2- YAREN
Berat elimi tutup “Seni babandan istemeye ne zaman gelsem?” diye sorduğunda birden şaşırmıştım. Böyle bir şey beklemiyordum. Normalde heyecanlanmam gerekirdi ama ben kaskatı kesilmiştim. Belki annemin vefatından sonra babam hemen asistanıyla evlendiği için erkeklere güvenim kalmamıştır.
“Henüz birbirimizi yeterince tanımıyoruz. Hem daha üniversite bitmedi. Önce ayaklarımın üstünde durmak istiyorum. Okul bitince iyi bir staj yapmak için şimdiden araştırmalara başladım.”
Berat yüzünü ekşitip “Babanın koca şirketi var. Çalışmaya ihtiyacın mı var sanki?” dediğinde omuz silktim.
“Olabilir. Ama dediğin gibi o babamın şirketi. Şirket avukatı olmaya niyetim yok. Ben boşanma avukatı olmak için senelerimi Hukuk fakültesinde harcadım. İlk davamda umarım babamınki olur.”
Berat bana umutsuzca baktı. Bu babamın bakışına benziyordu. Babamda tavukların avukatlığını yapmak istemediğim için böyle bakıyor. Ve haliyle sinir oluyorum.
“Senin yerinde olmak isteyen binlerce insan var, farkında mısın? Sen ise şirkette çalışmak istemiyorsun.”
“Evet, istemiyorum. Ve bu konuda daha fazla konuşmakta istemiyorum. Babam yeterince beni darlıyor,” diye huysuzlandım,
“Peki kapatalım bu konuyu, burada baş başayken keyfimizi bozmayalım aşkım.”
Berat bana yakınlaşmaya çalıştığında usulca geri çekildim. “Yaren, beni istemiyor musun?” diye sordu kırgınlıkla.
“Bak henüz ilişkimiz çok yeni… Eğer mesafeli oluşum senin için sorunsa ayrılabiliriz.”
“Saçmalama aşkım, ben evlenene kadar beklerim. Hiç sorun değil.”
Aslında tam da o noktada içimde sıkıntı vardı. Berat sınıfımızın en olgun, akıllı ve entellektüel erkeğiydi. Sınıftaki çoğu kızın hayalini süslüyordu. Annesi ailem gibi Elazığ’lı olunca aramızda bir arkadaşlık başlamıştı ve zamanla bu arkadaşlık boyut değiştirmişti.
Ben ise onun çok yönlü oluşundan etkilenip teklifini aylar önce kabul etmiştim. Şimdiyse sanki ilişkimizde eksik bir şeyler varmış gibi geliyordu… Aşka inanmıyorum ama tutku her ilişki de olması gereken bir histi. Ben Berat’a karşı tutku hissetmiyorum. Belki zamanla olur… Ya da bitirmek belki de en iyisi olacak… Kafam çok karışıktı. Mezuniyet gecesine kadar ilişkime şans vermeye karar vermiştim.
***
1 HAFTA SONRA
Amcamın kızı ve aynı zamanda en yakın arkadaşım olan Tuba öğleden sonra beni görüntülü aradı. Normalde çıkıp bize gelir sıkıldığında ama görüntülü arama yapınca şaşırmıştım.
“Yaren,” dedi burnunu çekerek.
Ağlamış gibiydi. “Neyin var? Ağladın mı?” diye sordum.
Tuba gözlerini kırpıştırarak derin bir nefes aldı. "Babalarımız iflas etti Yaren... Her şeyimizi kaybettik… Ben hiç iyi değilim… Annemde ağlıyor…” dediğinde gözlerim kocaman açıldı.
"Ne? Öyle bir şey olsa babam bunu saklamaz. Emin misin Tuba?”
"Babana sor. Off annem bir şeyleri kırıyor. Anneme bakmam lazım." Güler yengeyi merak etsem de şoktaydım. Bir şey diyemeden Tuba telefonu kapattı. Sonra Tuba’nın abisi Can’ı aradım ama ulaşamadım. İyice merak etmeye başladım.
Babamada ulaşamadım. Özge cadısına ise bulaşmak istemedim. Hazırlanıp Özcan amcamlara gitmeye karar verdim. En azından birlikte ağlayabileceğim kişilerdi.
***
İKİ HAFTA SONRA
İflas ne demek? Eve haciz geldiğinde gerçekten beş parasız sokakta kaldığımızı anladım. Aradan geçen günlerin ardından durumu aynen aktarıyorum:
Babam abim Doğu’yu arayıp iflas ettiğini haber vermedi. Okulu bırakıp dönmesini istemedi. Okul masrafları için halamlardan borç aldı.
Özcan amcamın evine de haciz gelince küçük bir ev kiraladı. Ben de üniversite bitene kadar onların yanında kalmaya karar verdim.
Özge ise babamın iflas etmesine rağmen ondan ayrılmadı. Belki de ben yanılıyorum. Babamla parası için evlenmiş olsaydı eğer illa ki ayrılmak isterdi. Babamla birlikte Elazığ’a yanına gittiğine göre belki de babamı gerçekten seviyordur.
Berat, gitmemi istemiyordu ama babam tek başıma İstanbul’da kalmama izin vermezdi. Belki de araya kilometrelerin gireceği bu ilişkiyi bitirmek en doğrusu olacaktı. Belki de bu bir işarettir.
***
Çay bahçesinde Berat ile karşılıklı otururken elimi tutan Berat’a dönüp derin bir nefes alarak söze girdim.
“Berat… İstanbul’dan ayrılacağım iki gün sonra ve giderken İstanbul’a beni bağlayan hiçbir şey kalsın istemiyorum. Ayrılmak ikimiz içinde en doğru karar olacak.”
“Seni seviyorum Yaren… Baban iflas ettiği için bunalımdasın, doğru düşünemiyorsun. Biraz zamana bırakalım. Kendini toparladığında seni İstanbul’da bekliyor olacağım aşkım.”
“Dönmeyeceğim Berat.”
“O zaman ben gelirim. Zaten annem Elazığlı. Yabancısı sayılmam.”
“Peki zamana bırakalım en iyisi. Hayatımı düzene soktuğumda konuşuruz.”
“Tamam aşkım. Ne zaman ihtiyacın olursa beni aramaktan çekinme. Ve kafanı topladığında seni görmeye geleceğim. Belki seni evlenmeye de ikna ederim…”
“Bilmiyorum Berat. Her şeyden yoruldum. Şu an önceliğim ayaklarımın üstünde durmak.”
“Elazığ’da avukat olan bir dayım var. İstersen onu arayayım sana staj imkanı sağlar.”
“Kendi başımın çaresine bakarım. Dert etme beni.”
“Hayır ya olmaz. Ben hemen dayımı arayacağım. Ve sana staj ayarlayacağım. En azından bunu yapmama izin ver.”
“Peki seni kırmayacağım.”
Berat ile sarılıp vedalaştık. Onunla konuşmak biraz olsun beni rahatlatmıştı. Yıllardır gitmediğim bir şehirde ne yapacağımı bilmiyordum. En azından tanıdık bir avukat olursa işimi kolaylaştırır.
İki gün sonra Berat beni havalimanına bırakırken kuzeninin kartını verdi.
“Avukat dayım Rüzgar Esenler… Aradım konuştum. Yarın görüşmeye bekliyor,” dedi.
“Tamam erkenden giderim. Umarım kabul eder.”
Berat yanağımı okşayıp “Elbette, bizzat babama arattım. Rüzgar dayım seni bekliyor.?sen de beni bekle olur mu? İlerde ikimize ait bir büromuz olacak,” dedi.
“Böyle konuşmasan… Ben sana umut vermek istemiyorum. Gerçekten zamana ihtiyacım var.”
“Biliyorum Yaren, ben sabırlıyımdır. Seni bekleyeceğim.”
“Arkadaşım olarak kalmanı istiyorum Berat. Benim için değerlisin.”
“Sen benim her şeyimsin. Senden bu zor zamanda vazgeçmeyeceğim. Şimdi git Yaren, yakında görüşeceğiz.”
Berat’a bu ilişkinin bittiğini anlatamıyordum. Kalbini de kırmak istemiyordum çünkü o benim için gerçekten değerli bir dosttu her şeyden önce… Ve sırf birkaç ay denedik diye bu dostluğu kaybetmek istemiyorum.
“Hoşçakal Berat.” Ve o an gözlerimden iki damla yaş süzüldü. Berat’tan… Doğduğum şehirden… Eski hayatımdan ve yıllarca günümün çoğunu geçirdiğim hukuk fakültesinden ayrılmak içimi sızlatmaya yetmişti.
Berat bana sımsıkı sarıldı. “Seni seviyorum Yaren. Beni unutma…” diye fısıldadı.
Kartı çantama koyduktan sonra yeni hayatıma doğru yola çıktım. Berat ise arkamda kalmıştı. Onu bir daha görür müyüm bilmiyorum. Ya da dediği gibi sabredip beni bekler miydi? Belki de haklı olan oydu. Bunalımdan çıkınca onu ararsam eğer demekki seviyorum…
Gerçi o zamana dek Berat peşinde dolanan kızlardan birine mi kapılır bilemiyorum… Şu an aşk hayatından ziyade düşünmem gereken bir ailem var.
***