6.bölüm

1351 Words
Soğuk bir Çarşamba günüydü. Hava bir kapanıyor bir açılıyordu. Karmakarışık bir ambiyans hakimdi evrene. Ama havanın soğuk olması, bu karmaşık durumu hiçbir şeye engel değildi. Çünkü bugün yine günlerden Joseph’in eşsiz sesi ile şarkı söyleme günüydü. Alisya yeni güne bu düşünce ile uyanmış ve bütün heyecanıyla Joseph’i dinlemek için hazırlanmakla başlamıştı. Hiç zaman kaybetmek istememiş ve başka hiçbir şeyi düşünmeden direkt buna odaklanmıştı. Odasına gidip en güzel haliyle hazırlandı yeni güne ve Joseph’i dinlemek üzere Aşıklar Caddesi'ne doğru yola koyuldu. Cadde kıpır kıpırdı. Kalabalık bir dinleyici kitlesi vardı her zaman olduğu gibi bugün de. Alisya her zaman olduğu gibi bugün de yine ön sıralardan Joseph’i dinlemeye koyuldu. Alisya, pür dikkat Joseph’i dinliyor, güzel şarkılara eşlik edip ve Joseph’in eşssiz sesi ile güzel vakit geçiriyordu. Müzik dinletisi bittiğinde Joseph tekrar Alisya'nın yanına geldi ve “Hoş gelmişssin Alisya. Seni burada görmek çok güzel. Ben şey diyecektim geçen günkü teklifin hâlâ geçerli mi acaba? Eğer geçerli ise kafende bir kahve içmeye ne dersin? “diye patadanak sordu. Alisya bu teklif karşısında şaşkınlığını gizleyememişti. Hiç hayır der miydi? zaten o da bu anları bekliyordu. “Elbette ki geçerli, geçerliliğini hiçbir zaman yitirmeyecek olan bir teklifti sana sunduğum" diyerek gülüştüler. Alisya hiç vakit kaybetmek istemiyordu. Bir an önce Joseph ile oturup sohbet etmek için sabırsızlanıyordu. "Ee o zaman neyi bekliyoruz hadi buyrun kafeme doğru ilerleyelim." Joseph, "elbette yalnız bir dakikanı isteyeceğim. Sahneden eşyalarımı alıp geliyorum hemen." Joseph işini halledip dönmüştü Alisya'nın yanına. Birlikte kafeye doğru yürümeye başladılar. Alisya’nın kafesi bir aşağıdaki sokaktaydı. Yakın olduğu için beş dakika içinde kafeye varmışlardı. Kafeye vardıklarında herkes hayret ve merak dolu gözlerle onlara bakıyordu. Normalde Alisya’yı burada yalnız görmeye alışkınlardı. Alisya’nın yanındaki bu sempatik ve oldukça beyefendi görünümlü gencin kim olduğunu merak ediyorlardı. Meraklı gözlerle herkes onlara bakıyordu ki çalışanlardan biri hemen yanlarına gelip “Hoş geldiniz Alisya Hanım, buyurun şöyle geçin, ne ikram edeyim” diye konuya atıldı. Alisya, çalışanın sorularına maruz kalmadan kendi isteği ile “Joseph, bir arkadaşım. Aşıklar Caddesi’nde şarkı söyleyen bir müzisyen, tanıştırayım. Soluklanmak için kafede bir kahve içmek istedi.” Diye soru gelmeden yanıtlamıştı çalışanın aklındaki o muhtemel soruyu. Çalışan, memnuniyetini belli edercesine “ya demek müzisyensiniz, ne güzelmiş. Müzisyenler, daha doğrusu sanatkarlar ince ruhlu olur derler siz de öyle misiniz?” diye ileri geri konuşmuştu. Alisya bu soru karşısında afallamış, durumu toparlamak adına “şöyle buyur Joseph sen de bize İki kahve getirebilir misin?” diyerek çalışanı oradan uzaklaştırmış. Joseph’e dönerek mahcubiyetini belli eden ses tonuyla “kusura bakma, az önce biraz patavatsızlık oldu sanırım. Çalışanlarım çok şirin, sempatik ve sıcakkanlıdır. Bir art niyetleri, kimseye kötülükleri yoktur. Şahit olduğun gibi akıllarında ne varsa dillerine yansır işte.” Joseph, “yok, estağfurullah rahat olabilirsin. Hoşnut oldum aksine. Sıcakkanlı, samimi insanları severim. Mahcup olmanı gerektirecek bir durum yok. Ama madem çalışanına cevap veremedim bari cevabı sana söyleyeyim, "Evet oldukça ince ruhlu olduğumu düşünüyorum desem yalan olmaz.” Alisya, bir rahatlama ile gülümseyerek, “ya demek öyle, memnun oldum tekrardan. Ben de bir sanatkar veya müzisyen değilim belki ama sanatı ve sanatçıyı çok sever, önemserim. Bir nevi ben de ince ruhlu olduğumu söyleyebilirim.” Bu güzel sohbetin üstüne gülüştüler. O sırada kahveler gelmişti. İkisi de teşekkür etti ve bir yandan kahvelerini yudumlarlarken öte yandan sohbetlerini derinleştirerek ilerlettiler. Joseph derin bir iç çekişin ardından, meşhur soruyu sorarak konuşmaya çarpıcılık katmıştı. "Evet Alisya, bana kendinden bahsetmeni istiyorum. Beni bu denli hayranlıkla, her gün aynı heyecanla ve hiç aksatmadan dinleme sebebin nedir? merak etmedim desem yalan olur. Doğrusunu söylemek gerekirse geç fark ettim seni belki ama geç de olsa fark ettiysem seni ve senin bu hoş tavırlarını bu durumu irdelemek, en ince ayrıntısına kadar bilmek isterim. Hakkım olduğunu da düşünüyorum. Dediğim gibi ilk zamanlar pek farkında değildim, herkes gibi gelip geçen bir dinleyici olduğunu düşünmüştüm ama sen beni yanılttın ve seninle ayrı bir diyaloğumuz olması gerektiğini düşündürttün bana.” Alisya bu sözler karşısında ne diyeceğini bilememişti. Elbette bu konuların konuşulacağını biliyordu. Tahmin edebiliyordu ama bu kadar erken beklemiyordu. Bir pot kırıp kendini ele vermekten korkuyordu. Duygularını kontrol etmesi gerekiyordu. Olası bir ele verişte olacakları tahmin edemiyordu. Henüz hazır değildi buna, temkinli yaklaşması gerektiğini düşünerek ve biraz zaman kazanmak istediğini belli edermişçesine söze başladı. “Aslında bende ilk başlarda sıradan bir dinleyici idim. Daha sonra sesinin tınısı çok ilgimi çekmişti. Ki zaten seni daha önce Moscow kafede, çok kısa bir süre dinleme şansım olmuştu. O günden sonra sesin aklıma kazınmıştı. Aşıklar Caddesi’nde dolaştığım sıradan bir gündü. Birden o tınıyı işittim. Dedim ya aklıma öyle bir kazınmış ki sesini hemen tanımıştım. Bu hoş sesin tam anlamıyla farkına varmak, bu sesin derinliklerinde kaybolmak istemiştim. O gün bu gündür her gün seni dinlemeye gelir oldum. İstesem de istemesem de kendimi seni dinlerken buluyordum. Alisya, söylediklerinin sonradan farkına varmış gibiydi. Kendini durdurmak istedi ama çok geç olmuştu. Az önce ağzından çıkanları duymamıştı adeta. Ama iş işten geçmişti. Söylenenler Joseph’in hafızasındaydı artık. Hoş gerçi bu söylenenler Joseph’e pek inandırıcı gelmemiş gibiydi. Sadece bu sebepler değildi onu buralara iten. Altında yatan başka bir şey olmalı diye düşündü. Söylenenlere inanmadığı yüzünden okunuyordu. Ama pek üstlenmek istemedi Alisya’nın utangaç ve çekingen halini görmüş ve onu kasmak istemiyordu. Sohbetleri bayağı tatlı ve koyu bir şekilde ilerliyordu. Akıllarına gelen her konuda konuşmuş gülüşüp keyiflenmişlerdi. Joseph saate bakmıştı. Her güzel anın bir sonu vardır derler ya işte o son gelmişti. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadığını belli eden bir bakışla “ben artık kalkayım. Evim buraya uzak, gidecek uzun bir yolum var” Alisya bu sözlerin üstüne onu pek fazla oyalamak istememişti. Ama bugün için teşekkür etmeyi de ihmal etmeyerek “ne zaman istersen uğra, adresim belli.” diyerek Joseph’i yolcu etmişti. Alisya bayağı heyecanlıydı. Joseph gittikten sonra yaklaşık bir yarım saat bu büyülü anın etkisinde kalarak, Kafe’de tek başına oturdu. Dalgın bir şekilde olanları düşünüyordu. Bir yandan da dudak altı gülümsemelerine engel olamıyordu. Birden kendine gelerek etrafına baktı. Birilerinin onun bu hallerine şahit olmasını istemezdi. Görenler, “bu kız neye gülüyor öyle” desin istemiyordu. Yine de düşüncelerden ve bu tatlı hallerinden kendini alıkoyamadı. Her zaman hayalini kurduğu belki de ilk aşkı olabilecek kişi artık daha da yakınındaydı. Az önce onunla birlikte oturmuş, kahve içmişti. Belki de bu kocaman bir adımdı onun için. Alisya, dalgın gözlerle etrafa bakmayı sürdürüyordu. Arkadan art arda gelen “Alisya hanım, Alisya hanım” sözleri ile birden irkildi. Çalışan Allah bilir ne kadar süredir Alisya’ya sesleniyordu ama bizim deli kız hülyalara dalmış gidiyordu. Bedeni burada ama ruhu bambaşka diyarlardaydı. Arkasına baktı ki seslenenin Kafe’de ki çalışan olduğunu gördü. “Alisya hanım saat 21 00 oldu. Kafeyi kapatacağız” dedi. Alisya “ohooo saat 21.00 oldu mu ya.” Bayağı kaptırmışım kendimi. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Teşekkür ederim. Sizlere kolay gelsin” diyerek eve doğru yola koyuldu. Acaba Vena’yı arayıp rüya gibi geçen bu günü onunla paylaşsamıydı diye düşündü. Saat oldukça geç olmuştu, bu saatte Vena’yı ararsa kötü bir şey olduğunu düşünüp korkabilirdi. Bu yüzden aramaktan vazgeçti. Neşeyle yürümeye devam etti. Yol boyunca düşünceli bir halde yürüdü, arada kaçamak gülüşler eksik olmuyordu yüzünden. Zaten sokaklar bomboştu. Kahkaha atsa dahi kimse duymaz, duysa bile bu soğukta dışarı çıkıp ne oluyor ne bitiyor diye bakmazdı. Alisya bu sessizlikten faydalanıp bir delilik yapmasın mı. Bir kahkaha tufanı, bir çığlık çığlığa aşk itirafı sardı bütün sokakları. “aşık oldum, ben aşık oldum” diyerek aşkını bütün sokaklarda haykırdı. Kahkahalar ata ata eve vardı. Evine vardığında aşk sarhoşu misali kendini koltuğa attı hâlâ hayaller kuruyor ve kaçamak gülüşlerle geceyi aydınlatıyordu. Düşünceleri onunla birlikte gelmişti. Gece boyunca ona eşlik eden inatçı misafirleriydi. Alisya bundan şikayetçi değildi. Düşündükçe sanki aşka bir adım daha yaklaşıyor, Joseph ile güzel günlere doğru koşar adımlarla ilerlediğini hissediyordu. Bir anda aklına bir şey takılmıştı. Joseph uzun yol gideceğini söylemiş uzakta oturduğunu dile getirmişti. Acaba nerede oturuyordu ki? Nerede oturduğunu sormak hiç aklına gelmemişti Alisya’nın bu durum keyfini kaçırmıştı biraz. Anında içini karartıp keyfini kaçıran bu düşünceyi kafasından attı. Ne de olsa artık daha çok yakınımda elbet bir gün bunu da öğrenirim diyerek keyfini yerine getirmişti. Hayaller alemine daldı. Uykuya dalması yine uzun sürmüştü ama bu sefer çok mutluydu. Uyumasa bile gocunmazdı bu durumdan. Ama o kadar yoğun ve yorucu bir gün gülümseme ile düşünceler arasında mekik dokuyan geceye rağmen inatla kapanan göz kapaklarının vedası ile sonlanmıştı. Alisya uykuya dalmıştı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD