When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Kaçan hizmetkarı yakalamış, sözleşmede yazan ismini silmiş ve adamın hayatına son vermişti. Kalbini ise söküp efendisine getirmişti. Azmina’yı yanı başında gören Ba’al, memnuniyetle başını salladı. “Kaleyi mühürleyin!” dedi. “Gidin!” derken sesi hala kısık, heyecansız bir tondaydı. Emrini hiçbir zaman ikiletmeyen hizmetkarları Azmina ve Ernest “Efendimiz söyledi!” dedi. Azmina siyah bir sis bulutuna dönüşüp karanlığa karışırken Ernest de hızla ona katılıp, odadan hızla ayrıldı. Kısa bir süre sonra kalenin dışını Azmina’dan da Ernest’ten de daha karanlık olan bir sis kapladı. Bu sis öylesine koyuydu ki; gökyüzü daha önce hiç var olmamış gibi karanlıkta yitip giderken yıldızlar silikleşti. Rüzgâr esmeyi bıraktı. Düşmekte olan bir yaprak havada asılı kaldı. Mekân mühürlenmişti. Zaman mühü