12.bölüm

2437 Words
Güneş sarı sarı belirmişti tepede, içleri ısıtan sıcaklığı, ruhu okşayan ılık esintisi ile. Alisya, yeni güne oldukça zinde uyandı. Bugün Joseph ile bowling oynamaya gideceği için oldukça heyecanlıydı. Joseph ile saat konusunu konuşmamışlardı ama Alisya bu konuda rahattı çünkü zaten gün içinde mesajlaşıyorlardı. Hatta henüz telefona bakmadı ama Joseph günaydın mesajı atmıştır çoktan. Sohbet ede ede gün içinde saati kararlaştırırlar diye düşündü. Alisya, bu yüzden ortalığı telaşa vermeden yatağında günün güzelliklerinin tadını çıkarmak için biraz şekerleme yaptı. Beklenen o an gelmişti. Joseph yine hem kendi gününü hem de Alisya’nın gününü güzelleştirecek günaydın mesajını atmıştı. Mesajda “Günaydın Güneşim” yazıyordu. Alisya’nın ruhunu okşayan bu mesaj ile adeta Alisya kendinden geçmiş, duygularına hakim olmayarak karşılık olarak “Günaydın Sevgilim” yazıp göndermişti mesajı bir çırpıda. Alisya bu duruma yavaş yavaş adapte oluyor, kendini kasmak istemiyor ve oldukça doğal davranmak için elinden geleni yapıyordu. Doğal olmak, kendi özünü yansıtmak hoşuna gidiyordu. Çünkü Joseph’te bütün doğallığı ve samimiyeti ile yaklaşıyordu Alisya’ya. Tatlı tatlı mesajlaşmalar, hoş konular konuştular. Sohbet sohbeti açtı ve saat 15.00 gibi bowling oynamaya gitmeye karar verdiler. Alisya uzun zamandır kafeye uğramadığını, ve Vena ile de uzun zamandır konuşmadıklarını hatırlamıştı. İşin durumunu da, Vena’yı da merak etmiyor değildi, onu oldukça ihmal etmişti. O da farkındaydı ki gözü artık sadece Joseph’i görüyor, bütün vakti sadece Joseph ile geçiyordu. Dünyası Joseph’te ibaret olmuştu kısacası. Bu durum biraz canını sıkmıştı. Hemen bir plan yaptı aklından. Önce kafeye uğrayıp işleri bir kontrol edecekti. Daha sonra Vena ile bir kahve içip özlem gidermeyi düşündü. Saat 15.00’da ise kalbinin sahibi, küçücük dünyasının koca yürekli adamı ile görüşüp gününü güzelleştirecekti. Bugünlük planını bu şekilde yaptı. Hiç vakit kaybetmeden harekete geçti. Öncelikle ne kadar vakti olduğunu anlamak için saate baktı. Saat henüz sabahın 10.00 idi. Hiç zaman kaybetmeden Vena’yı aradı, Vena’yı ararken aklına daha iyi bir fikir gelmişti Vena’yı kendi kafesinde görüşmeye davet edecekti hem böylece bir taşla iki kuş vurmuş olurdu. İşlerin gidişatını kontrol ettikten sonra Vena ile daha çok zaman geçirme fırsatı olurdu. Alisya keyiflenerek “Aklımı seveyim, süper bir fikir” Bir an önce Vena’yı aradı. Vena telefonu sitemkar bir sesle açtı “Ooo siz beni arar miydiniz? Yanlış numarayı çevirmiş olmayasınız, kimi aramıştınız,” Alisya, Vena’ya hak vermişti, ne dediyse haklıydı çünkü gerçekten uzun zamandır görüşmemişlerdi. En son etkinlik günü görüşmüş, daha sonra birbirlerinden hiç haber alamamışlardı. Alisya, “öncelikle haklısın Vena, seni biraz ihmal ettiğimin farkındayım, onun için aradım zaten. Aklıma geldin yani hakkımı yeme” diye kendiyle alay ederek güldü, Vena’da gülüyordu, gülüşü duyuluyordu telefonun öbür ucundan. “Peki peki şu an aklına gelmiş olmam bile güzel, henüz tam anlamıyla unutmamışsın beni demek ki.” Bir beş dakika boyunca şakalaşmaya devam ettiler. Alisya ciddiyeti sağlayarak, “seni hiç unutur muyum, Sen benim en yakın arkadaşımsın, o nasıl laf Vena, kalbimi kırıyorsun aşk olsun, neyse hadi lafı çok uzatmayalım Vena, benim kafeye uğramam lazım. Oraya da uzun zamandır uğramıyorum işleri bir kontrol edeceğim, sen de hazırlan oraya gel birer kahve içeriz, sonra da Joseph ile görüşeceğim.” Vena daha fazla sorgulamadan telefonu kapatmış, Ne de olsa kafede konuşuruz diye düşünmüştüm. Hemen hazırlanmaya başladı. Alisya’ya bir yandan hazırlanıyordu. Fakat onunki sıradan bir hazırlık değildi. Yine rengarenk, capcanlı renklere sahip elbiselerini giydi, en şık ve en uyumlu haliyle hazırlandı. Ama bu kadar da değildi. Parıl parıl parlayan, ışıltısına ışıltı katan makyajla, hoş kokulu parfümleri sıktı ve nihayetinde hazırlıklarını tamamladı. Evden çıkarken saat 12.00 idi. Kendini dışarı fırlattı. Yolda giderken Vena ile mesajlaşarak haberleşiyorlardı. “Ben kafeye doğru çıkıyorum, hadi sende oyalanmadan gel, sakin kafayla kahvemizi içip sohbet edelim” diye yazdı Alisya, Vena anında dönmüştü mesajına, “10 dakikaya yanındayım” Alisya’nın kafesi yakın mesafedeydi zaten hemen kafeye vardı. Müşterileri onu özlemişti belli ki, onu gördüğüne sevinen bir sürü insan yüzünde güller açarak karşıladı Alisya’yı. Kafenin daimi müşterisi olan yaşlı ama bir o kadar da tonton ve ruhu genç olan Dünya Teyze ve Farid Amcamız vardı. Dünya Teyze şirin konuşmasıyla, “Ooo Alisyacığım nerelerdesin, uzun zamandır seni görmüyoruz. Özlettin kendini” diyerek girişti sohbete. Ayaküstü bir 15 dakika sohbete tuttular Alisya’yı. Alisya bu hoş sohbeti sevmiş ve sevildiğini bilmek onu oldukça keyiflendirmişti. Motivasyonunu yükselmiş, sohbet koyulaşmıştı ki tatlı çiftimizden müsaade isteyerek daha fazla vakit kaybetmeden ve Vena gelmeden işleri kontrol etmek için içeri geçti. Tam işleri kontrol ediyordu ki Vena geldi o sırada. Neşeli bir sesle “kolay gelsin” diyerek girdi içeri. Alisya henüz işleri kontrol edemediği için huysuzlanmıştı ama Vena’nın sesini duyunca onu özlediğini fark etmiş ve onu görür görmez aynı sevinçle “Hoş geldin Vena, özlemişim seni.” karşıladı onu. Vena, “Hoş bulduk, özlersin tabii divane aşık, aşkından bizi unuttun gittin, kendini de bayağı özlettin” diyerek Alisya’ya sarıldı. Ne de olsa uzun zamanda görmüyorlardı birbirlerini özlemleri oldukça normaldi. Ama sıkı dostlukların en güzel yanı da bütün duygu ve düşüncelerini içtenlikle ifade edebiliyor olmalarıydı belki de. Ciddi anlamda her zaman birlikte zaman geçiren, her fırsatta yarım saat dahi olsa birbirlerine vakit ayırmayı ihmal etmeyen iki yakın arkadaştı Alisya ve Vena. Ama son zamanlarda bu durum değişmişti çünkü artık Alisya’nın öncelikleri hepten değişmişti. Elinde olsa bütün günlerini, saatlerini ve hatta dakikalarını Joseph ile geçirmek isterdi. Alisya ve Vena’nın birbirlerine sarılmaları bittikten sonra Vena herhangi bir masaya oturdu. Alisya, işlerini henüz halletmemişti ama kısa süreceğini düşünerek “şurada 5 dakika işim kaldı, hemen halledip geliyorum.” Vena Alisya gelene kadar masada oturmuş, etrafı, gelen geçeni izliyordu. Alisya dakik bir insandı. 5 dakika dedi mi 5 dakika sonra yanında olurdu. Gerçekten de 5 dakika sonra Alisya işini halledip geldi. Birbirini özleyen bu iki dostun arasında koyu bir sohbettir başladı. Vena sohbetin ilk başlarında sitemkar tavrını koruyarak telefonda söylediği sitem dolu sözlerini yineledi Alisya’ya “hayret doğrusu, şaşırttın beni, aklına gelebildim en nihayetinde divane aşık. Sen yakında hepten beni unutursun bak şuraya yazıyorum. Vallahi aşk başına vurmuş, gözünü kör etmiş besbelli” Alisya bu duruma biraz üzülmüştü ama üzüntüsü kısa sürdü. Bir yandan içten içe de sevinmişti aslında. Çünkü aşıktı, artık bir sevgilisi vardı, artık daha farklı öncelikleri vardı onun. Bu içindeki sevinci coşturuyordu onu ama bir yandan da Vena’ya hak veriyordu. Epey uzun zaman oldu birbirlerini görmeyeli yakında da onu unutmak değil de araya yine mesafeler girebilirdi. Buna pek emin değildi ama aşkın bu büyülü dünyasında Alisya buna ihtimal veriyordu. Hissediyordu kendindeki bu değişimi. “Sonra azarlarsın beni Vena, uzun zamandır görüşmüyoruz nasılsın, neler yapıyorsun onlardan bahset biraz. Hem benim pek vaktim yok Saat 15.00’te Joseph ile görüşeceğiz. Joseph derken bile sesi aşkla çıkıyordu Alisya’nın. Zamanımızı hoş sohbetle geçirelim” Vena, “peki peki, iyiyim bildiğin gibi işte arada etkinliklere katılmaya devam ediyorum. Onun dışında evdeyim, kitap okuyor, filmi izliyor bu şekilde vaktimi doldurmaya çalışıyorum. Asıl sen anlat benim hayatım monoton, rutin bir şekilde ilerliyor. Asıl canlı, heyecanlı, şatafatlı olan senin hayatın. Joseph ile nasıl gidiyor. Sen anlat. Alisya, Joseph’in adını duyunca sözler ağzından su gibi akıp döküldü. Heyecanla ve aşkla başladı anlatmaya soluksuzca. “Vena, çok çok güzel gidiyor her şey. Dün yine Joseph’i dinlemeye gittim, şarkı söylemeyi bitirdikten sonra birlikte o kadar güzel o kadar büyüleyici bir vakit geçirdik ki sana anlatamam. Ben ona tam olarak bağlanıyorum Vena. Aşkın tam anlamıyla ortasındayım, o büyülü, o kocaman dünyanın girdabındayım. Ama bu sefer bu girdapta güzel anlamda kayboluyorum. Kendi isteğimle kaybolmak istiyorum. Joseph’in gözlerine bakarken, sesini işitirken orada kaybolup bir daha geri dönmemek istiyorum bu sahici dünyaya. Çok güzel vakitler geçiriyoruz Joseph ile. Hem bugün de bowling oynamaya gideceğiz, çok heyecanlıyım bizi yine çok güzel bir gün bekliyor eminim” Vena, Alisya’nın bunları anlatırken adeta düşler aleminde kaybolduğunu görmüştü. “çok sevindim senin adına canım arkadaşım, beni de unutma ama, kendini çok özletme. Bugünlük seni affediyorum, yaz bana da ara sıra.” Alisya, “peki peki bundan sonra dikkat edeceğim zaten. İşleri de pek aksattım, kafeye uzun bir aradan sonra ilk defa geliyorum. Yalnız sen değilsin unutulan yakında işimden olacağım sanırım” dedi ve gülüştüler. Sohbetin ortasında bu güzel gülüşmelerin üstüne birer kahve söyletip sohbetlerine devam ettiler. Laf lafı açtı zaman su gibi akıp geçti. Saat bir buçuk olmuştu. Alisya’nın telefonuna bir mesaj geldi, Şurimşine adlı kişiden. “Hazır mısın, Bir saate yanındayım” yazıyordu mesajda. Alisya, ilk günlerdeki heyecanını koruyordu, mesaj atarken bile aynı heyecanla titriyordu elleri. “Evet hazırım, kafemdeyim, direkt buraya gel, buradan gideriz. Hem seni bir arkadaşımla tanıştıracağım, en yakın arkadaşım Vena ile.” Joseph, “Peki görüşürüz sevgilim” diye yanıtladı. Alisya heyecandan hiçbir şey yazmamıştı. Vena daha önceden Joseph’i görmüştü, uzaktan da olsa tanışmıştık onunla ama Joseph ilk defa tanışacaktı Vena ile. Alisya Vena’ya, “Joseph 1 saate gelir, seni onunla tanıştırmak istiyorum. Daha doğrusu zaten daha önce tanışmıştın sen onu uzaktan da olsa görmüştün ama şu an en azından biraz sohbet etme imkanınız olur. Joseph’te en yakın arkadaşım ile tanışır. İlerleyen zamanlarda bol bol vakit geçiririz birlikte.” Vena, “Olur tabii daha yakından tanıyalım bakalım Joseph eniştemizi” Alisya’nın yüzü kızarmıştı, utanmıştı belli ki. Onlar sohbet etmeye devam ederken birden kapıda Joseph beliriverdi. Alisya heyecanlanmıştı her zaman olduğu gibi. Vena Alisya’nın bu anlam veremediği heyecanından anlamıştı Joseph’in geldiğini, bu şekilde fark etmişti. Alisya hemen ayaklandı heyecanlı bir şekilde. Joseph yanlarına doğru geliyordu Alisya’nın heyecanı gitgide artıyordu, yüzü kıpkırmızı olmuştu. Vena Alisya’yı gözlemliyor, bu divane aşığın deli hallerini gülümseyerek izliyordu. Vena ayaklanmıştı, Vena ile Joseph selamlaşarak kendilerini tanıttılar birbirlerine. Joseph tanışma faslından sonra Alisya’yı da selamlayarak sandalye çekti ve oturdu masalarına. Saat henüz iki buçuk idi. Yarım saatlik bir zamanları vardı. Vena ile Joseph birbirlerine ısınmış, sohbet ediyorlardı. Alisya ise hayranlıkla dinliyordu onları. Bu durum da Vena’nın gözünden kaçmamıştı. Güzel güzel sohbet ettiler ve saat 15.00 olduğunda Alisya heyecanla “hadi biz kalkalım Vena, sana söylemiştim saat 15.00da Joseph ile bowling oynamaya gideceğimizi” Vena, “Evet evet rahatınıza bakın tanıştığıma çok memnun oldum Joseph. Daha uygun bir zamanda daha uzun bir süre oturup sohbet edelim hep birlikte” diye teklifte bulundu Joseph, “Ben de çok memnun oldum. Elbette memnuniyetle” diye yanıtladı. Alisya ve Vena birbirlerine sarıldı ve Vena evine, Alisya ve Joseph ise bowling salonuna doğru yola koyuldular. Joseph ve Alisya zaman kaybetmemek için dolmuş ile gitmeyi tercih ettiler, dolmuşa bindiler. Bowling Salonu yarım saat mesafede kalıyordu, dolmuşta sohbet ede ede yolu tamamladılar. Nihayetinde bowling salonuna geldiler, ikisi de çok mutluydular bu mutlulukları yüzlerine yansımıştı, tatlı atışmalar ile başladılar oyuna. Joseph, “bowling konusunda oldukça iddialıyım hanımefendi, kazanma şansınız çok az bunu en baştan belirtmek isterim.” Alisya, “vayy oldukça özgüvenliyiz. Peki, ben öyle peşin hüküm vermeyi sevmem, süreçte görelim bakalım beyefendi. Kim daha iyi buna zaman karar versin” gülüşmeye başladılar. Joseph, “Buyurun hanımefendi öncelik sizin, başlayın bakalım başarılar dilerim” Alisya gülümseyerek aldı topu eline ve oyun başladı oldukça keyifli geçen bir oyun olmuştu. Sonunda kazanan ise Alisya olmuştu. Alisya bu zaferini peşin hüküm veren ve kendine oldukça güvenen bu beyefendiye karşı yol boyunca kullandı. Bowling salonundan çıktılar Alisya çok çok mutluydu “Ne oldu beyefendi biraz renginiz mi attı sizin bir soğuk su içmeye ne dersiniz, bu mağlubiyetin üstüne iyi gelir” diye keyifle eğleniyorum. Joseph, “bugünlük bu güzel kadına tolerans tanımak istedim. Yoksa şansın hiç yoktu, oldukça iyiyimdir. Ama senin üzülmeni istemediğim için bu oyunu sana bırakmak istedim. Kazandığında yaşayacağın mutluluğun mutluluğumu kat kat artırmasını görmek istedim.” Alisya, utanç ve sevinç dolu bir bakışla baktı Joseph’e ve gülümsedi. Hiçbir şey diyemedi. Bu güzel sözlerin karşısında. El ele tutuştular ve yürümeye başladılar. Alisya birden soruverdi “beni telefonuna ne diye kaydettin?” Joseph öyle bir soru beklemiyordu, Alisya ise Joseph’in vereceği cevabı heyecanla bekliyor, çok merak ediyordu. Günlerdir aklını kemiren bu soruyu sormak istemişti ilk fırsatta da sordu işte. Joseph, “Seni güneşim diye kaydettim. Her sabah günümü aydınlatan, geceleri içimi ısıtan bu güzelliği en güzel “Güneşim” ifadesi tanımlayabilirdi diye düşündüm. Hoş gerçi senin gibi duru bir güzelliği hiçbir söz, hiçbir iltifat tam olarak tanımlayamazdı. Senin karşında kelimeler anlamını yitiriyor, yetersiz kalıyordu. Alisya çok etkilenmiştir bu sözlerden. Ayakları yerden kesilmişti adeta. Joseph bu güzel sözlerin ardından merakla ve çocuksu bir edayla, “ Hadi ben cevap verdim. Şimdi sıra sende. Peki ya sen beni ne diye kaydettin?” Alisya Joseph gibi güzel sözler söyleyebilecek mi acaba diye düşünüyordu. Bu heyecanla kelimeler ağzına tıkanabilirdi. Cesaretini topladı ve “ben seni “Şurimşine” diye kaydettim.” Joseph bir anda afallamış istemsizce bir kahkaha At vermişti. Alisya buna bozulmuştu biraz ama belli etmemeye çalıştı. Joseph toparlanarak “ Affedersin, kendimi alamadım. Ama ilk defa duydum böyle bir sözü anlamı nedir? Alisya, “haklısın bende yeni tanıştım bu kelime ile. Geçen gün okuduğum bir dergide rastlamıştım bu kelimeye, çok hoşuma gitmişti anlamı. İlk başta bana da anlamsız ve komik gelmişti ama içinde barındırdığı anlam oldukça anlamlıydı.” Joseph merakını gizleyemedi, “ya anlamı nedir? benimle de paylaşır mısın. Merak ettim şimdi gerçekten.” Alisya devam etti. “canımın içi sevdiğim anlamına geliyor. Joseph etkilenmişti gözleri parıldayarak fal taşı gibi açılmıştı. Alisya devam etti sözler bir bir dökülüyordu dilinden. Sen hayatıma girdiğin andan itibaren benim canımın içi, benim en sevdiğim oldun. Bu kelimeyi görür görmez en çok sana yakışacağını düşündüm. Sen benim Şurimsinem, benim canımın içi sevdiğim, benim küçük dünyamı renklendiren, beni göklere çıkaran adamımsın.” İkisi iktidarlara doymuştu bu gece. Bütün gece, gökyüzü, yıldızlar şahit olmuştu bu aşka. Bu güzel sözlerin ardından kol kola girerek başladılar yürümeye. Nihayetinde Alisya’nın evine varmışlardı. Alisya evine davet etti Joseph’i. İkisi de birbirinden ayrılmak istemiyor, birbirlerinden kopamıyorlardı. Alisya’yı biraz daha fazla görme isteği kabul ettirmişti bu teklifi Joseph’e. Alisya’nın evine doğru girerlerken birden kapıda Tommy belirdi. Alisya’nın köpeği. Yabancı birini gördüğü için bayağı havlamıştı ilk başta. Alisya sakinleştirmeye çalışmış, Tommy onu görünce susmuştu. O esnada Joseph içeri girmiş Alisya’nın şirin köşesinde yer alan koltuğuna oturmuştu. Joseph bu şirin ve otantik evi beğenmiş olsa gerek hayranlıkla izliyordu etrafı. Alisya’ya içeri girdi ve Joseph’in bu hayran bakışlarına tanıklık edince çok sevindi. “kusura bakma köpeğim Tommy yabancı birini görünce beni korumak istercesine havlar. Evime ilk gelişinde öyle bir karşılama ile karşılanmanı istemezdim.” Joseph “Hayır, hiç problem değil. Köpeğin de evin de oldukça şirin. Alisya bunları duyduğuna çok sevinmiş ve ikisine birer kahve pişirmek üzere mutfağa gitmişti. Joseph ise gecenin büyülü anını pencereden seyre dalmıştı. Alisya 5 dakika sonra elinde kahve fincanları ile geldi. Sabahtan beri beraber olmalarına rağmen sohbetleri hiç bitmemiş kesintisiz devam etmişti. Kahvelerin yudumlayıp gecenin büyülü dünyasına eşlik eden aşkları ile tamamladılar geceyi. Joseph müsaade istedi. Evi çok uzak olduğu için gecenin bu vaktinde eve gidemedi. Dolmuşlar da artık hareket etmiyordu bu saatte. Aşıklar Caddesi’nde bulunan bir pansiyonda kaldı bu gece. Alisya onda kalması için ısrar etti. Pansiyonlarda sabahlamasına gönlü el vermiyordu ama Joseph henüz rahat hissetmeyeceğini düşünerek bu teklifini reddetti. Her güzel an gibi o an da vedalarıyla son buldu. Birbirlerine veda ederlerken zorlanıyorlardı. Yeni bir güne uyanma sebepleri artık birbirleriydi. Bu yüzden vedalara değil de kavuşmalara odaklanıp ayrıldılar birbirlerinden. Yeni bir günde yepyeni bir macera ile uyanmak dileğiyle....
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD