Kahvaltı

1796 Words
•Vera•   Askıyı Nergis hanıma çıkarttırmıştım ama şimdi iş takmaya gelince daha sıkıntıydı. Takamıyordum ki ben bunu. Saçlarımı kurutmuştum ve kurudukça dümdüz bir halde omuzlarıma dökülmüştü saçlarım. Güzel duruyordu , her ne kadar mahvolmuş bir görüntüm olsa da güzel biriydim. “ Vera ? “ “ Aral ? “ üstümü giyindiğim için sorun yoktu ama hala yapılamayan bir pansumanım ve kazağımda koca bir şişlik halinde kendini belli eden alçım vardı. " Geleyim mi ? "  " Evet lütfen. " kafasını kapıdan uzatırken elimde tuttuğum askıyı salladım. " Her şey tamam demek isterdim ama bunu takmak çok zor. " " Onun için geldim , gel. " bana yaklaşınca yerimde durup bekledim. Kokusu kendinden önce gelirken " Hemşire aşağıda bekliyordu buraya çağırdım. Şunu takalım da pansumanını yapsın. Alçını ıslatmadın değil mi ? " dedi. Kafamı iki yana sallarken o tamamen odaklanmış bir şekilde askıyı takmakla meşguldü. Nefesimi tutup bakışlarımı etrafta gezdirdim. Fazla yakın davranıyordu sanki. Ama adam ne yapsın askıyı takacaktı.  " Oldu. " geri çekilip suratıma bakınca gülümsedim. " Teşekkür ederim. "  " Hemşireyi çağırıyorum. " kafamla onayladım sadece. Yatağın üstüne otururken genç bir kız girmişti içeri. " Merhaba, Asya ben sizinle ilgilenmek için buradayım."  " Merhaba memnun oldum ben de Vera. " elindeki kutudan pansuman için ilaçlar çıkarırken ellerimi önümde birleştirip beklemeye devam ettim. Bu da çok can acıtıyordu. Aral biriyle konuşarak odaya girdiğinde elindeki telefonu görmüştüm.  " Hayır şimdilik kalsın, acil bir şey olmadığı takdirde rahatsız edilmek istemiyorum. " kiminle konuşuyordu acaba ? Kaşıma değen ilaçla gözlerimi yumarken elimin altındaki yatak örtüsünü avuçlarımın içine aldım .    " Çok kısa sürecek . " Canımdan can gittikten sonra uzun sürse ne olurdu hemşirem .   Sonunda pamuğu çekip krem sürdü ve çok ufak boyutlarda bir bant yapıştırdı . Neyse buna da şükür . En azından çok belli olmayacaktı . Tam saç dibimde de bir kesik vardı onla uğraşırken Aral'ı duvara yaslanmış bize bakarken buldum . " Bir şey mi oldu ? " kafasını iki yana sallarken " İşiniz bitsin diye bekliyorum. " dedi. " Bitiyor Aral bey, iki dakika daha. " hemşirem ona hitaben konuşunca sessiz kaldım. Sonunda pansuman bitince ayağa kalkıp Aral'ın peşine takıldım. " Evin içinde ayakkabı giymek normal bir şey mi ? " " İlk defa kutusundan çıktıysa genelde normal, annem bir şey demez . Ama dışarıdan ayakkabıyla giremezsin. Ancak kapının şurasına kadar . " diyerek kapı girişini gösterdi .  " Zaten pis ayakkabılarla içeri girmek ne bileyim yani.. garip . " bana dönüp düz düz baktı . " Neden bunu dert ettin kendine ? "  " Merdivenlerden inerken aklıma geldi . Başka şeyler düşünmeye çalışıyorum çok takılma . " beni bir odaya yönlendirince önden geçtim . Nergis Hanım ve Ural sandalyelerde oturmuş sohbet ediyorlardı. Direkt bahçeye bakan bir camın önünde güzelce hazırlanmış bir kahvaltı sofrası vardı.  Her şey çok güzel gözüküyordu cidden. " Heh geldiniz mi, hadi geçin sofraya .  "  " Kızım çay mı içersin , kahve portakal suyu meyve suyu da var. " seçenekler arasında kaybolurken " Sıcak bir şeyler içsin. " diyen Aral olaya el attı.  " Şey fark etmez açıkçası. " tatlarını ayrıştırabileceğim kadar deneyimim yoktu. etrafımızda birkaç kişi hızla hareket edip üstünde dumanı tüten tabaklar ve bardaklar getirdi.  " Elinize sağlık Suna. "  " Afiyet olsun hanımım. " hanımım ? Aral'a da beyim diyorlardı, normal bir şeydi sanırım. Cidden bunları hiç bilmiyordum. Nergis hanıma ben de mi hanımım demeliydim şimdi ?  Kaşlarımı çatıp düşünmeye başlarken önümdeki bardağa ufak bir kaşıkla iki kez vuruldu. "Tadına bak da şekerli mi şekersiz mi seversin bulalım." diyen Ural'ı onaylayıp ufacık bir yudum aldım.  " Güzel, onu da başka zaman denerim. " Tabağım Nergis hanımın ondan da ye şunu da tat bak mutlaka demesi sayesinde hızla dolarken ufak hamur parçalarından ısırıp biraz da peynir yedim. Acıktığımı yeni fark ediyordum. Yemek yemek şu ana kadar tecrübe ettiğim en güzel şeydi.  " Vera hakkında neler öğrenebildin Aral ? "  " 25 yaşında ve adı Vera. Şu ana kadar ek bilgimiz yok. Araçtan çıkanlarda poliste inceleme yapılıyor. Yaşını da hemşireler söyledi. "  Kafasını tabağından kaldırmazken " 25 büyük mü oluyor çok ? " diyerek Ural'a döndüm.  " Ben de 22'yim. Çok da büyük sayılmaz, ruhum çocuk. " anlamasam da fark ettirmeyip onayladım onu. Tabağımdaki çoğu şeyi yerken çayım yenilenmiş teşekkür ederek gülümsemiştim. " Suna abla Vera'nın ilaçlarını getirebilir misiniz size zahmet. "  " Gönderiyorum hemen . "  " Alırdım ben yormayalım bir daha insanları. " diyerek ayağa kalkacakken Nergis hanımın " Olur mu öyle şey, zaten hastasın otur sen. " demesiyle hareketimi kesip oturdum aynı yere.  " İlaçların ağır gelebilirmiş kahvaltın bittiyse iç, uyku falan yaparsa direkt odana çıkarsın hem. " kafamı aşağı yukarı sallarken gelen ilaçlara baktım. Ural şişeleri önüne çekerken " Bu sabah aç karnaymış yarına kaldı, diğerlerinden birer tane şimdi içeceksin gün içinde ağrın olmazsa diğeri de akşam. Anladın mı ? " dedi. " Evet anladım, zaten üstlerinde de yazıyor." diyerek kutularını gösterdim. " Olsun. " içeceğim ilaçları çıkartıp koyarken " Asya hanım ayarlar zaten. " diyerek de devam etti. Hemşireden bahsediyordu. Sürekli benimle ilgilenecek değildi ki. Benim için mi gelmişti cidden o kız ? Aral ne kadar zengindi ki böyle şeyler olabiliyordu ? Yani eve hemşire doktor getirtmek ucuz bir şey değildi herhalde. Elimi yanağıma yaslayıp çayımdan bir yudum daha içerken " Ben biraz çalışma odasına çıkıyorum. Evraklar gelecekti bakayım. Bir şey olursa haber verirsin anne. " dedi Aral. " Ben de okula geçeceğim. " diyen Ural çayından son yudumu ayakta içip hızla odadan çıktı. " Geç kalıyorum hatta. " " Ruhu çocukmuş, sorumsuz demiyor da. " Aral kardeşine söylenerek odadan çıkarken peşlerinden gülümseyerek onları izleyen annelerine denk geldim. Anneleri vardı ne güzel, benim var mıydı yok muydu bilmiyordum. Bilinmezlik korkunç bir şeydi.  "Kızım istersen odana çık sen de rahat rahat pijamalarını giyip uyu biraz. Biraz toplayınca seninle alışverişe çıkar üstüne uygun olan şeyleri alırız. Gerçi olmuş gibi ama göz kararı seçtim bir şeyler. " " Her şey için çok teşekkür ederim. Yani bana çok iyi davranıyorsunuz, ilginiz için de teşekkür ederim siz olmasanız ne yapardım bilmiyorum. Gidecek bir yerim yokken bana evinizi açtınız kimse yapmazdı bunu. " " Sen bize Tanrı misafirisin, başımızın üstünde yerin var. Ne kadar istersen o kadar kalırsın. Aileden görüyoruz biz seni bugün itibariyle." Gülümsedim bu dediklerine. " Hadi odana çık da dinlen biraz . İlaçlar birazdan etkisini gösterir . "  " Tamam sizi yalnız bırakmış olmayacağım değil mi ? " gülümseyerek kafasını iki yana salladı. " Daha konuşacak çok vaktimiz olacak. İlerde gitmene izin vermem bak. " İkimizde gülerken ayağa kalktım. Boşu boşuna üstüme bu kıyafetleri giymekle uğraşmıştım değil mi ? Asansörle odama çıkarken kapıyı kapatıp kısa kollu bir tişört ve gri bir pijama aldım. Kolum açısından daha kolay kıyafetler seçmeye çalışıyordum. Askıyı çıkarıp yatağın üstüne bırakınca ağır ağır indirdim kolumu. Kazağı zar zor da olsa üstümden çıkartır çıkartmaz tişörtü giydim kolayca.  En azından alçı dışarda kalıyordu. Altımı da giyindikten sonra odanın perdelerine yaklaştım . Biraz kapatıp odayı karanlığa boğdum. Yatağa yaklaşıp içine girdiğimde kolumun altına bir yastık koydum destek olsun diye . Askıyı uyurken de takamayacaktım artık bir zahmet .  Gözlerimi yumarken burnuma dolan nevresimin kokusuyla gülümsedim. Her yer çok güzel kokuyordu. Aral'ın da kokusu çok güzeldi mesela. Ural'da almamıştım o kokuyu ama Aral güzel kokuyordu. Yemekler de güzel kokuyordu.  Yeni baştan başladığım hayatımda sevdiğim nadir şeyler oluşmuştu. İlk sıraya yemek yemeyi yazıyordum kesinlikle. Geri kalanları kendi arasında değiştirip durabilirdim. Ailemi bulduğum gün en başa onları koyacaktım. Varlığından emin olamadığım insanları özlüyordum. Uyanınca Aral' a soracağım soruları aklımdan geçirirken gözlerim kapandı ağır ağır. İlaçlar cidden etki gösteriyordu ya da ben çok yorgundum.  • Aral • Elimdeki dosyayı kapatıp bilgisayarda arama motoruna girdim. Vera ile alakası olabilecek tüm haberler aynı günde kaldırılmıştı. Yani arasa bile bulamazdı.  Bunu ben değil dedesi yapmıştı. İyi bir şey mi yapıyordum bildiklerimi saklayarak emin değildim. Ama durduk yere bir insanın hayatını riske edemezdim. Burada bizimle kalmasında bir sakınca yoktu. Getirilen eşyalarının arasından da bir şey çıkmamıştı. Bileklik ya da kolyesi de ona bir şey ifade etmiyordu henüz. Biz de o hatırladıkça tanıyacaktık onu. Dedesi de çok bir şey anlatmamıştı neden canı tehlikedeydi bilmiyordum. Sadece rica etmişti, zamanında babama yaptığı iyilikleri de öğrenince kabul etmekten başka fırsatım kalmamıştı. Vera aklını başına toplayana kadar burada ailemle birlikte yaşayacaktı. Sonra nereye gitmek istediğine kendi karar verebilirdi. Ama burada yaşadığı süre boyunca onu korumak benim görevimdi. Bu nedenle önceliğimi bu konuya verecektim.  Dedesi anlatmamış olsa bile neler olduğunu çözmeli kime karşı onu sakladığımı bilmeliydim. O kendini keşfederken ben düşmanlarını keşfedecektim. Böylelikle hazırlıksız yakalanmazdık en azından. " Şükrü odama gel. " telefonu kapatıp kenara bırakırken Şükrü anında gelmişti. " Buyur beyim. " " Bir tane hoca bul, böyle kendini savunma dersleri falan verebilecek biri. Bizim çocuklara eğitim verenlerden olabilir. Güvenilir biri olsun. " " Kim için beyim ?  Bir sıkıntı mı var varsa hallederiz hemen. " " Olduğundan değil, Vera için. Kendini korumayı öğrenmesi lazım." kafasını sallayarak beni onaylarken " Ben birkaç kişiyle görüşürüm Vera hanım kendini iyi hissedince başlar." dedi. " Tamamdır teşekkürler." kafasıyla selam verip odadan çıkarken arkama yaslandım. Bunu da halletmiştim. Şimdi gidip biraz Fırtına ile ilgilenebilirdim. Gitmeden önce Vera'nın kapısını çaldım sessizce. Cevap gelmeyince kaşlarımı çatıp tekrar çaldım. Yine cevap yoktu.  Kapıyı açıp kafamı içeri uzatırken onu yatakta sırt üstü yatarken buldum. Yatakta bir sürü yastık olduğu için sanırım birini kolunun altına almış diğerine de sarılmıştı. Uyurken boğulmasaydı bari.  Açılan üstünü örtüp odadan sessizce çıktım.  Tamam burada hiçbir problem yoktu gönül rahatlığıyla kendi başıma vakit geçirebilirdim. Merdivenlerden inerken gelen aramayla duraksadım. Nefesimi üflerken ekrandaki isim beni şüphesiz ki germişti. Tam da gönül rahatlığı diyordum. Sürekli arayacak mıydı bu adam böyle ? " Buyurun Gürkan bey. " Duyduğum şeyle duraksarken " Hayır hastanede kaydı yok. " dedim. "Yeni kimliğini çıkartıp göndereceğim en kısa sürede. Lütfen gizli tutmaya özen gösterelim." diyen adamı onayladım. " Burada bir sorun yok, içiniz rahat olsun. Uyuyor zaten ilaçlar çoğunlukla serseme çevirecek onu ama bir süre katlanması gerekiyor ne yazık ki. " " Olsun sonunda o iyi olsun da gerisi hiç önemli değil. " diyen adama üzüldüm biraz. Yani torununu kimden neden saklıyordu bilmiyordum ama durumu vahimdi belli. Telefonu kapatıp evden çıktım. Sürekli aramasaydı bari, hiç yoktan kıza yakalanmak istemiyordum. Anlamazdı ama olsun.  " Oğlum özledin mi beni ? " Fırtına kafasını avucuma uzatırken gülümsedim. Günün en sevdiğim anı bu andı işte. İlk sıraya yazardım.  Devamı kendi arasında değişken olabilirdi. Ama en üstte kesinlikle bu yer alıyordu. Zaten Fırtına'nın verdiği mutluluğu huzuru kimsenin verebileceğini düşünmüyordum. Öyle biri yoktu, ailemle ve şirketle ilgilenmekten öyle biri varsa bile görmemiş çoktan kaçırmıştım. Bu saatten sonra da zordu.  Bir kere kafam kaldırmazdı hiç. Fırtına'nın sırtında dışarı çıkarken yüzüme çarpan rüzgarla duraksadım. Bu havayı da seviyordum. Sevdiğim nadir şeylerdendi. Vera aklıma gelince sıkıntıyla nefes alıp hızımı arttırdım. Beni geren, sinir eden çok fazla şey olurdu normalde ama şu an en sıkıntılısı bu konuydu. Nasıl içinden çıkacağımı bilmiyordum. Tek dileğim bir an önce hatırlaması ya da yeni bir hayata adapte olmasıydı. Yani , umarım . .
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD