Alisya yeni güne içinde kocaman bir huzurla uyandı. Onun için artık sabahlar ayrı bir anlamlıydı. Her sabah günün aydınlandığını bildiren daha doğrusu gününü aydınlatan mesajlarla açıyordu gözlerini. Bugün günlerden pazartesi Joseph yine sahne alacaktı. Alisya her zamanki gibi onu dinlemeye gidecekti. Aslında bugün her zamankinden farklı olacak. Çünkü artık o sıradan bir dinleyici değildi. O Joseph’in sevgilisi idi. Bugün ilk defa sevgilisi olarak onu dinlemeye gidecekti. Sevdiği adamı dinlemek, hele ki kalbinde o kadar yoğun duygularla dinlemek nasıl bir duygu, bugün nasıl olacaktı. Gerçekten merak ediyordu. Bugün her zamankinden daha bakımlı ve daha güzel olmalıyım dedi kendi kendine. Ne de olsa sevgilimi “ bunu derken çok tuhaf hissetmişti kendini, kalp ritmi öyle bir hızlanmıştı ki hakim olamıyordu.” Evet Joseph ile sevgiliyiz ama ağzından çıkana kendi bile inanamıyordu. Cümlesini usulca tamamlamaya çalıştı. “ne de olsa sevgilimi dinlemeye gideceğim” diye sindire sindire tekrarladı kendine o cümleyi. Tam Joseph’i düşünürken telefonunu bir heyecanla eline aldı. Her zamanki gibi Şurimşine adlı kişiden bir mesaj vardı. Bu mesaj diğer mesajlardan farklıydı. Telefonu eline alır almaz bu farklılığı hissediyordu sanki. İçini apayrı bir heyecanla kaplayan güzel bir mesaj almıştı Alisya. “Günaydın güzellik” yazıyordu mesajda. İki gündür sadece günaydın şeklinde gelen mesajlar artık yerini samimi ve güzel iltifatlı sözlere bırakmıştı. Alisya bu durum karşısında ne yapacağını şaşırdı. Beş dakika boyunca telefona baktı. Sanki mesajı hafızasına kazımak istiyormuşçasına tekrarladı defalarca. Kendine geldi ve ne diyebilirim ki bu mesaja karşılık olarak, çekingen ve utangaç bir tavırla sadece “Günaydın” yazmakla yetindi. Ama kendine kızdı, bir yandan da “çocuk sana “Günaydın güzellik” diyor sen odun gibi sadece günaydın diye karşılık veriyorsun. İltifat etmeyi bilmez misin, ama bir yandan da ne diyebilirdim ki “Günaydın yakışıklı” mı deseydim” diye alay etti kendiyle.
Saatler geçiyordu ve Joseph ile tatlı bir sohbet devam ediyordu. Sohbet esnasında Joseph “bugün beni dinlemeye geliyorsun değil mi” diye bir mesaj attı.
Alisya heyecanını gizleyemedi isteğini telefonda yazdıklarından belli eden bir şekilde “gelmez olur muyum, geleceğim elbette. Az önceki o büyüleyici kelimeleri Joseph’e de kullanmıştı, kendinden geçerek. “Ne de olsa sevgilim şarkı söyleyecek” diye bir mesaj attı Joseph’e ardından hemen telefonu koltuğa fırlattı. Sonradan farkına varmıştı neler yazdığının ve yüzü kıpkırmızı olmuştu. Telefonu alıp tekrar tekrar okudu yolladığı mesajı. Joseph’ten gelecek olan mesaja hazır değildi. Hemen o anı aklından atıp heyecanını yatıştırmaya çalıştı. Mutfağa gidip kendine bir kahve pişirdi. Elinde kahvesi ile koltuğa döndüğünde mesaj gelmişti.
Mesajda, “Evet ne de olsa sevgilim olarak beni dinlemeye ilk gelişin olacak ”diye yanıtlamıştı. İkisinin de heyecanı yazdıkları mesajlardan belli oluyordu. Alisya heyecandan zangır zangır titriyordu o ayrı bir meseleydi zaten. “Artık sevgiliyiz, hâlâ alışamıyorum. Her sevgili lafını duyunca bir heyecandır alıkoyuyor beni benliğimden. Buna alışsam iyi olur. Yoksa Joseph ile yüz yüze olduğumuz bir an düşüp bayılabilirim.” Kendi kendine gülümsedi ve daha fazla oyalanmadan hazırlanmak için “Joseph’e o zaman saat 13. 00’da Aşıklar Caddesi'nde görüşmek üzere” diye bir mesaj attı.
Joseph, “görüşmek üzere güzellik” diyerek sonlandırdılar mesajlaşmayı.
Alisya kahvesini yudumluyorum, bir yandan da yüzündeki tebessüme engel olamıyordu. Birdenbire sorgulayıcı bir tavırla “sanki çok mu soğuk konuşuyorum, biraz daha ılımlı yaklaşabilirim bence. Artık iki yabancı değiliz. Eski Alisya ve Joseph ilişkisi yerini dillere destan bir aşka bırakmıştı, mesafelerin de yavaş yavaş daralması gerekir. O güzel iltifatlarla bunu yapıyordu. Ben de zamanla aşacağım bu durumu, kendime inanıyorum” diye motive etti kendini. Hemen kahvesini bitirdi ve koltuktan şarkılar mırıldanarak kalktı. Odasına çıktı ve hazırlanmaya başladı.
Bugün her zamankinden çok daha güzel olmalıyım diye düşündü. Tam keyifle hazırlanamaya başlarken telefonu tekrar çaldı, heyecanlandı Alisya. Arayanın Joseph olduğunu düşündü ve bir heyecanla koştu telefonun yanına. Hayal kırıklığına uğramış gibi ir ifade belirdi yüzünde. Arayanın Vena olduğunu gördü. Telefonu isteksiz bir şekilde açtı. “Efendim Vena”
Vena, bir memnuniyetsizlik olduğunu anlamıştı Alisya’nın ses tonundan. “Ne haber Alisya bir terslik mi var?” diye sordu.
Alisya, ses tonunu düzelterek “hayır yok hazırlanmaya başlamıştım da tam o sırada sen aradın.”
Vena, meraklı bir sesle “ya nereye gidiyorsun” diye sordu. Günlerden Pazartesi olduğunu unutmuştu.
Alisya, sesinde yine o etkilenmişliğin belirtisi olan bir tonla “Joseph’i dinlemeye gidiyorum, yani daha doğrusu sevgilimi...” bunu derken yine bir tuhaf hissetmişti kendini Alisya. Yüzünde bir sıcaklık, karnında kelebek uçuşmalarını hissetti.
Vena, “Ooo, çifte kumrular sizi. Bugün pazartesi günü olduğunu unutmuşum. Tamam o zaman ben seni daha fazla oyalamayayım. Kendine dikkat et Divane aşık. Heyecanlanıp bir sakarlık yapma aman ha” diye uyardı Alisya’yı gülerek.
Telefonu kapattılar. Alisya bir kuş kadar özgür hissediyordu kendini, şarkılar mırıldanarak odasında yer alan boy anasının karşısına geçti. Kendini bir güzel süzdü ve “Ne kadar güzelim,” diye kendine bir iltifat etmeden geçemedi. Oyalana oyalana hazırlanıyordu Alisya. Keyfine diyecek yoktu ki bir de baktı ki saat 12.30 olmuş. Keyfin yerini hemen bir telaştır sardı ortalığı. Çok az vaktim kaldı hemen hazırlanıp çıkmam lazım diyerek velveleye verdi ortalığı. Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş derler ya adeta öyle oldu. Bir hışımla hazırlandı ve son olarak hoş kokulu parfümünde sıkarak kendini birden dışarı attı. Joseph’ine doğru yola koyulmuştu. Her gün gittiği yer, her gün dinlediği kişiye doğru gidiyordu ama bugün ayrı bir şekilde yaklaştıkça heyecanı gitgide artıyordu. Her bir adım sanki kalbine yaklaşan heyecanı temsil ediyordu. Aşıklar Caddesi'ne varmıştı nihayetinde, oradaydı.
Joseph sahneyi kuruyordu, yanına gitsem mi gitmesem mi diye kararsız kaldı Alisya.
Joseph ise Alisya’yı fark etmiş ve yanına doğru gelmeye başlamıştı. Alisya’nın bu kararsızlığı kendiliğinden son bulmuştu. Joseph yanına yaklaştı “ Hoş geldin güzellik” diyerek yanağına bir öpücük kondurdu. Koca meydanın ortasında gelen bu ani öpücük karşısında Alisya kıpkırmızı olmuş. Yüzünü ateş basmıştı utancından ne yapacağını şaşırmış, Joseph’ten gözlerini kaçırmaya başlamıştı. Yüzüne bakamıyor, gözlerini ondan kaçırıyor, tek bir kelime edemiyordu. Hemen silkindi ve kendine gelerek “Hoş bulduk sev...” diye yarıda kesti tamamlayamadı cümlesini, utanıyordu çünkü. Telefonda bile sevgilim sözcüğünü kullanırken zangır zangır titriyordu. Yüz yüze sevgilim demek daha da zor gelmişti. Şu an “ Hoş bulduk” demekle yetindi ve banka oturdular. Joseph, “bugün nasılsın bakalım, kendini nasıl hissediyorsun” diye sordu.
Alisya heyecanını gizlemek istercesine “ iyiyim sen nasılsın,” diye yanıtladı.
Joseph “iyiyim, bugün ayrı bir iyi hissediyorum kendimi, sevdiğim kız yanımda iken iyi olmamak mümkün mü” diye iltifat yağmuruna boğmuştu Alisya’yı.
Alisya söylenenleri duyuyor ama sanki her duyduğu iltifattan sonra biraz daha o ortamdan uzaklaşıyor ve hayallere D alıyordu. Joseph, “Hadi ben sahneye geçip hazırlıklarımı tamamlayayım, sahne bittikten sonra birer kahve içeriz sevgilim” diyerek sahneye doğru gitti.
Alisya mutluluktan uçmak üzereydi. Yüzündeki gülümsemeyi saklayamıyor, içi içine sığmıyor, pırpır ediyordu.
Joseph, rutin bir sahne girişi ile başladı şarkısını söylemeye artık daha çok gözlerine bakıyordu Alisya’nın. Alisya ise artık bambaşka duygularla dinliyordu, bambaşka gözlerle bakıyordu Joseph’e. 2 saat süren müzik şöleni ikisine sanki iki yüz yıllık büyülü bir dünya sunuyordu artık. Alisya da jopseh’te gözlerini ayırmıyorlardı birbirlerinden. Aşk sarhoşu oldukları belliydi. Birçok dinleyici de bunu fark etmişti. Fark edilmeyecek gibi değildi çünkü. Aşk sarhoşluğu öyle bir duyguydu ki gerçek dünyadan insanı soyutluyor, bambaşka diyarlara doğru alıp götürüyordu.
2 saat süren müzik şöleni soma ermiş, Joseph Alisya’nın yanına gelmişti. Dinleyicilerin bazıları, Joseph’i yakından takip eden ve sevenlerden birkaçı, yanlarından geçerken “Birbirinize çok yakışıyorsunuz, aşkın en güzel halisiniz.” Diye çeşitli iltifatlar ediyor, ikisini de utandırıyorlardı. Bu duruma daha çok maruz kalmak istemediler, biraz daha işitselerdi bu sözleri sanırım oracıkta bayılacaklardı utanç ve heyecanlanlarından. Kendilerini bir kafeye attılar. Birer kahve söyletip sohbete daldılar.
Bulundukları kafe oldukça otantik ve samimi bir ortamdır. Sohbetleri koyulaştıkça bu ortama güzellik katan aşkları ile kendilerinden gelmişlerdi Alisya ve Joseph. Konu konuyu açıyor, kahkahalar havada uçuşuyor, mesafeler gitgide daralıyordu. O kadar güzel ve büyüleyici bir an geçirmişlerdi ki en sonunda saate bakarak bu büyüyü bozan Alisya oldu. Saat oldukça geç olmuştu. Birbirlerinin yanında zamanın Nasıl geçtiğinin farkına varmamışlardı. Alisya “yavaştan kalkalım mı?”
Joseph, “sen nasıl istersen,”
Alisya ayaklanmıştı, hesabı ödeyip çıktılar kafeden. Joseph bilindiği üzere Çiçekli Köyü’nde oturuyor oldukça uzak bir mesafe yok kat ediyordu. Alisya’nın evi ise caddeye 20 dakika mesafede idi. Joseph evine dolmuş ile gidiyor, dolmuş ise Alisya’nın evine yakın bir konumda idi. Birlikte Alisya’nın evine kadar yürüyüp oradan da Joseph dolmuşa binip evine gidecekti, böyle kararlaştırdılar ve yürümeye başladılar.
Yol boyunca sohbet ettiler, Joseph biraz yürüdükten sonra Alisya’nın elini tutarak yola devam etmeyi tercih etti. Bu durum Alisya’nın hoşuna gitmişti ama heyecandan kalbi yerinden fırlayacaktı. Ama hiçbir tepki veremeden büyülü anın tadını çıkara çıkara yürümeye devam etti. Sohbetleri yol boyunca hiç kesilmemişti. Oldukça keyifli ve güzel bir gün geçirmişlerdi. Nihayetinde Alisya’nın evine vardılar. Tabii Joseph Alisya’nın evinin yerini yeni öğreniyordu. Yürümeye devam ederken Alisya’nın “evet, işte benim evim, ayrılma zamanı Joseph” diyerek durdu ve Joseph’e durmuştu. Birbirlerinden ayrılacakları için üzgündüler. Üzüntüleri yüzlerine yansımıştı. Alisya zar zor iyi geceler diyip veda edebildi. Joseph ise “en yakın zamanda yeniden görüşmek üzere güzellik, bugün benim için çok özel ve anlamlıydı. Bu güzel günün mimarı olan sana teşekkür ederim. İyi geceler”
Joseph sanatçı ruhlu oluşunu her fırsatta belli ediyor şiir gibi konuşuyordu.
Birbirlerinden ayrılmış ve Joseph dolmuşa doğru yürümeye koyulmuştu. Bu güzel gün ikisinin de hafızalarına kazınmıştı.
Bugün gelecek güzel günlerin küçük bir başlangıcı olmuştu. İki aşık evlerine varıp günün güzelliklerini düşüne düşüne dinlenmek için uzandılar köşelerine. Birbirlerine öyle bir bağla bağlanıyorlardı ki bu bağı her geçen gün sağlamlaştırmak istiyorlardı. Gece yine mesajlaşmaya başladılar. Ertesi gün birlikte bowlinge gitmek için sözleştiler. Aşkın büyülü dünyası aşıkların hayatını renklendirir, onları kültürlendirir ve paylaşımlar artıkça aşk daha da güçlenir. Yarın için ikisi de çok heyecanlıydılar. Yarını düşüne düşüne huzurla uykuya daldılar.