Bölüm.11

1547 Words
Hayatımızdaki olumsuzluklara karşı ne kadar dayanıp dirensekte arkamızda güvenip sığınabileceğimiz anne ve babamız olmadığı sürece bir yanımız hep eksik hep yarım kalıyordu. İçimde büyümeyen o küçük çocuk çığlıklarla bağırıp her zaman beni bir köşeye sıkıştırıyor o küçük ellerini boğazıma sarıyordu. Sahipsizdim savruluyordum ordan oraya. Daha ne kadar kötüsünü görürüm dedikçe daha kötüsü çıkıyordu karşıma Beni götürdükleri o evde yaşadıklarım,peki ya Demir gelmeseydi o zaman ne olacaktım. Gözlerim kapalıyken bile düşündüklerim başıma ağrıların saplanmasına neden oluyordu.Ellerimi başıma koyup parmaklarımla şakaklarımı ovaladım ama ovaladıkca canım daha fazla yanıyordu. Elimin altına gelen alnımdaki şişlikle göz kapaklarımı hafifce araladım,Kenan pisliği arabadan aşağıya itmeden önce başımı torpido gözüne vurmuşum belkide bu yüzden çatlayacak gibi ağrıyordu başım. Göz kapaklarımı aralayıp,gözlerimi iyice açtığımda yine kendi odamda olmadığımı gördüm. İki seferdir bayılıp her gözümü açtığımda başka odalarda buluyordum kendimi.Ama bu defa ellerim bağlı değildi. Bulunduğum odaya bakıp etrafa göz gezdirmeye başladım,oldukça güzel dizayn edilmiş lüks eşyalarla donatılmıştı. Aklıma gelen düşünceyle kafamda bazı şeyler yerine oturmaya başlamıştı,bayılmıştım ve ben bayıldığımda en son hatırladığım Demir'in yanımda olmasıydı...Bu ev...Onun evi olabilirmiydi...Yani Demir'in evi olamazdı değilmi? Dolabın hemen yanına dağıtılmış çantalar ve karşımda giyilmek için hazır bekleyen takım elbiseleri gördüğümde aklıma gelen düşüncelerin kesinliği ve gerçekliği bu defa bir tokat gibi çarpmıştı yüzüme. Bedenime birden bire yayılan bana göre anlamsız heyecan ve stres dalgası başımdaki ağrıyı bile unutturmuştu sanki. Üzerinde yattığım yataktan yavaşça kalktım,karşımdaki boy aynasından yansımamı gördüğümde şaşkınlıktan dudaklarım aralanmıştı.O evde giydiğim elbise gitmiş yerine beyaz bir tişört giydirilmişti,kalçalarımın hemen altında bitiyordu.İçimden lütfen Demir giydirmemiş olsun diye dua ederken büyük bir ihtimal onun giydirmiş olma ihtimaliydi. Aklıma dank eden bir diğer düşünce ile aceleyle ellerimi tişörtün altına götürdüğümde iç çamaşırımında üzerimde olmadığınıda fark ettim. Utançtan yerin dibine girebilirimdim şu anda yanaklarım al al olmuştu. Üzerimdeki tişörtü sanki inmesi daha fazla münkünmüş gibi biraz daha aşağıya çekiştirdim,çıplak ayaklarımla yürüyüp bulunduğum odanın kapısını yavaşça açıp odanın sağ tarafında kalan merdivenlere yöneldim,aşağı kata indiğimde yatak odası gibi modern bir şekilde donatılmış salon karşımdaydı. Etrafa göz gezdirdikten sonra ağır ve yavaş adımlarla yürürken kulağıma dolan hırıltılı nefes sesleri dikkatimi çekti. Seslerin olduğu yöne yöneldim,açık kapıdan başımı uzatıp baktığımda gördüğüm manzara oldukça cezb edici ve nefes kesiciydi. Nefesimi tutmuş kocaman açılmış gözlerimle ona bakıyordum. Demir spor aletlerinin bulunduğu odada spor yapıyordu. Takım elbiselerinin sardığı gösterişli bedeni bütün çıplaklığı ile karşımdaydı. Arkası bana dönmüş yaptığı her hareketinde belli olan ve gerilen kaslarına,esmer teninden ve iri vücudundaki belirginleşen kas boğumlarından süzülen ter damlacıklarına takıldı gözlerim. Yutkunmak istedim..Ama dilim damağım kurumuştu sanki. "Beni izlemek hoşuna gitti sanırım sarışın"sessizce yürümeme rağmen geldiğimi fark eden adamın sakin bir şekilde söylediği sözlerle utancım kat be kat artmıştı. Olduğum yerden uzaklaşmak,kaçmak istedim ama bu adamın üzerimde bıraktığı etkiden ve çekimden kaçmakta istemiyordum. Koskoca bir ikilemin arasındaydım.. Neden bu adama bu kadar çekildiğimi bilmiyorum.. Neydi beni ona çeken? Aşk ya da sevgi yoktu ama adını koyamadığım bu çekim beni her halükarda yakıp kül edecekti biliyorum. "Şey ben..Öyle uyanınca yani..Merak ettim bilmediğim bir evdeyim sonuçta"hafif titreyen sesimle ve kekeleyerek söylediğim saçma sözlerle kafamı duvardan duvara vurmak istedim,çocuk gibi nerden çıkmıştı bu kekelemek.. Spor yaptığı aleti bırakıp yavaşca oturduğu yerden kalktı. Yan taraftan aldığı küçük havluyla yüzündeki ve boynundaki terleri sildi,sırtı hala bana dönüktü.Hipnoz olmuş gibi hem utanıp hemde hala onu izliyordum,tam bir arsızdım. Hayatımda yaşadığım en rezil halimdi sanırım şu anki halim. Tanımadığım sadece ismini bildiğim bu adamın karşısında şekilden şekile girmiştim. Yönünü bana doğru döndü,olduğu yerde bedenimi baştan aşağıya gözleriyle ağır bir çekimde süzdü. Gri gözlerinin değdiği her bir noktamın alev almış gibi ısınıp yanmaya başladığını hissettim. Beyaz tenimin kızardığına pancar gibi olduğuma eminim.. Çok garip bir duyguydu...Anlamıyordum.. İlk defa böyle bir şey hissediyordum..Vücudum karıncalanmaya,karnımdan kasıklarıma doğru bir sızı inmeye başlamıştı. Ona bakmamak için odanın her yerinde dolanan gözlerim tekrar gözlerine değdiğinde gri gözlerinde anlamlandıramadığım bir ifade belirdi. Açık grinin tonlarını taşıyan hareleri,gözlerimin önünde sanki daha da fazla koyulaştı. Sert çehresi iyice keskinleşip bakışları karardı. Yutkunduğunda inip kalkan adem elmasına ve gergin olan yüzündeki çenesini sıktığından dolayı yanaklarında ortaya çıkan çukurlara baktım,kendini kasıyordu. Bir birimize bakarak geçirdiğimiz kısa sürenin ardından attığı bir kaç adımda gelip tam karşımda durdu. Geniş omuzlarına,göğsündeki ve karnındaki kas boğumlarına,şişkin pazularına,geniş göğsünden süzülen kasıklarındaki V çizgisine ulaşan ve üzerinde düşecek gibi duran eşofmanının içine giren ter damlasına kaydı gözlerim istemsizce. Parmak uçlarım sızladı..Bir an dokunmak istedim..Öyleki parmaklarıma sayısız iğne batıyormuş hissiyle yumruklarımı sıktım. Yutkundum...Çok fazlaydı bu adam ve bana hissettirdiği herşey fazlaydı. Üzerime doğru eğilip"Burası benim evim sarışın,dün gece seni buraya getirdim ve ayrıca gece çok ateşliydin"şok olmuştum ateşliydin de ne demekti bilmeden bir şey yaşadıkta benmi farkında değildim.Ne demek ateşliydim? "Anlamadım...Na-nasıl yani ateşliydim"gergin yüz hatları yumuşamıştı dudağının kenarına kondurduğu sinsi ve çapkın gülümsemesiyle hareleri bütün yüzümü talan ediyordu. Yüzünü,yüzüme daha çok yaklaştırıp,dudaklarımızın arasında milimlik mesafe bırakarak"Yani baya,baya ateşliydin çok fazla"dedi fısıltıyla. Bu yakınlık istemsiz gerilmeme sebep olmuştu. Bir iki adım geriye çekilip"Ne saçmalıyorsun sen!Sen bana dokundunmu?Ne hakla?"diye şaşkınlıkla ve sinirle sorduğum soruyla hemen tekrar gerilmişti. Elindeki havluyu rast gele bir yere fırlatıp tekrar üzerime adımladı.Tam karşımda durup kollarını yaslanmış olduğum duvara omuz hizama gelecek şekilde dayadı. "Ben hasta ve savunmasız bir kadına dokunmam sarışın ve sen dün gece ateşlendin çok hastaydın"dedi üzerime tekrar eğilip gözlerini gözlerime dikerek. "Hastamıydım"dedim şaşkınlıkla. "Evet hastaydın..Şimdi mutfağa gidip kahvaltını yap bende ilaçlarını getireceğim..Tamammı"dediğinde başımı salladım. Kollarını duvardan çekip benden uzaklaştı,bulunduğumuz odadan çıktığında bende arkasından odadan çıktım. Ardından baktığımda merdivenlere yönelip yatak odasının olduğu kata gittiğini gördüm. İstemsizce aklıma gelen ve az önce söylediklerimin utancıyla bir kere daha utandım ben gece ateşlenmiştim ama onun bana söyleme şeklinden ve bakışlarında dolayı olayı farklı anlamıştım,bu utanç bana baya uzun bir süre giderdi böyle. Dudaklarımı kanatacak kadar kemirerek mutfağı aramaya başladım,salonun sol tarafında kalan ilk kapıyı açıp girdiğimde mutfakta otuzlu yaşlarda bir kadın kahvaltı hazırlığı yapıyordu. Beni gördüğünde biraz şaşırmış bir ifade ile bakıp beni üstün körü süzüp sonra kendini toparladı"Buyrun birşeymi istemiştiniz"dedi.Çatık kaşları ve gergin suratıyla,bugün beni süzen ikinci kişiydi. "Demir kahvaltının hazır olduğunu söylemişti onun için geldim" "Kahvaltıyı salona hazırlıyacağım isterseniz oraya geçin masa hazır"dedi. "Tamam"değip mutfaktan çıktım,salona geçip koltuklardan birisine oturdum.Büyük camların olduğu salon oldukça geniş ve ferahtı oturduğum yerden dayanamayıp kalktım ve camlara doğru adımlayıp dışarıya baktım bahçede sayısız bir sürü koruma vardı. Etrafta bu evden başka ev görünmüyordu,ağaçların içinde izbe bir yerdeydi belkide ormanın içindeydi,tam olarak göremediğim için bu kadarını görebiliyordum sadece. Büyük camların arkasından bahçeyi izlemeye o kadar dalmıştım ki Demir'in gelipte arkamda durduğundan haberim bile olmamıştı. "Sevdin galiba burayı"sıcak nefesi saçlarımın açıkta bıraktığı boynuma ve boğuk aksanlı sesi kulaklarıma dolduğunda hem titredim hemde irkilmiştim. Bu anın verdiği heyecanla birden yönümü ona dönünce yüz,yüze geldik. Yakındı,fazlasıyla yakındı. Uzun boyundan dolayı eğilmiş burunlarımız nerdeyse birbirine değecekti. Onun sürekli yaptığı gibi bende onu göz ucuyla süzdüm onun bakışlarının altında. Beyaz tişört ve siyah bir eşofman altı giyinmişti. Beyaz tişörtün altından belli olan kasları ve bedeninden yayılan kokusu aklımı bulandırıyordu. "Evet beğendim"dedim.Bedeninden bakışlarımı kaydırıp gözlerine bakarak. "Güzell"dedi memnun bir ses tonuyla. "Güzel olan ne anlamadım" Gülümseyip"Hiç,hadi masaya kahvaltını yap ilaç saatin geçiyor"değip masaya yönelip beni beklemeye başladı. Üzerimdeki tişörtün ve bu adamın karşısında bu halde olmanın verdiği rahatsızlıkla tişörtün eteklerini biraz daha çekiştirdim aşağıya. Masanın başına geldiğimde oturmam için çektiği sandalyeye oturdum ben oturunca oda karşımdaki sandalyeye oturdu. Bakışlarını üzerimde hissediyordum normalde bu kadar utangaç birisi değilim,üzerime diktiği keskin bakışlarının altında ne kahvaltı yapabildim nede rahat olabilmiştim. "Ben evime gitmek istiyorum,buraya taksi çağırabilirmisin telefonum yok"dedim. Elindeki çatalı tabağına bırakıp gözlerini kısarak yüzüme bakmaya başladı. "Neden gitmek istiyorsun"diye sorunca boğazımda ki yumru yine kendini göstermişti. "Babam merak eder,çoktan aramaya başlamıştır"dedim söylediğim yalana kendim bile inanmayarak. "Babanın seni merak etmeyeceğini ve hiç aramadığını sende biliyorsun Eva"dedi haklı olarak. "Yok öyle birşey o benim babam tabiki de merak eder,nerden çıkardın bunu"gerçekten babamın beni arayıp bulması umuduyla söylemiştim bunu,gözlerim yanmaya başlamıştı yine. "Babanın borçlarından dolayı seni kaçırdıklarını ve satmaya çalıştıklarını biliyoruz o eve gitmiş olsan yine aynısı olacak ve senin nişanlınım diye ortalarda gezen piçinde sana bunu zorla yaptırdığını da biliyorum" "Neyse ne!Bu benim hayatım kimseyi ilgilendirmez" Söylediğim en son sözlerle canı sıkılmış gibiydi kahvaltı masasından kalktı"İlaçların mutfaktaki dolapta iç onları"aksi bir tavırla söylediği sözlerden sonra salondan çıkıp gitmişti. Bu durumda beni kendi isteğimle evime götürmeyeceğini anlamıştım. Neden hala beni arayıp sormayan babamın canını düşünüyordum ki?Tam bir aptaldım ben. Masadan kalkıp yine büyük cam duvarların önüne gittim dakikalarca kapalı havayı ve yağan yağmuru izledim. Yağan yağmura baktıkca bana ihanet eden gözlerim yine dökmüştü damlalarını. Salondaki hışırtı seslerini duyunca dönüp baktım,çalışan hizmetli kadın bana doğru geliyordu"Hanım efendi benim işim bitti Demir beye söylemek için odasına çıktım ama kapısı kilitli kendisine iletirmisiniz?"diye sorunca olur anlamında başımı salladım. Kadın çıkarken arkasından baktım gözüme takılan dolapla beraber yüzüme istemsiz bir gülümseme oturdu,oraya doğru ilerledim,salonun kenar köşesine konumlandırdıkları içki şişelerinin olduğu dolabın önüne geldiğimde ağzım bir karış açılmıştı. Çeşit,çeşit bir sürü alkollü içki şişesi vardı ama benim gözüme takılan tabikide kırmızı şarap şişeleriydi. Hiç çekinmeden dolabı açıp içinden bir şişe çıkardım,dolabın içine tirbuşon bulma umuduyla bakındım ama yoktu,elimdeki şişeyle birlikte mutfağa yürüdüm biraz mutfak dolaplarını karıştırdıktan sonra nihayet tirbuşonu bulmuştum. Kapağını açtığım şişeyi büyük şarap bardağına doldurup bir yudum aldım,damağıma dağılan eksimsi tadı çok güzeldi. Ne demişti o kas yığını 'ilaçların mutfaktaki dolapta iç onları'bardak bölümünde bulduğum küçük ilaç kutusunu açıp içinden bir tane ilaç alıp içtim elimdeki şarapla birlikte. İlacı tekrar aldığım yere bırakıp şarap şişesi ve bardağımla birlikte salona adımladım oturduğum koltukta yarım saat geçmişti ve içtiğim üçüncü kadehti. Bedenime yavaş yavaş yayılan ateşle beraber kasıklarımda başlayan yanma hissi iç bacaklarımın titremesiyle birlikte terlemeyede başlamıştım. Göğüs uçlarım sızlıyordu,ne oluyordu bana böyle birden bire anlamıyordum,ilk defa şarap içmiyordum ki.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD