"Ömürüm, nereye daldın be çocuğum yine," dediğini duyduğumda bilgemizin ve Emoş'unda dediği gibi ana kraliçemizin, içinde olduğumuz ana döndüm, elimin üstünde duran o sıcacık, şevkatli elini tuttum, eğilip öptüm.
"Hiç ya, bu delinin," derken başımla Emoş'u işaret ettim. "bu delinin söylediklerini düşünüyordum, hani şu meşhur içimi kazıdığı sünnet meselesini," dedim.
Bana bakan gözleriyle, "yutmadım ben bunu ama hadi neyse," diyordu. Aslında hepsi de benim bu aniden sessizleşmelerime alışmıştı ve beni o anlarımda rahat bırakıyorlar.
Doktor "ilişmeyin, soru sormayın, kendi haline bırakın," demiş.
Şaka gibi yav, harbi demiş bunu onlara ilk zamanlar. Henüz kırk altı raporum yok ama sanki raporlukmuşum gibi konuşmuş işte.
'Kız o raporun olmasada, şu domuzun oğlunu öldürsen ceza yer misin acaba?'
Uyyyhhh!
Geldi yine!
Kes sesini be! Benim ceza-i ehliyetim var manyak, müebbete bağlarım valla.. gir hemen çıktığın o deliğe valla, alırım aklını!'
O günden sonra birde bu çıktı başıma.. kafamın içinde bir ses... saçma saçma konuşuyordu durmadan.
Önceleri anlayamadım, sonra böyle saçmalamaya başlayınca baya bir korktum. Sordum doktora, "bu ne ki?" diye.. "id dediğimiz alt benliğin o, korkma! çok kırgın ve kızgın.. arada üste çıkıp, öfkesini, kırgınlığını dile getirmek istiyor," demişti kısaca benim anlayacağım şekilde.
Arkadaş vahşiymiş, öyle saldırmak falanı filanı severmiş ama biz insanlar mantıkla ona hükmedermişiz.
Amaaan! Çok ta tıın! Biliyorum ya ben deli değilim, yiyik değilim, içim rahat işte.. yoksa Allah korusun, kimseyi, düşmanımda olsa bile isteye kimseyi incitemem ben.
"Kız ben doymadım bu simitlerle, başka ne yesek ya?" dedi Cero..
"yeme daha fazla, o şekerin çıkar falan, de hayde kalkalım ya... biraz dolaşalım, sonra da anneme gidelim, kahveleride orda içeriz," dediğimde, kibarım Nurayım, atladı hemen. "
"Vallahi bu defa Emine yapsın kahveleri, son zamanlarda bana kitlediniz ya.. ben kahveleri yaparken muhabetin dibine vuruyorsunuz, ben gelince hepiniz yorulmuş oluyorsunuz," diye bastı hepimize sitemini.
Emoş durur mu peki?
Yooo.. nemünasebet!
Kaşı gözü ayrı oynamaya başladı.
Ahanda şimdi patlayacak dememe gerek bile kalmadı.
"Kız sen bu kadar uzun konuşabiliyor muydun? Vallahi bravo!" dedi bir anda.
Uyyyyhhh!
Resmen gömdü kızı ya.. ama durmaz o içine sıçtığımın çenesi durmaz, durdurabilen beri gelsin.
Oyyy oyyy kıyamam minnoşuma! Nasılda kırgın baktı Emoş'a.
Acilen müdahale etmem lazım ve ağzımı açıp döktürecektim ki Emoş'a, kaçırdım treni... sazını aldı yine eline.
Fırsat bulabilene aşk olsun!
"La salak! Kim diyo sana kahveleri cezvede yap diye.. "
"herkese tek tek, yok şekerli, yok orta şekerli, şekersiz içenlere ayrı, sen üşenmiyosan biz ne bok yiyek?"
"Allah Allah ya!"
"kahveleri beklerken yaşlanıyoz la birde, e ne bok yiyek, beklerken de konuşuyoz.. nolmuş yani.. bir de hesap verecektik... "
"aaaa..."
"hasbama bak be... "
"yapma canım sende öyle özene bözene, kabahatlisi biz mi olduk şimdi..
kırk kez dedik yap şunu makinada, uğraşma... ama yok, görücüye çıkar gibi salına salına gelicende o tepside tek tek kahvelerle, yanında sularıyla ya sen hasbam, bizde haseki sultanlarız zaten..."
"ayyhh!"
"biri beni durdursun yaaa!" dedi ve biz hepimiz, ağzımız açık ona bakıyoruz.
Arkadaş harbi ne çeneymiş...
aboov!
Susmak nedir bilmedi ya... en sonunda kendi kendini susturdu. Nurayımda bizim gibi şok. Bir kızın üstüne çıkıp, tepinmediği kaldı.
Amanda kıyamam o küsmüş bakan yeşillere.
"Kız Emoş, yakıtın ne senin anam.. Nurayım bir dokundu, bin ah işitti be sayende. Ne çok şey biriktirmişin la sen içinde yuh yani," dediğimde ters ters baktı bana.
"Kaşınma, Allah yarattı demem, tahta fırçasıyla kaşırım vallahi seni," dediğinde, elim otomotik olarak sineme gitti.
"Beniii... hemde beniii," dedim.
Tırstı mı ne?
bi sustu.. herkes ona bakıyor doğal olarak ne diyecek diye...
"la ne bakıyonuz öyle maç izler gibi," dedi ve döndü kibarıma sardı yine..
"hep senin yüzünden, sardırdın şimdi bunu benim başıma," dediğinde Nurayım, "aaa ben ne dedim şimdi be, iyiki bi kahveleri bu defa ben yapmam dedim, bir dövmediğin kaldı beni Emoş ya!" demesiyle, Emoş, "hıı.. biraz öyle oldu dimi.. napiim yani.. arada böyle hızımı alsmadığım oluyor.. Allah Allah ya!" dediine biraz mahçup, biraz pişman ve bunların üstünü kapatmak içinde birazda kızgın gibi.
Duyunca bunları hep birlikte bastık kahkahayı.
Emoşum ya.. benim başımın tatlı belası. İçi elvermedi tabii, sonradan tuttu, kibarımıza sarıldı, yanaklarını çekiştirdi...
"Uyyyy kurban olurum seni yaradana sarışınım, kibar Fevziyem," diyince yine kahkahalar havada birbirini kovaladı.
Kahkahalar sona ererken, bir baktım ki, ana kraliçe çaktırmadan cüzdanını çıkarıyor.
Vay seni uyanık ablam!
Tanır mıyım o fırsatı?
Uyyyhhh!
La herkes birden, "hesabı ben ödeyeceğim," derdine düştü.
"Ya hayatta olmaz ben ödeyecem," diyen Cero,
"Valla bunu görüyon mu?" derken yumruğunu Ceren'e gösteren Emoş,
"Ya lütfen kızlar, hiç bana fırsat tanımıyorsunuz.. asla kabul etmiyorum," diyen kibarımız Nuray...
Sanki ona soran var, pehh!
Annaa arada volümü yüksek, karşılıklı havaya uzanmış, birbirini engellemeye çalışan çetenin ellerine biraz şaşkın bakarak dert anlatmaya çalışan Birce, "ya nolur ben ödeyeyim, hiç ödetmediniz şimdiye kadar," dediğinde hepimiz kaşlarımızı çatıp, koro halinde ona, "sus kız, sok o cüzdanı çantana," derken,
"eğer ben ödemezsem bir daha nah gelirim," derken Ülkü ablam hariç, hepimize hareket çeken kızıl kafam Ebruş,
"yemin olsun evinize haciz getirtirim," diye bizi tehtid eden Gonca... ba ba ba... zilliye bak hele!
ammaan!
Kim kazanacak bu yarışı derken, masada bir curcuna, herkes hesap getiren çocuğun elinden o zımbırtıyı kapmaya çalışıyor ve ben, gülerek eh birazda şaşırarak bizi izleyen garson çocuğun elinden kaptım hesabı ve getirdiği posttan cırtt geçirttim kartı.
Ohhh be!
Kadınlar hamamına dönen masada sessizlik oldu bir anda.
"Teşekkür ederim çocuğum," dediğim garsonumuza bahşişini de bıraktığım o zımbırtıyı uzattım ve dönüp bizimkilere baktım.
Evveet! Geliyor gelmekte olan!
"Kız bana bak eşşek kadar herife çocuğum demek ne ya? Delirtiyo beni senin şu huyun... çıcığımmış... sıçcam o ağzına hee!"
"Hem ne bokuma ödüyon sen o hesabı uyuz? ben demedim mi en başta hesabı ben ödeyeceğim diye," beni tersleyen Cero, döndü herkese kızgın baktı. "Bi durmadı eliniz ayağınız la! gıcıklar, bu manyakta fırsat bu fırsat ödedi hesabı!" diye ohhh canıma değsin diğerlerini de azarladı.
Hep tek başına azarlanmak yok öyle!
Anca beraber, kanca beraber!
Anam masadan kalkmamız, yola koyulmamız bile çok sesli.
Onlar arkadan söylene dursun, çektim Bircemi yanıma girdim koluna, üst yola çıkan o tatlı taş kaplı basamakları çıkarken birlikte, benim fotoğraf manyağı minnoşum çıkardı yine telefonu ve bana "bak abla," diyince, dayadık kafaları birbirimize gülmsedik ve artık onun telefonunda bir karede, tatlı güzel çıkan bir resim olduk. İçimden geldi, dayanamadım, sevgi kokulusundan bir öpücük bıraktım o gül gibi kokan yanağına.
"Öyle bir daha ablaların olduğu yerde cüzdan sarılmak yok Birce," dediğimde, "ama abla olmuyo ki böyle," diyecek oldu, Cero gibi tek kaş kalkınca bende, sustu hemen. Uysalım benim. Hiçte karşı gelmez ne bana, ne diğer delilere.
Uyyyhhh!
Arkadan cümbür cemaat bir ses!
"Duruuun! Kambersiz düğün olmaaz!"
Ehh! Başı çeken Emoş ve diğerleri koştular yanımıza.
Dizildik itişe kakışa boy sırasına göre basamaklara. Anlamıyorum ki ben, bu neyin telaşı. Deli Cero, saz yok şarkı yok, çekmesin mi zılgıtı?
Oyyyhhhh!
Millet döndü bize bakıyor, gülüyorlar halimize... kesin deli olduğumuzu düşünüyorlar, eh haksız da sayılmazlar.
Peki bizim umrumuzda mı?
Yooo! Hiçte bile... ehh bizde onlardan farklı değiliz. Gülüyoruz habire.
Birce selfi çubuğuna taktığı resimle bir bizim yanımızda, bir bizim önümüzde az uzakta, habire basıyor deklanşöre ve biz on sekizlik kızlar gibi kıpır kıpırız. Gülüyoruz, konuşuyoruz... bir anda keyfe geldik ve Cero yaptı yine yapacağını.
Yanında taşıdığı o ses bombasını çıkardı çantadan, verdi müziği son ses.
Bize eğlence olsun yeter... yer, mekan, kim var kim yok hiç önemli değil.
"Kara üzüm habbesi.. le le le canım!"
Oyyyhhh!
Durduk yere kuruldu halay, geçti başa halaybaşı Emoş...
ehh bende yanında, sallıyoz kafaları, titretiyoruz omuzları, üç adım gidiyoruz bir yerlere ama neresi olduğunu bilen yok Kur'an çarpsın.
Delilikte kimse bizimle boy ölçüşemez derken, uyyyhhh tanımadığımız insanlar, başta kadınlar kaytıldılar halaya.
Dönüyoz babam dönüyoz.
Ceren arada çekiyo zılgıtı... uyuz hızlandırdı halayı.. tepiniyoruzda tepiniyoruz.. ve Birce, koptu halaydan, başladı bizi videoya çekmeye..
Bir gülme aldı beni yine ve kızlarada bulaştı benden.
Hay Allahım ya! Ayırma bizi gülmekten! * * *
Ne çok yoruldum yav! Epeydir böyle tepinmemiştik. İyi oldu valla.
Uyyhhh!
Şu telefonuma bir bakayım, valla anam aradıysa cevap vermedim diye topa koyar, Fizan'a yollar beni.
Oyyhhh!
Vallahide aramış! Sıçtım...
aaaa! w*****p abladan da mesaj var.
Kim olaki? Ayyhhh annem değildir inşallah ya.
Önce mesaja bakayım, savaşa hazırlık yapayım.
Korka korka tıkladım.
Nefesimi kesildi bir anda. Ben mesaja, mesajda bana bakıyor!
Kalbim göğsüme şöyle sağlamından bir yumruk attı.. sonra durdu.. ayarı bozuldu kalbimin. Zembereği boşalmış saat gibi koşturur oldu göğüs kafesimde.
Ne cüretle ya. Ne cüretle yazar bana.
Kahretsin!
Çevrimiçi oldu ya.. baktığımıda görmüştür şimdi. Ahh o mavi tıklar.
Domuzun oğlu: nihayet ya nihayet kullandın şu kartı! Teşekkür ederim..
Uyyhhhh!
Şaşkınlıktan, heyecana, heyecandan öfkeye, öfkeden kızgınlığa dönme dolap gibi dönüp durdum saniyeler içinde ve mesajla en son şaşkınlıkta kaldım yav.
Kız ben yanlışlıkla o uyuzun bana, benim adıma çıkarttığı o kartı mı kullanmışım?
Ayyy salaak beeen!
Öyle kaldım gözlerim ekranda ve hiç farkında değilim, yolun ortasında da kalakalmışım.
"Abla iyi misin? rengin bembeyaz oldu... korkutma beni, çocuklar iyi mi?" diyen Birce'ye başımı kaldırıp baktım. Çok şaşkınım.
Pislik fırsatçı!
O biçim kızgınım şimdi önce kendi dikkatsizliğime, sonra da onun ilk fırsatta yazmasına..
Domuzun oğlu işte!
"Kız noolduuuuu?"
Hah.. buyur burdan yak!
Emoş gördü tabi vurgun yemiş gibi kaldığımı yol ortasında, Birce ile bakışıyoruz... dönüp Emoş'a baktığımda, başka zaman olsa katıla katıla güleceğim inek Şaban koşmasıyla bir telaşla bize doğru yaklaşıyor. Ay şimdi tıkanacak ya o hafif dik bayırı çıktığımız annemin evinin yolunda.
Bak şimdi diğerlerinide telaşlandırdı. Ahh Emoş, ne diyeyim ki sana ben?
Al işte hepsi koşturmaya başladılar. Anam bizde Birce ile sanki arkamızdan alacaklılar koşturuyomuş gibi ne hızlı çıkmışız bayırı.
"Tüü Allah belanızı vermesin... kız... kız... " diyip duruyor, tıkanmış vallahi.
"Kız bi dur, soluklan... Allah Allah ya! Yok bir şey acele bacı. Bugün Aras Aras dedin, iti an çomağı hazırla misali mesaj atmış bana... ona şaşırdım, öyle durdum kaldım işte ya," dememle ayy kıza bir şeyler oldu. Resmen kal geldi kıza.
"Neeeeeeyyy!"
Uyyyhhhh.
Korktum bee! O nasıl bir ney demekti.
"Ney değil canım zurna... hatta zurnanın son deliği," dedim..
"Oyyyy çok şükür Allah'ıma... onca dua kabul oldu demek.... demek ki... ayyyhhh... çok... çok... şükür... ya!"
Kıçından nefes alıyor ama hala konuşmaya çalışıyor.
Deli mi ne?
Bir dakika yaa! Az önce ne dedi o? Dua mı?
"Ney neeey... Emooş! Ne duası ya? Sen bizim için dua mı ettin la orda?" dediğimde, gıcık gıcık baktı bana..
"Hee ettim, nolmuş? Dua etmek benim özgürlük alanım, hesap mı vericem bir de sana tırşik?" dedi bana ya!
Ulan şeytan diyor ki şunun o dua eden ağzının ta ortasına yapıştır bir tane Osmanlı tokatı, nerden geldiğini şaşırsın başımın belası.
"İyi halt ettin Emoş... bi düş yakamdan ya! Ha bu arada çok beklersin, beklerken torun torba sahibi olursun, yetmez bir de üstüne torun bakarsın uyuz! Dua etmişmiş bize. Etme beee. Bi sor bakalım bana, ben istiyor muyum o öküzü, bi sor ya!"
İlla bugün beni delirtecek ya! Offf beee... daraldım ya... daraldım!!
"Sanane ya? Ağız benim, kalp benim dua benim.. istediğimi istediğime ederim yav Allah Allah ya! Sanane be tırşik!" diye çıkıştı ve yine tırşik dedi bana ya!
La bu tırşik ne ya? Bi yandan da buna takıldım. Çok kızdı mı bana böyle diyor, araştırmalıyım bunu..
Ayyyhhh!
Çıldırasım var ve şimdilik ama şimdilik susma hakkımı kullanıyorum bu uyuza.. sensin lan tırşik.. oda neyse artık!
Tövbe tövbe ya!
Herkes yanımıza varınca onlara da kötü bir şey olmadığını söyledim ama içten içe hala çok kızgındım o domuza, bu uyuz Emoş'a ve oyyhhhh! nihayet anamın eve kapağı atabildik. * * *