Günler geçmeye devam ederken herkesin sus pus oluşu garipsenecek şeydi. Gerçi daha da garibi vardı, o da Niran'a atılan şüpheli bakışlardı. Öyle görünüyor ki bu bakışlardan rahatsız olan yegane kişi de yine Niran'ın kendisiydi. Anlamıyorlar mıydı? O yapmamıştı. Böyle bir şeyi asla yapmazdı. Cesaret edemeyeceğinden falan değil. Gözü artık öyle kararmıştı ki, her şeyi düşünür olmuştu. Ama yine de yapmazdı, yapamazdı. Ne kadar değiştim dese de vicdanı hala onunla birlikteydi. Üstelik Azad'dan nefret etse de onun da -kısmen- bir insan olduğunun bilincindeydi. Bir insanın canına kıymayı nasıl göze alabilirdi ki? Kendileriyle karıştırmasınlardı onu, Niran'ın gözünü daha o kadar kara bir nefret bürümemişti. Yanındaki sandalyede oturmuş sessizce boyamasını yapan küçük kızdan yana çevirdi gözle