When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Murat, ilk olarak kızın dedesinin çiftliğine gitmişti. Adamlarla iki muhabbet edip meseleden bihaber olduklarını anlayınca hiç konuya değinmeden bir çaylarını içmiş, gelişinin bahanesi olarak birkaç midilli, bir de at satın almış olarak götüne baka baka çiftlikten ayrılmak zorunda kalmıştı. Adamlar laftan anlayacak tipler değildi. Karşılarına geçip “Yeğen kızı yanlışlıkla kaçırmış, geri salacaktık ama şimdi de pek beğenmiş, hadi bize verin dese,” elli yerinden vuracaklarını, ismini, cismini, namını umursamayacaklarını biliyordu. Onun muhatabı mecburen kızın ailesi olacaktı, bir de Karayel denyosu. Herif işlerden elimi ayağımı çektim numarasıyla kendini gömmüş, temiz temiz takılıyordu. Murat, sıkıntıyla iç geçirdi. Şimdi karısını yalnız bırakıp İstanbul’a gidesi yoktu. Adamlara kızınızı