Bölüm.17

631 Words
"Efendim hayatım"söylediği her kelime bir insanı daha ne kadar iğrenç gösterebilirdi. Bu adamla aynı evde aynı havayı soluduğumu bilmek bile boğulmama sebep oluyordu. Etraftaki evin çalışanları yanımızdan gittiğinde nefretle,iğrenek yüzüne baktım. "Hımm...O güzel yüzünü bence boşuna iğrentiyle buruşturma Eva,anlayacaksın beni zamanla çok daha iyi anlayacaksın"dedi sanki hiç birşey olmamış gibi. "Sen...Sen ne saçmalıyorsun be!Sen bana tecavüz ettin,böyle iğrenç birşeyin nesini anlayacakmışım ben"öfkeyle üzerine yürüyüp onu geriye doğru ittirip bir taraftanda göğsünü yumrukluyordum. "Kes sesini bağırıp durma!Olan oldu artık kabulleneceksin,ayrıca başka şansında yok,yapmayacağım diye inatlaştığın taktirde dediğimi yapacağımdan hiç şüphen olmasın"diye yüzüme dişlerinin arasından tıslayıp bileklerimi tutmuştu. kollarımı sallayıp iğrenç ellerinden kurtulmuştum,bir iki adım gerileyip"Ben evlenmek istemiyorum,babamı ister öldür istersende öldürme umrumda değil"dedim başımı dik tutup karşısında ezilmiş bir halde kendimi göstermek istemeyerek. "Yaa,öylemi...Peki sen bilirsin ama önce benimle bir yere geleceksin eminimki ondan sonra kararın değişecek" "Hayır değişmeyecek,ve evlenmeyeceğim seninle"dediğim anda hızla yanıma gelip kolumdan tutup evin dış kapısına doğru sürüklemeye başladı. "Bırak beni canımı acıtıyosun bırakk!" diye çığlık attığımda dış kapıdan çıkmıştık sesimi duyan bütün korumalar şaşkınca bana bakıyorlardı. "Dönün lan önünüze,siktirmeyin o gözlerinizi bana şerefsizler"diye bağırdı etraftaki bizi izleyen korumalara,sanki kendisi çok şerefliymiş gibi birde etraftaki insanların şerefine laf ediyordu. Arabasının yanına yaklaştığımızda şöför kapıyı açtı,açılan kapıdan beni içeriye savurtup kapıyı kapattı.Arabanın etrafından dolanıp gelip yanıma oturdu. "Bizim eski depoya sür"dediğinde şöför arabayı çalıştırdı. "Nereye götürüyorsun beni?ne işimiz var depoda?" "Gidince görürsün"dedi sanki bir katilin sesinin soğukluğu gibiydi ses tonu. Dakikalar sonra şehir dışında ücra bir yere gelmiştik. "İn arabadan"diye verdiği emirle arabadan indim. Etrafımız boş arazilerle ve bir kaç depoyla çevriliydi. Önünde durduğumuz depoya başımı kaldırıp baktım,dış sıvaları dökülmüş eskimeye çok fazlasıyla yüz tutmuş bir yerdi. "Beğendin sanırım"gözlerini üzerimden hiç çekmeyen yanımdaki insandan bozma şeytanın söyledikleriyle dönüp ona baktım. "Neresi burası,neden geldik buraya?"diye sordum. Yüzünde yine o piskopat gülümsemeyle,gülümseyip"Gel peşimden bu kadar acele etme nasılsa öğreneceksin"dedi. Peşinden her ne kadar gitmek istemesemde içimdeki meraklı tarafım yine ağır basmıştı. Deponun kapısının yanına geldiğimižde içeriden çığlık çığlığa bağıran bir erkek sesi duydum,ses boğuk geliyordu ama içime düşen korku çok fazlasıyla yüreğime bir yangını düşürmüştü. Aceleyle deponun kapısından içeriye koşmaya başladığımda Mert yine beni kolumdan sıkıca tutmuştu. "Bırak beni bırakkk!Kim...Ordaki yatan kim"mermer bir tezgahın üzerine üzeri kapalı bir şekilde yatırılan adamın sadece dizlerinden aşağısı görünüyordu. "Hımm...Kim olduğunu öğrenmek mi istiyorsun"dedi alaycı sesiyle. Mermer tezgahın üzerinde yatan adama daha dikkatli baktığımda onun Demir olabilme ihtimali aklıma gelince nefesim boğazımda tıkandı. Belkide değildi bilmiyorum ama orda yatan her kim ise bu sadist pisliğin iğrenç işkencelerine fazlasıyla maruz kalmıştı. Çünkü ayak parmaklarının ve el parmaklarının tırnakları sökülmüştü,tezgahın kenarlarından aşağıya sarkan ellerinden akan kanlar yerde küçük bir kan gölü oluşturmuştu. "Ahhh...Ahhh...Naptın senn...Nee...Kim...Kim bu..."kelimeler boğazımda takılı kalmış yeni konuşmaya çalışan çocuklar gibi kekeliyordum. Aklıma zoru neydi bu insan bozuntusunun.. Hiç birşey söylemiyor sadece tepkilerimi izliyordu,gördüğüm görüntüyle nasıl kıvrandığımı acı çektiğimi izliyor,izledikçe zevk alıyordu. "Ne olur bişey söyle kim bu?"diye haykırarak bağırdım. Sesim bütün depoda yankılanmıştı,o kadar çok yankılanmıştı ki bağırmamın şiddetiyle boğazım acımaya başlamıştı. "Bilmem sence kim Eva?Hadi sen tahmin et iki cevap verme hakkın var doğru cevabı verirsen eğer ordaki yatan kişi kurtulacak"dedi ve ardından o iğrenç kahkahasını patlattı. "Ama sadece bir şansın var Eva,bak iyi düşün belki tahmin ettiğin kişide olmayabilir,eğerki yanlış tahmin edersen,bir yanlış cevabında bacağının birini keseceğim,en son verdiğin yanlış cevapla ise şu yukarıda gördüğün şeyle başını ezeceğim"dediğinde ise bacaklarımın bütün dermanı kesildi ve beni taşıyamayacak hale gelince dizlerimin üzerine çöktüm. Gözlerim karşımda gördüğüm makinalar ve o makinaların altında yatan adama baktıkça yanıyordu ve her döktüğüm göz yaşım ise bir kor gibi yanaklarımı yakarak akıyordu. "Sen hastasın,sen insan olamazsın....İNSAN DEĞİLSİN SENN!"diye bağırıp ona baktığımda bu halimi gülerek izliyordu. "Evet hastayım,dediklerimi yapmazsan senide hasta edeceğim Eva"deyip yanıma geldi. Çenemden sıkıca tutup yüzüne bakmam için başımı kaldırdı sertçe"Eğerki dediklerimi yapmazsan sana yemin ederim,her gün bundan daha fazlasını yaparım,şu küçücük beyninde akıl kalmayana kadar hemde,sana kafayı yedirtirim Eva akıllı ol bana karşı gelme" Devam edecek...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD