Gamze
İnsanın ruhu yaşlanır mı?
Gençleşme ihtimali var mı?
Bir hafta öncesine kadar monoton bir hayatım vardı. Çalışmak çalışmak ve çalışmak. Kardeşime aile olabilmek. Evin ihtiyaçları, borçlar. Annemin ölümü, babamın kumar ve içkisi sonra ölmesi. Uğraştığım o mafya tipi adamlar. Kendimi 80 yaşında gibi hissediyordum.
Şimdi ise neredeyse hiç tanımadığım bir adam ve aile. Bir evlilik ve sorumluluklar. Tuhaf geliyordu. Hayat yavaş ve monoton iken şimdi hızlı ve ne olacağı belli değildi. Gençleşmiş ve kendimi gerçekten güzel hissediyordum.
Arabada Yalınla otele giderken bunları düşünüyordum. Hiçbir zaman öyle utangaç, saf, tatlı kızlardan olamadım. Hep savaş halinde, açık sözlü biri olmuştum. Babaanneye karşı söylediklerim şimdi saçma geliyordu. Onların arasındaki mesele ama kendimi yine tutamamıştım.
-Geldik yenge.
- Hay yengene...
- Anlamadım.
- Yok bir şey burası onların mı dedim Yalına.
- Evet yenge gel hadi dedi. Arabadan çıkarken benim hazırladığım bavulu aldı.
Otele giriş yaptık. Yalını tanıdılar. Ben yine konu mankeni gibi bekliyorum. Tabi otelde çalıştığımdan bu işlerden anlardım. Otelin müdürüyle lüks dairemize gidelim demi. Özel misafir oluyordum. Yağız Bey gelecekti.
İlginç bir şey daha yeni böyle bir otelde çalışan iken şimdi o otelde kalmaktı. Vay be Yağız beyin nimetlerinden faydalanmaya başlamıştık bile. Gerçi daha önce de bir kaç şeyden faydalandık demi.
Biz odaya gidince Yalın
- Yenge ben aşağıda olacağım. Numaramı versem olur mu? Kapıda Ateşi bırakacağım ama ne olur ne olmaz.
- Olur 05... numara mı verdim.
- Bende seni çaldırıyorum. Telefonu almak için çantamı aldım. Telefon sessizde kalmış kahretsin. 20 cevapsız arama.
- Tamam Yalın ben kaydederim.
- Tamam yenge dedi çıktı.
Odanın kapısını kapatıp hemen Aslıyı aradım.
- Alo kızım neredesin ya sen. Meraktan öldüm. Arayacağım demiştin.
- Aslı bir dur anlatacağım.
- Tamam ama bak Çağla da sana ulaşamamış. Beni aradı onu da bir ara.
- Gördüm ilk seni arayayım dedim. Korkuyorum onu aramaya.
- Korkma olduğu gibi anlat.
- Oldu Aslı zaten, Çağla çıldırır. Sakın sen de bir şey söyleme.
- Söylemem zaten eee ne oldu? Sen şu yakışıklıyla ne yaptın?
- Sorma ya dedim.
- Sordum artık hadi dedi.
Bende olanları bir bir anlattım. Tabi uçakta olanları ve aileyi. Babaanne ve anne teyzeyi. Şaşkınlıkla beni dinliyordu.
- Şimdi siz evlendiniz off be hani nikah şahidin bendim dedi.
- Bir bu mu kaldı aklında. Ne olur Aslı ya kızma bana. Bak zaten zor durumdayım.
- Neyse kız bak ne diyeceğim senin anlattıklarına göre adam kalça fetişi.
- Nee
- Bak burada tecrübe konuşuyor kızım. Bazı adamlar göğüslere, bazıları kalçalara, bazıları ayaklara takar.
- Ayak mı dedim iğrenerek.
- Bi kesme sözümü çekirge. Ayy ikimizde gülmeye başladık.
- Dinliyorum üstad dedim.
- Seninki popolara takmış. Yani göt anladın mı dedi. Güldüm.
- Aynen aynen göt dedim gülerek.
- Sen şimdi oraya çalış. Etkilemek için mutlaka kullanman gereken şey kıçın.
Bana bazı taktikler verip duruyordu.
Bu kız tam deli ya. Böyle bir zamanda bile beni güldürüyordu. Ama söylediklerinde haklıydı. Adamı etkilemem lazımdı. Böylece planımız işlerdi.
Vedalaşıp kapattık. En zoru Çağlayı aradım. Açmasını istemiyordum. Çaldı çaldı ve en sonunda açtı.
- Alo
- Canım nasılsın?
- İyiyim abla sen nasılsın?
- Ben de iyiyim nasıl olsun?
- İş yerinde misin? Şey sana bir şey söyleyecektim de.
- Söyle canım iş yerinde değilim dedim sıkıntıyla.
- Abla benim şeyy.... birazcık paraya ihtiyacım var da. Maaşını almadığını biliyorum ama hoca bir kitap istedi bursum da yetmez. O yüzden şey ettim. Biliyorsun yoksa
- Çağlaaa diye kızdım. Tabi ki de benden isteyeceksin. Ne kadarsa söyle veririm. Böyle şeylerin adı bile yok sen okuyacaksın dedim.
- Tamam abla kızma sen niye işte değilsin dedi.
Gel de söyle şimdi nasıl söyleyeyim ki.
- Çağla bak ben biriyle tanıştım. Uzun zamandır konuşuyoruz. Ailesiyle tanıştırmaya getirdi dedim bir çırpıda. Çokta yalan sayılmazdı değil mi yani yok bee beyaz yalan.
- Anlamadım abla sen biriyle mi görüşüyorsun. Bana niye söylemedin dedi sakince.
- Tam olarak anlaşamadan sana söylemek istemedim canım anla ne olur ?
- Ciddiyiz dedin ama
- Evet ama bak olaylar biraz tuhaf, en yakın zamanda seninle tanıştıracağım. Sadece bana şans dilesen olmaz mı?
- Tabi ki de abla. Seni ne kadar sevdiğimi bilmiyor musun? Biriyle tanışman çok güzel, bütün hayatını bana adayacaksın diye korkmuştum. Lütfen mutlu ol başka bir şey istemiyorum dedi.
- Sağol canım ama unutma sen benim hayatımsın zaten ne olursa olsun.
- Abla beni çağırıyorlar sonra konuşalım mı dedi.
Sesi buruktu ve canımı yakıyordu.
- Tamam benim minik farem dedim gülümseyerek.
- Abla yaaa diyerek o da güldü. Böyle dememden hiç haz etmezdi.
- Görüşürüz dedim.
- Görüşürüz.
Telefonu kapattım ve içimdeki burukluğu atmaya çalıştım. Doğruyu söylesem karşı çıkardı. Evlendik de diyemezdim bir anda. En iyisi buydu bence.
Telefonla kalan son paramı Çağlaya gönderdim. Beş parasız bilmediğim bir yerde bilmediğim bir adamı beklemek. Bakalım daha neler göreceğiz dedim kendi kendime.
Biraz karın ağrım vardı. Tuvalete gittim veeee regl olmuşum.
Bu günü bulması kafamı duvara vurma hissi oluşturuyordu. Ya akşama Yağız gelecek ve beni yatağa atacaktı. Olmaz ki şimdi bu?
Şimdi cidden sinirlendim. Ne yapacağımı bilmez halde üzerimi değiştirdim. Karnımda çok ağrıyordu. Aslıyı aradım telaşla. Onunla konuşup biraz derdimi anlatayım dedim.
Bana söylediği şeyler iğrençti. Hastayken nasıl zevk alabilirim ki ya da verebilirim. Telefonu kapatıp kendimi yatağa attım. Üzerimi örtüp uyudum.
Rüyada mıyım? Biri gerçekten beni soyuyordu. Gözümü açmamla karşımda bir adet Yağız.
- Ne oluyor ya dedim üzerimi örtmeye çalışarak. Karşımda çırılçıplak duruyordu. Şoka girdim resmen. Kaslı kolları, tüysüz göğsü ve aşağı inmemle daha da şok oldum. Üçüncü bacak mı lan bu?
Bir eli hala popomdaydı. Bu adamın kesinlikle benim popomla bir sıkıntısı var benden söylemesi.
- Uzun gecemiz için hazırlık dedi. Tam üzerime çıkacakken ittim.
- Durur musun?
- Hayır dedi ve öpmeye başladı beni. Dudaklarımı ağzının içini almaya çalışıyordu. Ellerimi göğsüne koydum ve ittim.
- Senin derdin ne diye sordu en sonunda.
- Biraz konuşabilir miyiz? dedim.
- Hayır dedi kesin bir dille ve üzerime eğildi. Bende tekrar ittim yana düştü.
- Sakin ol sakin ol, diye kendi kendine söyleniyordu.
- Ne oldu Gamze beni öpüp evlendik diyen sen değil miydin?
- Ama ben şey dedim. Gerizekalıyım haa niye utanıyorsam.
- Nee dedi tekrar sinirle.
- Hasta oldum dedim utançla
- Ne hastası iyi misin hastaneye götüreyim mi dedi bu sefer telaşla.
Yeminle gerizekalı bu ya mal mal suratıma bakıyor.
- Hayır regl oldum off dedim sinirle.
Bir an suratıma baktı.
- Şaka demi bu, lütfen, şaka yapıyorsun.
- Hayır maalesef.
Oflayarak gözünü açıp kapattı.
- Çok mu ağrın var?
- Biraz dedim ama vardı ona nasıl söylerim.
- Bak benim için sıkıntı değil dedi bir umut yüzüme bakarak.
- Lütfen saçmalama dedim sinirle.
- Tamam tamam haklısın sonuçta bu ilkin. Ama şu halime bak ya dedi sinirle eliyle o koca şeyi gösteriyordu.
Ellerimi yüzüme kapatıp
- Özür dilerim dedim.
Ellerimi yavaşça çekti.
- Senin suçun değil dedi ama sesi neşesini kaybetmişti. Yataktan kalkmaya çalıştı. Elini tuttum.
- Ne yapıyorsun?
- Gidiyorum.
- Nereye dedim hayretle.
- Seni beceremediğime göre ya soğuk bir duş almam lazım yada kendimi rahatlatmam dedi.
- Nasıl yani? Nasıl yapacaksın ki dedim. Ne saçma cümleydi bu.
Elimi o koca şeye uzattım. Hala biraz uyku sersemiydim. Elime sığması imkansızdı. Çok sertti ama kadife gibi bir yüzeyi vardı.
Elini ellerimin üzerine koyup
- Yapma dedi boğuk bir sesle.
Tabiki de onu dinlemedim. Doğruldum ve o yatağın üzerinde öylece uzanırken elime o aleti aldım.
Aslıyla konuşmuştuk ama bu çok ilginçti. Ne yapacağımı bilemedim. Gözlerine baktım.
- Ne yapacaksın dedi sesi biraz hırıltılıydı.
- İnsafıma kaldın Yağız bey dedim.
Çok sakince güldü.
Yavaşça ellerimi üzerinde gezdirirken ellerini elimin üzerine koydu. Belli bir ritim halinde yukarı, aşağı gelgitler yapıyordu elimin içinde.
Ondan ahh diye sesler geliyordu. Onu böyle azgın ve bana ihtiyaç duyar gibi görmek bana iyi gelmiyordu. Bende azıyordum. Ben hızlanınca o da kalçasını yukarı doğru oynatıyordu.
- Ağzına al dedi o hırıltıların içinde.
- Hıı dedim.
- Lütfen
- Lütfen em beni dedi soluk soluğa.
Elim birden yavaşladı. O çıplak, ben de sadece iç çamaşırları vardı. Dudaklarımı yaladım. O da yaladı dudaklarını.
Gözlerinin içi simsiyah olmuştu. Yavaşça bir dilimi sürdüm. Dondurma yemekle aynı demişti Aslı ama bu beş altı birleşmiş dondurma gibiydi nasıl ağzıma alacaktım. Yavaşça ucunu emdim.
- Ahh hadi kızım dedi Yağız. Bir taraftan saçlarımı eline doladı. Beni aletine doğru götürüyordu. Ağzımın içi yırtılacaktı. Ama öyle sesler çıkarıyordu ki ben de tahrik oluyordum. Daha da hızlanmıştı.
Gırtlagıma kadar alıyordum. Onun heyecanı bir tuhaftı.
- Yutabilir misin diye sordu. Sanki maraton koşmuş gibi bir sesle.
Birden panik oldum. Olumsuz anlamda kafamı salladım. Ağzımdan aletini çıkardı. Titreyerek yatağa boşaldı.
Ben şaşkındım. Yanlış bir şey mi yaptım acaba. Yutmak deyince tuhaf hissettim. Onu üzdüysem ne yapacaktı?
Ona bakıyordum hala mal gibi. Nefesini kontrol etti. Bana döndü. Gözlerimin içine bakıyordu.
Beni kolumdan çekti yanına aldı.
Alnımı öptü. Yüzüme bakınca durgunluğumu fark etmiş olacak ki
- Ne oldu dedi.
- Özür dilerim dedim kısık bir sesle. Dirseğinin üzerine kaydı ve
- Neden dedi. Kaşlarını çatmıştı.
- Ben şey yani...
Niye utandım ki birden gerizekalı. Adam merakla yüzüme bakıyordu.
Ellerimi yüzüme kapattım.
- Yutmadığım şey işte onun için. İnan ne yapacağımı bilemedim dedim.
Bir kahkaha sesi geldi. Parmaklarımı araladım. Gulüyordu bana uyuzzzz ne olacak.
Yüzümü iyice kapattım. Ellerimi çekti. Bir elinde hapsetti. Yavaşça elini çenemden tutarak yüzümü okşuyordu.
- Bir bakirenin bana böyle bir şey yapacağını söyleseler hayatta inanmazdım. Bunlar önemli şeyler değil zamanla yaparsın ya da istemezsin bu senin kararın. Kendini böyle kısıtlama.
- Ama ben senin zevkin için buradayım dedim mahsun bir sesle.
- Zevkimin tek taraflı olduğuna inanmıyorum. Bizim zevkimiz için dedi gözlerimin içine bakarak.
Kafamı eğdim ne diyeceğimi bilmiyordum.
- Gamzee. Bir daha sakın kendini mecbur hissetme böyle şeylerde.
- Hem sana öğreteceğim daha çok şey var bence bunlara kafanı yor dedi ve beni öpmeye başladı. Alt dudağımı ağzının içine aldı. Yavaşça çekiyor ısırıyor beni kendi içine çekiyordu.
Üzerime çıktı. Kendini bana bastırıp ellerimi iki yanımdan açtı. O kadar güzeldik ki. Bütün vücudu benim üzerimdeydi. Her yeri her yerimde.
Öpüşünü derinleştirdi. Bende belimi yay gibi germeye başlamıştım. O bastırdıkça bende kendimi ona sürtüyordum.
Birden durdu. Alnını alnıma dayadı.
- Lanet olsun durmak zorundayım.
Ikimiz de nefes nefese kalmıştık.
- Kaç gün sürecek bu durum.
- Ben anlamadım. Ne diyor ya bu adam böyle.
- Reglin
- 6 dedim ahh bunları söylemek zorunda mıydım sanki.? Evet gerizekalı adam sana bir şeyler yapmak istiyor ya.
- Off 6 mı dedi. Kendini yana attı. Yüz ifadesi gerçekten komikti. Gülme sırası bendeydi.
- Çok mu komik. Bu halim seni güldürüyor mu ?
- Evet öyle. Sanırım biraz bekleyebilirsin dedim.
- Bakıp göreceğiz bekleyip bekleyemediğimi dedi.
- O ne demek.
- Yok bir şey deyip bana sarıldı. Aklıma kurt düştü bir kere ama takılmamaya çalıştım.
- Babaannenle nasıl geçti dedim konuyu değiştirmek için. Bana baktı ciddi bir şekilde.
- Neee dedim anlamaz gibi
- Boşanmamıza karar verildi...
Neeeeee.