When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Eve adamı taşıdı Ural'ı. Bir koltuğa yavaş bir şekilde oturttu. "Ben dışarıda bekliyor olacağım Ural bey. Birşeye ihtiyacınız olursa beni çağırın lütfen." Bunları dedikten sonra çıkıp gitti. Yanına yaklaşarak yatmasına yardım ettim. "Birşey lazımsa söyle. Aç mısın, susadın mı? Söylersin birşey isterse canın." "Tamam Esin, uzattın ama." "Ben senin iyiliğin için söylüyorum Ural." "Bana neden yalan söylediğini anlatır mısın Esin?" "Ne yalanından bahsediyorsun yine Ural?" "Sana kan nereden bulundu dediğimde bana yalan söyledin. Bunu yapınca eline ne geçti, neden benden saklamayı düşündün? Doktordan öğrendim kanı senin verdiğini. Bunu ondan duymak canımı çok sıktı." Doktoru hesaba katmamıştım. Demek öğrenmişti. "Hayatında en nefret ettiğin kişi benim. O yüzden kanımı taşımak istemez