5.bölüm

2078 Words
Günlerden, yeni bir haftanın başlangıcı, yeni serüvenlere açılan kapının ilk günü, pazartesi günüydü. Kimileri için sendrom etkisi yaratan, sabah erken kalkmaları,  iş-ev- trafik yoğunluklarını ifade eden, kimileri için yepyeni maceralar için açılan bir kapı niteliğindeydi bu gün. Alisya için pazartesi günleri ilk kategorideki anlama gelirdi. Ama bu pazartesi günü işler biraz değişecek gibi görünüyordu. Alisya, her hafta pazartesi günü olduğu gibi, bugün de güne, işletmesini kontrol edip  sevimli müşterilerini görerek , onlarla sohbet ederek başladı. Bugün havada bambaşka bir huzur, bambaşka bir ambiyans vardı sanki. Aşk kokusu, baharın habercisi olan kelebeklerin uçuşu, kuşların cıvıltısı, yeni bir tomurcuğun çiçeklenirken çıkardığı kokuyu içinde barındıran farklı bir günün içinde gibi hissediyordu kendini Alisya. Joseph’ten sonra Pazartesi ve Çarşamba günleri artık onun için ayrı bir anlam taşıyordu. Gerçi sadece bu günlerle sınırlamamak gerekirdi çünkü artık her gün, her an, her dakika başka bir anlam taşıyordu. Günler var olan anlamını yitirmişti. Bambaşka bir canlılık ve huzur saklıyordu sanki.  Joseph’in sesi her aklına geldiğinde mevsimler değişiyor, adeta kışı unutturuyor, hatta unutturmak ne kelime adeta kışı yaza çeviriyordu. Ağaçlarda çiçekler, gökyüzünde güneş sıcaklığı yaratıyordu. İşte bu pazartesi günü de Alisya güne bütün canlılığı ve huzur ile başlamıştı. O gün yine saat 13. 00’da Joseph aynı meydanda aynı heyecanla şarkısını söyleyecekti. Alisya da her zaman olduğu gibi onu dinlemeye gidecekti. Zaten aşkın dünyasına girdiğinden beri Joseph’i dinlemeyi bir gün bile ihmal etmiyordu. İşini bir an önce bitirmiş ve Joseph’i dinlemek üzere caddeye gitmişti. İçinden bir ses o günün sürprizlerle dolu olacağını, Joseph ile konuşmak için bir adım atacağını ona fısıldamış gibiydi. Heyecan ve bilinmezlik içinde Aşıklar Caddesi’nde vardı. Bekliyordu. Saat daha yeni 13. 00 olmuş ve Joseph yeni yeni gelmişti. Bugün ilk dinleyici hatta ilk ve tek dinleyici Alisya idi. Joseph meydana ilk girdiğinde Sadece Alisya vardı. İnsanlar yavaş yavaş toplanmaya başlamıştı. Herkesten önce gelen ve heyecanını gizleyemeyen bu kızı Joseph fark etmişti. Bomboş meydanda fark etmemek mümkün değildi. Joseph, teşekkür etmek istercesine onu en ön sıralardan dinleyen sevimli ve bir o kadar da  heyecanlı kıza uzaktan  “hoş geldin” dercesine kafa sallamış, nazikçe onu selamlamıştı.  Alisya şaşkındı etrafına dönüp baktı. Orada ondan başka kimse yoktu. Ona kafa sağlayabileceğini hayal bile edemiyorum bütün bu şaşkınlığı bundan kaynaklıydı. Joseph ile göz göze geldi. Joseph’in o sıcak gülümsemesi ile karşılaştı. Günlerdir aklı beş karış havada olan bu kızın artık akla ve mantığa dair hiçbir yanı kalmamıştı. Bu masum ve etkileyici bakış kendinden geçirmişti onu. Alisya’nın aklı başından gitmişti. Verilen selamı unutmuş birdenbire aklına gelmiş gibi hemen toparlanarak o da karşılık verdi. Joseph her zamanki gibi şarkı söylemeye başlamadan önce onu dinleyenleri selamladı ve birkaç hoş sohbet ile şarkı söylemeye başladı. Şarkı söylerken sürekli onu heyecan ve hayretle dinleyen kıza  bakıyordu. Sanki bir şeyleri fark etmişti. Alisya ’ya bakarak  şarkılarını söylemeye devam ediyordu. Alisya tir tir titremeye başlamıştı. “Korktuğum başıma geldi galiba. Acaba anladı mı ondan hoşlandığımı,  bu heyecanla kendimi ele vermem çok doğal, anlamamak mümkün mü ki. Şimdi ne yapacağım? henüz hazır değilim.” diye kendi kendine evhamlandırmış, tabiri caizse sorularla boğuşmaya başlamıştı. Etraftakiler de onun bu evhamlı halini fark etmişti sanki. Gözler onun üstünde gibi hissediyordu Alisya. Oradan uzaklaşmayı tercih etti dımdızlak ortada kalmış, en savunmasız haliyle yeniden yakalanmıştı bu aşk duygusuna. Kalabalığın arasından sıyrılıp hava almak için caddede dolaşmaya başladı, biraz dolaşıp kendine geldikten sonra Joseph’i dinlemeye kaldığı yerden devam etti. Joseph son şarkısını söylemiş ve herkese teşekkür ederek sahneyi sonlandırmıştı. Sabahın ilk ışıklarıyla sanki içine doğmuştu Alisya’nın, bugünün kendisine  bir sürpriz sakladığını sabah anlamış gibiydi Alisya. Gerçekten de öyle oldu. Joseph toparlanana kadar bankta oturdu Alisya. Olanların etkisini üstünden atmak istiyordu. Bir adım dahi atmayacaktı yoksa. Ayakları zangır zangır titriyordu. Yavaş yavaş sakinleşiyordu. Oturmak iyi gelmişti. Normalde Joseph şarkısını söyledikten sonra toparlanır ve giderd. Ne hikmetse bugün öyle olmamıştı. Joseph eşyalarını toparladıktan sonra Alisya’nın yanına doğru geldi. Bugün bütün evren bunun için sözleşmişti sanki. Sabahki o kıpırtı, o ambiyans boşuna değildi. Alisya durumu fark etti ve oracıkta kaçacak yer aramaya başladı. Kaçacak hiçbir yeri olmadığını anlayınca el mahkum olanlara kendini hazırlamak istedi. Ama hazırlayamadı, ne yapacaktı, ne konuşacaktı, onu ne bekliyordu? Bilmiyordu.  “Ah! Keşke Vena burada olsaydı.” diye geçirdi içinden, ama çok geçti. Joseph yanına gelmiş, o hoş ses tonuyla “ Merhaba ben Joseph, isminizi bağışlar mısınız, hanımefendi?” Alisya, kıpkırmızı olmuştu. İliklerine kadar hissediyordu. Bu soğuk havada bile öyle bir terlemiş, öyle bir sıcaklamıştı ki oracıktan hemen uzaklaşmak istedi. Adeta dili tutulmuştu. Lafı geveleyerek ve kem kim ederek, “Merhaba ben Alisya” dedi. Joseph elini uzatmıştı fakat Alisya o anlatılmaz heyecanla fark etmemişti bile. Joseph’in elini havada bırakmış farkına vardıktan sonra toparlamak istercesine, “Affedersin. Fark etmemişim” Joseph, samimi bir gülümsemeyle “ önemli değil fark ettim biraz vaktin varsa biraz konuşalım mı Alisya” Alisya nın kalbi daha da hızlı çarpmaya başlamıştı, sanki yürüyüşü değişmiş bütün gözler üzerindeymiş gibi hissediyordu. Yanındakinin Joseph olduğuna hâlâ inanamıyordu. Alisya hâlâ şokun etkisinde idi. Joseph, “Alisya, ismin ne kadar da güzelmiş. Anlamı nedir. İlk defa duyuyorum. Alisya, tınısı da ayrı bir hoş.” Diye söze girdi. Alisya, “teşekkür ederim öncelikle. Alisya, asalet demek. Ailem de asaletli bir hayat sürmem için bana bu ismi koymuşlar. Bizimkilerin, ismin insan hayatı üzerinde etkili olduğuna dair bir inancı vardır. İsmim bu sebeple Alisya konmuş.” Konuşmasını hoşnut bir ses tonuyla sürdürdü Joseph. “Beni her zaman dinlemeye geldiğinizi, bütün şarkılarıma eşlik ettiğinizi fark ettim. Sizinle daha önce tanışmak isterdim ama önce gözlemlemek istedim. Gözlemlerini beni  yanıltmadığını görünce, sahneye her çıktığımda beni en ön sıradan izleyen siz değerli dinleyicimi daha yakından tanımak istedim. Gerçekten sesim o kadar etkileyici mi? Beni bu denli yakından takip etmenizin sebebi bu mu yoksa altında yatan başka gerekçeler var mı öğrenmek isterim açıkçası.” Alisya afallamıştı. Kapana kısılmış gibi hissediyordu. Joseph’in bir şeyleri anlamış olmasından korkuyordu. Şayet eğer anlamışsa, durumu toparlamak zorlaşacaktı. İçinden böyle bir şey olmamasını dileyerek ve kem küm ederek söze başladı. “Hayır, özel bir nedeni yok. Evet, sesiniz gayet güzel ve etkileyici. Ama küçük bir işletme sahibiyim. “Cookie” adında şirin bir kafe işletiyorum. Kafem buraya yakın. Her iş çıkışında Aşıklar Caddesi’ne muhakkak uğrar. İşin bana kattığı düşünce yükünü burada hafifletirdim.  Bazı günler sizin şarkı söylediğinize şahit oldum. Sesiniz bu yükünü hafifletmeme yardımcı olmuştu. O günden itibaren sesiyle ruhumu dinlendiren, omuzumdaki yükleri alıp bir tüy kadar hafiflememi sağlayan bu müzisyeni sürekli dinlemeye ve şarkılarınızı eşlik ederek rahatlama hissimi ikiye katlamak için uğraşıyorum.” Alisya, bunları söylerken söylediklerini kendi bile duymuyordu. Heyecanı adeta kulaklarını tıkamış, sanki konuşan o değilmiş gibi hissettiriyordu. Joseph, etkilenmiş gibiydi. Öncelikle söze, “öyle mi bir kafe işletiyor olmanız ne hoş. Adından anlaşıldığı üzere çeşitli kurabiye, pastalar yapıyor olmalısınız.” diyerek başladı. “Evet doğru bir çıkarım yaptınız, envai çeşit kurabiye, mis kokulu çörekler ve şölen tadında pastalar yapıyoruz. Bir gün sizi ağırlamaktan memnuniyet duyarım. Kafem, hemen aşağı sokakta, köşe başında. Kime sorsanız gösterir.”  Joseph, “Çok incesiniz, teşekkür ederim. Uygun bir zamanda muhakkak uğramak isterim.” Alisya memnuniyet dolu bir sesle, “Tabii her zaman beklerim.” Joseph konudan bayağı uzaklaştıklarını fark etmiş asıl cevap almak istediği soruya cevap alamadığını belli edercesine, “sesimin  size öyle  bir etki yarattığını duymak beni çok onurlandırdı. Şarkı söylerken yegane amacım bu aslında, insanlara dokunmak, huzurlu bir ortam yaratmak ve insanların bu kargaşa dolu dünyalarına bir el atıp onların dinginliğin büyülü dünyasında konuk etmek.” Alisya bu sözlerine üstüne, oh, iyi bari herhangi bir pot kırıp kendimi ele vermedim bu anı da atlattım” diye geçirdi içinden. Joseph, “bir gün kafenize mutlaka uğrayacağım” der ve ayağa kalkarak müsaade ister. Alisya, heyecan ve rahatlama dolu bir ses tonuyla, “Tabii memnuniyetle, her zaman bekleriz” diyerek oradan uzaklaşır. Zangır zangır titriyordu. Bu durumu hemen Vena’yla paylaşmalıyım diye düşündü.  Hâlâ olayın şokundaydı, o bile yaşadıklarının gerçek olup olmadığını bilmiyordu, inanamıyordu. Az önce film gibi bir 15 dakika geçirmişti. Joseph’in , sesinin etkileyici oluşu bir yana, bir o kadar da sempatik ve yakından bakınca bir o kadar da tatlı olduğunu düşünerek gülümseye gülümseye yürümeye başladı. Aklı bir karış havadaydı. “Ben sanki bir şey yapacaktım, az önce bir iş bulmuştum kendime sanki diyerek zihnini yokladı” sonra birden dank etmiş gibi ah, ben de akıl mı kaldı. Bu çocuk benim aklımı başımdan aldı. Bu durum pek hayra alamet değildi ama bekleyip göreceğiz sonumuzu diyerek, Vena’yı arayacaktım, hemen telefona sarıldı ve Vena’yı aradı. Vena telefonu açar açmaz, ne bir selam ne bir kelam etmeden, coşkulu bir sesle “Vena, Vena, Vena, duyduklarına inanamayacaksın. Çok mutluyum. Çok heyecanlıyım. Az önce yaşananları hatırladığım her an kalbim öyle bir çarpıyor ki şu an şuracıkta B ayılabilirim. Neredesin? Söyle çabuk yanına geleyim” diyerek bir çırpıda ve soluksuz bir şekilde konuşmaya başladı. Vena, neye uğradığına şaşırmış olduğunu belli eden ses tonuyla, “Ne oldu  Alisya bir sakin ol, soluklan. Dediklerinden hiçbir şey anlayamadım. Hızına yetişemedim. Yetişene aşk olsun, bu ne heyecan. Ne dediğini anladım ama evdeyim, kitap okuyordum” Alisya sadece evdeyim lafını duymuş gibi “hemen geliyorum, 10 dakikaya yanındayım” diyerek sevinçten, tabiri caizse ceylan gibi seke seke Vena’nın evinin yolunu tuttu. Öyle hızlı bir şekilde gelmişti ki dediği  gibi Tam 10 dakika sonra Vena’nın kapısının önünde belirdi. Kapıyı öyle bir haşmetli çalıyordu ki Vena korkmuş Alisya ise hiç farkında değilmiş gibi kapıyı çalmaya devam ediyordu. Vena, korkusu yüzünden anlaşılan bir ifade ile kapıyı açtı. “Alisya, bu nasıl bir kapı çalışı, alacaklı gibi, korkuttun beni” demeye kalmadan, Alisya bir anda boynuna sarıldı. “Çok sevinçliyim, çok mutluyum. Ben aşık oldum” diye bağırmaya, oradan oraya zıplamaya başladı. Vena az önceki korku dolu anları, öfkeyi unutmuştu. “dur deli kız dur, bir soluklan” diyerek sakinleştirmeye çalıştı ama nafile Alisya kafasına buyruk hareket ediyor. Vena’nın dediklerini duymuyordu. Alisya, kendini  koltuğun üzerine attı,  bir kuş gibi hafiflemişçesine uzandı. “Vena, neler oldu bilemezsin. Film gibi bir gündü. Adeta bugün olanları yeniden yaşıyordu. Bugün Joseph yanıma geldi.” Vena bu heyecanın sebebini anlamıştı. O da şaşırmıştı. Merak ve heyecanla dolu bir ses tonuyla “ Ciddi misin” diyerek Alisya’nın yanına oturdu. Daha fazla merakta bırakma beni Alisya hadi anlat çok heyecanlandım. Alisya, evet doğru duydun. Bugün her zaman olduğu gibi Joseph’i dinlemeye gittim. O hoş sesiyle  muhteşem şarkılarını söylüyordu her şey normal seyrinde ilerliyordu. Şarkı söylemeyi bitirdikten sonra yanıma geldi. Geldiğini gördüğüm an zangır zangır titremeye başladım. Neye uğradığımı şaşırmıştım. O yaklaştıkça heyecanım git gide artıyordu. Kaçacak bir yer aradım, henüz hazır değildim ama artık çok geçti. Joseph yanımdaydı ve rüya gibi bir 15 dakika geçirme zamanıydı. Tabii şunu da söylemeyi unuttum, onu dinlemeye gittiğimde meydanda benden başka kimse yoktu, ilk başta bana selam verdi. Sempatik bir gülümseme ile başını salladı, etrafıma bakındım kimse yoktu. Selamı banaydı. O selamı o sempatik gülüşü ile şaşkına dönmüştüm. Bir  iki dakika o anın etkisinde kaldıktan sonra toparlanıp en nihayetinde bende selamına karşılık vermeyi akıl ettim. Velhasıl kelam yine o güzel şarkılarını dinlerken kendimden geçmiştim müzik dinletisi bittikten sonra yanıma geldi dediğim gibi. Benimle tanışmak istediğini, onu her zaman dinlemeye gelen, şarkılarına her zaman aynı heyecanla eşlik eden bu güzel hanımefendiyi tanımak istediğini söyledi. Şok olmuştum. Bana elini uzattı ve fark etmedim. Vena o an benim için bambaşkaydı. Şu an heyecanımı anlayabiliyor musun?” Vena sanki bir masal dinler gibi dalmıştı. Alisya, “bu anlattıkların doğru mu, adeta masal gibi bir an yaşamışsın. Şu an en az senin kadar ben de şaşkınım ve heyecanlıyım.” Alisya “daha bitmedi, o kadar heyecanlıydım ki durumu çaktırmamaya çalıştım. Az kalsın kendimi ele veriyordum. Ama zar zor toparladım bir işletme sahibi olduğumu, genelde Aşıklar Caddesi’nde takıldığımı ve onun müzik dinletisine denk geldiğimde sesini beğendiğimi, ses tonunun bende yarattığı etkiyi dile getirdim. Sonra onu kafeme davet ettim. Bir gün mutlaka gelirim” dedi. Sonra da birbirimizin yanından ayrıldık. Alisya heyecanla,  “sence gerçekten gelir mi Vena” Vena, bu sorusunu cevapsız bırakmış az önce olanların büyüsüne kapılmıştı. “Alisya bu büyük bir başlangıç olmalı. Şu an heyecanını çok iyi anlıyorum. Senin yerinde olsaydım herhalde düşüp bayılabilirdim” diyerek heyecanına ortak oldu. Alisya, “sorma Vena sorma. Beni orda görmeliydin. Zor tuttum kendimi. Öyle bir deliye döndüm ki. Gözüm görmedi, kulağım işitmedi, soğuk soğuk terler döktüm adeta. Ama çok güzeldi Vena, büyülü bir andı. Sanki rüyadaydım ve o rüya hiç bitmesin istedim. Ha şunu da eklemeliyim ki Joseph yakından apayrı bir tatlıymış.” Vena, Alisya’nın bu sözlerinden gözlemlediği üzere, aşkının giderek attığını düşündü. Alisya o günden sonra bambaşka bir insan olmuştu, ki zaten aşk kapısını çaldığından beri kendi olmaktan çıkmış, duygularının tutsağı olmuştu. O günden sonra Alisya her zamanki gibi  Joseph’i ayrı bir heyecan ve istekle dinlemeye gitmeye devam etti.  Joseph ise artık Alisya’nın farkındaydı. Ara ara ona bakıyor. Şarkılarını onunla birlikte söylüyordu. Aşkın kıvılcımları yavaş yavaş tutuşuyordu.  
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD