Gamze
- Ne boşanması sen ne diyorsun Yağız dedim sakin kalmaya çalışıyordum ama kulaklarıma inanamadım.
Fazla bağırdım sanırım kulağını kapattı.
- Sakin olur musun?
- Olamam dedim sinirle
- Sahte bir evliliğin boşanması niye seni böyle panik etti dedi.
- Sahte bir evliliğin boşanması diye ağzına ökündüm. Kahkaha attı. Gerizekalı yaa.
Uzanıp arkamı döndüm. Elini omzuma atıp beni kendine çevirmeye çalışıyordu. Trip attığımı fark edince kızdı. Beni bir hışımla kendine çevirdi.
- Yoksa sen... Tuhaf tuhaf bana bakıyordu.
- Ben nee dedim aynı sinirle
- Gamze sakın ama sakın bana aşık olma dedi kuru ve net bir sesle.
Şoka girdim. Şaşkınlığımı yüzümden okumuş olacak ki
- Ne aşkı sen ne demeye çalışıyorsun dedim. Üzerimden atmaya çalıştım ama milim kımıldamadı zalımın oğlu.
- Ben şimdiden söyleyeyim de
Daha tanışalı üç gün olmuş ne aşkı be. Salak bu adam yemin ederim. Her şeyi bırakıp buraya geldim. Paramı alamazsam Mafya beni öldürür ya da kim bilir neler yapar ? Adamın derdine bak.
- Yağız yeter saçmalama bence bir anlaşma yaptık. Evimi bile arkadaşıma bıraktım. Kardeşimin hiçbir şeyden haberi yok. Bilmediğim, sadece googledan baktığım ünlü bir adamla başka bir şehirde hemen evlendim. Ailesi başka kızla evlendirmek istiyormuş hiçbir şeyden haberim bile yok. Sen tutmuş bana aşık olma diye artistlik yapıyorsun. Tek derdim o değil mi benim haa diye sona doğru bağırdım.
Yüzüne sinirli bir şekilde bakıyordum. Burun burunaydık.
- Sen niye bağırıyorsun ya gece gece dedi sakince yana kaydı. Beni de çekip sarıldı. Ben mi bağırdım. O sinir etti ama ben niye suçlu gibi azarlandım ki ?
Kurtulmaya çalışırken
- Durr artık dedi. Sakince bekledim. Sırtım onun göğsüne dayanmıştı. Birde altımda o kilot parçası olmasa arkamdan bir şey bana yaslanmıştı.
Gel de kafayı yeme şimdi. Yutkundum hiç ses etmedim.
- Bak Gamze evden kimse bizi kabul etmiyor. Babaannem boşanmamı istedi. Ailenin ortak kararı bu ama merak etme kesin bir dille reddettim. Bir sonuca varamayınca ben buraya geldim. Ne olacak ben de bilmiyorum ama sözümden asla dönmem güzelim dedi enseme öpücük atarak.
- Onlar kabul etmedi yani bizi. Babaanne elini öpmeme izin verdi. Neden böyle bir şey yaptı anlamadım.
- Babaannem ikna edilebilir gibime geldi babam kesinlikle karşı çıkıyor.
- Eee ne olacak şimdi dedim.
- Sen merak etme onlar istesin ya da istemesin sen artık benim karımsın. Bu hiçbir şekilde değişmeyecek.
- Göreceğiz dedim mırıltıyla.
- Uyuyalım mı artık dedi
- Tamam, pijamalarımı giyeyim dedim kalkmak isterken beni daha sıkı sardı.
- Bu pozisyondaaa
Kendini bana dayayıp uyudu. Benim uykum gelmiyordu. Kalkamıyordum da nasıl sarmış öyle beni.
- Yağız sırası değil ama babamın kumar borcu dedim cümlemi tamamlayamadan
- Hallettim o adamlar bir daha seni ve kardeşini rahatsız edemeyecek dedi.
- Nasıl yani
- Nasılını boşver uyu artık dedi.
Sarılıp cidden uyudu.
Ne yapacağımı bilmiyordum. Şimdiye kadar hep kendi işlerimi kendim yaptım. Asla kimseye minnet etmedim. Şimdi ise ne söylesem ben hallettim yada halledeceğim diyen biri yanımda.
Sırtımı dayayacağım duvar desem değil bana sakın aşık olma diye uyarıyor.
Arkadaşım desem ki asla arkadaşlar böyle şeyler yapmazlar. Kim bu adam?
Hayatımda nasıl böyle omzumdaki yükleri halledebiliyor ki?
Derin derin nefes aldım...
Ne ara uyudum ben. Ahh inlemenin ağzımdan kaçmasıyla Yağız popomu daha çok sıktı. Bu adamın gerçekten popolara karşı bir şeyi vardı bu nedir? Arkamızı dönmeye gelmiyor.
El sürekli orada alışkanlık yaptı haa.
Yüzüm boynundaydı. Kokusu çok güzeldi yaa.. Kendimden geçiriyordu beni. Kokusunu iyice içime çektim. Gözlerini yavaşça açtı.
- Günaydın dedi uykulu sesiyle
- Günaydın.
Bilin bakalım eliyle yine ne yaptı? Neyse işte gözlerime bakıp beni öpmeye başladı. Alt dudağımı dudaklarının arasına almış ısırıyordu.
Ağzına doğru inledim. O da inledi. Hmm karşılıklı güzel bir ahenk bu.
Birden beni altına aldı. Üzerimde kendini bana bastırıyordu.
- Öpücüklerin ben de bağımlılık yaptı.
-Dikkat et de bana aşık olma dedim dün onun söylediği gibi. Yüzü birden ciddileşti.
- Öyle bir ihtimal yok dedi sert bir sesle.
- Şaka yaptım bu kadar ciddiye alma dedim ama üzerimden kalktı.
- Duş almam lazım dedi ve banyoya gitti.
Ben arkasında mal gibi kaldım. Ne oldu şimdi ne yaptım ki ben? O halde kalkıp yatağı topladım. Pijamalarımı alıp üzerime geçirdim. Dün bavulumu boşaltamamıştım. Önce kendi hazırladığım bavulu açtım. Dolaba yerleştirip siyah bir tayt ve yarım kol çıkardım.
İç çamaşırı, diş fırçası ve yüz kremlerimin olduğu çantayı yatağın üzerine bıraktım.
Bavulu da bir yere koyduktan sonra diğer bavula bakmadım bile. Sonuçta o uyuz almıştı değil mi? Niye öyle davrandı ki ben ona ne yaptım? Kendi söyleyince iyiydi tabi.
Birden dışarı çıktı. Kapı açılınca bir an korktum. Havluyla çıkılır mı zalımın oğlu? Gözüm kaydı ama hemen topladım. Bakma Gamze o uyuza bakma. Tam konuşacakken yanından geçip banyoya gittim.
Kapıyı kapattım. Gerizekalı ya bu adam. Gel, git, otur, kalk, arabada kal, ben hallettim. Düşünme uyu offf. Yeter ya bu ne böyle? Suyun altına girdim. Su aktıkça kendimi sanki dertlerimden kurtulur gibi hissediyordum.
Ben bu değilim. Bunu o uyuz bozuntusu da görerecekti. İşlerimi hallettim.
Saçlarımı kurutup taytımı ve tşörtümü giydim.
Sen güçlüsün unutma diyerek banyodan çıktım. Yağız yan oda da gelen elemanları gönderiyordu. Masaya kahvaltı hazırlamışlardı. En son uçakta yemek yemiştim. Hasta olmadan bu işi halletmeliydim.
- Bir an banyodan çıkmayacaksın sandım pastırmam.
- Hay senin pastırmana...
- Eee ne olmuş pastırmama.
- Yok bir şey. Çok acıkmıştım. Teşekkür ederim dedim. Sandelyeye oturdum.
- Afiyet olsun. O da karşıma oturdu. Yemeklerimizi yemeye başladık. Kahvaltı süperdi ve pastırma vardı. Şaka gibi bu adam ya. Kaba etlere bu adamın zaafı var.
Bir pastırma alıp ağzına attı. Dudaklarını yalaması ve o çiğnerken yüzünde oluşan o memnuniyet bana bir sıcak bastı. Reglim zaten, yapma uyuz, yapma. Aşağı doğru tatlı bir sızı gidiyordu.
Yutkundum.
- Çok seviyorsun herhalde
- Neyi ?
Gözlerimi pastırmaya diktim.
- Evet gerçekten severim. Hayatta pastırma kadar beni mutlu edemeyen insanlar var sonuçta dedi.
- Haklısın sanırım dedim. Bir pastırma aldı bana uzattı. Bende aldım ama alırken bilerek parmağını yalayarak aldım. Mmm diye ses çıkarıp gözlerimi kapattım.
Tadı gerçekten güzeldi. Gözlerimi açtığımda bana gözleri kararmış bir şekilde bakıyordu.
- Ne oldu dedim. Boğazını temizledi.
- Yok bir şey dedi.
-Tamam
- Tamam
- Bu gün eve gideceğim. Sende benimle gel. Hem babaannemin seni görmesi ve tanıması iyi olur dedi.
- Sen tanıyorsun sanki dedim.
- Evet tanıyorum. Ne kadar masum ve tecrübesiz olduğunu görüyorum. Sadece bir bekaret değil bu dedi yemeğini yiyordu.
- Neyse.
Sonuçta beni öylece bırakıp gitmişti. Daha sayamadığım bir sürü şey.
- Gece söylediğin şey doğru mu ? O adamlar artık bana ve kardeşime bir şey yapamayacaklar mı?
- Dün de söyledim. O konuyu hallettim merak etme artık.
- Nasıl ama ?
- Orası bana kalmış. Sözüme güven bu kadar. Kardeşini de bir süre iki adam gizlice izleyecek.
- Bunları ne zaman hallettin dedim şaşkınlıkla.
- Güzelim hallettim işte bence bunları kafaya takma.
Sinirlendim iyice bu adam beni zerre tanımıyordu. Sineye çek, sus Gamze, sırası gelir elbet dedim kendi kendime.
- Dün neler oldu ben gittikten sonra ?
Hem sen neden annene teyze diyorsun?
- Çünkü teyzem o kadın dedi sert bi şekilde.
- Anlamadım.
- Annem öldü. Annemin kardeşim dediği kadın yani teyzem babamla evlendi. O yeğenim dediği kızda kendi ailesinden tek kişi. Kendi bitti bir de o kızı ailemize alacak işte dedi. Sesi gayet soğuk ve sertti.
- Ben çok üzgünüm, bilmiyordum.
- Üzülme senin suçun değil zaten. Bunları üzülmen için değil bil diye söylüyorum. Yarın ailemle karşılasacaksın. Daha önce anlatmalıydım ama işlerim yoğundu unutmuşum işte dedi.
Konuşmak istemiyordu anlamıştım. Merak ettiğim başka şeyler de vardı.
- Son bir şey daha sorabilir miyim?
- Sor
- Peki kız kardeşin öz mü? Salak mısın kızım merak edecek bir bunu mu buldun?
- O benim gerçek kardeşim. O kadın onun annesi olabilir ama babamız bir. Elime doğdu anladın mı? Çok sinirlenmişti.
- Anladım özür dilerim seni kızdırmak, sinirlendirmek istemedim.
- Tamam neyse bak ben eve gitmeliyim. Hazırlan sende geleceksin dedi.
- Hazırım zaten.
- Bu halinle mi geleceksin?
- Evet ne olmuş?
- Sen artık Yağız Karamanın karısısın.
Böyle günlük şeylerle babaannemin yanına gidemezsin yapma lütfen dedi.
- Üfff amma da elitmişiz dedim.
Masadan kalktım. Elimi tuttu.
- Çıkarmazsan ben parçalarım.
- Hmm öyle mi onu itip kaçmaya başladım.
- Yakalarsan parçalarsın dedim. Arkamdan geliyordu. Benim kaçacak yerim yok ne tarafı gitsem arkamdaydı. Birden beni çekip kollarını bana sardı.
- Benden kaçış yok güzelim.
- Bunu anladım artık.
Gözlerimin içine bakarak beni öptü. Sonra bacaklarımı beline doladı ve bende zıpladım. Yavaşça popomu yoğuruyordu. Beni kotuna bastırarak ileri geri götürüyordu. Ellerimi boynuna dolamıştım. 6 gün daha nasıl bekleyecektim bilmiyorum. Dudaklarımı ağzının içine hapsetmişken kapı çaldı. Kahretsin.
Israrla çalıyordu. Yine o Yalın denecek adam abi, abi diye sesleniyordu. Bu adamı öldürecektim.
Yağız beni indirdi. Titriyordum ve dengemi zor sağladım.
- Sanırım Yalını kovmalıyım dedi.
- Şuana kadar senden duyduğum en iyi sözlerden biri olabilir dedim gözlerimi devirerek.
Gidip kapıyı açtı. Yalının sesi geliyordu. Babaannesi gelmiş buraya. Yağız zaten gitmeyecek miydi? Neden geldi bu kadın şimdi? Dün elini öptürüp akşamına boşan diyen bu değil miydi? Off nasıl bir aileye gelin geldim?
Bir de Yağız beş senede 3 çocuk istiyorum diyordu. Ailesi daha baş başa kalmamıza müsade etmiyordu. Yalını da kesin onlar tuttu. Kadın operasyon çekti odama ya...