O an, bu adama olan ilgimin ne kadar ani ve güçlü olduğuna şaşırmıştım. Daha önce böyle bir duygu yaşamamıştım; bu benim için tamamen yeniydi.
Ali ve Harun dışında bir ilişkim olmamıştı, bu yüzden bu tür bir çekim bana oldukça yabancıydı. Ali’yi hatırladığımda, onun benim için bir aşktan çok bir kaçış, bir sığınak olduğunu fark ettim. Harun’un şiddeti yüzünden Ali’nin hayaline tutunmuştum, ama şimdi bu adam karşısında hissettiklerim tamamen farklıydı. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum ama bu daha esrarengiz bir hava katıyor, ilgimi daha da artırıyordu.
####
Eylül ayının son haftasına gelmiştik ve Bitcoin piyasasında yakında büyük bir düşüş bekleniyordu. Bir yandan yatırım planlarımı yapmam gerekiyordu, ama kafamın içinde sürekli o yakışıklı adam dolaşıyordu. Bu duruma kendim bile şaşırıyordum. Normalde çok daha disiplinliydim, ama bu kez aklım dağılıyordu. Kafamı toplamak için kendime sürekli hatırlatmalar yapsam da, o esrarengiz adamın gözleri zihnimden çıkmıyordu.
İlk kez birine karşı bu kadar yoğun bir ilgi hissediyordum, bu da bende bir karmaşa yaratıyordu. Geçmişimdeki deneyimlerimin gölgesinde kalan bir çekim...
Günler geçip gidiyordu, okula her gün aynı rutinle gidip geliyordum. O sabah fakülte kapısında çarpıştığım adamı hâlâ ara sıra düşünmeden edemiyordum. Zihnime yerleşen o derin bakışları, karizmatik duruşu aklımdan çıkmıyordu. Ama bir daha onu ne okulda ne de başka bir yerde gördüm.
Ama bu sırada hayatımın diğer önemli kısmına da odaklanmam gerekiyordu: Bitcoin. Kasım ayı yaklaştıkça Bitcoin fiyatları beklediğim gibi dibe vurdu. Bitcoin’in 2 dolara kadar düşüşü, beklediğim o büyük fırsattı getirmişti. Fiyatlar en dibe indiğinde, bu fırsatı kaçırmamak için elimdeki sermayenin yarısını kullanarak büyük bir alım yaptım. Yaklaşık 5.000.000 dolar sermayem vardı ve bunun 2.500.000 dolarlık kısmıyla büyük bir yatırım yaptım. 2 dolardan 1.250.000 Bitcoin aldım.
Bu işlemi yaptıktan sonra, içimde büyük bir rahatlama hissettim. Planlarım tıkır tıkır işliyordu ve şimdi yapmam gereken tek şey beklemekti. Bitcoin’in yeniden yükseleceğini biliyordum, sabırlı bir şekilde arkamda yaslandım ve her şeyin sonuçlarını izlemeye başladım. Hem yatırımımı kontrol ediyor hem de okuldaki derslere odaklanmaya çalışıyordum.
İstanbul’un geleceğini bildiğim için fırsatları değerlendirme konusunda bir avantajım vardı. Beni bu noktaya getiren bilgi, zamanı doğru kullanarak gelecekte nasıl adımlar atacağımı bilmekti. Şimdi elimde Bitcoin’den gelen büyük bir kazanç ve geriye kalan sermayem vardı. Aklımdaki bir diğer strateji ise, İstanbul’da hızla değerlenecek olan arazilerden birkaçını almaktı. Yıllar sonra o bölgelerin ne kadar değerli olacağını çok iyi biliyordum.
Kafamda net bir plan vardı. Şehrin şu an kıyıda köşede kalmış, fakat birkaç yıl içinde yükselişe geçecek bölgeleri vardı. Bu bölgelerden araziler almak, gelecekte çok daha büyük getiriler sağlayacaktı. İstanbul’un kuzeyindeki ormanlık alanlar, şehrin daha batısındaki sanayi bölgeleri, hatta şimdi kimsenin ilgilenmediği bazı sahil şeritleri… Hepsi gelecekte altın değerinde olacaktı.
Emlak fiyatlarının henüz uçmadığı yerlerden birkaç arazi almalıydım. Ama ben emlak alım satımından anlamazdım. Şimdiki evimi bile avukata vekalet vererek almıştım. En iyisi bu işi profesyonellere bırakmaktı. Bunun için güvenebileceğim bir emlakçıyla çalışmayı planlanlıyordum. Kendimi daha büyük planlar yapmaya adamıştım adeta ve elimdeki kaynakları en iyi şekilde değerlendirecektim.
Avukatımı İstanbul'a geldikten sonra yoğun bir araştırma sonucunda bulmuştum. Kendisi orta yaşlarda, işinin ehli bir avukat olmasına rağmen yaşımdan dolayı ilk başlarda beni küçümsemişti. Bende o kadar paranın olamayacağına inancı o kadar güçlüydü ki en sonunda bana bu tür şeyler yapmamam için nasihat bile vermişti. Banka hesabımı gösterdiğimdeki yüzündeki ifade aklıma geldikçe beni hala güldürüyordu. Sonunda bana inanmış ve benim avukatım olmayı kabul etmişti. Akif bey yani avukatımın benim yerime pazarlık yapacak kadar bu işe kendini vermesi doğru bir seçim yaptığımın kanıtı olmuştu. Şimdiyse telefonda onunla görüşüp yakın zamanda birkaç arazi alacağımı ve ona haber verceğimi söylemiştim.
İstanbul’u geleceğini bilen biri olarak, 3. köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu projelerinin geçeceği güzergâhların etrafındaki arazilerin hızla değer kazanacağını biliyordum. Ayrıca, o bölgelerde yeni yerleşim alanlarının da hızla gelişeceğini öngörüyordum. Şehrin çeperlerinde kalan bu bölgeler, gelecekte İstanbul’un merkezi kadar önemli hale gelecekti.
Gözümde gelecekteki İstanbul canlanıyordu; yollar, yeni projeler, dev alışveriş merkezleri, yükselen lüks konutlar… Şimdi hiçbir şey olmayan bu araziler, bir yıl içinde değer kazandığında elimde büyük bir servet daha olacaktı. Planım netti: Yatırımlarımı sabırlı bir şekilde yönlendirecek, doğru zamanda satıp büyük kazançlar elde edecektim.
Şimdi yapmam gereken, avukatıma bu konuda güvenip alım işlemlerini başlatmak ve zamanı geldiğinde bu yatırımları nakde çevirmekti.
Bu sabah erkenden, İstanbul’un trafiğine inat vakit kaybetmeden şehrin en güvenilir emlak firmalarından birine adım attım. Kapıdan girer girmez, firmadaki profesyonelliği hemen hissettim. İçerisi modern ve şık bir şekilde dizayn edilmişti; her şey özenle yerleştirilmiş, müşterilere güven veren bir atmosfer yaratılmıştı. Hedefim belliydi: En iyi emlakçıyla çalışmak, gelecekte büyük kazanç getirecek arazileri kısa sürede kapatmak.
Resepsiyona yaklaştım ve kendimden emin bir şekilde, “Merhabalar. En iyi emlak danışmanınızla görüşmek istiyorum.” dedim. Karşımdaki görevli bir an şaşırdı, sonra nazikçe gülümseyerek, “Tabii efendim, size yardımcı olalım. Sizi bir dakika bekleteceğim izninizle” diye cevap verdi. Birkaç dakika bekledikten sonra, oldukça şık giyimli, enerjik bir adam yanıma yaklaştı. Takım elbisesi kusursuz, saçları muntazam bir şekilde geriye taranmıştı. Güven verici bir duruşu vardı.
“Merhaba, ben Murat. Firmamızın emmlak danışmanlarından biriyim. Size nasıl yardımcı olabilirim?” dedi, gözlerinde profesyonelliğin izleriyle. Elini uzattı, tokalaştık.
“Ben Elif Yıldırım, Öncelikle sizi uyarayım. Ben geniş çaplı bir arazi alımı yapmak istiyorum. Bunu karşılayabilecek misiniz?” dedim emin olmak istercesine.
Murat bey benden böyle bir performan beklemiyorcasına şaşırdı. Sonuçta daha 19 yaşıma bile girmemiştim. Bu tepkiyi vermesi doğaldı ama kendisini hemen toparlayıp “Elbette isterseniz size portfolyomu göstereyim. Bir emlakçı ile müşterisi arasında güven herşeydir.” dedi
Bir an duraksayıp, portfolyosuna göz atmak istedim. Bilgilerine bakarken, emlak sektöründe ne kadar uzun zamandır çalıştığını ve birçok büyük satışın arkasında olduğunu gördüm. Tam da aradığım kişiydi. “Görünüşe göre sizinle çalışmak eğlenceli olacak.” dedim, dosyayı kapatıp ona geri uzatırken.
Murat, işinde son derece titiz biriydi. “Peki, ne üzerine odaklanmak istiyorsunuz? Konut mu, ticari alan mı?” diye sordu, profesyonel bir şekilde.
“Hayır,” dedim. “Benim ilgim arazilere. İstanbul’un gelişmekte olan kıyıda köşede kalmış bölgelerinden birkaç stratejik arazi almak istiyorum.” dedim sonra yanımda getirdiğim öceden işaretlediğim yerleri göstererek “Bu işaretlediğim yerlerin hepsini almak istiyorum. Bundan sonraki süreçte avukatım gelerek işlemler için gerekli işlemlerle ilgilenecek. Bu yüzden iki hafta içinde işlemleri tamamlamamız gerek.”
Murat kaşlarını kaldırdı, bir anlık bir şaşkınlık yüzünde belirdi ama hemen ardından anlayışla başını salladı. “Anladım, işaretlediğiniz bütün yerler gelişmekte olan bölgeler ve hızla gelişen yerlerde araziler genellikle kısa sürede değerlenir. Nereden başlamak istediğinizi konuşalım öyleyse.”
Birkaç saniye durup düşündüm. Gelecekte nerelerin patlama yapacağını biliyordum. “İlk olarak İstanbul’un kuzeyine, ormanlık alanlara yakın arazilerden birkaçını istiyorum. Ayrıca, şehrin batısında şu anda sanayi bölgelerinin çevresinde kalan yerler. Bir de şehrin güneyindeki sahil bölgeleri var; henüz kimse oraya yatırım yapmamışken oradan da alım yapmak istiyorum. Sıralama bu şekilde olacak.” dedim.
Murat notlarını aldı, gözlerinden işine olan ciddiyeti ve odaklanması belli oluyordu. “Peki, bu arazilerin metrekarelerini nasıl belirleyelim? Yaklaşık bir bütçe belirlediniz mi?”
“Toplamda elimde 2.500.000 dolar var. Bu parayı en verimli şekilde değerlendirmemiz gerek. Arazi metrekareleri stratejik olarak önemli olmalı; çünkü 1 yıl içinde bunların değerlenip satılmasını planlıyorum.”
Murat başını salladı, ciddi bir yüz ifadesiyle, “Anladım. Size en kısa sürede birkaç bölge raporu hazırlayacağım. Ama işlemleri iki hafta içinde tamamlamak istiyorsak, hızlı hareket etmemiz gerek. İlgilendiğiniz arazilerin sahipleriyle hemen irtibata geçeceğim ve bu süre zarfında her şeyin eksiksiz tamamlanmasını sağlayacağım.”
İçimde bir rahatlama hissettim. Her şey kontrol altındaydı. “Harika,” dedim. “Bundan sonrasını avukatımla konuşursunuz” dedim ve tanıştığımıza memnun olduğumu söyleyerek çıkışa doğru gittim.
Kapıya doğru giderken telefonumu çıkarıp Akif beyi aradım. “Merhaba Akif bey. Az önce Azim Emlaktan çıktım. burada Murat bey var. En kısa zamanda kendisine ulaşıp araziler konusunda beni bilgilendirir misiniz?” dediğimde Akif bey “Tamam Elif kızım sen merak etme ben ilgilenir sana dönerim.” dedi ve bir iki hoşbeşten sonra telefonu kapatmıştım. Akif beyle benim aramda avukat müvekkilden çok abi kardeş ilişkisi olsada ben ona bey diye hitap etmeyi tercih ediyordum.
Yoldan geçen bir taksiye binip eve doğru gelirken derim bir nefes aldım. Artık tek yapmam gereken, iki hafta içinde bu arazileri almak ve gelecekte beklediğim değer artışını izlemekti.