Prolog ❤️‍?

1452 Words
UYARI : Olaylar, Doğu'da terör örgütü olaylarının sık olduğu bir dönemde geçmektedir. Kurgunun amacı asla doğu illerini ve vatandaşlarını kötü göstermek değildir. Aksine doğuda yaşayan halkın ve özel kuvvetlerin çektiği sıkıntıları biraz olsun anlatabilmektir. Kurguda ihanet söz konusu olduğundan ötürü ön yargılarınızı bir kenara bırakmanızı rica ediyorum. Boş yere duyar kasacak olanlar kitabımı terk etsinler... Tür : Genel Kurgu, Romantik , Dram ve Askeridir. Başlangıç: Ağustos 2023 © Tüm hakları saklıdır. Başlama tarihi atmayı unutmayın ballı çöreklerim... *** ❤️‍? Hakkari / Çukurca'da klâsik hâle gelen karlı ve kasvetli bir gündü. Kahverengi saçlarım kar etkisinden dolayı ıpıslak olmuştu ama gözümden akan yaşlarının nedeni kar değildi.. Telefonda konuştuğum kişiydi.. Yaşıyor demişti.. Şehit olmamıştı.. Oynamamam gereken bir oyun oynamıştım.. Girmemem gereken işlere girmiş ve ateşle oynamıştım. Halbuki en başından onun şehit olmadığını hissediyordum.. o zaman neden bu oyunu oynamaya kalkışmış ve bizi bilerek yakmıştım? Kapıyı bir an önce açmalı , eve girmeli ve eşyalarımı topladığım gibi karargaha geri dönmeliydim. Cihangir'i de alıp evden kaçabilirdim , hatta örgütten bile kaçabilirdim lakin kalbimden nasıl kaçacaktım? Bir yanım Cihan'ın yanına gitmemi, herşeyi açıklamamı ve beni anlayıp affedene kadar peşini bırakmamamı söylüyordu... Oysa çocukluğu birlikte geçtiği ve aşık olduğu kadının ve adamın ihanetini kabullenir miydi? Asla kabullenmezdi.. ama onu çok seviyordum.. O da beni seviyor.. Beni affederdi.. affederdi değil mi? Bu, aşık tarafımın ve kalbimin söyledikleriydi.. ihanet eden tarafım ise Cihan'ın asla ihanetin sebebini anlamayacağını ve asla affetmeyeceğini söylüyordu.. Cihan ile geçirdiğim 15 sene de öğrendiğim ilk şey ihanetin, aşkın nedeni ve affı olmayacağıydı.. Kendime gelmeye çalışıp,derin bir nefes aldım ve titreyen ellerimle kapıyı nihayet açmayı başarabildim. Karlı asker botlarımın yeri kirletmesini umursamadan dar ve uzun koridordan geçmiştim. Battığım ihanet çamurundan çıkamamanın korkusundan titreyerek salona doğru adımlar atmıştım. Salona girdiğimde gördüğüm kişi ile korku ve şokla nefesimi tutarken , elimde ki anahtarı yere düşürmüştüm... Buradaydı..O buradaydı.. Her zaman olduğu gibi ütüsü bozulmayan askeri üniforması ve şeytani gülümsemesi ile salonumda ki tekli koltukta oturuyordu , elinde ki beylik silahıyla.. Bir süre beni inceledikten sonra , yüzüne her zaman bulundurduğu can alıcı gülümsemesi ortaya çıkarmıştı. Hasret kaldığım ve özlediğim ses tonuyla , " Merhaba Güzelim" diye mırıldanmıştı. Korkumu ve şokumu belli etmemeye çalışarak , bir adım ona doğru adım atmıştım. " Cihan..." diye fısıldadım.. "Sen şehit olmuştun? " diye kekelemeden konuştuğum için kendimi içten içe tebrik etmiştim... Bir elini cebine koyup , rahat bir tavırla omzunu silkti. Gözleri ilgisizce salonumda dolanırken nihayet gözü bana değmişti.. "Sadece Cihan mı? Kurt bakışlı karagözüm derdin. Karargahtan erken ayrılmışsın , bende seni merak ettiğim için kendimi yeni ailenin olduğu evinde buldum güzelim " dedikten sonra gözleri tehlikeli bir şekilde yüzümde dolaşmıştı. " Bunu nasıl yapabildin? " Sözleri dudaklarından dökülmüştü. Kalbim hızlı çarparken başımı anlamsızca aşağı ve yukarı sallamıştım. Neden böyle bir hareket yapmıştım bilmiyordum. Korkudan dolayı ne yapacağımı ve göz yaşlarımı nasıl tutacağımı da bilemiyordum.. ona yaptığım ihanetin nedenini nasıl açıklayacaktım? Karşımda ki adam bana yabancı değildi. Aşık olduğum, 15 senemi verdiğim , çocukluğum olan adamdı.. kurt bakışlı karagözümdü.. Aynı zamanda ihanet sonucu ne kadar zarar verebileceğini bildiğim bir adamdı da.. Telefonda konuştuğum Albay.. Cihan'ın herşeyi bildiğini söylemişti.. Ne kadarını biliyordu? Ya da ne kadarını bilebilirdi ki? İçimde olan fırtınaların Çocukluğunu beraber geçirdiği iki kişinin ona nasıl ihanet ettiğini biliyordu.. ama nasıl istemeyerek te olsa bu evliliğe razı geldiğimi asla bilmiyordu... Bilemezdi de.. Gözlerinden ne düşündüğünü anlamıştım.. nasıl anlamazdım ki.. aşık olduğum adamdı ama bakışlarında seni ebediyen kalbimden çıkardım diyordu. Bu durumda beni sevmeye devam etmesini nasıl beklerdim ki? Sonuçta şehit olduğunu sandığım kendisine ihanet etmiştim... Eğer bana seçenek sunsalardı.. ve yaşamak için güzel bir nedenim olmasaydı ölmeyi tercih edebilirdim. Ama artık hiç birinin önemi yoktu. Cihan Kılıçkıran her şeyi bildiğini ve farkına vardığını düşünüyordu.. Cihan, bana doğru bir adım attığında ilk defa ondan uzaklaşmak için geriye adım atmıştım.. Geriye adım atmam Cihan'ı tebessüm ettirmişti. " Güzelim, benden neden kaçıyorsun? Karargâhta öğrendiklerin yalan desene? " dedikten sonra bana doğru tekrardan bir adım atmıştı.. ve ben yine bir adım geriye gitmiştim.. verecek cevabım olmadığından ötürü aşık olduğum adama yaklaşamıyor ve ona olan hasretimi dindiremiyordum.. Tebessüm eden ve ondan çıktığına inanamayacağım yumuşak sesiyle " Benden kaçma güzelim, kimse inanmasa bile ben sana inanırım." demişti.. Kalben bu söylediklerine sonuna kadar inanıyordum ama mantığım bu oyuna düşmemem gerektiğini karşımda bir bordo bereli olduğunu söylüyordu.. Bana yaklaşmasından dolayı burnuma gelen erkeksi ve hoş kokusu , iri bedenin görkemli varlığı kalbimi esiri altına almıştı bile.. Kalbimi esir alan adamdan ve küçük evde nereye kadar kaçabilirdim? Olduğum yerde sabit durarak yere oturmuştum.. Daha fazla bu durumu sürdürmeye gerek yoktu.. ikimiz de olanların farkındaydık.. sadece itiraf etmem gerekiyordu.. Dudaklarımın titremesine engel olamadığım gibi ağzımdan kaçan hıçkırığımı da susturamamıştım. " Cihan.. " diye kısık sesimle cümleye başlamışken , hemen önümde durup iki omuzumdan tutmuştu.. "Şşh " diye beni susturmuştu.. ne diyeceğimi daha doğrusu neyi itiraf edeceğimi anlamış gibiydi ama duymak istemiyordu.. " Ağlama güzelim, bir sorun yok. Bana olan ihanetin sahte olduğunu söyleyeceksin o kadar." demişti.. buna kalbim inanıyor olsa da mantığım bu sözlere inanmayı red ediyordu.. Vücudum istemsizce ona yaslanınca sert göğsüne de kafamı yaslamıştım. Büyük elleri beni sarmalarken gözlerimi kısa süreliğine kapatmıştım. Hâlâ beni seven bir adam gibi sarıp sarmalıyordu.. Bu dokunuşu içimi yakmıştı ve daha fazla göz yaşlarımı tutamamıştım. Göz yaşlarım onun barut kokan üniformasını ıslatıyordu.. Göz yaşlarım arasında tekrardan itirafta bulunmaya çalışmıştım. Bu sefer korkmadan herşeyi itiraf etmeliydim ama edemezdim, sadece bir kısmını anlatabilir ve ikimizi bu saçma olaydan kurtarmaya çalışabilirdim. "Cihan.." diye inlemiş söyleyeceklerimi toparlamaya çalışmıştım. " Ben asla istemedim.. ne çocukluğumuza ihanet etmeyi.. ne aşık olduğum adamın şehitliği sonrası yakın arkadaşımız ile evlenmeyi.. hiç birini kalpten isteyerek yapmadım, gerçekten.. inan bana Cih- " Baş parmağını dudaklarıma sertçe sürterek lafımı kesmişti.. söylediklerimin yalan olduğunu düşünüyordu.. Bana inanmasını sağlamak için gözlerimi korkak bir şekilde gözlerine çıkarmıştım. Cihan'ım kara gözlerinde herkesin korktuğu soğuk kanlı olan yüzbaşı bakışları vardı.. Böyle bakan bir adama kendimi nasıl inandıracaktım ki?.. O bu gözlerle sadece teröristlere bakardı.. " İhaneti ile tüm benliğimi yakan ve beni vatanımdan eden Sarya'm.. " diye mırıldandı. Kollarımda ki elini birden boynuma çıkarmış hafifçe okşamaya başlamıştı. Boynumu elinin arasından kurtarmaya çalışırken birden sertçe sıkmaya başlamıştı. Dehşet ile açılan gözlerimden yaşlar sicim gibi akmaya başlamış ve çırpınmaya başlamıştım. Nefret , öfke ve kin dolu bakışları çırpınan halimi izliyordu.. Sıktığı dişleri arasında buz gibi öfkeli sesiyle suratıma bağırmıştı. " Bana nasıl ihanet ettin Hı? Nasıl can dostum dediğim ikinci kişiyle evlenebildin? Cevap ver bana Sarya! " diye tekrardan kükremişti.. Gözlerine daha fazla bakamamış ve ondan kaçırmıştım. Boğazımı sıktığı için düzenli nefes alamamaya başlamıştım. Nefes alabilmek için koluna dokunduğumda , kendine gelir gibi olmuş birden sıktığı boynumu serbest bırakıp, duvara doğru fırlatmıştı. Düştüğüm duvarın yanına iyice sinmiş ayaklarımı kendime çekmiştim. Avuç içimi ağzıma bastırarak ağlamaya devam ederken Cihan , öfkeden salonun içinde bir o yana bir bu yana yürüyordu. Sehpanın yanında duran büyük vazoyu alarak benim bulunduğum duvarın önüne fırlatmıştı. Tozla buz olan vazonun yanımda parçalanmasıyla çığlıklar atmıştım. Çığlık atmamdan sonra delirmiş koyu siyah gözleri bana odaklanmıştı.. " Bir taraftan vatan için teröristler ile mücadele verirken ve şehit oldum sanılırken, bir taraftan da tatmin olmak için kendini hem bana hemde en yakın dostuma becerten kişi için mücadele ediyor ve hayatta kalmaya çalışıyormuşum.. Duyduğum sözlerle kafamı delirmiş gibi iki tarafa hızla sallamıştım. " Hayır.. hayır asla.. asla öyle değil... Lütfen bunu gerçekten bana demiş olma Cihan.." demiştim. Konuşsana demesine rağmen beni dinlemiyordu.. Duyduğum o son sözlerden sonra da nasıl kendimi savunabilir ve olanları anlatabilirdim ki? Cihan'ın bana bakan kara gözlerinde hüzün vardı ama geçip gitmişti. Kederli çıkan sesiyle " Lanet oslun ki.. çocukluktan sana aşık olmuştumben! En yakın arkadaşım olan abine rağmen aşkımıza sahip çıkmıştım!Ailemi ,herşeyimi sana açtım! Karşılığı en yakın dostumla evlenerek bana ihanet etmek mi olucaktı Sarya! " dedikten sonra tiksinti ile yüzüme bakmıştı.. " Senin için önemli olan sadece sığınacağın ve görev sonraları altında inleyeceğin adamlardı değil mi? " Sözlerinin ağırlığı ile ağlamaya devam etmiş sözlerine karşılık verememiştim. Yapmamam gereken şeyler yapmıştım ama hepsi bizim içindi , aile dediğimiz insanlar içindi .. Nereden bilebilirdim ki şehit sevdiğim karşıma çıkacak ve en önemli durumda ihanet ederken yakalayıp bana bu ağır sözleri edeceğini.. " Cihan nolur dinle beni! Ben bunları asla dediğin liman ve adam tanımları için yapmadım. Bizi- " "SUS! SUS LANET OLASI! " diye suratıma bir kez daha kükremişti. Soğuk ve fısıldayan sesiyle konuşmaya başlamıştı. " Biliyor musun Sarya seni şuracıkta öldürebilirim. Bu silah sevgili kocana ait.. onu ateşlemem fazlasıyla yeterli olur. Seni öldürdüğüm anda kendime yapılan ihanetin bedelini ödetmiş olurum. " Sözlerinin ardından şakağıma baskı yapan silah geri çekilmişti. Korku dolu gözlerimi aşık olduğum kada gözlerde gezdirmiştim. Sözlerinden sonra tetiğe basmasını beklerken.. neden namluyu şakağımdan ayırmıştı ki? Aşık olduğum kara gözlere yorgunluk, güçsüz ve acı dolu ifade yerleşmişti. Silah tutan eli güçsüz bir şekilde yana düşmüştü. " Keşke.. " diye acı bir tonda fısıldamıştı.. " Keşke vatanımı korumak için bulduğum gücü ve cesareti , seni öldürebilmek içinde bulabilseydim Güzelim.."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD