Bölüm.2

1153 Words
"Uzatmayacağım Eva!Mert Yöreoğlu seninle evlenmek istiyor ve sende bu evliliğe razı olup evleneceksin" Söylediği kelimeler kafamın içinde dönüp durdu saniyelerce ya da dakikalarca. Evlenmekten bahsediyordu değilmi o evet evlenmekten. Saçmalıyordu ne söylediğinin farkında bile değildi. Ben tanımadığım,kim olduğunu dahi bilmediğim bir adamla evlenecektim öylemi rüyasında görürdü ancak bunu. "Ne evliliğinden bahsediyorsun baba,evlilik nerden çıktı durup dururken ben evlenmek istemiyorum" "Batıyoruz Eva!herşeyimiz batıyor" Sinirlendiğim için başım dönmeye başlamıştı, dizlerimin bağı çözülmüştü sanki beni taşıyamaz hale gelmişti. Zorla attığım adımlarımla masanın önündeki tekli koltuğa oturdum. Ellerimi yüzüme kapatıp kendime sakin olmam için telkinler verirken babam bu defa karşımdaki koltuğa oturdu.Dilim tutulmuştu sanki neden birşey söyleyemiyordum. Batıyoruz demişti. "Eva,bir şey söyle" Kelimelerimi toparlayamıyordum. Allah aşkına ne dememi bekliyordu ki,tamam baba evlenirim o ne idü belirsiz piskopat tipli adamla senin için,yeterki sen batma Holding'lerin Şirket'lerin batmasın diye ben kendimi feda ederimmi demeliydim. "Baba bak.....Bak gerçekten sakin olmaya çalışıyorum,ama sen benim her gün daha fazla hayatıma herşeyime karışmaya ve burnunu sokmaya başladığın için bu MÜMKÜN OLMUYOR BABAA!"diye bağırdım. "Bana sesini yükseltme Eva!"dedi tıslayarak. "Yükseltirim,yükseltirim ya,YÜKSELTİRİMM,baba ben yirmi dört yaşında bir kadınım artık,senin gelip geçip hırpalayıp azarladığın beş yaşındaki kız çocuğu değilim!! Sesim kelimelerimin sonunda fısıltıya dönmüştü. Öylece tepkisizce yüzüne baktım.. Öylece yüzüme baktı... "Ben evlenmeyeceğim"dedim düz bir sesle. "Evleneceksin güzel kızım" "Yapma baba lütfen,bunu yapma bana" "Eva evlenmezsen....Evlenmezsen"deyip başını eğdi. "Ne evlenmezsem baba! Ne"dedim. "Evlenmezsen,beni öldürücekler" Bu defa bu söylediklerine güldüm. Kahkaha atarak güldüm..Karşısında kandırabileceği bir çocuk var sanıyordu. Delirmişim gibi yüzüme bakıyordu ben güldükçe,kahkahalarım durduğunda kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. "Bu söylediklerine kim inanır baba,senin sırf işlerini büyütmek için bu yalanları söylediğini bilmiyormuyum ben" Hiç bir şey söylemeden başını sağa sola sallayarak oturduğu koltuktan kalktı. Masanın arka tarafına geçip altındaki küçük dolaptan bir dosya çıkarttı. Tekrar yanıma gelip önümdeki sehpanın üzerine bıraktı. "Oku Eva,yalanmı söylüyorum seni kandırıyormuyum kendi gözlerinle oku gör" Ellerim titredi,parmaklarım buz kesti,hani şikayet ediyordum ben bu zenginlikten ne olduda şimdi batıyoruz Eva dediğinde içimi saçma sapan bir korku kapladı. Hayır...Hayır benim korktuğum batmamız ya da iflas etmemiz değildi,sırf parasını malını mülkünü kaybetmemek için babam dediğim bu adamın beni o adama peşgeş çekmesiydi. Önümdeki sehpanın üzerinde duran dosyaya ellerim titreye titreye uzanıp aldım. Sayfalarını birer birer okudum üşenmeden,elbet yalan söylediğini kanıtlayacak bir şey bulurum umuduyla. Ama söylediklerinin hepsi yazılı imzalı doğruydu. Batmışız ama benim bundan haberim yok. "Neden söylemedin baba,bu duruma gelinceye kadar neden birşey söylemedin bana" "Okuyordun Eva eğitimini yarım bırakmanı istemedim" "Eğitimimi yarım bırakmamı istemiyordun öylemi,ama tanımadığımız bir adamla beni evlendirmeye çalışıyorsun" "Eva başka çarem yok!Lanet olsun ki yok,çabalamadımmı uğraşmadımmı sanıyorsun,bankalar bile kredi vermiyor artık,bu adam gelip böyle söyleyince" Bir suçlu gibi idam kararı verilmiş bir mahkum gibi gözleri dolu dolu gözlerime baktı. Asıl mahkum bendim görmüyordu. Kalbimin kırılma sesini bile duymuyordu. "Ne söyledi baba bu adam sana"dedim. Zar zor konuşuyordum,boğazımda ki yumru izin vermiyordu artık. Derin bir nefes alıp başını ellerinin arasına aldı. "Beş ya da altı aydır zaten işler çok kötü durumdaydı,etrafımdaki çakallar akbaba gibi başıma toplamaya başladıklarında Mert Yöreoğlunun asistanı arayıp Mert'in benimle konuşmak istediğini söyledi kabul ettim,geldi konuştuk bütün borçlarımı ödeyebileceğini ve yüklü miktarda nakit desteği yapacağını ayrıca yurt dışı ihracatlarımız içinde yardım edebileceğini söyledi tabi bir şartla"dedi. O şartın ne olduğunu bilmek dahi istemiyordum aklımdan geçen herşey sanki zehirli bir sarmaşık gibi boğazıma dolanıyordu. "Beni sattın değilmi?"diye sordum içim parçalanıyordu sanki hangi baba kızını satar böyle bir iğrençlik için. "Hayır...Hayır bak satmadım yok öyle birşey,mecburum kızım neden anlamıyorsun bu yaştan sonra sefil hayatımı yaşayayım Eva" "Yaşa baba sefil hayatı yaşa umurumdamı sanıyorsun,ya sen nasıl bir insansın nasıl bu kadar cani olabiliyorsun baba,kendi hayatın için benim hayatımı satıyorsun keşke...Keşke annemin yerine sen ölmüş olsaydın"dedim. Başını kaldırıp çaresizce yüzüme baktı. Uzanıp ellerimi tuttu. Bu yaşıma kadar başımı okşayıp sevmeyen adam şimdi ellerimi tutuyordu.Hızlıca çektim ellerimi avuçlarından,bu zamana kadar sevmemiş bu saatten sonra yalandan sevgisini göstersede anlamsızdı artık benim için. Babamın bana bu kaçıncı ihanetiydi,yapmaz dediğim her şeyi birer,birer yüzüme çarpıyordu. "Anlamıyorsun Evaa!anlamıyorsun,borç batağında kıvranıyordum ben aylardır,hisselerimin yüzde yetmişini ona devredersem borçları öyle kapatabileceğini söyledi ben de devrettim,bugünde hisselerin karşılığında seni istiyor eğerki hayır dersen hiç birşeyimiz kalmayacak Eva,onu bunu herşeyi bırak senin başka yerlerde çalışman konusundada önüne taş koyacağını söyledi....Yaparda bundan hiç şüphem yok"dedi şok olmuştum ne saçmalıyordu ne demek başka yerlerde çalışırsam önüme taş koyardı. Hisseleri satıp bu beladan rahatça kurtulabilirdi ama yapmıyordu,o ateşin içine beni atıyordu hiç acımadan"Hisseleri sat baba ben o adamla evlenmek istemiyorum,asıl sen bunu anlamıyorsun"dedim. "Hisseleri satsam bile onun borçlarımı ödediği miktarı gene de toparlayamıyorum,Eva lütfen evlenirsin bir iki yıl evli kalırsın sonra boşanırsın en azından ben durumumu toparlayana kadar"dedi utanmadan hala evlen boşan diyordu,oturduğum koltuktan kalktım çantamıda alıp hızlıca çıktım odadan bir şey söylemeden. Asansörleri bile beklemeden o kadar merdiveni indim. Kapıdan çıkınca vale'ye arabamı getirmesini söyleyip beklemeye başladım. Kendi arabamı beklerken başka bir araç durmuştu tam önümde,siyah filmli arka camı açıldığında Mert Yöreoğlunun arsız bakışları yine üzerimdeydi. Kaşlarımı çatarak dik dik baktığımda dişlerini göstererek sırıtmaya başladı. "Merhaba"dedi. Üzerine atlayıp parçalamamak için kendimi çok zor tutuyordum"Ne istiyorsun"dedim "Sadece konuşmak istiyorum" "Benim senin gibi bir adamla konuşcak hiç bir şeyim yok" "Hadi ama!bu kadar sinirli olma Eva,babanın seninle konuştuğunu biliyorum ama bizim konuşacaklarımız çok farklı"dedi sakin bir ifadeyle. Arabaya doğru bir iki adım daha yaklaşıp"Sen fırsatcı pisliğin tekisin"dedim. Gülümsemesi yüzünde dondu,sert ve sık nefes alışından sinirlendiği bariz belli oluyordu ama sakin kalmaya çalışıyordu. Arabanın arka kapısını açtı yavaşça"Sadece konuşacağız Eva eminimki seninde işine gelecek bu konuşmamız,bir anlaşma gibi düşün,hadi gel sakin bir yerde konuşalım tamammı"diye sordu. Anlaşma gibi düşün demişti,neyin anlaşmasıydı bu,biraz düşündükten sonra"Peki....Tamam konuşalım ama sakın bana dokunmaya kalkma"dedim. Kahkaha atarak güldü"Saçmalama sen ne sanıyorsun beni sapıkmı?"dedi. Belkide sapıktı nerden bilebilirim. Arabaya yavaşça yaklaşıp açtığı kapıdan girip oturdum.Dönüp bakmıyordum ama üzerimdeki bakışlarını hissediyordum. "Sahil kenarında sakin bir yere çek arabayı"dedi sürücü koltuğunda oturan adama. Adam küçük bir baş hareketi yapıp"Tabi efendim"deyip arabayı çalıştırıp sürdü. Sahil kenarında sakin bir yere geldiğimizde aracı kullanan adam inip uzaklaşmıştı arabadan. Yerimde rahatsızca kıpırdanmaya başladım"Ne konuşmak istiyorsan konuş artık seninle harcayacak vaktim yok"dedim. "Cık,cık,cık çok ayıp insan ilerde kocası olacak adama bunları söylemez"dedi. Hala evlilik diyordu istemediğimi gördügü halde"Ben seninle evlenmeyeceğim bunu o kıt beynine sok"dedim sakince sinirlenmek istemiyordum çünkü. "Bak Eva seninle açık konuşacağım,seninle bir anlaşma yaparak evleneceğiz sen de istediğimi yaptığında ve istedigimi aldığımda seni azad edeceğim,eğer evli kalmak istemezsen gidebilirsin,istersen kalabilirsin sana hiç dokunmayacağım zaten"dedi düz bir ifadeyle yüzüme bakarak. Nasıl bir evlilikten bahsediyordu bu böyle"Anlamadım ne demek istiyorsun"dedim. "Peki...şöyle anlatayım,benim yıllardır birlikte olduğum bir kadın var ama ailem o kadınla evlenmeme hiç bir zaman izin vermediler dul olduğu için,bekar biriyle evlenmemi ve çocuk yapıp ellerine torun vermemi istiyorlar,biz seninle evleneceğiz yakın bir zaman da ve Rusya'da bir kılinikte aşılama yöntemiyle benden alınan sperm örneklerini senin rahmine koyduracağız hamile kalıp doğurduğunda da çocuğu bana verip çıkıp gideceksin hayatımdan bende birlikte olduğum o kadınla evleneceğim,şartlarımız aynı olduğunda ailem tabikide birşey söyleyemeyecek bu defa,he çocuğum için katlanırım diyorsan iş değişir o zaman gerçek bir evliliğimiz kalmaz ama sana dokunmamam için bir sebepte kalmaz ortada....Çünkü kendi isteğinle kalmış olacaksın ve ayrıca babanıda ölümden kurtarmış olacaksın inan bana evlenmezsen benimle....Babana acımayacağım" Bütün bu duyduklarım gerçekmiydi damızlık gibi mi kullanacaktı beni.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD