Dağda bir maden ve Wendigo ruhları! Tepedeki güneş, uçsuz bucaksız gibi görünen, birbirinin aynısı kum tepeleri, kumların üzerinden yansıyıp bronz tenleri yakıp geçen kavurucu ışıklar… Her yer altın sarısıydı. Baktıkları her yerde aynı manzarayı görüyorlardı. Yürümekten bıkmışlardı. Yorgunlardı. Susuzlardı. Açlardı. Tükenmişlerdi. Hepsi dönüp bir diğerine bakarken, alınlarındaki, boyunlarındaki terini başlarına doladıkları çöl rengi beze silerken, bacaklarına dolanan geniş pantolonlarla ve ayaklarını haşlayan içi kumlarla dolmuş, aşırı rahatsız edici botlarıyla, ölü adımlarıyla çöl kumuna bata çıka ilerlerken aynı şeyi düşünüyordu. Bu işe neden giriştiklerini… Çoktan pişman olmuşlardı. Başta elde edecekleri parayla bu maceraya evet demişlerse de uzun bir zaman önce, kilometrelerce yol v