Bölüm.18

1154 Words
Lanet ettim.. Yaşadığım her şeye Mert'in bana yaşattıklarına babamın çektirdiklerine hepsine lanet ettim. Neydi benim bu yaşadıklarım ne zaman son bulacaktı çektiğim bu acılar,ne zaman dinecekti göz yaşlarım. Dizlerimin üzerine çöktüğüm yerde dakikalardır ağlıyordum..Ben babamın bana babalık yapmadığı halde onun için,annemden bana kalan sadece babam olduğu için herşeye katlanmaya çalışıyordum ama karşımdaki bu canavar herşeyi daha kötü bir çıkmaza sürüklüyordu. "Hadi söyle kim bu!"diye tepemde dikilip ağzımdan çıkacak olan kelimeyi söylemem için zorladıkça olduğum yerde şuracıkta ölmek istedim..Keşke beni öldürmüş olsaydıda bunları yaşamasaydım.Daha ne yaşayacaktım?Daha neler gelecekti başıma?. "Yapma ne olursun isteme bunu benden"dedim fısıltıyla sesim bile çıkmıyordu artık. "Söyle dedim sana Evaa!" "Hayır...Hayır söylemeyeceğim...Yeterr"avazım çıktığı kadar acıyan boğazımla haykırdığımda yüz ifadesi ne kadar kötü olabilirse o kadar iğrenç bir hal almıştı. Arkasındaki duran korumaya el işareti yaptığında,adam mermer tezgahın üzerinde duran büyük testereye benzeyen makinayı çalıştırdı. Çalışan makinanın gürültülü sesiyle,içimde birşeyler yanmaya başlamıştı sanki,öyleki yakıp kül edecekti. Olduğum yerden yalpalayarak kalkıp koştum,Mert kollarımdan tutup sıkıca arkamdan sarıldı.. "Baba..Babammı o babammı?"diye sordum ağlayarak"Yapma ne olursun yapma,bana bu acıyı yaşatma Mert"diye feryad ettim,mengene gibi sardığı kollarının arasından kurtulmak istedim ama onada gücüm yetmiyordu. "Sen bu acıyı yaşamayı benimle inatlaşarak zaten kendin istedin Eva!Ya bana boyun eğersin ya da bu gördüklerin göreceklerinin yanında hiç birşey sayılmaz"dedi zalimce bütün acıma duyguları alınmış gibi olan sesiyle. Karşımdaki koruma yatan adamı yavaşça gürültüyle çalışan makinaya doğru ittiğinde dizlerinin aşağısına değen büyük testere saniyesinde değdiği yeri parça pinçik etmişti.Kemiklerin kırılma sesi çatırdayarak kulaklarıma dolduğunda midemin dalgalanmasına mani olamadım. Karşımda sadistce,iğrenç bir şekilde yatan adamın bacağını kesiyorlardı,korku filmi gibiydi.Rüya olsun istedim ama hepsi gerçekti.Gözlerim kocaman olmuş,midem bulanıyordu,nefesimi tutmuştum,nefes bile alamıyordum artık etraf dar geliyor aldığım oksijen yetmiyordu. "Nap-Naptın se-sen...Senin hiç..Hiçmi vicdanın yok Mert..Nasıl bir insansın,sen nasıl bir canavarsın"diye bağırıp acıyan gözlerimi güç bela sıkıca kapattım. Ben gördüğüm şeylerin ve duyduğum bütün seslerin ağırlığıyla kendimden geçmek üzereyken o başımın üzerinde bir film izler gibi kahkaha atarak olan biten herşeyi izliyordu. Kesilen bacak kopmanın şiddetiyle fırlayıp ayaklarım ucuna düştüğünde olduğum yerde zıplayarak bütün gücümle deli gibi bağırmaya başladım. "Aaaaaahh!Hayırr!" Titreyen bedenimi sıkı,sıkıya sarmış hem tutuyordu hemde piskopat gibi hala kulağımın dibinde gülüyordu. "Dediklerimi yapacakmısın Eva?Benimle evlenmemekte hala kararlımısın"dedi dudaklarını boynuma sürerek benim duyabileceğim bir tonda. "Sen...Sen babamın bacağını kestin,kıpırdamıyor bile baksana belkide öldü..Neden senin gibi bir canavarla evleneyim? benide öldür!Senin gibi biriyle evlenmektense öldür beni"dedim yine feryat ederek. Büyük gürültüyle dakikalardır kana susamış gibi çalışan makina birden kapatılınca beynimin içinde uğuldayan sesler sanki kulaklarımı sağır etmiş gibiydi. O kadar kendimde değildimki deli gibi feryat edip Mert'in kucağında çırpınıp kurtulmaya çalışıyordum. Beynim uyuşmuş kafamın içinde kocaman bir boşluk var gibiydi,sesleri duyuyordum ama tepki veremiyordum. "Bu sana ders olsun,bana bir daha ki baş kaldırmanda emin ol bundan daha fazlasını yaparım hem sana hemde babana"dedi. ••• "Sen katilsin,sen...Sen bir canavarsın"kaç defa bu kelimeleri tekrarladığımı bilmiyorum,en son yine Mert'in yüzüme kaç defa vurduğu bilmediğim suyun soğukluğuyla gözlerimin önünü görmeye başlamıştım. Kendimden geçmiş halsiz bedenimi kıpırdatacak ne dermanım vardı,nede iki kelime konuşabilecek halim kalmıştı. Göz kapaklarımda tonlarca ağırlık varmış gibi açamıyordum,gözlerime sayısız iğneler batırıyorlarmış gibi hissediyordum. O kadar bitkin o kadar çaresizdim... "Evaa!Lanet olsun aç şu gözlerini artık"tepemde bangır,bangır bağıran canavarın sesi kulaklarıma geldikçe yattığım soğuk zeminde ellerimle kulaklarımı kapatmaya çalıştım,hatta yetmedi kulaklarımı kopartmak ister gibi çekiştirmeye başlamıştım. "Çöz beni Mert kızım iyi değil kriz geçiriyor görmüyormusun"Derinden gelen babamın uğultulu sesini duydukça kendime daha çok işkence etmek istiyordum. Belkide az önce kesilen onun bacağıydı,belkide zihnim benimle oyun oynuyordu,gözlerimin önüne yine gelen kesilen bacağın görüntüsü sinirlerimin iyice bozulmasına kendime daha çok zarar vermeme sebep oluyordu. "Eva aç kızım gözlerini ben iyiyim bak burdayım hadi aç gözlerini kendine gel Eva"yanaklarıma dokunan sıcak avuçların samimiyetine inanıp burda son nefesimi vermek istedim,oyunmuydu gerçekmiydi,aklım o kadar benden bağımsız olmuştu ki,şuan yaşadığım olayda zihnimin bir oyunu sandım. Yavaşça acıyan gözlerimi güç bela açtığımda babam başımı dizlerine koymuş dikkatle yüzüme bakıyordu. Birşeyler söylüyordu ama hala anlamıyordum sadece dudaklarının kıpırdadığını görüyordum. "Neden böyle birşey yaptın senin derdin ne aklınımı kaçırtmak istiyorsun kızıma" "Sanki çok umrunda kızına ne olduğu!Sen kızına babalık yapmadın lan sırf borçların için satmadınmı Eva'yı bana şimdimi aklına geldi bir kızın olduğu"babamla Mert'in hararetli tartışma sesleri beni kendime yavaşça getirirken babamın normal sesi hiç acı çekiyormuş gibi değildi. Az önceki bacağı kesilen o değilmiydi?Neler oluyordu burda ne yapmaya çalışıyorlardı bu ikisi. "Evet öyle bir şerefsizlik yaptım ama bu Eva'ya aklını kaçırtacak derecede şeyler yapmanı gerektirecek bir sebep değil!" "Bana bak!Sıkarım kafana gebertirim seni atarım çöpe kimse bulamaz o iğrenç leşini!Bana sesini yükseltme"diye babamın yüzüne eğilip bağırdığında zorla açabildiğim kısık gözlerimde ikisine bakıyordum. Mert'in gözleri bana kaydığında kaşlarını olabildiğince daha derin çattı.Gözlerim bakmak istemediğim görmek istemediğim en son şey bile olmayacak olan az önceki yaşadığım olayın olduğu yere döndüğünde tezgahın üzerinde yatan adam hala oradaydı. "Baba o kim?"diye sordum fısıltıyla boğazım o kadar çok acıyordu ki yutkunamıyordum bile,her yutkunduğumda bağırmaktan acıyan boğazım kuruyor,kurudukça daha çok canımı yakıyordu.Babam susmuş hiç birşey söylemeden sessizce öylece bana bakıyordu. "Ben..Ben az önce orda yatanın sen olduğunu zannettim"dedim,onun beni mecbur bıraktığı ve yaşadığım herşeyin suçlusu olarak onu gördüğümü bilsemde,kaybetme korkum o kadar çok fazlaydı ki dayanamamıştım. Arada kaldığım ikilem o kadar fazlaydı,o kadar korkutucuyduki. "Tamam korkma iyiyim ben sen iyimisin kalkabilecekmisin?"diye sorduğunda gözlerinin içine bakarak"Baba beni evimize götür...Lütfen!"dedim. "Sen bana sordunmu eve gidebilirmiyim diye"bağıran Mert'in depoda yankılanan sesiyle babamda bende ona baktık,delirmiş gibi kocaman olmuş gözleriyle bize bakıyordu. Babam"Mert yeter artık!Ben onunla konuşacağım halledeceğim daha fazla üzerine gelme Eva'nın"dedi sessiz ama sinirle her kelimesine baskı yaparak. Mert yavaş ama ağır adımlarla yanımıza geldi babamın başına belindeki silahını çıkartıp dayadığında bu defa babamında gözlerinde apaçık o korkuyu gördüm..Babamda korkuyordu bu canavardan. "Konuş ikna et!Yoksa yemin ederim bu defa ikinizide öldürüm!"dediğinde babam sadece başını sallamakla yetindi,ne diyebilirdi ki bu belayı o musallat etmişti başımıza şimdi ise ikimiz birden sürükleniyorduk. Ben kalkacak gücü kendimde bulamayınca babam kucağına almıştı ama içimdeki meraka yine yenilip tezgahın üzerinde yatan adamın yanına gitmek için kucağından indim.Etraftaki bana bakan adamların ne yaptığımı sorgular gibi bakışlarını fazla umursamadan adamın baş ucuna varıp başında örtülü olan örtüyü ellerim titreyerek kalbim ağzımda atarak yavaşça çektim.Gördüğüm yüz ile içime birazcıkta olsa su serpilmişti ama bu Mert canavarının bir cani olduğunun su götürmez bir gerçeğiydi.Canice bir adamın canına kıymıştı. ••• Arabaya bindiğimizde aklıma babamın bu zamana kadar neden gelmediği,eski ortağının eline düştüğümde neden kurtarmadığı geldiğinde onu bile sorgulayacak gücüm yoktu,tek istediğim birinin bana sarılması ve bende içim çıkana kadar ağlamaktı. Cebimdeki telefonumu çıkartıp arkadaşım Nida'ya"Bize gelebilirmisin hemen"diye mesaj yazdım. "Tamam canım bir saat sonra sizdeyim"diye hemen beklediğim cevap geldiğinde isteyeceğim şeyde kararsız kalsamda ondan başka kimsenin bana yardım etmeyeceğinide biliyordum. "Nida eczaneden ertesi gün hapı alabilirmisin"diye yazdım biliyorum sonuna kadar merak edip soracaktı ama bende bunu anlatacak güç varmıydı bilmiyorum. "Ertesi gün hapımı?Ne alaka sen ciddimisin?" "Evet ciddiyim Nida alabilirmisin?" "Tamam alırım ama herşeyi anlatman şartı ile tabiki"diye yazdığında içim sıkılarak ofladım. "Tamam anlatacağım lütfen geç kalma" "Tamam,tamam hemen geliyorum" Gerçeklerimi anlatacağım yıllardır kardeşim gibi olan arkadaşıma yalanmı söyleyeceğim bilmiyorum,gerçekleri anlattığımda onun o fevri olan tarafı gün yüzüne çıkacağı ve hepimizi daha fazla tehlikeye sokacağı için mecburen ondan bile saklamak zorundayım. Ne tarafa dönsem o tarafı ucu boklu değnekti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD