1. Bölüm

2180 Words
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor.. Bir hilâl uğruna Ya Rabb ne güneşler batıyor... Bölüm 1: Şehit Olmak...?? ?️ Sarya 31.07.2021 " Bazan bir ruhun tek sırrı, bir çocukluk aşkı, bütün ömür boyunca devam eden bir gönül hâtırasıdır." Yarın gönül hatıramın hasret kaldığım kollarında olucaktım. Onu tam iki haftadır görmüyordum ve sürpriz olarak onun olduğu bölgeye tabip subay olarak atamamı istemiştim. Üzerime giydiğim askeri kamuflajımla birlikte aynaya baktım. Gözlerim heyecan ve mutlulukla ışıldıyordu. Gelen görüntülü aramayla , hemen bilgisayarımın başına geçmiş ve heyecanla aramayı yanıtlamıştım. Görüşmediğimiz iki hafta boyunca yüzüne fazlasıyla hasret kalmıştım.. Gördüğüm kara hareler ve güzel yüz hatları yüzünden kalp atışlarım hızlanmıştı. Soluğumun kesildiğini hissederken , ellerimi koyacağım bir yer arıyordum. " Kara gözüm , Cihan'ım..." Sesim hasret ve heyecan doluydu. " Çocukluğumun en güzel hatırası.." Gözlerim ona olan sevgiyle dolarken, mutlulukla gülümsedim. Bana her zaman böyle hitap etmeyi severdi.. " Yarın sana çok güzel bir sürprizim var, vereceğin tepkiyi o kadar çok merak ediyorum ki, söylememek için kendimi zor tutuyorum kara gözüm." derken sevdiğim adamın kara harelerine dikkatle bakıyordum. Son kez böyle güzel baktığımı bilmeden... Cihan esmer teni , kara ve kısılmış gözleri, olmazsa olmaz kirli sakallarıyla bana o kadar çok yakışıklı geliyordu ki.. her defasında iyiki çocukluktan bu yana sadece kalbime onu almışım diyordum.. Cihan ise sözlerimden bir şey çıkarmaya çalışır gibi dudaklarını büzmüştü.. "Yarın kısa süreliğine de olsa kollarımda olacağın için heyecanlıydım ve öncesinden aramak istemiştim ama yapacağın sürprizi de merak etmedim değil güzelim. " Kendine has erkeksi ve tok sesi kalbimin ritimi ile oynuyordu.. " Bende yeni gelen tabip üniformamı deniyordum. " dedikten sonra dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Cihan tebessüm ederek başını yavaşça salladı. " Askeri üniformanın yakıştığı ve nefes kestiği tek tabip astsubay sensin güzelim. Seni, o formayla görecek olan gözleri şimdiden kıskanmaya başladım." Bu adam beni nasıl etkileyeceğini çok iyi biliyordu.. istemsizce güzel sözlerine kendimi kıkırdarken bulmuştum. " Çocukken önemli bir tören için üstümüzde ki üniformalarla ilk karşılaştığımız anı hatırlıyorum da , epey güzeldim. Gözlerimde siyah sürmem, al bayrağa aşkla bakıyordum. Öyle olmasaydı , beni ilk görüşünde aşık olur muydun hiç sanmıyorum. " dediğimde kocaman gülümsemiştim. Cihan , söylediğim sözlere tebessüm ederek , " çok yanlış düşünüyorsun güzelim. Seni öyle görmesem ve farklı bir şekilde karşılaşmış olsaydık , yine ve yeniden sana aşık olurdum güzelim. " demiş ve göz kırpmıştı. Kolay kolay yanakları kızarmayan ben, bu sözler karşısında elma şekerine dönmüş ve tebessüm etmiştim. Ansızın beni utandırmaya bayılıyordu... " Oy oy benim güzeller güzelim utanmış mı?" Alay dolu çıkan sesine istemsiz bir şekilde gözlerimi devirmiştim.. Bakışları kısa süreliğine masasında duran dosyalara döndüğünde, fırsattan istifade ederek, yüzünün her bir karesini dikkatlice tekrardan ezberlemeye çalışıyordum. " Masada duran dosyalar çok mu önemli Yüzbaşı Kılıçkıran? Bana bakmak yerine onlara bakıyorsun? " diyerek sahteden trip atmaya çalışmış ve yanaklarım içini ısırmıştım. " Dosyalar senden asla önemli olamaz güzelim ama sen geldiğinde sonradan başıma kalacak dosya işleri çıksın istemedim için kısa bir göz gezdiriyordum. " Sözlerine rağmen Cihan'ın yüzüne çöken huzursuz ve tedirginliği hemen fark etmiştim. Kendini hemen toparlamış olsa da , değişen ruh halini bir kere fark etmiştim.. " Cihan, dosyalarda olmaması gereken bir durum mu gördün ? " dediğimde sadece tebessüm etmişti. Hiçbir şey belli etmemeye çalışarak,sorun olmadığına ikimizide ikna etmeye çalıştı. " Her zaman ki dosyalar güzelim, herhangi bir sorun yok, onuda nereden çıkardın? " Ardından bakışlarını yüzümden çekmiş , tekrar dosyaya bakmıştı. " Güzelim, asla kapatmak istemiyor ve uzun uzun senle hasret gidermek istiyorum ama önemli bir toplantının saati yaklaşıyor, işim bittiği zaman tekrar ararım. " dediğinde yüzünde kapatmak istemeyen bir ifade fazlasıyla belli oluyordu. Mecburen başımı sallarken ona son kez gülümsemiş ve öpücük atmıştım... "Cihan'ım.. kara gözüm.." gözlerinin içine derince bakarken , iç yanaklarımı da istemsizce dişliyordum. " Biliyorsun değil mi? Seni kelimelerin kifayetsiz kalacağı kadar çok seviyorum.." dedim içtenlikle.. " Çocukluğumun en güzel hatırası, ömrüm kadın, bende seni kelimelerin kifayetsiz kalacağı kadar çok seviyorum." diye fısıldamıştı. Birkaç dakika sessizce birbirimizin gözlerinde kaybolmuştuk, ikimizinde birbirine karşı çocukluktan bu yana hissettiği aşk duygusu o kadar yoğundu ki , kalbim ona bakarken sanki yerinden çıkacak gibiydi... Cihan ilk aşık olduğunu itiraf ettiği günden daha yoğun bakarken, duygularının bitmemesi ve artmasıyla ilk defa şanslı olduğumu hissettim.. Kapatmadan önce ekrana doğru bir çok öpücükler gönderirken, aynı zamanda da istemsizce gülüyordum.. Cihan başını iki yana sallayarak güldü, " Manyak kızım benim... Askeriye'nin en güzel , en alımlı astsubayı ve hatunu... İyiki çocukluğum ve benim olmuşsun , her zaman çocukluğum ve benim olarak kalır mısın yavrum? " derken son defa yüzüme bakacağını hissetmiş gibi uzun uzun bakmıştı bana... Söylemekten asla pişman olmayacağım sözleri, kocaman gülümserken söylemiştim. " Her zaman çocukluğun ve senin olarak kalacağım Cihan'ım... Sana söz veriyorum ki ; kara gözün her şeyden sakındığı temiz sevdası olarak kalacağım. " dediğimde ikimizde tekrar sessizliğe gömülmüş sadece birbirimize bakıyorduk. Normalde bu sözlerime karşı kocaman gülümsemesi ve hemen karşılık vermesi gerekirken , aniden kapanan görüntülü aramayla siyah ekrana baka kalmıştım.. Yarından önce aşık olduğum gözlerini, hayran olduğum sesini duyduğum için mutluydum ama içim tuhaf bir şekilde huzursuz olmuştu.. daha önce bu kadar sessiz kalıp birbirimizi izlememiş , birbirimize böyle bir söz vermemiştik.. Çünkü biz birbirimize olan sözümüzü çocukluğumuzda vermiştik. Her ikimizin aileside bu durumun geçici olduğunu, büyüdüğümüzde ve ayrı yerlere gittiğimiz de başkaları ile olacağımızı söylemişti.. Ama yanılmıştılar , iyikide yanılmışlardı.. aramıza ortaokuldan sonra kısa bir ayrılık girmiş olsa da GATA'da yollarımız tekrar kesişmiş ve dört yıldır da ciddi bir ilişkimiz ortaya çıkmıştı. Yarın olacak olan güzelliklerin ardı arkası kesilmiyordu.. Hem sevdiğim adamın yanında sürekli olmaya başlayacak ve aynı sahada görev alacaktım, hem birlikte olduğumuzum beşinci yıl dönümüydü.. hemde ikimizin aldığı onca önleme rağmen bir mucize oluşmuştu.. Bu mucizeyi görüntülü konuşurken değilde, kolları arasında huzurluyken veya birebir kara harelerine bakarken söylemek istediğim için şimdilik susmuştum... Düşüncelerim arasında kaybolmuşken, ikimizin birbirine gülümseyerek baktığı ve duvarda asılı olan fotoğrafımız aniden yere düşmüştü , duyduğum ses ve görüntüyle oturduğum yerde korkuyla sıçramıştım.. Neden düştüğünü anlayamadan yerimden yavaşça kalkarak düşen çerçevenin yanına ilerlemiştim. Eğilerek yerden aldığım çerçevenin, camı tamamen paramparça olmuştu. Astığım zamandan şimdiye kadar düşmeyen çerçevenin düşmesi, camının paramparça olması ve görüntülü konuşmamızda ki hissetiklerim.. korku ve endişeyle gözlerimin kocaman açılmasına neden olmuştu.. Yüreğim, aklımda kurduğum düşünceler yüzünden korkuyla, acı çeken kuş gibi çırpınmaya başlamıştı... "Bana.. ya da ona neler oluyor Allah'ım? " diye kendi kendime sessizce fısıldamıştım. Camı paramparça da olmuş olsa umursamadan elimde tuttuğum çerçeveyi göğsüme sıkıca bastırmış ve olduğum yere oturmuştum.. Şuan Allah'a dua etmeli ve yarını düşünmeliydim , sadece sevdiğim adama kavuşacağımı , özlediğim dudaklarında hasretimi bitireceğimi , bol bol sarılıp, kolları arasına girdiğimde ciğerlerime erkeksi kokusunu çekeceğimi düşünmeliydim.. Evet.. evet kesinlikle sadece yarını ve olacak güzel şeyleri düşünmeli ve kendimi olumsuzluklardan arındırmalıydım... Allahümme ente rabbi la ilahe illa ente aleyke tevekkeltü ve ente rabb'ül-arş'il-azim, maşallahü kane ve ma lem yeşe lem yekün ve la havle ve la kuvvete illa billah'il Aliyy'il Azim. ( Allah'ım sen birsin. Yalnız sadece sana inanırım. Sana hep inandım. Her daim senin isteğin olur. Senin isteğin dışında gerçekleşmez. Güç ve kuvvet kazanmak sadece senin sayendedir.) *** Buğulu gözlerle karşımda ki Türk Bayrağına sarılmış olan tabuta bakıyordum. Gördüğüm görüntü karşısında önce yutkunamadım, sonra bir fotoğrafa ne kadar uzun bakılabilirse o kadar uzun baktım.. Üzerimde Cihan'ın 'Birgün şehit olursam bu üniformayı giy olur mu?' dediği aşık olduğu özel kuvvetler üniforması vardı.. Boynumda ise bana emanet ettiği künyesi ve kendi aramızda taktığımız gümüş yüzüğü takılıydı. Her ne kadar ayakta dik ve sağlam durmaya çalışsam da, en ufak bir dokunuşta, dizlerimin üzerine çökecek kadar güçsüzdüm.. Bende subaydım ve en büyük hayalim şehadetti ama sevdiğim adamın , Türk bayrağına sarılı tabutu tüm hücrelerime kadar canımı yakıyordu.. Henüz gerçekleştiremediğimiz hayallerimiz vardı.. Beraber görevlerde yer alacaktık , omuz omuza vatan için gerekirse can verecektik.. ilerde bir aile kuracak , ikimizden oluşan en güzel parçaları vatan sevdalısı olarak büyütecektik.. ama olmadı Ben ve bilmediği küçük parçası onsuz ve tamamlanmamak üzere yarım kalmıştık.. Vatanımız için kısa bir ayrılık girmişti aramıza.. ama giderken hayata ve mesleğe tutunmak için bana en güzel hediyesini bırakmıştı.. Onca korunmaya rağmen nasıl böyle bir mucize olduğunu yeni idrak edebiliyordum.. Sen Allah'a güven hiç ummadığın anda, çiçek açar umutlar... Omuzuma bir el dokundu , başımı çevirip baktım. Albaydı.. Cihan ile olan en güzel anlarımıza şahit olan , aileme rağmen bizi bir arada tutmaya çalışan , Cihan'ımın künyesini ve bordo beresini bana emanet eden ,Albay babaydı.. " Sen ki aşık olduğun kamuflaj ve adam uğruna ailesine boyun eğmemiş , eğitimde her türlü zorlukla başa çıkmış bir dişi kurtsun. Bunu da atlatırsın. Bedelini bizimle birlikte ödetirsin. Cihan'ın can kardeşleri sonuna kadar yanında olur , sen hiç merak etme. " dedi. Cihan'ımın elimde duran bordo beresinin tozlarını temizledim, " Ateş düşürdükleri her bir yüreğin bedelini ödeyecekler , ödeteceğim. " dedim. Bordo bereyi başıma takdım. Albay, bana gurur ve kırık bir tebessümle bakıyordu.. Yavaş ve emin adımlarla sevdiğim adama doğru adımlar attım. Gözlerimde biriken ama düşmanları sevindirmek istemeyen göz yaşlarım için görüşüm daha da bulanıklaşmıştı.. Elimi ilk önce fotoğrafında gezdirdim.. Halbuki fotoğrafına değil kanlı canlı yüzüne dokunacaktım. Fotoğrafına değil yüzünün her bir yerine öpücükler bırakacaktım.. kollarımı Türk Bayraklı tabutuna değil onun sıcak ve güven dolu vücuduna saracaktım.. güzel haberleri verirken tabutunun baş ucunda değil, sert göğsünde hıçkırarak ağlayacaktım.. Mucizemizi biraz heyecanla biraz korku ve endişe ile kulağına söylemek varken , ben öptüğüm Türk bayraklı tabutuna ikimizin duyacağı bir şekilde fısıldamak zorunda kalmıştım... "Şehite saygı için nişan vaziyeti al! Doldur ,kapa. At! Doldur , kapa. At! Doldur, kapa. At! Esas duruş , sola dön, çapraz tutuş ,ileri.. " Ölüm Allah'ın emridir Herkeslere selam olsun Vatan sağolsun, dostlar sağolsun. " *** Şehit Haberi'nin Gelmesinden 4 saat Önce.. Sevdiğim adama kavuşacak olmanın heyecanıyla erkenden uyanmıştım. Kahvaltı yapmadan önce bir şey unutmamak için son defa valizlerimi kontrol ediyordum. Elime geçen çerçeveli fotoğrafımızla tebessüm ederek yatağın üzerine oturmuştum. Dün duvardan düşmesi ve camının paramparça olması beni fazlasıyla korkutmuştu. Sesini duymak ve günümü aydınlatmak için komodinin üzerinde duran telefonumu elime aldığım da telefonun ekranında ondan gelen sesli mesajı görmüştüm, yüzümde istemsizce kocaman bir tebessüm oluşmuştu. "Çocukluğumun ve gençliğimi en güzel hatırası, Vatanımdan sonra yüreği ile bana yuva olan güzel hatunum , sana olan hislerim aşktan daha ötedir. Hatta hislerimi aşk kelimesiyle dâhi karşılaştırılamaz. Bu dediklerimi hiçbir zaman unutma olur mu? Birbirinize verdiğimiz sözler ebediyen benimle olucak.. " Aşık olduğum sesini en son duyduğum sesli mesajı buydu... " Sende benim çocukluğumun ve gençliğimin vazgeçilmez en güzel hatırası ve sevdasısın kara gözüm.. Beni ne kadar güzel sevdiğini nasıl unutabilirim? Hemde bundan sonra her an seninle omuz omuza ve kalp kalbe olacağım zaman? Yinede için rahat etsin Cihan'ım, verdiğimiz sözleri asla unutmayacağım.." "Birazdan yanına gelmek için yola çıkacağım. Daha yeni attığım mesajda ne dediğimi anlamamış olabilirsin... Seninle bundan sonra iki hafta bile olsun asla ayrı kalmak istemediğim için bulunduğun sınır karargâhına tayinimi istedim ve kabul edildi! İnanabiliyor musun Cihan? İlk defa bir şey tam da istediğim gibi yolunda gitti.. bundan sonra sen istesen de benden asla kurtuluşun yok.. sana görüntülü konuşmada bir sürprizden bahsetmiştim ya biri buydu.. bahse varırım ki diğer sürprizimi asla tahmin edemezsin.. onu da baş başa kaldığımızda vereceğim. Evet..evet sana gelirken asla bir sürpriz ile yetinmiyorum sevgilim ve tekrar diyorum ki.. adamım seni Vatanı sevdiğim kadar çok seviyorum! " İçimden gelenleri ve açıklamak istediklerimi yazmış ve tereddüt etmeden göndermiştim. Görüldü olmuştu ama beklediğim karşılık cevabı gelmemişti... Bekledim , bekledim ve usanmadan bekledim.. görüldü olarak duruyordu ama asla karşılık mesajı yoktu... Daraldığımı hissederken hızla ayağa kalktım. Üst üste mesaj atsam da , arasam da ne mesajlara ne de aramalarıma cevap vermiyordu! "Cihan'ım.. Kara gözüm ne oluyor?!" Sinirle yatağın üzerine fırlattığım telefonum çaldığında kim olduğuna bakmadan elime almış ve gelen aramayı hızla cevaplamıştım. " Alo , Cihan ? Neredesin sen? Tam üç sattir mesajlarıma ve üst üste aramalarıma dönersin diye korkuyla bekliyorum! Tam üç saat be adam! Telefonuna gelen bildirimleri de mi fark etmedin? Üst üste söylediğim sözlerle derin ve kasvetli bir sessizlik oldu. "Sa-Sarya..." Bu Yavuz'un sesiydi... Yavuz, Cihan ve benimle hemen hemen çocukluğu geçen ve şimdide ise Cihan'ın timinde bulunan can dostuydu... Kaşlarım çatılmıştı, "Yavuz ? " Yine aynı sessizlik... " Yavuz ne oluyor? Allah aşkına söyle! Cihan'a bir şey mi oldu? Yoksa yaralandı mı? Söylesene! " Yine aynı sessizlik.. " Yavuz! " diye kendimi tutamamış ve haykırmıştım. Elim istemsiz bir şekilde korkuyla kalbime gitmişti. En sonunda Yavuz konuşmaya başladı. Neden dağ gibi olan arkadaşım sesi titriyordu? Hemde deli gibi.. sanki delicesine ağlıyordu.. "Sarya..." derken derin bir nefes almaya çalışmıştı. "Sarya.. Cihan.. Cihan Şehit oldu.." Duyduğum 'Cihan şehit oldu ' sözünü bir süre idrak etmeye çalışmıştım. "N-ne a-anlamadım? " diye zor duyulan sesimle fısıldadım. Kesinlikle yanlış duymuş ve yanlış anlamıştım.. birkaç saat önce bana sesli mesaj atan adam şehit olmuş olamazdı.. "N-Ne? " "Cihan, can dostum.. şehit oldu Sarya! Benim yüzümden, benim yüzümden oldu! " diye bağırdıktan sonra aniden telefonu yüzüme kapatmıştı. Telefon elimden düşerken her yerim kas katı kesilmişti. Bu duyduğum, şehit haberi gerçek olamazdı.. hayır.. beni bırakıp gitmiş asla olamazdı.. bunu yapmazdı.. Bu duyduklarım.. ondan habersiz yanına tayin istediğim için yapılmış kötü bir şakaydı! Dizlerimin üstüne güçsüz bir şekilde çökerken bakışlarım valizin üzerinde ki duran ikimizin fotoğrafını bulmuştu. Cihan ile birbirimize bakmış ve çok komik bir olay varmış gibi gülümsüyor, birbirimize sıkıca sarılıyorduk.. Gözümden arka arkaya yaş düşerken, boğazıma geçmeyen bir yumru oturmuştu. "Cihan.. Cihanı'm.. Kara gözüm! " Bütün gücümle haykırmış.. her yeri çığlıklarımla inletmiştim.. Ne askeri mantığım ne ruhum ne bedenim ne de aşık olan kalbim.. bu acıya katlanamamıştı..
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD