Misafir

1970 Words
• Aral Karahanlı • " Abi anlamadım ben şimdi, kızın dedesi geldi ama bize geliyor niye ? " yanımda yürüyen Ural'a döndüm. " Kızın dedesi gelmemiş gibi davranacağız. Bir süreliğine misafirimiz en azından hafızası kendi kendine gelirse ne ala, yoksa da bize emanet. Sakın ağzından kaçırma kızın kimsesi yok." işaret parmağımı ona doğrultunca "Tamam abi sen iste yeter, merak ettim sadece. " dedi. " Biraz karışık en azından ne olduğu çözene kadar sessiz kalalım. " kafasıyla beni onaylayınca asansöre bindim. Eve gidene kadar tek kelime konuşmadık ama işime gelmişti. Selim arabayı evin önüne çekince yorgun bedenimi hareket ettirip arabadan indim.  Akşam olmak üzereydi resmen. Bütün günü hastanede geçirmiştik. " Suna abla bize yiyecek bir şeyler hazırlar mısın, bir de annem geldi mi ? " Ural evin görevlileriyle konuşurken merdivenlerin başında beliren annem ağır ağır yanımıza geldi.  " Geldim buradayım. "  " Hallettin mi işlerini ? " bana bakıp kafasını aşağı yukarı sallarken " Siz ne yaptınız kız iyi mi ? " dedi. Kız iyi değildi yani iyiydi ama değildi. Off başım ağrıyordu.  " İyi iyi de hafızası sıfırlanmış. Hiçbir şey hatırlamıyor. Bir süreliğine buraya getireceğim. " odama çıkacakken durup " Sorun olmaz değil mi ? " dedim. " Yok oğlum ne sorunu, misafir sonuçta kapıdan çevirecek halimiz yok ya. Hafızası geri gelirmiş değil mi ? " peşime takılınca gülümsedim. Merak ediyordu. " Mesut gelir dedi ama bilmiyor kimse şimdilik. Üstümü değişip bir şeyler yedikten sonra hastaneye geçeceğim. Yarın sabah da onu alır geliriz. Sen ayarlarsın odasını falan. " kapıyı açıp odama girerken beni onaylıyordu. " Aral cidden hafızasını kaybetmiş değil mi hırlı mı hırsız mı bilmiyoruz evimize alacağız öylece. " " Yok merak etme ailesini araştırdık kızın yüklü miktarda bir geliri var . " Annemin bakışlarındaki endişe giderken " İyi madem ben gideyim de odasını ayarlayayım. Bu gece gelmeyecek misin ? " dedi. " Gelmem herhalde. Anne başım feci ağrıyor sonra sorsan bunları. " "Tamam bir ağrı kesici de ayarlayayım. Hadi değiş üstünü sonra da aşağı gel. " o odadan çıkarken üstümdeki kan lekesi olmuş ceketi çıkarıp attım. Direkt çöpe mi gidecekti yıkarlar mıydı bilmiyordum annemlerin işine akıl sır ermiyordu. Hava serinlediği için başka bir kazak aldım üstüme. Bu biraz daha kalındı. Üstümdeki pantolonu çıkarıp yenisiyle değişirken ceketin üstüne attım kirli olanı. Gerginlikten başım çatlayacak gibi ağrıyordu yani cidden normal bir ağrı değildi.  Ne kadar süre saklayacaktım bildiğim şeyleri ? Saatimi sabah takmayı unuttuğum için çekmeceden bir tane seçip odadan çıktım. Telefonumdan Salih'i bulup ararken merdivenleri yavaş yavaş indim. " Buyurun Aral Bey. " " Bir sıkıntı yok değil mi ? " " Yok efendim ekipleri ayarladım istediğiniz gibi sayıyı da arttırdık. Misafiriniz güvende bir sorun yok. " " Salih sana güveniyorum ben gelene kadar idare et orayı. Kız bir şey isterse de absürt bir şey olmadığı sürece yapın. Geleceğim ben yarım saat bir saate. "  " Tamam efendim merak etmeyin. " telefonu kapatıp yemek odasına adımladım. Ural'ın sesi o kadar boğuk geliyordu ki kesin yemek yerken konuşmaya çalışıyordu.  " Abim de koşmuş kurtarmış işte. " kafasını kaldırıp benimle göz göze gelince şirin olduğunu sandığı bir gülümseme kondurdu suratına . " Detayları o anlatır. " " Anlatmayacağım bir şey. Şükrü geldi mi ? "  " Bir iş vermişsin onunla uğraşıyordu. " annem yanağını eline yaslamış beni izlerken kafamla onayladım onu. " Sen niye yemek yemiyorsun peki anne ? " " Canım hiç istemiyor şimdi, isterse yerim mutfak orada. " omuz silkince gülümsedim. Babamın vefatından sonra tek dayanağı biz olmuştuk ama onu çok özlediğini biliyordum .  " Vera hangi odada kalacak ? " Ural'ın sorusunu görmezden gelip sandalyeme oturdum. Sıcak çorbaya kaşığımı daldırırken " Üst kattaki odalardan birini ayarlayacaktım ama çok hasta falansa bu kattaki hamamlı odayı ayarlayayım Aral. Yürüyebiliyor mu kızcağız ? " dedi .  " İyi ya o kadar da abartılacak bir şeyi yok . Kafasında kocaman bir sargı var sadece bir de kolu alçıda . O kadar gözüküyor şimdilik kafasının içi çok karışık olsa gerek . Onu da ısrar etmeyerek halledecekmişiz Mesut öyle dedi . Nasıl yapacaksak artık ? " sonda homurdandığımın farkında olsam da yapacak bir şeyim yoktu . Ural'ın gülüşünü duyunca bakışlarımı kaldırıp suratına dik dik baktım . İçtiği çorba boğazında kalırken öksürmeye başladı .  Annem " Ne oldu , yemek yerken başka bir şeye odaklanma demiyor muyum sana Ural ? " diye kızarak önündeki su bardağını ona uzatırken dudağımın yan tarafı yukarı doğru kıvrıldı. Bu çocuğu korkutmayı çok seviyordum . Çorba kasesini kenara itip gelen yemek tabağını aldım . Şu an ne yediğimin bile farkında değildim yorgundum, başım çatlıyordu ve cidden gün bitecek gibi değildi .  " Yarın kahvaltı hazırlarım güzelce kız da hastanede sabahtan beri bir lokma yememiştir. Aral çorba falan koyalım yer hastanede hı, olur mu ? " " Bilmem ki istersen götürürüm. " omuz silkip ekmekten bir parça kopardım. Hiç olmadı hastaneye yemek söylerdik çok fark etmezdi ama annemin gönlü olsun. Misafirperverlik konusunda kimse eline su dökemezdi.  " Giderken bizim mağazalardan birine uğra da kıza kıyafet al şimdi üstü başı kan olmuştur çıkarken ne giyecek ? " " Ben ne anlarım kıyafetten ? " annem gözlerini devirip yerinden kalktı. " Böyle diyeceğini biliyordum. " kaşlarımı çatıp ona bakarken " Suna torbaları getir. " diye seslendi içeriye.  " Ne yaptın yine ? çenemi elime yaslayıp gelen torbalara baktım. " Birkaç şey aldım, bedenini bilmiyorum ama Şükrü zayıf bir şeydi dedi ona göre aldım. Hepsi yıkandı kurutuldu ütülendi hangisini isterse giysin. "  " Anne cidden çok garip bir kadınsın. " Ural açık kalan ağzını kapatırken " Tamam götürürüm giderken. " dedim.  " Arabaya gönder Suna unutur bunlar şimdi. " diyen anneme şaşkınca baktım. " Kesinlikle sana laf etmiyorum, yorgunsun aklın havada dolanıyorsun ortada ondan hep. " " İşlerden başımı kaldıramıyorum bu oğlun da hiç yardımcı olmuyor normal değil mi ? "  " Niye şikayet ediliyorum şimdi ya, abi valla işlerin başında durdum sen yokken. " " Oğlum sorun orada zaten ben varken niye gelmiyorsun şirkete ? " ağzındakini zorla yutup konuştu. " Okul var. "  " Okulun bitsin o zaman bahanelerini merak ediyorum. " gülümsedi. O zaman kaçarı yoktu gelecekti şirkete. Babamdan yadigar bir mühendislik üzerine kurulu şirketimiz vardı. Ben gemi inşaatı ve gemi makineleri mühendisliği okumuş Almanya'da yüksek lisans yaparak şirkete dönmüştüm. Ural inşaat mühendisliği okuyordu ama buradan bakınca bitirmeye niyeti yok gibiydi.  Okulunu bitirse işi hazırdı.  Şirket fazlasıyla büyüdüğü için yetişemiyordum ben de artık. Biraz da normal insanlar gibi yaşamak istiyordum benim hayatım şirkette geçiyordu resmen.  Yemeğim bitince ayağa kalktım. "Gidiyor muyuz ? " Ural'da ayaklanınca " Sen kal, ben giderim. Yarın okulun yok mu zaten ? " dedim. " Olsun abi acil bir durum sonuçta. " " Hiçbir durum eğitiminden daha önemli değil. Neyse gidiyorum ben ev sana emanet." bu kattaki lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım. Dişlerimi fırçalayıp lavabodan çıktıktan sonra annemi kapının önünde buldum.  " Yemeğini ye, sonra da uzat ayaklarını dizi falan izle. Kızlar sana meyve soysun, çay getirsin. Bırak biraz işi gücü. " saçlarına bir öpücük bırakıp geri çekildim. Montumu giyip kapıyı açarken " Allah'a emanet ol." diyerek uğurladı beni. Gülümseyip arabaya yöneldim. Selim arabayı çalıştırırken Şükrü'yü aramaya başlamıştım. " Buyur beyim ? " " Ne yaptın Şükrü ? " camdan dışarı bakarken o anlatmaya başladı yaptıklarını. " Şimdi ustayla konuşuyoruz. Birkaç yerde çarpma izleri var diyor. " " Kasıtlı mı diyorsunuz yani ? " beni onaylarken alnımı sıvazlayıp telefonu kapattım. Yani olan biten hiçbir şey mantıklı gelmiyordu hala. Dümdüz yolda takla attırmışlardı kıza. O da yetmemiş öldü mü kaldı mı diye kontrol etmemişler miydi ? Ya bu işi yapanlar acemiydi, ya da niyetleri onu öldürmek değil korkutmak falandı. Kazayı düşünmemiş bile olabilirlerdi. Olay yerinde onlardan iz yok gibi duruyordu ama gidip bir inceleme yapılsa fena olmazdı. Güvenemiyordum.  Ömer'le bir konuşsam iyi olacaktı.  Hastaneye gelene kadar gözlerimi kapatıp dinlenmeye çalıştım. Yarın eve gelince bütün gün uyuyacaktım. Hayır uyuyamazdım çünkü programım buna müsaade etmiyordu.  Yarın izin yapsam ne olurdu ki ? Patrondum ben yapardım izin ne olacak. " Efendim geldik. " gözlerimi açıp hastanenin arka kapısında durduğumuzu görünce arabadan indim. Dikkat çekmeyelim diye kızı buradan getirmekle iyi etmiştim. Birileri izliyor olsa bile bizim oradan gireceğimizi bilemezdi. Mesut'a da Vera'nın kaydını benim adımla açmasını söylemiştim. Kızdan hiç iz olmayacaktı ortada. Tam da dedesinin istediği gibi. Selim elinde torbalarla peşimden gelirken gelen asansöre direkt bindim. VIP katına çıktığımızda Salih ve çocukları katın her yanına dağılmış şekilde bulduk.  Odanın önündekiler selam verirken kapıyı tıklatıp içeri uzattım kafamı. " Uyanık mısın ? " " Geldin mi ? " sorduğu soruya göz devirirken içeri adım atıp Selim'e koltuğun üstünü gösterdim. " Sana yemek getirdim evden, sıcakken ye biraz. " " Doktor bir şey demedi ama yiyebilir miyim artık, cidden çok acıktım. " suratını ekşitirken telefondan Mesut'un numarasını buldum. " Doktor. " " Efendim kardeşim ? " " Vera artık yemek yiyebilir mi ? " beni onaylayınca telefonu kapatıp yemek masasını önüne çektim. Annemin hazırlattığı kapları önüne bırakırken " Teşekkür ederim. " dedi. " Valla sevdiğin şeyler midir bilmiyorum ama bizim evde kötü yemek çıkmaz o yüzden şimdiden afiyet olsun. " " Düşünmeniz yeter. Şey bir şeyler bulabildin mi acaba ? " koltuğa oturup ona anlamlandıramayarak bakınca " Ailem, ben kim olduğuma dair ? Ben hiçbir şey hatırlamıyorum, nereye gideceğim ne yapacağım hiçbir fikrim yok. " dedi. " Hafızanın yerine gelmesini bekleyeceğiz. Şimdilik kalacak yeri düşünme sakin kalıp hafızanın yerine gelmesi için doktorlarını dinlemelisin. Zaten hatırlayınca gidersin kim varsa görüşürsün. Aileni de araştırıyoruz ama bir şey çıkmadı henüz. " kafasını sallayarak beni onaylarken tek eliyle kapakları açmaya çalışıyordu. Bunu da nasıl düşünemediysem acaba ? Ayağa kalkıp tek tek hepsinin kapağını açtıktan sonra az önceki yerime döndüm.    " Çok güzel kokuyor, ne bu ? " " Mercimek çorbası. " cidden yemekleri bile mi hatırlamıyordu ? İnsan çorbayı nasıl hatırlamazdı. Yeni öğrenmiş gibi ağır ağır kafasını salladı. "Şu kafanı sallayıp durma ağrımıyor mu ?" ağrı demişken evde ilaç içmeyi unutmuştum. Annem yine dünya kadar laf edecekti ama ilaç kullanmayı sevmiyordum.  " Sadece sargı düşecekmiş gibi geliyor. " çorbayı hızlı hızlı yerken arkama yaslanıp " Dikkat et kendine, seni ailene teslim edene kadar bize emanetsin. " dedim . " Ailem var mı ? " vardı galiba .  " Öyle umuyorum . " dudaklarını birbirine bastırıp " Anladım." dedi. Şimdilik benim de bildiğim bir şey yoktu. O nedenle sessiz kalacaktım . O yemeğini yerken yarınki programımı iptal etmesi için asistanıma mesaj attım. Bu kafayı ancak iyi bir uykuyla toparlardım ben . " Bitti . " kafasını kaldırıp bana bakınca " Doydun mu ?" diye sordum . " Evet teşekkür ettiğimi ilet lütfen hazırlayan kişiye . "  " Yarın kendin söylersin . " diye mırıldanıp masayı çektim önünden.  " Şimdi uyuyabilirsin o zaman . " beni onaylarken " Sen burada mı kalacaksın ? " dedi. " Evet, tek bırakmayayım seni ilk geceden . "  " Kapıdaki bir sürü adama gerek var mı peki ? " yastığını düzeltip yatmasını sağlarken . " Ailem biraz güçlüdür , düşmanımız bol. Şimdi seni korumasız bıraksam tehlikeye atarım . O nedenle alış , nereye gidersen git mutlaka bir ya da iki tanesi seninle gelecek . Zayıflıktan hoşlanmam beni zayıf duruma düşürecek şeylerden de. O yüzden güvende olmalısın . " " Anladım, benlik sorun yok hiç rahatsız etmediler zaten . "  " İyi bari , sorun olmamasına sevindim . " montumu çıkartıp kollarımı göğsümde kavuşturdum . Vera gözlerini yumarken aynı şeyi tekrarladım ve gözlerimi kapattım .  Yarın sabah her şeyin daha normale döndüğü bir gün olsa harika olurdu .  En azından hafızası konusunda ne yapacağımızı öğrenmem gerekti . Mesut'ta sağ olsun bir anda ortadan kayboluyordu adam akıllı soru soramamıştım.  İlaçlarını falan verirken soracaktım artık. Zaten bundan sonraki süreç onun hatırlamasını ve hatırlamamasını isteyerek geçecek gibi duruyordu. Ailesinin neyin içinde olduğunu anlamamıştım, ama bu kızı öylece o ortamın içine atamazdım artık. Neyi nasıl yapacaktım bilmesem de güvende tutmakla başlayabilirdim her şeye. Uykuya yenik düşerken kafamı arkaya yatırdım.  Yapmam gereken şeyleri liste halinde son kez kafamda canlandırmak istesem de uyku daha tatlı geliyordu. Yarın sabaha kadar uyanmazsam kendime gelebilirdim.  Ama dualarımın asla kabul olmamak gibi bir huyu vardı. 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD