Gamze
Çok güzel. Salaklığım yüzünden korumaların eğlence malzemesi olmuştuk. Bize bakmıyorlardı ama kıkırtı sesi geliyordu. Hep suç bu uyuzun ben zaten onu gördükçe azıyorum. Adam gelmiş bana yok seks ne bileyim ne diyor.
Utancımdan ölmek üzereydim. Halimi anlamış gibi uçak havadayken benim kemerimi çözüp kaldırdı.
- Ne yapıyorsun?
-Gel dedi sadece.
Uçak havadaydı ve ben korkuyordum. Beni uçağın içinde bir bölmeye götürüyordu.
Kahretsin. Arkamızdan kıkırdama sesi geliyordu. Kendimi rezil etmekte üstüme yok.
Oda gibi bir yerdi. Yatağı görünce kanım dondu. Ya da ısındı. Zaten kızışmıştım. Adamın yaptığına bak. Arkamdan bana sarılıp
- Yaptığın şeyden bu kadar ucuz kurtulamazsın. Seni biraz rahatlatalım.
-Yağız ben şey lütfen.
Kulağıma eğildi. Eli göğsüme yaklaşırken
- Korkma sen istemedikçe kasan sağlamda dedi.
Demek oyun oynamak istiyordu. Elini mememe atınca irkilmiş gibi kalçamı aletine sürttüm. Ahh diye bir ses geldi.
- Ne oldu iyi misin dedim masum masum.
- Seni varya zamanı geldiğinde öyle bir sikeceğim ki
- Haa şu kaç hafta yürümeyecektim ? dedim sırıtarak.
Birden beni yatağa attı. Ne olduğunu anlamadan üzerimdeydi.
-Ne yapıyorsun dedim.
- Uyuyacağız sen ne sandın ki dedi.
Beni de yana alıp sarıldı. Küt küt atan kalbimle karnımdan aşağı süzülen tatlı sızıyla başbaşa kalmıştım.
Yavaşça elimi yüzüne götürdüm. Oradan boynuna elim keşfe çıkmıştı.
Soru sorarcasına baktı.
- Dokunmak serbestti unuttun mu dedim.
- Seninim buyur dedi. Ellerimle keşfe çıkmıştım. Yavaşça gömleğinin düğmelerini açmaya başladım. Gözleri keyifle bana bakıyordu. Gömleğini çıkardı. Sonra tutup tşörtümü çıkardı.
- Ben de mi dedim şaşırarak.
- Karşılıklı dedi. Elimi göğsüne atıp gezdirdim. Kasları nasıl da şişiyordu. Bir de başka bir yeri. Gözüm arada oraya takılıyordu. Kemere elimi attım. Elimi tuttu.
- Emin misin dedi. Çok ciddi bir şey sorar gibi.
Heyecanla
- Evet dedim. Pantolonunu da çıkardı.
- Sıra sende dedi. Yutkundum. O da yutkundu.
Bu iş çok eğlenceli olmuştu. Daha birbirimize hiç dokunmamıştık ama çoktan kızışmıştım.
O karşımda sadece boxerı ve önündeki çadırla duruyordu. Bende önünde iç çamaşırlarımla kalmıştım. Elimi tutup yatağa attı beni öpüşmeye başladık. Çok güzel öpüyordu. Alt dudağımı çekmesi. Kendini sert bir şekilde bana bastırması.
Ahh diye inledim ağzına doğru. Bu onu daha da azdırdı. Üzerimizde iç çamaşırı olmasa çoktan içime girmişti. Bundan emindim.
O sürtündükçe belim yay gibi geriliyordu. Elim sırtındaydı. Onun da eli her yerdeydi. Yavaşça boynuma gitti. Boynumu emerken ısırıyor sonra acısını dindirmek için öpüyordu. Mümkünmüş gibi aleti daha çok sertleşip bana baskı yapıyordu.
-Çok güzelsin dedi. Sütyenimi çıkarırken. Utanmam gerekiyordu ama utanmıyordum. Dahasını istiyordum ya da o istememi sağlıyordu. Off deyip memelerime saldırdı resmen. Birini emiyor diğerini eliyle sıkıştırıyordu.
Ben de elimi aramızdaki penisine attım.
Ahh ohh diye inliyordu. Yavaşça elimi getirip götürüyordum üzerinde. Mutlu olmuştu sanırım çünkü o daha da hırçınlaşmıştı.
Tam bir elini küloduma attı ki kapı çaldı.
- Abi bakman lazım dedi. Ben algılayamıyordum.
Üzerimden kalmak istedi ama izin vermedim.
- Hayırr dedim. Sesim boğazıma kaçmış gibi boğuk ve ağlamaklıydı.
O da bir bana bir de kapıya bakıyordu. Dudaklarıma sert bir öpücük yolladı.
-Acil olmasa Yalın kapımı çalmayacağını bilir dedi ve yataktan kalktı. Ben ona bakarken giyinmeye başladı.
- Hemen giyin. Söz veriyorum telafi edeceğim dedi. Ben hâlâ şaşkın ve azmıştım. Giyinmek değil tamamen soyunmak istiyordum ve de soymak.
Beni böyle bırakıp gitti. Resmen gitti. Gitti demişmiydim.
Tuvalete gitti ben o arada giyinmiştim. Bana bir bakış atıp çıktı. Bende tuvalete gittim. Kendimi topladım. Bunu ona ödetecektim. Adımın Gamze olduğu kadar emindim bundan.
Hiçbir şey olmamış gibi tekrar kendi yerime geçtim. Burada adamlar vardı. Bu adam ne iş böyle korumalar falan hiç aklıma gelmemişti bak. Mafya falan olmasın bu. Haa belaya mi çattık yoksa.
Canı sıkkın bir şekilde yanıma geldi.
- Hemen evlenmemiz lazım dedi.
- Anlamadım dedim.
- Sana anlatıcam ama Kayseriye varmak üzereyiz. Buradan direk evlenme dairesine gidiyoruz dedi.
- Emrin olur paşam. Sen hayırdır ya arkamızdan atlı mı kovalıyor dedim sinirle.
- Evet atlı kovalıyor. Hemen evlenmezsek bir daha bu fırsat elimize geçmeyecek dedi aynı sinirle.
- Haa bir ay önce haa sonra sana fark eder mi dedi.
- Eder neler oluyor bilmek istiyorum. Haa senin bu evlilik işi Türkan Şoray kurallarımla bir alakası yok demi dedim gözlerimi kısarak.
- Tam üzerine bastın. Azdım seni hemen becermek istiyorum. Nikahı kıyacam ve seni benim yapacam. Bir itirazın var mı dedi biraz bağırarak.
- Yooo ne yapalımmmm. Mecbur evleneceğiz artık dedim masum bir şekilde.
Sanırım hatırlamıştı. Bana bakıp sırıttı.
- İyi o zaman kadın çabuk olalım da daha işlerimiz var dedi manalı bir sesle.
O Yalının yanına gidip konuşmaya başladı. Kayseriye gelmiştik. Uçaktan indik. Bir araç bizi aldı. Her şey çok hızlı oluyordu. Yağız sürekli Yalınla konuşuyordu. Nikahı nasıl yapacakları kimi ayarladığıyla ilgili.
Bu adam epey tanınmış herhalde gidip kimlikleri verip evlenecektik resmen.
Gizli tutulması için önlemler falan alıyorlardı. Ben sadece konu mankeni oluyordum orada. Kimse bana bir şey sormuyordu. Bari bir çiçeğim olsaydı. Düşündüğün şeye bak. Bir haftada hayatın değişti senin derdin çiçek.
Evlendirme dairesine geldik.
- Kimliğini ver dedi. Verdim hemen.
İşlemler başlatıldı. Birden beni bir odaya götürdüler.
- Çok şey eksik biliyorum ama en azından elbise ve çiçek ayarladım dedi. Gözlerim dolmuştu.
- Neyimiz normal ki olsun o kadar dedim.
Bana o tatlı gülümsemesini yolladı.
- İstersen seni ben giydirebilirim dedi tatlı tatlı.
- Sen soymayı daha iyi becerdiğin için kalsın dedim imalı bir sesle. Kahkaha attı. Off kahkası çok güzel söylemiş miydim. O Yalın denecek adam elinde elbiseyle geldi.
Şu adama gıcık oldum ya. Bizi sen ayırdın mal.
- Yenge bunlar senin dedi.
- Yengee dedim anlamayarak.
- Tamam sen çık Yalın, sende giyin yarım saate nikah var dedi. Oldu paşam emirler verip dur. Başka bir şey bilmiyor bu da haa.
Onlar çıkınca elbiseyi açtım. O kadar yorgundum ki ama elbiseyi görmemle kalbim yerinden çıktı. Çok güzeldi.
Bunu onun aldığına inanamıyordum. Kırık beyaz elbisem harikaydı. Straplez bir elbiseydi. Beli oturuyor ve eteği genişçe açılıyordu. Hemen giyindim. Çiçeği de elime alıp bekledim. Yağız içeri girince bir dondu kaldı. Birden Yalına dönüp
- Senin alacağın elbiseye benn neyse.
- Abi nikah için elbise gönderin dedim bunu göndermişler bende ilk defa gördüm dedi.
Bu halleri gülmeme sebep olacaktı. Elimi Yağızın göğsüne koyup
- Ben çok beğendim teşekkür ederim dedim.
Gözlerime bakıp
- Çok güzelsin dedi. Bunu sabah uçaktaki yatakta da söylemişti. Kızardım birden.
- Hadi gidelim dedi.
Nikah çok sadeydi. Şahitlerimiz Yalın ve yanında adını yeni duyduğum Ateşti. Soruyu sorduğu zaman bir durmadım desem yalan olur. Aklıma gelen şey battı balık yan gider oldu. Evlenirken genelde bu akla gelmemeli ama değil mi?
Nikahtan çıktık. Elimde cüzdanla ayağına bile basmadım tüh dedim içimden. Yağız
- Biraz dan bizim eve gideceğiz orada olanlara seni hazırlamak isterdim ama bende hazır değilim dedi.
- Niye üçüncü dünya savaşı mı çıktı sizin evde dedim.
- Çıkacak pastırmam o da çıkacak dedi.
- Ayy ne pastırması ya bak boşarım seni dedim gülerek.
- O biraz zor işte güzelim artık beni nüfusuna aldın gitmem dedi gülerek.
Bende güldüm.
- Aldık mı başımıza belayı dedim.
- Aldık dedi. İkimizde güldük. Onu böyle görmek çok güzeldi.
Eve gitmeye başladık. O çok tedirgindi. Sahi biz niye apar topar evlenmiştik ki? Susması da cabası.
Baya yol gittikten sonra ıssız bir yere geldik. Ağaçlık yoldan sonra bir bahçeden geçtik. Yağızın arabasını gören selam veriyordu.
Hadi bakalım Gamze, annesinin adı Nazan babasının adı Neşattı unutma.
Kız kardeşi Selin. Babaanne çok önemli. Adı Hanımdı.
Ben bunları düşünürken birden bahçe süslenmiş bizi bekliyorlardı. Nikahı mı duydular acaba. Yok ya benim bile yeni haberim oldu daha neler. Yağız kaygıyla
- Ben söyleyene kadar arabadan çıkma dedi.
Arabadan indi. Etrafını bir kalabalık sardı. Yağız onlarla bir şeyler konuşuyordu. Merakla arabadan indim. Sonuçta onun dediğini yapmak zorunda değildim.
Kendimden emin bir şekilde onlara doğru ilerledim. Baya kalabalıklardı. Hoş bir kız bana bakıp
-Sende kimsin, Yağızın arkadaşı mı? dedi.
- Siz kimsiniz acaba dedim aynı ciddi ve burnu havada tarzıyla.
Elini uzatıp
- Ben Yağızın müstakbel karısıyım. Sen? dedi kibirli bir sesle
- Ne tesadüf bende...