3. Bölüm

2917 Words
Kırmızı beyaz bir sevda siyah beyaz bir adam ve sonrasında Ali Kınık misali ' yine kavgalardayım yine tek başımayım.'... Bölüm 3 : Özlenen Koku... ?️ Cihan gözlerimin içine o kadar masum bakıyordu ki.. yaptığı harekete kızamıyordum bile.. Beni, ikna etmek için bir günlük olan izinini kullanıp 13 saat yolculuk yapıp, yanıma gelmişti.. Yaptığı yolculuğun uzunluğundan çok tehlikeli olması beni bir hayli endişe ettirmişti. Cihan , Kuleli Askerî Lisesinden bu sene mezun olucak ve Kara Harp Okuluna geçiş yapacaktı.. Babamın görevi nedeniyle bulunduğumuz yer olan Tunceli yolları fazlasıyla tehlikeliydi.. Daha üç gün önce askeri personel olan Astsubay Başçavuş kaçırılmıştı.. Ortaokul zamanlarımız dan bu yana babalarımız sayesinde tekrar bir araya gelince, sürekli bana mesaj atmaya başlamıştı ama ben attığı mesajların hiçbirine cevap vermemiştim.. Çünkü ısrarla buluşmak istiyordu.. Tunceli gibi bir bölgede olmayacak bir ilişki yüzünden hayatını riske atsın istemiyordum.. Sonuçta çocuk aklıyla birbirimizi sevdiğimiz söylemiş ve ortaokula kadar küçük bir çıkma olayımız olmuştu. Tekrardan başlarsak ve ben ona bağlandığım zaman bırakıp giderse, kendimi asla toparlayamazdım. İstikrarla attığı mesajlarına cevap vermemem üzeri İstanbul'dan kalkıp Tunceli'ye gelmişti.. Bende mecbur onunla buluşmayı kabul etmek zorunda kalmıştım. " Kara göz " dedim sitemli çıkan sesimle. Cihan güldü ve elimi tuttu. "Söyle Sarya'm..." Yutkundum. " Sarya'm mı? Bunu söylediğin zamanlar ortaokulda kaldı.. Bunu kabul etmek yerine neden ısrarla peşimde dolaşıyor ve beni korkutuyorsun? " dediğim de kaşlarını çatmıştı "Çocukluğum, benim bu hallerimden korkuyor mu? " "Evet! "dedim. " Babalarımızın ortak bir operasyon nedeniyle bir araya gelmesi ve görüşmemizden sonra sapık gibi peşimdesin.. oysa ortaokulda küçüksün diyerek bırakan sendin! " dediğimde bakışlarımı kaçırmıştım. " Hem babam kardeşçe değil farklı bir anlamda konuştuğumuzu öğrenirse toplumlarına sıkar! " dediğimde Cihan'ın bakışları sertleşmişti. " Bana sürekli çocuk hallerimde yaptığım en büyük hatayı hatırlatıp durmaz mısın? Çok pişmanım ve seni de pişman olduğuma inandırmak istiyorum! " dedi ve elimi tuttu. " Ne olur sanki kabul etsen? Bunları unutmadığına göre seninde hâlâ içinde sevgi var demektir.." sıkıntılı bir şekilde offladı. " Bir aydır sana ulaşmaya çalışıyorum, ısrarla cevap vermiyorsun! Başına bir şey geldi diye senin adına endişe ettim! Beni ne diye korkutup bunca yolu , kalbim ağzımda atarak getirttiriyorsun ki? " dediğinde elimi çekmiş ve kaşlarımı çatmıştım. Sanki, ona ben gel demiştim.. "Cihan Yeter! " diye en sonunda dayanamamış ve bağırmıştım. Verdiğim bu tepkiden hiç etkilenmeyen Cihan , sırıtarak, " Oy kara göz Cihan'ın sana kurban olsun güzelim , eskisi gibi cevap ver yeter ki bana.." dedi Göz devirdim.. "Sen.. Ruh hastasısın! " dedim. " Eminim ki seninle sevgili olmak isteyecek kızlar vardır. Sonuçta ; Hem subay olucaksın, hem ailenin durumu iyi hem de fazlasıyla yakışıklı, karizmatik ve merhametli birisin.. Boyunu , posunu , kalıplı oluşunu saymadım bile.. " Sinirle güldüm. " Cidden diyorum senin çocukluktan kalma benimle derdin nedir anlamadım ki! " dedim. Cihan güldü. Sadece kocaman bir şekilde güldü... " O kadar şey saydım, bir şey söylesene ya! " dediğimde iç çekti. " Senin gözünden kendimi dinlemeyi ve iltifatlar etmeni sevdim, beni yakışıklı, boylu , poslu merhametli bulduğunu tahmin edebiliyordum. " dedi. Ben ne diyordum o ne anlıyordu, sinirle ayağa kalktım. " Son defa diyorum , beni bir daha sakın arama yoksa babama söylerim Cihan. " dediğimde kahkaha atmasıyla şaşırmıştım. "Babana ne diyeceksin? Cihan bana aşık olmuş ya da çocukluğundan bu yana aşıkmış ama aklı başına yeni mi gelmiş diyeceksin? "Yavaşça ayağa kalktı. "Sarya, beni biliyorsun , ben psikopat değilim güzelim. Çocukluğumuzdan bu yana tanıştığımıza göre nasıl bir karakter de olduğumu da iyi bilirsin. " dediğinde istemsizce başımı sallamıştım. Çocukluğundan bu yana kumbara da biriktirdiği paralarıyla durumu olmayan çocuklara yardım ettiğini, birini severse sonuna kadar seveceğini, asla ihanet etmeyeceğini ve kendinden önce sevdiklerini düşündüğünü çok iyi biliyordum.. " Düşündüğünü var sayıyorum güzelim, sence ben psikopat veya sapık bir adam mıyım? " sesi alaycıydı. " Kuleli'yi bitirmek ve Harp okuluna girme aşamasında gidip , sevmediğim veya bir ömür sevmeyeceğim küçük bir kıza musallat olacağım öyle mi?" Yeniden güldü. "Sarya , biliyorum ortaokul zamanı bir hata yaptım ama seni gerçekten çok seviyorum. Tekrar karşılaştığımızdan bu yana bir dakika olsun aklımdan çıkmıyorsun... Neden seninle yeni bir sayfa açmak istediğimi anlamıyorsun? " dedi. Kalbimin atışları hızlanırken , gözlerinin en derinine baktım. "Pes etmeyip , beni zorlayacak mısın Cihan? " diye sordum. Gözlerini bir an olsun gözlerimden kaçırmadan, " Beni sevdiğine dair içimde küçük bir umut olmasaydı eğer tabiiki zorlamazdım. En azından adam akıllı tekrardan bize bir şans vermeni istiyorum Sarya. " dedi. " Düşünmen için sana zaman versem , sense tekrar bize şans verir misin? " dediğinde gözlerimi onun kara gözlerinden kaçırmıştım. "Ne olursa olsun ikimizin yaşı da küçük, ileride bu kararını gözden geçirebilirsin.. " dediğimde Cihan ellerimi sıkıca tuttu. " Aşık olmanın bir yaşı ya da zamanı yoktur güzelim. Neden tereddüt ettiğini biliyorum ama söz veriyorum ki tüm tereddütlerini ortadan her gün birer birer kaldıracağım. Yinede seni daha fazla zorlama lüksüne de sahip değilim ama İstanbul'a dönmeden önce senden olumlu veya olumsuz bir cevap bekliyorum.." dedi. Eğer verdiği zamanı değerlendirirsem olumlu cevap verirdim.. onun için, "Ben tekrar beraber olmak istemiyorum." dediğimde yüzümü avuçladı. " Mantığını bir kenara bırakıp, sadece kalbinle bir kez düşünsen güzelim? " dediğinde ısrarcı hâline oflamıştım. "Tekrardan beraber olmak istemiyorum. Benden sıkılacaksın! Aramızda mesafeler olması bir yerden sonra seni zorlayacak , seninle aynı tabur vb yerde olan kişilerle ilgilenmeye başlayacaksın... O zaman ben ne yapacağım, hiç düşündün mü Cihan? " dediğimde gülümsedi ve yanağımı okşadı. "Çevremde olanlara bakmak isteseydim eğer bunca yolu seni ikna etmek için gelmezdim güzelim. Hem sevdiğim dediğim kızı red cevabıyla bırakacak biri miyim? " dedi. İstemsizce alayla gülmüştüm.. "Sevdiğim kız mı? Sevdiğin kızlar mı? " diye küçük bir düzeltme yaptım. Cihan kaşlarını çattı. "Çocukluğumuzdan bu yana sevdiğim diyebileceğim sadece bir kız var , o da sensin Sarya. " Birden durdu ve sırıtmaya başladı." Sen durduk yere neden başka kişilerin olduğunu düşünüp, sinirlendin ki şimdi? " Gözlerimi devirmiştim. " Ne sinirlenmesinden bahsettiğini anlayamıyorum psikopat bey.." dediğimde Cihan birden belimi kavradı. "Yemin ediyorum ki, kendi kendine kafanda başka kızları kurgulayıp bana sinirlendin güzelim, hatta gözlerinde alev toplarıyla bile bakmış olabilirsin.." Sırıttı. "Kendi kafanda kurgulamış olman bile kıskanmana mı neden oldu yoksa? " dediğinde şaşkınca ona baktım. "Ben ve kıskanmak? Hemde seni? " dediğimde yine sırıtmıştı. " Evet Sarya, sen ve kıskanmak.. İlk dakikadan da erkeğini kıskanmazsın be güzelim.." kaşlarımı çatmış , öfkeyle onu kendimden uzaklaştırmaya çalışmıştım. "Yok öyle bir şey, asıl sen kendi aklından kuruyor ve oynuyorsun karagöz! " diye kızdım. Sırıtmaya devam ederken her iki yanağımı da sulu bir şekilde üst üste öptü. "Ah Sarya , Gel buraya güzelim.. " dedi ve kendisine doğru daha fazla çekti. Dudaklarını saçlarıma değdirip üst üste küçük öpücükler bıraktıktan sonra kokumu derince içine çekti. Gözlerim kendiliğinden kısa süreliğine kapanıp anın tadını çıkarırken , ellerimi onun sert göğsüne koydum. "Cihan.. açık alandayız ve babalarımızı tanıyan birileri , bizi böyle görebilir. " dediğimde bile hâlâ anın tadını çıkarıyordum. "Görsünler, belki işimi daha da kolaylaştırırlar hm? " dediğinde benimle dalga geçmesini aldırmamıştım. "Bak babam gerçekten topuğuna sıkabilir ya da en kötüsü babalarımız birbirine girebilir Cihan.. Babamın bana olan düşkünlüğünü ve kıskançlığını iyi biliyorsun.. " dedim. Cihan güldü. "Sadece topuklarıma sıkıp, seni bana verecek ise sorun yok güzelim." dedi. İnanamayarak ona baktım. "Sence babamın topuğuna sıkmakla kalacağını ve hemen beni sana vereceğini mi sanıyorsun Cihan? " Cihan , saçlarımı derince koklayarak bir öpücük bıraktı. " Ortaokula kadar elinde büyüdüğümü ve beni çok sevdiğini var sayarsak güzelim, çok fazla zorlanacağımı sanmıyorum. Hem deli kızına benden iyi bir koca mı bulacak? " dediğinde gözlerimi devirmiştim. Kendisini bulunmaz hint kumaşı mı sanıyordu bu çocuk? "Cihan.. " dediğimde beklemedim bir anda dudaklarını dudaklarımda hissettiğim de şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim.. Olabilirmiş gibi kendine daha fazla çekmeye ve öpmeye çalışırken herhangi bir itirazda bulunmamıştım. Ellerimi tekrar onun sert göğsüne yerleştirirken , onun kendisine has kokusunu da ciğerlerime depoluyordum.. *** Nisan 2025 / Dağ ve Komando Tugayı ya da 5. Komando Tugayı Sarya Hayatımın hiçbir döneminde kolay pes eden biri olmamıştım. Cihan'ın yokluğunu saymazsak eğer.. Konu sıcak ve soğuk karışımı havada ritimli bir şekilde koşmak ise bu konuda da asla pes etmezdim. Zorlanıyor muydum? Evet, ne yazık ki biraz zorlanıyordum. Havanın belirsizliği yetmiyor gibi koştukça vücudumun da sıcaklığı artıyordu. Bu koşuya Yüzbaşının inadına, kendi isteğimle katılmıştım. Bazen de inatlaşmak yerine sessiz kalmak gerekiyordur ha? En son bu kadar tempolu , zorlanarak belirsiz hava şartları altında koşmuştum? 3 yıl önce miydi? Albay Fetih'in ayağa kalkmam ve oğluma sıkıca tutunmam için bordo bere eğitim kampına almasıydı.. böyle sıcağın altında koşmam.. Hiç durmaksızın 8 saat güneşin altında koşturması , ' oğluna böyle mi örnek olucaksın? Sen bu kadar zayıf mısın? Cihan burada olsa sana ne derdi? ' sözleriyle geçen 8 saat koşu ve sonrası bayılmalar.. ama bir şekilde tekrardan ayağa kalkma serüvenleri.. Eğitimde ter dökmeyen , savaşta kan dökerdi.. Onun için bordo harekatta asla acıma olmazdı.. Peki sıcağın altında kendi isteğimle koşmam ve bordo harekatta ki hatırlarım gözümün önüne nasıl mı geldi? İşte şöyle; Sabahın erken saatlerinde kalkmış, oğlumu kıreşine göndermeden önce baş başa kahvaltımı etmiştim, Yavuz ile evrak üzerinde başlayan sahte evliliğimiz son iki yılda çıkılmaz bir yola girmişti. Cihan'ın şehit olmasında büyük rolü onun oynuyor olması ve bunu ortaya çıkarma isteğim sonucunda bu saçma duruma katlanır olmuştum. Cihangir Emir'e elimden geldiğince Yavuz'un onun babası olmadını bize yardım eden bir amcası olduğunu aşılamaya çalışıyordum. Bu durumu bilen ise Börçe timi ve Fetih Albaydı. Tugay komutanlığı geri kalan kısmı ise gerçek evlilik vb durum sanıyorlardı. Cihan'ın yanımda olmaması , sıkıntılı hamilelik dönemleri , Cihangir Emir'in doğumu sonrası ve bordo bereli eğitimin getirdiği sorumluluk ve stres yüzünden sigara kullanmaya başlamıştım. Oysa Cihan içiyor diye zamanında onu vazgeçirmeye çalışan biriydim. Tugaya ayak bastığımdan bu yana kendime mesken edindiğim , çok az insanın önünden geçtiği banka doğru ilerledim. Çakmağımın yanmaması , stresimi ikiye katlarken öfkeden patlayacak bir hâle gelmiştim. Oysa timde en sabırlı insan bendim.. her şeye rağmen hâlâ Cihan'ın bana geleceğini ve şehit olmadığını düşünüyordum. Bunu dışımdan dile getiremezdim.. Çünkü delirdiğimi düşünür ve üçüncü en sevdiğim olan mesleğimi elimden almaya kalkışırlardı.. Tahmin ettiğim gibi Cihan çıkıp gelse , ona ne diyebilirdim? İçinde bulunduğum sahte ve iğrenç durumu nasıl ifade edebilirdim.. hiçbir fikrim yoktu.. Gözümün önüne uzatılmaya çalışılan çakmakla kafamı hafifçe yukarıya kaldırdım. Gördüğüm kişi timin yeni komutanı yüzbaşı Karabatak'tı. Bir ona bir de uzattığı çakmağa bakarken ne tepki vereceğimi bilememiştim. Malum son yıllarda elimi versem kolumu kaptırıyordum. Üstümdü , kötü bir amacı yok ve yardımcı olmak istiyordur ama başıma da gelen olayların çoğu , zamanında polyana olmamdan kaynaklanmıyor muydu? Konu stresimi atmamda tek yardımcı olan , sigaramın ucunu yakmak ise uzatılan çakmağı geri çevirecek de değildim. " Teşekkür ederim, komutanım. " dedim sakin bir sesle. Elime aldığım çakmağın henüz yeni olduğunu ve muhtemelen de ilk önce benim kullanacağımı anlamam pek uzun sürmemişti. Aslında çakmak diyip geçmek bu bebeğe hakaret olurdu. Elimde yanmak ve sigaramın ucunu yakmak için kurt ve ay yıldız desenli bir zippo çakmak duruyordu. Alev alan zippo çakmakla sigaramın ucunu yaktım. Yüzbaşı Karabatak yüzünü biraz daha eğdiğinde istemsizce oturduğum yerde gerildim ve hafifçe arkaya doğru kavislendi belim.. Cihan'dan sonra hiç kimse ile bu kadar yakın bir mesafede bulunmadım. Buna Yavuz'da dahil.. Ayrıca yüzüme bu kadar eğilme cesaretini nereden buluyordu? Sonuçta, gerçeği bilmiyor ve beni gerçek evli sanıyordu. Tek gözüne sinirli bakmaya başladığım da yüzbaşı da dibime girmiş, gözlerim arasında mekik dokuyordu.. Gözünün biri kapalı ve diğeri lens takılı olmasaydı , nefreti andıran bir soğuklukla da bakıyor olmasaydı.. çok az uyduğu eşgali ile onun Cihan olduğuna dair var sayımlarda bulunabilirdim. Daha sonradan fark ettiğim dolgun dudakları arasında ki sigaraya , elimde ki zippo çakmağa ve dudaklarımda yeni yaktığım sigaraya aptalmışım gibi yirmi saniye baktıktan sonra elimi uzatarak onun sigarasınınz ucunu yaktım. Benden uzaklaşmadan önce esen rüzgarın ondan alıp bana getirdiği kokuyla birkaç saniye dona kalmış , hiçbir tepki verememiştim. Bu..bu koku aşina olduğum ve her türlü kokuyu unutsam da unutamayacağım bir kokuydu.. Cihan'ın odunsu ve amber kokusuydu.. Yüzbaşının da aynı kokuyu kullanıyor olması ve benim bu kokuyu içime çekip ağlamak istemem ne kadar normaldi? Aklım karışmış bir şekilde onu izlerken, o sigarasını yakmamdan sonra içine bir nefes çekip derince dışarıya salmıştı. Benimle göz göze gelmemeye çalışması ve umursamaz tavırları istemsizce göz devirmeme neden olmuştu.. Sanırsın ben ona çok meraklıydım.. alt tarafı kokusu için kurşun atar kurşun yerdim.. o da kokunun bana uyandırdığı asıl adam için... Öğlen yemeğinde sürekli gözünün üzerimde olması ve sanki soğuk ve sert bakan lensten rengi anlaşılmayan hareleriyle bana her şeyi yaptırabilirmiş gibi bakması tüylerimi diken diken etmişti. Üzerime bir yenisi daha eklenen stresim için sigara yakmak ve rahatlamaya kaçacağım zaman ,durumun içine etmek ve beni delirtmek için iki metreyi geçen sırık boyuyla hemen tepemde bitmişti. "Üsteğmenleri topla ve odama gelin , yeni tim üyelerini en ince ayrıntısına kadar tanımak istiyorum. " demişti. Kendisi onları çağırsa ve beni rahat bıraksa olmuyordu öyle değil mi? Yavuz ve Göktürk'ü ayrı yerlerde bularak yanlarına gitmiş ve komutanın onları çağırdığını, tim ile alâkalı bir toplantı yapacağını söylemiştim. Toplantı da benim de olucak olmam , Yavuz'u neden rahatsız etmişti bilmiyordum.. Önüne geldiğimiz kapının yanında ki isimlikte Yüzbaşı Karabatak yazıyordu.. bu adamın bir adı ve soyadı yok muydu? Sadece lakabı ile biliniyordu ki? Kapıyı çalıp içeriye girdiğimizde sert ve soğuk bakışıyla karşılayıp, masasının önünde duran toplantı masasına geçmemizi işaret etti. Tek sıra halinde masaya geçtiğimiz de yüzbaşıda masada ki yerini almıştı. Açtığı slaytta, Börçe Timi Üyelerinin biyografisi bulunuyordu. " Kıdemli Üsteğmen Yavuz Akgül; Ömrü sınır ötesi operasyonlarda , en belalı çatışmalarda geçmiş. Disiplin sorunu olan , özgür ruhlu bir subay. " dedikten sonra dudağının kenarı küçümsercesine kıvrılmıştı. " Disiplin sorunu dışında başka sorunlarının da olduğunu düşünüyorum Üsteğmenim ama o kadar sınır ötesi operasyonlara rağmen evlenme ve çocuk yapmayı da ihmal etmemişsiniz " dedikten sonra soğuk bakışları beni bulmuştu. Bu adam neden üstüne vazife olmayan konularda yorum yapıyor ve kaşınıyordu hiç anlamamıştım.. Bundan daha şaşırtıcı olan şey ise bu yoruma Yavuz'un sinirlenmesi gerekirken tam tersi pişmiş kelle gibi sırıtması ve cevabıydı, " Ne kadar sınır ötesi operasyonlarda görev almış olsam da güzel kadınımı ve oğlumu ihmal etmedim. Onları bırakıp ortadan uzun yıllarda yok olmadım. " sözleriyle Yüzbaşının yüzü değişmişti. Soğuk harelerinin öfke ateşi ile yandığını ta buradan hissedebiliyordum.. Yavuz'un neden böyle bir yalan söylediğini ve bizi sahiplendiğini anlamasam da Yüzbaşının öfkesinden zevk aldığını ve yüzünde kocaman sırıtmasıyla izlediğini fark etmiştim. Her an öfke patlamasından kaynaklanacak bir kavgayı önlemek için araya Göktürk girmiş , sırada ki tim üyesine yani kendi biyografisine geçmişti. " Üsteğmen Göktürk Demir ; Albayın güvendiği , makul , soğukkanlı, bilgili bir subay. Operasyonlarda tim komutanını dengeleyen, mantık getiren biri.. " Aslında Göktürk bundan daha fazlasıydı.. en azından benim için daha fazlasıydı.. Benim gibi gönülden yaralı bir bozkurt'tu. Benden sadece üç yaş büyüktü. Gerekmedikçe konuşmaz sadece silahlarına odaklanırdı ama adam gibi adamın vücut bulmuş haliydi.. "Teğmen Batur Gökalp ; Bulgaristan göçmeni, evli ve bir kız babası. Disiplinli , işini çok iyi yapan bir subay. Çok konuşur ama konuştuğu zaman boş değil, kitaptan konuşur lafı gediğine koyar. Timin maneviyatı o dur " dedi. Batur abi , şehit olan babam ve olmayan abimin yerine koyduğum kişiydi. Onunla dertleşmek istediğinde sonuna kadar dinler ve akıl verirdi. Kocaman bir yüreği vardı, karısına çok aşıktı ah bir de kızına tabii. Kızı Aybala'yı oğlumdan deli gibi kıskanırdı. " Teğmen Sarya Ersan ; Özel Kuvvetler , Bordo bereye yeni geçmiş teğmen. Binbaşı olan babası şehit olmuş. Doğu Anadolu Bölgesinde görev yapmak isteyen idealist bir subay. Soğukkanlı, mantıklı ve disiplinli biridir. Evli ve bir oğlu vardır. " dedi ve gözlerimin derinliklerine bakmıştı. İstemsizce ağzımdan, "Şimdilik, Evli. Yakında bekar ve bir oğlan annesi olacağım." demiştim. Sözlerime karşılık yüzbaşı,yine küçümseyici bakışı üzerimdeyken konuşmaya başlamıştı. " Hem bordo bereli olmak , hem evli ve çocuklu olmak size zor gelmiş olsa gerek ki aralarından bir tanesi çıkartıp atıyor ya da yarı yolda bırakıyorsunuz teğmenim. " demişti. Kaşlarımı çatmış ve öfkeli bakışlarımla onu hedef almıştım. " Hepsini aynı anda idare ediyor olmasaydım yüzbaşı, ne bordo bereli olur ,ne evlenir , ne de çocuk yaptıktan sonra dağlara adımı altın harflerle yazdırırdım. Askeri becerilerim hariç özel hayatım hakkında yorumda bulunucak en son kişi dahi olamazsınız. " demiştim ve sandalyeden kalktığım gibi hızla odayı terk etmiştim. Bu davranıştan dolayı yazacağım savunma ve azar umrumda bile değildi. Ve burdaydım, kendimi kendi isteğimle koşarken bulmuştum.. Hem timimi yalnız bırakmamak hemde sinirimi atmak için koşu eğitimine kendimi atmıştım. Fazlasıyla da iyi gelmişti ama vücudumu daha da sıcak basmadı diyemezdim hani.. Başta tim koşmaya başladığında Yüzbaşı ve Üsteğmenler ile onları izliyordum. Daha sonra toplantı odasında yaptığım çıkışın altını doldurmak ve gücümü göstermek için bende koşuya dahil olmuştum. Hakkâri'ye bahar gelmiş ve biraz sıcak olmuş olmasına rağmen soğuk kendisini iliklerimize kadar hissettiriyordu. Üç gün önce dağın eteklerini beyazlarla süsleyen kar erimemiş , üstüne yeni karlar eklenmişti. " Karşı ki dağlar diz boyu kar , Elinde asker kınası var, Hey gidi aslanlar! Gül yüzlü analar gururlanır,Yiğitler askere uğurlanır, Hey gidi aslanlar! " diye başladığım sözlere tim de eşlik etmeye başlamıştı. " Devlet vatanın evladı mehmet En yüce mertebe şehadet elbet Kükredi aslanlar, Hey hey titredi düşmanlar" diyerek her bir ağızdan kükremiştiler. Yüzümde istemsizce bir tebessüm oluşmuştu, kimseye göstermemek için başka bir yöne kafamı çevirmiştim. " Devlet vatanın evladı mehmet En yüce mertebe şehadet elbet Kükredi aslanlar, Hey hey titredi düşmanlar" Ali derin nefesler vererek belirli tempoda hızını arttırdı. " Hepimiz bu yola Ay yıldızlı bayrağa renk veren kandan bir parça olmak için baş koyduk , zamanı gelince de evelallah şehadet şerbetini içeriz! " demişti. "Solmasın diyerek bu nazlı bayrak Dur dedi düşmana hey Allah Allah Kükredi aslanlar ,Hey hey titredi düşmanlar " dedikten sonra cümleme devam ederek, " Solmasın diye bu nazlı bayrak ne yapacağız asker? " diye gürledim. " Canımız pahasına, düşmana dur diyeceğiz komutanım! " "Nasıl canınız pahasına dur , diyeceksiniz! " " Havada ,Karada, Denizde,Çölde,Batakta Çatakta,Her zaman ve her yerde kanımızın son damlasına kadar dur diyeceğiz! " diye her birinden aynı ses, senkronize bir şekilde yükselince göğsüm gururla kabardı. Kimin ailesiydi be! Tabiiki benim ailemdi..
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD