16.bölüm

1704 Words
Düne kadar bahar havası hakim olan gökyüzünde bugün yağmur şiddetle yağıyordu. Baharın cıvıltısı yerini yağmur damlalarına bırakmış, yağmur öfkesini ifade etmek istermişçesine yağıyordu. Yine bir aşk hikayesi bugün yakın dostları bir araya getirecekti. Alisya bugün yağmurun huzur veren sesiyle, cama çarpan yağmur damlaları eşliğinde gözünü erkenden açtı. Kendine bir kahve yapıp yağmurun bu şiddetli ama bir o kadar da huzur veren sesine tanıklık etmek istedi. Hemen yatağından kalkıp kahvesini pişirdi. Koltuğuna oturarak pencereden seyre daldı dışarıyı. Telefonunu eline aldı ama alışkın olduğu bir durum yaşanmamıştı. Telefonuna mesaj gelmemişti. Aklına türlü türlü şeyler geldi ama hepsini dağıtarak eline telefonu aldı ve bugün ilk mesajı atan o olmak istedi. “Günaydın Şurimşinem” yazıp yolladı mesajı. Joseph yağmurun huzur veren sesi ile huzurlu bir uykuda idi. Normalde erkenden uyanan Joseph bugün kendine yağmur sesi eşliğinde güzel bir uyku armağan etmek istemişti. Alisya ilk başlarda uyuyor olabileceğini düşünmemişti. Çünkü erkenden uyanmasına alışkın idi. Mesajı attıktan sonra uyuyor olabileceğini tahmin etti. Daha fazla rahatsız hissettirmemek ve bu büyülü anın da tadını doyasıya çıkarmak için telefonu kenara bırakıp dışarıyı seyretmeye devam etti. Saat 11. 30 sularında telefonuna gelen bildirim sesi ile irkildi Alisya. Mesaj Şurimşine adlı kişiden gelmişti. “Günaydın Güneşim, sabah sabah senin mesajına uyanmak ne güzelmiş. Hoş gerçi sabahı çoktan geçtik, öğle vakti olmuş bile. Deli gibi uyumuşum, yağmurun sesi ile.” Alisya, heyecanlı bir şekilde bir çırpıda telefonu eli aldı. “tahmin ettim sevgilim. Yoksa bu saate kadar uyumayacağını ben de biliyorum. Senden mesaj almaya alışkınım, sabah senin güzel mesajını göremeyince şaşırdım öncelikle. Daha sonra dışarda yağan yağmurun seni huzurlu bir uykuya davet ettiğini tahmin ettim.” Sohbetleri bu şekilde güzel sözler, aşk dolu iltifatlarla devam etti. Alisya uzun zamandır iş yerine uğraşmıyordu her zamanki gibi. Bugün de yağmur şiddetli bir şekilde yağıyordu ama ne yapıp edip on dakikalık bile olsa iş yerine uğraması gerektiğini düşündü. Joseph’e bu durumdan bahsetti. Yağmur yağdığı için üşendiğini, ama iş yerine de uğraması gerektiğini söyledi. Joseph her zamanki romantik ve ince ruhlu tavırla “Ben de bu güzel günde sana eşlik etsem, belki de üşengeç tavrın biraz azalır ne dersin” Alisya kalbi pır pır ederek “beni bu kadar kısa sürede, o kadar iyi tanıman ne hoş, elbette günümü güzelleştirdiğin gibi tek lafınla motivasyonumu da güzelleştirdin.” Joseph, “O zaman hazır olunca mesajla haberleşelim, direkt senin kafende buluşalım, işin bittikten sonra bu güzel havaya kahvelerimiz ve hoşsohbetimiz ile eşlik ederiz.” Diyerek vakit kaybetmeden hazırlanmaya koyuldu, daha bir saatlik yol gelmesi gerektiği için çabuk çabuk hazırlandı. Alisya da aynı şekilde hiç vakit kaybetmeden hazırlanmaya başlayarak hemen kafeye gidip işlerini bitirmiş bir vaziyette Joseph’i beklemek, o gelince de hemen kahvelerini alıp eşsiz sohbetlerine başlamak istiyordu. Kendi kafesine normalde çok özenmeden, üstüne rahat bir eşofman giyerek giderdi ama artık işler değişmişti. Joseph işin içine girince işler tamamen değişiyor yakın bir yere ya da her zaman gittiği bir yere giderken bile artık oldukça özenli davranıyor, hazırlanmak için dakikalar geçiyordu ayna karşısında. Konuşmalarının üstünden yarım saat geçmişti ki şaşırtıcı bir şekilde Alisya hazırlanmıştı. Joseph ise yaklaşık bir yirmi dakika önce hazır olduğunu ve yola çıktığını bildiren bir mesaj atmıştı. Alisya hazırlanırken kendini o kadar kaptırmıştı ki ondan duymamıştı bildirimi. Hemen saate baktı ve Joseph’in 20 dakika sonra burada olacağını düşünerek evden bir hışımla çıktı. Hemen iş yerine gidip işlerini hallederek hazır halde onu beklemek istiyordu. Acele adımlarla yürürken bir yandan da Joseph’e evden çıkıp iş yerine gittiğini söyleyen mesaj attı. 5 dakika sonra ise artık iş yerine varmıştı. Sevimli müşterilerini sevgiyle selamlayıp aceleyle içeri girerek işleri kontrol etmeye başladı. Bir yandan da saate bakıyordu Joseph’in gelişine ne kadar süre kaldığını hesaplıyordu ki bu yoğunluğun arasında geleli beş dakika olmuştu ki Joseph kapıda belirdi. Alisya ilk başta onu  fark etmemiş, işiyle ilgileniyordu Joseph ise onun bu telaşlı hallerini görüp hayranlıkla izliyordu Alisya hayranlık dolu bakışlarını fark edince birden eki ayağı titremeye başladı. Kendini toparlamak için uğraşırken Joseph içeri girip yanına doğru geldi ve selam verip yanağına bir öpücük kondurarak boş olan bir masaya doğru yürüdü. Alisya kalbi küt küt atarak arkasından yürüdü. Masanın etrafında yer alan sandalyelere oturdular. Sohbet sohbeti açtı, keyifli vakit geçirerek yağmurun artan şiddetine aşk dolu halleriyle eşlik ettiler. Günün büyük çoğunluğunu burada geçiren sevimli çiftimiz yağmurun şiddetini azaltması ile birlikte evlerine doğru gitmek için yola koyuldular. Joseph ile Alisya hafif çiseleyen yağmurun altında kol kola girerek yürüdüler. Bu romantik an oldukça kısa sürmüştü, Alisya’nın evi ile kafesi arasında yakın bir mesafe vardı. Bu mesafeyi biraz daha uzatmak istercesine adımlarını küçülterek yürüyordu genç çiftimiz. Ne kadar küçülürse küçülsün o adımlar sanki birlikte oldukları için en güzel anları bir an önce bitiyor gibi geliyordu onlara. Alisya evine varmıştı. Joseph, çiseleyen yağmur damlalarının ardından baktı Alisya’nın yüzünü ve küçük bir öpücük kondurarak yanağına veda etti. Dolmuş durağına doğru yürüdü ve ilk dolmuşa binerek bir saatlik yolculuk sonunda evine vardı. Birbirlerinin yanından ayrılmış olsalar da mesajları ile hep yan yana olma hissini yaşıyorlardı. Mesajlaşmaları bütün hızıyla devam ederken birden Alisya’nın telefonuna başka bir mesaj geldi. Gelen mesaj Vena’dan idi. “Selam Alisya, nasılsın, ne yapıyorsun?” diye sıralamıştı soruları art arda Vena. Alisya, “İyiyim Vena, oturuyorum sen nasılsın ne yapıyorsun.” “iyiyim teşekkür ederim oturuyorum bende öylece, müsait misin biraz sohbet etmeye ihtiyacım var.” Alisya meraklanmıştı. “elbette müsaitim, bir şey mi oldu, çabuk hazırlan yanıma gel, kahve hazırlıyorum karşılıklı birer kahve içer sohbet ederiz.” Vena’nın biriyle sohbet edip dertleşmeye o kadar ihtiyacı var ki hiç düşünmeden Alisya’nın bu teklifini kabul etti ve hazırlamak üzere odasına girerek on dakika da hazırlanıp çıktı evden. On beş dakika sonra Vena, Alisya’nın evinde idi. Alisya Vena’nın bu kadar hızlı bir şekilde gelmiş olmasına şaşırmamıştı. Evleri yakın olduğu için onun bu kadar erken gelmesini bekliyordu. Vena kapı açılır açılmaz Alisya’nın boynuna sarılmıştı. O kadar yorgun ve karmakarışık duygular içindeydi ki bu sarılma ilaç gibi gelmişti. Alisya Vena’nın bu haline anlam verememiş başına kötü bir durum gelmiş olmasından endişelenmişti. “Şöyle geç Vena iyi misin,” diye tedirginlikle sordu Alisya. Vena koltuğa oturmuş, derin bir nefes almıştı. “Hadi kahvelerimizi getir de gel, içerken anlatayım neler olduğunu.” Alisya, merakta kalmıştı. “hemen geliyorum” diyerek bir hışımla mutfağa gitti ve 5 dakika içince kahveleri hazırlayıp Vena’nın yanına geri döndü. Kahveleri önlerine koyarken merakla sordu Alisya, “ne oldu, söyle hadi Vena, merakta kalıyorum.” Vena, kahvesinden bir yudum alarak başladı konuşmaya, aheste aheste tane tane çıkıyordu cümleler ağzından. “geçen akşam birdenbire aklıma Münire Teyze geldi. Onu ziyaret etmek istedim gecenin bir vaktinde. Alisya şaşkınlığını gizleyemeyerek Vena’nın sözünü böldü “eeeee” diye heyecanla sordu. Vena, devam etti Alisya’nın bu heyecanını görmemişçesine “bir hışımla hazırlanıp düştüm yollara, ayaklarım beni doğruca huzurevine, Münire teyzenin yanına götürdü. Onun yanına gitmeme sebep olan his ise aklımda Fatihle ilgili soru işaretlerinin olması ve onun hakkında yeni bilgiler öğrenebilme isteğiydi.” Alisya şaşkınlığı artarak, gözlerini belirte belirte dinliyordu Vena’yı. Kahveler soğumuş, içmek akıllarına gelmemişti o sohbetin koyuluğundan dolayı. Vena, devam etti. “Alisya, bilemiyorum o gece Münire Teyzenin yanına gidene kadar hiçbir şeyin ciddiyetinin farkında değildim. Geçici bir durum olduğunu sanıyordum yaşananların ama değilmiş. Beni oraya kadar, o saatte götüren duygunun geçici olma ihtimali olamaz. Ben, Ben... Vena lafı bir türlü çıkaramıyordu ağzından. Eveleyip geveleyip en sonunda bir hışımla çıktı sözcükler ağzından. Ben sanırım aşık oldum Alisya. Ama Fatih, bir şirket yöneten, oldukça yoğun bir hayatı olan kişiliğe sahip. Böyle bir ihtimali düşünemiyorum. Kendi kendime gelin güvey olmak, bu fikri sürekli düşünüp de aklımı, kalbimi bununla kurcalamak istemiyorum. Daha geçen haftaya kadar sana akıl veren, sana yardımcı olmaya çalışan ben şu an senin durumundayım. Alisya sen artık aşkın büyülü dünyasındasın, bu süreçten sende geçtin yakın zamanda beni en iyi sen anlarsın, bana sadece sen yardım edebilirsin.” Vena oldukça rahatlamış olduğunu belli eden bir ifadeyle bitirdi cümlelerini. Alisya, olanlara şaşırmıştı. Vena’nın aşk kadını olmadığını, her zaman olaylara mantıksal boyutundan baktığını biliyordu ama aşk o kadar güçlü bir duygu ki, akıl ve mantığı etkisi altına alıp, insan zihnini bütün derinliklerine kadar esir alabilen bir duygudur. Bunun en büyük kanıtı Vena şu an karşısında oturuyordu. Alisya şaşkınlığını giderip kendini toparladıktan sonra söze girdi. “Vena, canım arkadaşım öncelikle seni çok iyi anladığımı bilmeni isterim. Dediğin gibi henüz geçen haftalara kadar ben de senin şu an içinde bulunduğun durumu yaşıyordum. Çok zorlandım. Kalbime laf geçiremedikçe, zorlanıyor, yaşadığım her anı sorgulaya sorgulaya bir hal oluyordum. Ama gördüğün gibi en sonunda aşkla savaşmak yerine o büyülü dünyanın rahatlığına kendimi teslim edip olayları akışına bırakmayı tercih ettim. Hayatım baştan sona değişti. Meşakkatli süreçleri tercih etmektense duygularımın bana sunduğu güzelliklerin tadına varmak beni oldukça mutlu ediyor. Tabii, Joseph’in davranışları da öyle. Sana da tavsiyem şu ki akışına bırak olanları. Fatih’in elbet bir gün seni fark edeceğini biliyorum. Seni hiç beklemediğin bir anda aşkın büyülü dünyasının içinde bulacağıma da eminim. Sen bile buna şaşıracaksın olayların bu denli hızlı gelişmesi senin de başını döndürecek. Ama sabretmeyi ve akışına bırakmanı öneriyorum. Bu süreçte mantığının devre dışı kaldığını, duygularının seni ister istemez yönlendirdiğini, davranışlarını şekillendirdiğini unutmama da senin bu sürece uyum sağlamanı kolaylaştıracaktır. Biliyorum bu söylediklerime karşılık olarak, söylemesi basit, diye düşünüyor olabilirsin. Haklısın ben de bunu düşündüm bana her akıl verildiğinde. Ama zaman her şeyin ilacıdır. Emin ol ki zaman senin de ilacın olacak.” Vena, Alisya’nın desteğinin karşısında oldukça rahatlamıştı. Üstünden büyük bir yük kalkmış gibiydi adeta. Alisya’ya teşekkür ederek eve doğru gitmek üzere ayaklandı. Alisya onu kokundan çekip koltuğa oturtarak “hiçbir yere gitmiyorsun, bugün buradasın. Seni bu halde tek başına eve göndermem. Aklım sende kalır. Burada ikimiz kalırız.” Vena, hiç hayır demedi. “Pekii, Alisya teşekkür ederim. Çok yoruldum, bir an önce uyumak istiyorum. Desteğin için teşekkür ederim canım arkadaşım. Tekrardan Alisya’ya sarıldı.” Alisya, “bir daha teşekkür etme biz dostlar ne için varız. Birbirimize destek olmayacaksa dost olmanın ne anlamı kalır ki. Sıradan insandan farkımız olmaz.” Diyerek Vena’ya bir battaniye getirdi. İkisi koltukta uzanarak ses seda etmeden dışarıyı seyrettiler. İkisinin de aklında tek bir duygu hüküm sürüyordu. Aşk. İkisini etkisi altına alan bu büyülü dünya, sıradan, monoton dünyalarını renklendiren bir duygu haline geldi. Vena’nın ki henüz o aşamada olmasa da yavaş yavaş o da bu aşamaya gelecektir. Günün başında iki dostu bir araya getiren aşk duygusu, gecenin sonunda da onları bir arada tutmayı başardı. Aşkın onulmaz gücü hem duygusal hem dostane ilişkileri güçlendirmeye yeterli. Gece bütün güzelliğiyle örtü üstünü iki dostun. Gözleri kapandı koştuğun bir köşesine kıvrılan Alisya ve Vena’nın.... 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD