Sabah gözlerimi tepemde dikilen bir adet Sophia ile açınca, yerimden sıçramadan edemedim. Saçları daha çok dağılmış, ovuşturduğu gözü ve kaşıdığı göbeği algılamama engel olur cinsteydi. Oturur hale geldiğinde, ben gözümü ovalarken saate baktım. Saat daha henüz sabahın sekiziydi. “Sophia, neden bu saatte uyandığını sorabilir miyim?” Yeniden esneyen kız yüzüme bakıp cevapladı. “Mutfak kapısının sesinden uyuyamadım, galiba kapı aralık kalmış, gece sürekli tık tık diye vurup durdu.” Mutfak kapısı mı? Ben o kapıyı en son akşam kapatmıştım. Kaşlarım çatılırken, ellerimi saçlarıma daldırdım ve o an genzime dolan koku ile nefesim kesildi. Parmaklarım saç derimde kalırken fark ettiğim şey ile tüm kaslarım kasılıp kaldı. Büyükçe yutkunmak istedim ama olmadı. Lanet olsun,