Bölüm.9

1285 Words
Yanındaki kadının rahatsızca kıpırdanıp sık soluk alıp verdiğini fark eden Anton Demir"Bir sorunmu var"diye sordu. Kadın irileşmiş gözlerle adama bakıp"Hıı"dediğinde adam istemsizce kadının bu haline gülümsedi. "Bir sorunmu var gergin duruyorsunuz asansöre bindiğinizden beri"dedi. "Aaa!Şey yok...yok hayır bir sorun yok teşekkürler"deyip aceleyle asansörden çıkan kadının arkasından bakıp ilerledi,ama gittikleri yönleri farklıydı,adını bile bilmediği bu kadının koyu kahvelerine ilk baktığında,taş gibi olan kalbiyle kadına doğru çekiliyordu sanki. Aslında istediği bir şey değildi Anton Demir'in bu durum,ne birini kalbine almak ne de sevmek istemiyordu.Taş gibi kalbine,iğrenç hayatına,babasının onu yetiştirme şekline,masum bir kadının hayatına giripte onun hayatındaki masumluğu kendi kiriyle,pisliğiyle bulamak istemiyordu.Ama kader ağlarını örmüştü bir kere,bir çift kahvelerin ve grilerin birbirlerine değdiği ilk saniye. Kemal Yıldırım'ın odasının önüne geldiğinde,asistanı olan kadının yanına ilerledi.Kadının masasının önünde durup,gözlüklerinin arkasından ona bakan kadına"Merhaba.Kemal bey ile görüşmek istiyorum"dedi. Adamı baştan aşağıya süzen asistan Ayşegül"Tabi..Kemal beye haber vereyim,ancak şuan çok önemli bir toplantının ortasında.İsterseniz yandaki bekleme salonuna alayım sizi Kemal bey geldiğinde tekrar haber vereyim ben size"diyerek bir yandanda adamın yüzünü inceliyordu,tanımadığı bir adamdı ve ilk defa görmüştü bu adamı bu şirkette. Kemal Yıldırım'ın ofisinin hemen yanındaki bekleme salonuna geçip,tek kişilik koltuklardan birisine oturdu.Geçen yarım saatin ardından asistan Ayşegül gelip"Kemal bey sizi bekliyor"dedikten sonra salondan çıkıp kapıyı tıklatmadan Kemal Yıldırım'ın ofisine girdi.Gelen kişinin kim olduğunu gören Kemal içinde büyüyen korkusunu bastırıp,soğuk kanlı olmaya çalıştı ama adamı görünce zaten kan beynine sıçramıştı"Sizin benim şirketimde ne işiniz var?"diye sordu sesini yükselterek. Adamın hali hazırda vereceği bu tepkiyi bekleyen Anton Demir,Kemal'in karşısındaki koltuğa geçip oturdu. Gözlerini kısıp Kemal'e bakarak"Senin şirketinde ve kokuşmuş odanda Sence ne işim olabilir benim?"diye sordu. "Neden geldiğinizi biliyorum ancak şuan ödeyebilecek durumda değilim.Bana biraz daha zaman verin"dedi Kemal. "Neden sana zaman vereyim?Ödemeyi yapman için verilen süre biteli zaten iki ay oldu"dedi Anton Demir.Karşısındaki adamın kızaran ve stresten boncuk,boncuk terleyen yüzüne bakarak. "Demir bey babanızı daha iki gün önce aradım ek süre verdiğini söylemişti bana,şimdi ise siz gelip böyle saç-" "Yeterr!Ben babam değilim,gerektiğinde babamdan dahada acımasız olabilirim,sana verilen süreyi adam gibi kullanmayan sensin ek süre diye bir şey yok"dedi karşısındaki adamın konuşmasını keserek. Oturduğu koltuktan kalkıp büyük cam duvarın önüne geldi,ellerini pantolonun ceplerine sokup,İstanbul Boğazının muhteşem manzarasına bakıp derin bir nefes çekti içine,sakin olması gerekiyordu.Gözleri büyük caddedeki ordan,oraya koşuşturan insanlara kaydı,dünyanın karmaşası içerisinde kaybolan hayatlara baktı. Sonra onu gördü...Rüzgarda uçuşan sarı saçlarına baktı hayranlıkla.. Kahverengi gözlerine bir kez daha bakma isteği uyandıran kadına baktı. "Ahh...Sarışın"diye fısıldadı usulca..Uzaktan,uzağa kadınları kesen ergen çocuklar gibi hissediyordu şuan kendisini. Damarlarındaki kanın hızlandığını ve ateş gibi yandığını hissediyordu. Arkasındaki konuşan adamın ne dediğini duymamıştı bile,baktığı manzaranın güzelliğinden dinlemiyordu Kemal'i. Cebinden telefonunu çıkartıp'Victor şirketin önünde bekleyen sarışın kadını takip et kimseyide takma peşine"mesajı yazıp adamına attı.Yanına gelen Kemal Anton Demir'in baktığı yere bakıp"Kızım Eva"dedi. Aklına gelen başına gelmişti Anton Demir'in. "Yaa....Demek kızın Eva..Peki kızın biliyormu ne tür pisliklerle uğraştığını?"diye sordu yüzündeki alaylı ifadeyle. "Evet kızım...Bilmiyor nelerle uğraştığımı,onun hayatını tehlikeye atmak istemiyorum başımda bunca bela varken"dedi Kemal adamın soğuk ifadesiz yüzüne bakarak,sanki yıllarca kızına babalık yapmış çok düşünmüş gibi... "Ayrıca en yakın zamanda evlenecek,size ödeme yapmadığımın sebebide bu.Düğün,nişan,alışveriş derken sıkıştım biraz"dedi.Kemal tekrar konuşup aklınca adamı kandırıp söylediği yalana inandırmaya çalışıyordu. Bilmiyordu karşısındaki adamın,babası gibi soğuk kanlı piskopat olduğunu.Bakışlarından anlıyordu yalan söylediğini. Sarışını bir hafta daha fazla görmenin,hatta gerekirse kendisine bağlamanın düşüncesiyle Kemal'e bir hafta daha süre vermek istedi. Bu düşünceleri belki fazlasıyla ilkel geliyordu kendisine ama ilk defa bir kadını istemeye başlamıştı,nişanlı olmasıda umrunda değildi.İçindeki acımasız canavarı yavaş,yavaş kendini belli ediyordu. "Parayı ödemen için sana bir hafta zaman veriyorum...Paran ya da canın"değip Kemal'in odasından ve şirketinden çıktı. Çıkış kapısının önüne geldiğinde gri gözleri sarışını aradı ama kadın yoktu. Telefonunu cebinden çıkartıp hızlıca"Nerdesin Victor!Konum at"yazdı adamına. "Tabi efendim hemen atıyorum...Bir şey daha var" "Nee Victor?" "Efendim takip et dediğiniz Kadın sahile geldi,ancak aracın içinde bir adamla konuşuyorlar"gelen cevaptan sonra telefonu kıracak gibi sıkan Anton Demir atılan konuma korumalarının getirdiği araca geçerek sürdürdü. Yirmi dakikanın sonunda sahile gelen Anton Demir,kadının dizlerinin üzerine çökmüş ağladığını görünce yumruklarını sıktı. Arabadan çıkıp hızlı adımlarla yerde oturmuş ağlayan kadının yanına varıp eğilip kollarını kadının ince beline sarıp kaldırdı.Şaşkınca yüzüne bakan kadının önce yaşlı gözlerine sonra tokat izi olan yanağına değdi gözleri. "Bu bugün ikinci karşılaşmamız sarışın"dedi.karşısında büyülenmiş gibi yakışıklı yüzünün her bir noktasını izleyen kadına. Evet bu bugün Yıldırım holdingde karşılaştıktan sonra ikinci karşılaşmalarıydı adamın bile isteye yaptığı bir karşılaşma. Arabadan çıkıp yaygara kopartarak yanlarına gelen adamın söylediklerini umursamadan kadının bir iki adımda dibine girdi,saçlarının ve teninin kokusu bütün bastırılmış duyularını uyandırıp başını döndürüyordu. Zorlukla yutkunup"Bu adam sana zorla birşey mi yaptırıyor az önce neden ağlıyordun sarışın?"diye sordu. Uzun kirpiklerini kırpıştırarak Anton Demir'e bakıp"Hayır...Hayır birşey yapmıyordu"dedi ağlamaktan kısılmış sesiyle Eva. Her ne kadar yapmıyordu desede,içinde bir yerlerde o şerefsiz babasının ve bu adamın bu kıza bir şeyler yaptıklarına emindi. Son sorduğu soru ile Eva'dan ters tepki alğında ise yanlarından uzaklaşan kadının arkasından kaşlarını çatarak baktı Anton Demir.İleride olanları izleyen adamı Victor'e kadını tekrar takip etmesi için bir baş işareti verdi. İçinde yükselen öfkesiyle ve Eva'nın yanında korumaya çalıştığı sakinliğini bir kenara itip,karşısındaki adama gri hareleri alev almış bir şekilde kırmızı görmüş boğa gibi bakmaya başladığında,ani refklesle geri,geri giden Mert'in üzerine yürüyüp gömleğinin yakasından tutup suratına sert bir vuruşla kafasını geçirdi. Sersemlemiş ayakta yalpalayan Mert'i tekrar tutup,kanlanmış yüzüne bir kaç tane daha yumruk indirdi.Eva'nın yanağındaki kızarmış parmak izleri aklına geldiğinde ise sağ elinin üzerine bütün kuvvetiyle bastığında kırılan kemiklerin sesleri o an bir melodi gibi gelmişti sanki kulaklarına. Yerde acıyla inleyen adamın üzerine eğilip"Senin o Eva'ya tokat attığın elinin parmaklarını keser götüne sokarım pust herif,nişanlısıymış,anlamadımmı sanıyorsunuz kızı zorladığınızı"bağırarak söylediği kelimelerden sonra yerde yatan adamın karnına tekmeyide savurup ordan hızla uzaklaştı. Korumasının açtığı kapıdan içeriye girip koltuğa otuduktan sonra"Kurşun'un oraya sür"dedi."Peki efendim"diğen şöför. ***** Özel olarak onlar için ayrılan locada içip sohbet ediyordu iki arkadaş.Her ne kadar aklı sahilde yanından ayrılıp giden kadında olsada sırf arkadaşına ayıp olmasın diye belli etmemeye çalışıyordu. "Demir neyin var canın sıkkın gibi"diye sordu Kurşun,gözlerini kısmıs şüpheyle dostunu süzüyordu. "Babamın bataklığına bulaşan adamlar sayılmayacak kadar fazla biliyorsun,akşama kadar onlarla uğraştım"dedi,aklındaki kadını dile getirmeden. "Evet biliyorum,o çok bilmiş amcamda babanın ağına düşmüştü bir zamanlar,babam kurtarmasaydı geberip gidecekti kansız köpek"öfkeyle sehpanının üzerindeki viskiyi alıp kafasına diken dostuna baktı Anton Demir karşısındaki adamın bastırılmış sinirini,unutmaya çalıştığı gerçekleri olduğunu biliyordu. "Yavaş ol biraz" "Yavaş felan olamam Demirr!kardeşimin acısı hala yakıyor içimi,öyle zamanlar oluyor ki sabahlara kadar bekliyorum kendine bir şey yapmasın diye,ayrıca o baban olacak kart pezevenk sana dua etsin,sonumun ne olacağını umursamadan alırdım bir sıkımlık canını"öfkeyle konuşan adamın acı çeken yüzüne bakıp başını eğdi Anton Demir,babasının yaptığı pisliklerin suçlusu o değildi ama karşısındaki adamın dostunun yüzüne bakmaya utandı. Telefonunun ekranı yanıp söndüğünde Victor'un aradığını görüp açıp kulağına götürdü"Eminmisin kaçırıldığına"derin nefes alıp"Victor gözün o evin üzerinde olsun konum at geliyorum ben"deyip telefonu kapattı hızlı adımlarla mekandan çıkarken Kurşun'da peşine takıldı. "Kurşun bütün adamlarını topla peşimden gönder" "Demirr!Bir dur ne oluyor" "Sen dediğimi yap" "Peki o zaman bende geliyorum"deyip adamlarının hepsini toplayıp gelmesi için Musatafa'ya emir veren Kurşun arabaya geçip demirin karşısına oturdu. "Demir,anlat ne oluyor"dedi. "Dün gece senin mekanda bir kadın görmüştüm,aynı kadın bügün bir kaç kez daha karşıma çıktı Kemal Yıldırım'ın şirketinde, ayrıca dayak yemiş bir halde Victor'a takip etmesini söylemiştim akşam mezarlığa gitmiş ordan kaçırmışlar,ne idü belirsiz bir eve götürmüşler"dedi bir seferde anlatıp. "Nasıl bir ev'miş bu ev anlamadım?" "Bilmiyorum" "Kızı satmış olabilirlemi Demir?,Hatırla Ceyda'nın başına gelenleri kardeşimi nasıl bir evden kurtardığımızı" "Evet hatırlıyorum,o yüzden şu şöförün olacak ibneye söyle hızlı sürsün arabayı"yıllar öncesinde yaşananlar aklına geldiğinde,şöförün olduğu tarafa doğru bağırarak söylediği sözlerle hızlanan araba yarım saatin sonunda ormanlık alanın içindeki evin olduğu bölgeye geldi. Arabanın kapısı açıp bekleyen Victor"Efendim kız içerde hala çıkarmadılar"dedi patronu sormadan. "Ne dolaplar dönüyor peki bu evde anlayabildinmi?"diye sordu adamına. "Efendim sanki...Babanızın bir zamanlar açtığı kapanan gizli mekanlara benziyor"duyduklarından sonra bedenini ele geçiren öfkeyle etrafındaki korumalara bakıp Kurşun'a döndü"Bak içeride bizi ne bekliyor bilmiyorum,tanımadığın biri için adamlarının hayatını,kendini tehlikeye atmak istemezsen anlarım"dedi. "Demir büyük saçmaladın..Yürü hadi bende geliyorum seninle"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD