Akşam üstüne doğru babamla kendi evimize gelmiştik.
Odama gitmeden önce babamla konuşmak istiyordum ama o benden kaçar gibi uzaklaşmaya çalıştığında aramızda ufak bir tartışma olmuştu,ve pes edip konuşmak için yanıma geldi.
"Neredeydin baba?Ben günlerce o adamların Mert canavarının elindeyken sen neredeydin?"diye sordum ağlamak istemiyordum neden biriyle konuşurken gözlerim yanıyordu sürekli.Ağladıkça kendimi daha çok aciz gibi hissediyordum.
"Ben...Ben gelemedim Eva fırsatım olmadı"dediğinde ciddimi diye yüzüne baktım.Son derece ciddiydi babamın bu herşeye kayıtsız halleri ya benim ya da onun sonu olacaktı birgün.
"Nee!A-anlamadım fı-fırsatınmı olmadı?Baba sen benimle dalgamı geçiyorsun?Ya sen hiç merak etmedinmi kızım nerde ne halde diye neden bu kadar gamsızsın baba?Sen benim neler çektiğimi başıma nelerin geldiğini biliyormusun?"dedim tutamadığım göz yaşlarımı akıtırken.Kendimi nasıl öldürebilirim bunca acının üzerine acı çekmeden ölmenin bir yolu varsa birisi bana söylesin lütfen ben artık ne yaşadıklarıma nede yaşayacaklarıma dayanamıyorum.
"O Kenan pisliği seni kaçırdığında Mert'in ayağına gittim seni bulmam için bana yardım etmesini istedim ama o evlilik mevzusunu ortaya ortaya atıp senin onunla evlenmek istemediğini söyledi,bunu mana ederekte günlerce beni o geldiğimiz depoda alı koydu"dedi"Seni başkasının kurtardığını duyduğunda ise sürekli dayak attı şerefsiz birde senin yüzünden dayak yedim ben o itoğlu itten Eva"dedi sakince anlatan babam dayak konusuna gelince öfkelenmişti.
Bana ne olduğu umrunda bile değildi yine kendini düşünüyordu.
"Yazıklar olsun sana Kemal Yıldırım yazıklar olsun!Sen baba vasfını hak edecek bir insan değilsin bu durumda bile hala kendini düşünüyorsun?Ya sen...Sen o Mert pisliğinin bana neler yaptığını biliyormusun hı?Biliyormusun?O şerefsiz bana tecavüz etti tecavüz ben onun bana yaşattıklarına senin başıma sardığın belalara rağmen ayakta kalmaya çalışıyorum ama sen hala kendini düşünüp benimi suçluyorsun?Sen benim babam olamazsın"diye yüzüne feryat ederek bağırdım,söylediğim kelimelerin duyduğu gerçeklerin altında ezilsin istedim,ezilsinki ne halde olduğumu anlasın istedim.
Mademki babalık yapamıyor,vicdan azabından,bana yaşattıklarından kendi,kendini yesin bitirsin kahrından ölsün istedim ama babam bu kadar gamsızken ben kendimi yerdim o ise ancak beni izlerdi her zamanki gibi.
"Eva ben bilmiyordum kızım bak-"dediğinde"Yeter babaa!Yeter sus konuşma lütfen!Sen konuştukça içimdeki ateşi daha fazla harlıyorsun o yüzden konuşma benimle"diye sözlerini kesip salondan çıkıp odama yürüdüm,her attığım adımda kadınlığımın sızlaması,kasıklarımın ağrıması bana dün gecenin iğrenç anılarını hatırlatsada unutacaktım elbet birgün herşeyi tamamen unutacaktım.
Odama girdiğimde hızlıca üzerimdekileri çıkartıp kendimi banyoya attım,sıcak su bedenime çarptıkça bedenimdeki morarmış olan bölgeler sızlıyordu ve bu durumda sürekli ağlama isteğimi artırıyordu.
Duştan çıktığımda odanın ortasında beni göründe far görmüş tavşan gibi bana bakan Nida ile karşılaştığımda bu kadar erken gelmesini beklemiyordum,normalde söylediği saate hiç bir zaman uymayan bir kadındı.
"Eva ne bu halin kızım?"diye sorduğunda anlamayarak baktım.
"Ne varmış halimde?"diye bende ona sorunca ağzı açık bir şekilde beni izliyordu.
"Kızım hangi öküz yaptı bunu sana,omuzların göğüslerinin üzeri mosmor olmuş,yuhh"dediğinde burnumdan sertce bir nefes verdim.Konuşmak istemiyordum bu lanet konuyu.
"Konuşmak istemiyorum Nida lütfen"dedim ama benim meraklı arkadaşım merakından geri kalmayıp herşeyi öğrenmek için uğraşıyordu.
"Eva bu normal değil gel anla-"
"Nida lütfen...Lütfen zorlama şimdi değil ama sonra söz veriyorum anlatacağım tamammı,şimdi üzerime gelme"dediğimde konuşmak istemediğimi anlaması için resmen gözlerinin içine baktım neyseki fazla üzerime gelmemişti.
"Al istediğin ilacı aldım,fazla gecikmeden iç"deyip ilaç kutusunu elime tutuşturdu.O pislikten hamile kalma düşüncesi midemi bulandırıyordu.İlacı açıp içtim"Teşekkür ederim"deyip sarıldım Nida'ya.Canım arkadaşıma hiç birşey anlatmasamda yanımda olması yetiyordu.
***
Nida geç saatlere kadar benimle kalmıştı,bendeki durgunluğun sebebini öğrenmek istediğini gözlerindeki merakından anlıyordum ama sormaya çekindiği için hiç birşey sormamıştı.
En son annesi aradığında ise saat on bir civarı evine gitmişti.
Yine yalnızdım,gözlerimi karanlık odada tavana dikmiş aklıma gelen bütün düşüncelerle kendi,kendime boğuşurken telefonumun bildirim sesi doldu kulaklarıma.
Bakmadım,dakikalar sonra yine bir bildirim daha gelince şifonyerin üzerinden alıp ekranı açtığımda gördüğüm mesaj kalbimi sanki yerinden çıkartacak kadar attırmaya yetmişti.
-Sarışın-01.01
-Uyumadığını biliyorum-01.02
Demir..
Günler sonra numaramı bulup yazması,içimde kanatlanmaya hazırda bekleyen kelebekleri uçuşturmuştu sanki.
-01.01 saatinin anlamını biliyormusun sarışın?-
Sorduğu soru istemsiz kafamda merak uyandırırken,ekrana öylece baktığımda yeni bir mesajı daha düştü..
-Cevap verirmisin bebeğim artık hadi-
Parmaklarım uyuşmuş,beynim durmuş gibiydi.
-Hayır bilmiyorum saatlerin anlamlarını araştıracak kadar merak etmedim hiç-diye yazıp gönderdim.
-Hiç mi-
-Hiç-
-O zaman ben senin yanına gelirim anlamını söylemek için-okuduğum mesajla hem heyecanlanmıştım,hemde korkuyu iliklerime kadar yaşıyordum..
-Nasıl yani anlamadım-
-Odanın balkon kapısını aç sarışın hadi-diye yazdığında ise gümbürtüyle çarpan kalbim sanki yerinden çıkmak ister gibi daha fazla çırpınıyordu.
Odamdaki balkonun olduğu kısma baktığımda ay'ın ışığının yansımasıyla büyük camlardan yansıyan o heybetli görüntüsü bir an bedenimi uyuşturup dilimi damağımı kurutmuştu.
Neden bu adamı gördüğümde böyle oluyordum,oysaki Demir'ide tanımıyordum ama onu her gördüğümde beni ona çeken bu kuvvetli çekim neydi onu bile bilmiyordum.
Yataktan kalkıp gece lambasını açıp kapıya yöneldim ince tülün üzerinden kapının kolunu tuttuğumda heyecandan ölecekmişim gibi hissediyordum..
Tülü kenara itip kapıyı açtım,gri gözleri onunlayken bana her baktığında gözlerimin içini görmek ister gibi bakıyordu,şimdi ise karanlık odanın karanlığına rağmen yine gözlerimi bulmuştu ve yine aynı bakıyordu.
Ona bakınca şaşkınlıktan istemsiz gözlerim doldu ve o dolan gözlerime baktığında ise sakin görüntüsünün yerini sert bir hal almıştı.
Kapının önünde gözlerini kapatıp içine derin bir soluk çekip verdiğinde gözlerini tekrar açtı,ben ise hipnoz olmuş gibi öylece ona bakıyordum.
"Öylece bakacakmısın almayacakmısın beni içeriye?"diye sorduğunda üzerimde ki şaşkınlıktan birazda olsa kurtulup kenara çekildim.
Demir içeriye girdiğinde kapıyı kapatıp yanına adımladım,yönünü bana dönünce ilk defa beni baştan aşağıya süzdü,üzerimde saten şort gecelik takımı vardı,ve onun bakışları altında ise benim tek yaptığım utanıp kızarmaktı.
"Neden geldin ve nasıl buldun sen benim evimi?"aklıma ilk gelen soruyla birlikte bakışlarının yoğunluğu sanki odanın heryerine dağılmış gibiydi.
öyleki ben o yoğunlukta kendimi kaybetmekten korkuyordum..
"Ben bulurum sen orasını dert etme ve ayrıca buraya gelmemin sebebi var"dediğinde merakla yüzüne baktım.
"Neymiş sebebin?"diye sordum.
"Seninle uyumak"
Yüzünde gamzelerini gösterircesine büyüyen gülümsemesiyle bana baktığında ilk defa bu kadar ilgiyle izledim gülüşünü ve ben o gülüşte bütün herşeyi unutup kendimi kaybetmek istedim bir an,sadece bir an.