Sen ne yaptığını sanıyorsun geri zekalı diye bağırmamla Şahin bıraktığı dudaklarıma tekrar yapışmıştı. Bu kez beni duvara daha çok sıkıştırmıştı. Şu an tüm vücudunu üzerimde hissediyordum. Pislik herif öptüğü yetmiyormuş gibi birde ellerimi bileklerimden tutmuş üzerime abanmıştı resmen. Böyle çaresiz bir şekilde kalmak hiç bana göre bir şey değildi. Öpüşüne karşılık verip dudağını ısırmak olan amacım. Kendini kaybetmiş ve karşılık vermeye dönmüş olsada aklımı toparlayıp dişlerimi dudaklarına geçirmiştim. Geri çekilip yüzüme baktı. "Sakın tekrar bağırma tekrar öperim bak. Şimdi bırakıyorum sakince beni dinle anlaştık mı?" diyerek gözlerimin içine bakarak konuşuyordu. Sadece kafamı salladım çünkü sanırım aklım yerinde değildi. İlk öpücüğümün bu şekilde olacağını ve bu kişinin Şahin olacağını hiç hayal etmemiştim. " Sizin burada ne işiniz var" diyen Şahin' in sesiyle gerçek hayata dönüş yapmıştım. Bana hesap sormak yerine az önce sen ne bok yediğini açıklarmısın dedim sinirle. " Valla ben az önce çilek, çikolata karışımı bir şey yedim ve inan muhteşemdi tadı. Şimdi bok dersek haksızlık olur" diyen Şahin' i gebertmemek için hiç bir geçerli sebebim yoktu. Piç herif birde dilini dudaklarının üzerine gezdirip sırıtıyordu. Şahin valla gebertirim seni bana çabuk geçerli bir sebep söyle yoksa tecavüz ediyorlar diye avazım çıktığı kadar bağırırım. " Tamam sakin ol geçerli bir sebebim var fakat Defne' yi de alıp acilen buradan gitmeniz gerekiyor. Daha sonra söz istediğin açıklamayı yaparım. Ama şimdi buradan hemen gitmeniz gerekiyor." Şahin' e ne kadar sinir olsamda dediğini yapmak zorundaydım. Biliyordum ki burada bir şeyler dönüyordu. Yoksa Şahin' in sözünü dinleyecek değildim. Heleki beni bu kadar sinir etmişken. Tekrar içeri girip Defne' nin nerede olduğuna baktım. Bıraktığım gibi hala pistin ortasında dans ediyordu. Tek fark bu kez etrafında bir çakal vardı. Yanlarına gidip Defne' nin kolundan tutup hadi gitmemiz gerekiyor dediğimde. Hiç duymamış gibi yapıp dans etmeye devam ediyordu. Hey kime diyorum acaba hadi gitmemiz gerekiyor dedim. Tekrar kolunu tutarak. " Kızım daha yeni geldik ne gitmesi. Hem sen nere kayboldun?" Tamam gidelim ben sana yolda anlatırım. Ama acilen buradan çıkmamız lazım deyip çekiştirdim.
" Tamam be çantamızı alalım öyle çıkalım" demiş. Çantaları almak için bıraktığımız yere doğru geçmiştik. Çantaları da alıp çıkışa yöneldiğimiz zaman hiç burada karşılaşacağımı düşünmedim bir kişiyle yani patronum Hakan beyle karşılaşmıştık. Göz göze gelince mecbur selam vermek zorunda kalmıştım. "Ooo ne güzel bir tesadüf Zeynep hanım. Sizi burada göreceğimi hiç düşünmezdim. Açıkcası şaşırttınız beni" deyince. Anlamayacak hangi konuda neden şaşırdınız diye sordum. Sonuçda gayet normal di bir gece kulübüne gelmek. Ve bildiğim kadarıylada burası diğer mekanlara göre daha sakin ve güvenilir bir yerdi.
"Sizin buralarda takılacağınızı düşünmediğim için. Madem karşılaştık buyurun birlikte bir kaç kadeh bir şeyler içip eğlenelim" demişti. Fakat bizim buradan hemen çıkmamız gerekiyor du. Ve benim bunu patronuma bir şekilde söylemem gerekiyordu. Başka biri olsa kolay bir şekilde söylerdim. Fakat patron olunca biraz zor oluyordu. Hakan bey teklifiniz için çok teşekkür ederim fakat biz çıkıyorduk. Arkadaşım biraz rahatsızda dedim. Defne "ben mi rahatsızım neyim var ki. Sen dedin gidelim diye. Ben gitmek istemiyorum." Bu kız beni öldürecekti. Neyseki Hakan bey duymamıştı dediklerini. " Israr ediyorum bak arkadaşlarım locaya geçtiler. Hem tanışmış olursun yeni iş ortağımız olacak. Beni kırmazsın demi Zeynep. En azından bir kadeh bir şey içeriz." Ben şimdi ne halt yiyecektim. Peki tamam ama şimdiden söyleyim bizim gitmemiz gerekiyor çok kalamayız demiştim. Hakan beyin yönlendirmesiyle arkadaşlarının yanına geldiğimizde. İki tane kadın ve dört tane erkek vardı. Hakan bey beni hepsiyle tek, tek tanıştırmış. Bundan sonra sık, sık görüşeceğimizi söylemişti. Bende mecburen Defney' le tanıştırmıştım. İçki içmediğimizi söylediğimizde sanki uzaylı görmüş gibi bakmışlardı. Ne vardı sanki herkes alkol kullanacak diye bir şey vardı. Zaten Hakan beyin tanıştırdığı Cenk' e sinir olmuştum. Gördüğü tüm kızlara asılan tiplerden di. Telefonun sesiyle bir kez daha buradan gitmemiz gerektiği aklıma geldi. Çantamdan telefonu çıkartıp kulağıma dayadım. "Zeynep sen ne halt ediyorsun. Ben sana çabuk gitmeniz gerekiyor diyorum. Ama sen ne yapıyorsun. Sizin o adamların yanında ne işiniz var. Çabuk gidin beni daha çok sinir etmeden" demiş telefonu yüzüme kapatmıştı. Sanki brn çok meraklıyım bu saçma insanların yanında durmaktan. Hakan bey yüzüme bakıp kimle konuştuğumu anlamaya çalışıyordu sanırım. Tamam annecim hemen geliyoruz deyip telefonu yeni kapatmış numarası yaptım. " Bir sıkıntımı var Zeynep yüzün düştü" diyen Hakay beye bakıp. Annem eve gelmemi istiyor. Kusura bakmayın Hakan bey fakat bizim gitmemiz gerekiyor deyip Defneyi de alıp çıkışa doğru gitmiştik. Bu gece daha fazla sinir olmadan acilen buradan gitmemiz gerekiyordu. "Zeynep ne oluyor var sende bir anormallik" diyen Defne'yi boğabilirdim. Şu lanet yerden çıkalım anlatacam dedim Defne hadi gidelim artık deyip yürümeye devam ettim. Dışarı çıktığımızda telefonuna baktın mı hiç diye sordum. " Yoo ben telefonu sessize aldım. Kimse rahatsız etmesin diye." Geri zekalı arkadaşım seni kim neye rahatsız edecek. Böyle bir mekanda telefon sessize alınırmı dedim. Hadi ilerideki taksi durağına kadar yürüyelim demiş ve yürümeye başlamıştık. Kulüpten biraz uzaklaşmıştık ki önümüze bir araba durdu. İkimizde geri çekilip kim olduğuna baktığımızda. Arabanın camı açılıp. " Binin çabuk şu arabaya" diyen bir Şahin öküzü vardı. " Abi senin burada ne işin var" diyen Defne de ayrı bir konuydu tabi. Abi kardeş bunlar beni öldürecekti sanırım.
"Defne çok konuşma bin arabaya soracam ben sana. Benim değil asıl sizin burada ne işiniz var?" Arabaya binmiş ve abi kardeş konuşmasına hiç karışmamıştım. Benim sıram gelecekti. Şahin' in bu gece yaptığının hesabını verecekti bana. Defne abime sende bir şey söylesene demiş. Fakat aranıza girmek istemiyorum. Ne haliniz varsa görün. Beni karıştırmayın demiştim. Mahalleye geldiğimizde Defne bizde kalacaksın demi annenler uyumuştur. Hem bizde kalacağız diye konuşmuştuk deyince. Tabiki sizde kalacağım anahtarım yok zaten demiş ve inadına Şahin' in gözlerine bakmıştım. Eve doğru yürümeye başladığımız da sen işe gitmiyormusun Şahin diye sorduğumda "İşim iptal oldu bazı sebeplerden dolayı. Artık sabah giderim. Eğer sizinde izniniz olursa Zeynep hanım evimde yatıp dinlenmek istiyorum." Tabi canım yat uyu ev senin. Ben seni uyuturum emin ol dedim içimden. Bana yaptığının hesabını vermeden nereye uyucaksa. Öyle bir şey yoktu. Beni öpmenin hesabını verecekti piç kurusu. Defne' yle birlikte içeri geçmiş ve üzerimizi değişmek için defnenin odasına geçmiştik. Evde olsam yada Şahin' in evde olduğunu bilmesem duş alırdım. Fakat Şahin evdeyken burada duş alamazdım. Ben Defne' nin pijamalarından giymiş elimde telefon yatağa uzanmıştım. Defne duştan çıkıp sende girsene duşa rahatlarsın demişti. Fakat sabah evde girerim deyip geçiştirdim. Defne hemen uyusak mı deyince hemen kabul ettim. Çünkü Şahin' le konuşmam gerekiyordu. Defne' nin en sevdiğim özelliği hemen uykuya dalmasıydı. Benim gibi bir saat sağa, sola dönmeden yatıp uyuyordu. En kıskandığım şeydi şu hayatta yattığı gibi uykuya dalan insanlar. Ben çok uykum var dediğimde bile kafamda 40 tilki plan yapıp hepsi de bir birinden saklıyordu. Bugün Şahin' le konuşmadan uyursam o 40 tilki sabaha kadar beni rahat bırakıp uyutmazdı biliyordum. 40 tilkiyle uğraşmak yerine bir Şahin' le başa çıkmak daha kolay olur diye düşünüyorum. Defnenin uyuduğuna emin olduğum an odadan çıkıp Şahin' in odasına doğru yürüdüm. Kapının önüne geldiğimde kapıya vurup öyle mi girsem diye bir kaç saniye düşünsem de. Bu saatte çok ses yapıp Hayriye anneleri uyandırmak istemediğim için direk odaya dalmıştım. İçeriye girmemle gördüğüm görüntü şok olmamı sağlamıştı. "Lan kapıya vurmadan ne diye odaya dalıyon?" diyen Şahin' e sadece gözlerimi kapattım. Çabuk giyin üzerini seninle konuşmak istiyorum dedim. Allah benim belamı vermesin kapıya vurmadan içeri girersen neyle karşılacağın belli olmazdı tabi. Şahin' in resmen çıplak bir şekilde basmıştım. Neyseki arkası dönüktü. Tabi bu poposunu görmediğim anlamına gelmiyordu. Eyvah!!! Ben Şahin' in çıplak mı basmıştım. Kafama sanki yeni dank eder gibi olmuştu. " Zeynep Allah seni bildiği gibi yapsın emi. Salak mısın kızım sen niye kapıya vurmadan içeri giriyorsun. Bir erkeğin odasına kapıya vurmadan girilir mi hiç. Hiçmi bir şey bilmiyorsun?" Sus be tamam nereden bilirdim senin çıplak olduğunu. Hem korkma görmedim bir şey. Giyindin mi söylede açayım gözlerimi dedim.
"Ben değil sen korkma diye dedim. Göreceğin şeylerden korkabilirdin salak senin için diyorum. Aç gözlerini giyindim." demesiyle gözlerimi açıp yanına doğru yürüdüm. Tamam pardon hata yaptım kapıya vurmam gerekiyordu. Fakat ses olmasın diye düşündüm. Hem nereden bilecektim ki böyle bir duruma düşeceğimiz. Hem sen şimdi bunları boşver senin bana hesap vermen gerekirken ben niye hesap veriyorum ya dedim. Bak bağırmıyorum çok sinirliyim sana fakat sakin olmaya çalışıyorum. Çünkü kimseyi uyandırmak istemiyorum. Şimdi bana mantıklı bir sebep söyle orada beni neden öptün. "Ne büyüttün kızım sende öptüysem ne olmuş" demesiyle yüzüne bir tokat patlattım. Geri zekalı o benim ilk öpücüğümdü. Beni öpen ilk kişi sen oldun. Dememle resmen kahkaha atıp gülmüştü. Ne hakla beni öpersin izin aldın mı böyle bir şey için dedim. " Sen ciddisin? Pardon ama ben nereden bilebilirdim ilk öpücüğün olduğunu? Aradım o kadar seslendim duymadın. Tam yanına geldiğimde ise beni görmemesi gereken kişiyi görünce saklanmak için yaptım." demişti. Sakak öpmen şartmıydı? Öpüyormuş gibi yapsaydın yine görmezdi dedim. "Bir an düşünemedim kusura bakma. Hem öpmesem kesin bağırır yine benim orada olduğumu fark ettirirdin." demişti. Hala kendini haklı çıkartma peşindeydi. Peki kimdi o adam neden seni görmemesi gerekiyordu diye sordum. " Seni ilgilendiren konular değil bunlar. Bilmene gerek yok. Sen söyle bakalım o adamlar kimdi, nereden tanıyorsun? Ne bok yemeye yanlarına gittiniz?" diye sorunca. Onun yaptığını yapıp. Seni ilgilendiren konular değil bunlar. Bilmene gerek yok deyip odadan çıkmak için kapıya doğru yürüdüm. Peşimden gelip kolumdan tutup kendine doğru çekmesiyle bir anda boş bulunmuş ve resmen Şahin' e yapışmıştım. Aramızda hiç boşluk yoktu ve bir birimizin gözlerine bakıyorduk. Bir an gözlerim dudaklarına kaysada hemen gözlerimi çekip gözlerine dikmiştim. "Zeynep beni sinirlendirme istersen soruma adam gibi cevap ver. O adam kimdi?" Cevap falan vermiyorum Şahin bırak beni gideceğim dedim. " Cevap vermeden bırakmayacağım muşmula. Beni daha fazla sinirlendirme ve cevap ver?" Bırak beni vallahi bağırırım. Herkesi uyandırırım diye tehtit etmiştim. Bak Hayriye annem gelirse görürsün gününü dedim. " Bağır sen bilirsin. Sormazlarmı gecenin bu saatinde bekar bir adamın odasında ne yapıyordun diye? Hayriye annen ne düşünür acaba. Kızım bana boş tehditlerle gelme. Şimdi adam akıllı cevap ver" Resmen kendi kazdığım kuyuya düşmüş gibiydim. Pislik herif hep böyle yapıyordu. Tamam kolumu bırak söyleceğim dedim. " Aferin böyle yola gel." Aslında ben yola gelmem, yoldan çıkartırım ama yine de sen bilirsin deyip. Sırf gıcıklık olsun diye dudaklarımı yalayıp, sonrada dişledim. " Zeyneppp!!!" diye dişlerinin arasında konuşunca yine yanlış yaptığımın farkına varıp hemen kendimi düzelttim. Neyse tamam ya Hakan bey benim patronum. Yeni başladığım iş yerindeki. Görünce mecbur konuşmak zorunda kaldım o kadar oldumu dedim. Bu odadan acilen çıkmam gerekiyordu. Sanki odanın havası bir anda değişmiş gibi geliyordu. Ve benim acilen bu odadan çıkmam gerekiyordu.