13.bölüm

1809 Words
Aşkın ılık esintisi, yüzünü okşayarak uyandırdı Alisya’yı. Gün aydınlık sabahlarını sunuyordu bütün ihtişamıyla. Alisya gözünü açar açmaz artık ilk olarak telefonunu arıyordu. Hemen sevgilisinden gelen mesajı kontrol edip okuyarak neşesine neşe, gününe ayrı bir anlam katmak istiyordu. Bugün günlerden çarşamba idi. Bugün her zaman olduğu gibi yine Joseph sahne alacaktı. Elbette sevgilisi olarak Alisya da onu dinlemeye gidecekti. Yatağında kıvranırken aklına bir fikir geldi. Geçen gün Joseph ile Vena Alisya’nın kafesinde küçük bir tanışma faslı yaşamıştı ama çok yüzeysel bir tanışma olmuştu. Alisya bunu derinleştirmek istemişti. Hemen telefonunu eline aldı, önce sevgilisine “Günaydın” mesajını atıp daha sonra Vena ile mesajlaşmaya başladı. Vena da bugün Joseph’in sahne aldığını biliyordu. Tabii unutmamışsa eğer. Alisya, Vena’ya bugün onlara eşlik etmesi için teklifte bulunan bir mesaj attı. “Bugün günlerden Çarşamba, Joseph sahne alıyor biliyorsun. Onu dinlemeye gideceğim çıkışta da zaman geçireceğiz. Geçen gün Joseph ile yüzeysel bir tanışma ve sohbet imkanınız oldu, bu sohbeti daha da derinleştirin istiyorum. Ne de olsa bu hayatta en yakın arkadaşım sensin. Bu teklifimi kabul edersen çok sevinirim Vena. ”diye uzunca bir mesaj attı Alisya. Uzun zamandır doğru dürüst vakit geçirmedikleri için Vena onlara katılmayı kabul etti. Saat sabahın 10.00’u idi. Alisya bütün heyecanı ve enerjisi ile kahvesini kaynatmaya gitti. Kahve vazgeçilmezlerinden biri belki de Joseph’ten sonra onu kendine getiren en güzel şey idi. Joseph yeni güne dün gece kaldığı pansiyonda gözünü açmıştı. Alisya Joseph’in pansiyonda olduğunu tamamen unutmuştu. Birden aklına geldi ve hemen eline telefonu alarak “Joseph sevgilim günaydın, hazırlan da yanıma gel birer kahve içelim. Ben senin pansiyonda kaldığını unuttum ne yazık ki, aklım başımda değil. Aldın aklımı başımdan” diye yolladı mesajını . Joseph bu oldukça rahatsız edici pansiyondan kurtulmanın yolunu ararken gelen bu güzel teklifi hiç reddedemezdi. Pansiyonda içilen kahvenin tadı Alisya’nın yanında içilen kahve tadı ile yakından uzaktan alakalı olamazdı diye düşünerek vakit kaybetmeden hazırlandı ve 10 dakikalık mesafede olan Alisya’nın evine doğru yürüdü. Alisya kahve kaynatma işini 5 dakikalığına ertelemişti. “ Joseph gelsin de sıcak sıcak içeriz kahvemizi. ”diye düşündü Joseph kapıda belirmişti. Alisya heyecanla kapıyı açtı ve Joseph’i buyur etti içeri. Sabahın ilk ışıklarında birbirlerini görmüş olmak ikisine de güzel enerjiler vermişti. Normalde günün öğle vakitlerinde bir araya gelirlerdi. Ama bugün her zamankinden daha aydınlık her zamankinden daha neşe dolu ilerleyecekti sabahın gelişinden belliydi bu. Joseph içeri girdi ve oturdu Alisya ise zaman kaybetmeden kahve getirip sohbete başlamak için sabırsızlanıyordu. Kahveler geldi sohbetler edilmeye başlandı. Alisya Joseph’e bugünkü planından bahsetti. “sevgilim hani geçen tanıştığın en yakın arkadaşım Vena var ya bugün onunla zaman geçirelim diyorum. Senin için de uygundur değil mi?” Joseph “Elbette uygun Güneşim, Vena’yı sevdim, sıcakkanlı biri bugün onunla güzel bir zaman geçirerek ben de arkadaşlığımı derinleştirmek isterim. İyi düşünmüşsün.” dedi Alisya buna çok sevindi. “Süper teşekkür ederim beni kırmadığın için, o zaman ben Vena’ya mesaj atıp saat 12.30 gibi yanımıza gelmesini söyleyeyim, ben de o saate kadar hazırlanırım buradan birlikte çıkar Aşıklar Caddesi'ne gideriz. Senin o büyüleyici sesini dinledikten sonra birlikte güzel vakit geçiririz.” Joseph çocuklar gibi sevinen bu güzel kıza hayranlıkla bakarak “ Olur sevgilim hadi yaz bakalım mesajını” Alisya utangaç bir eda ile aldı telefonu eline “Vena selam. Saat 12.30 gibi yanımda ol Joseph burada kahve içiyoruz 12.30 da hazır olurum buradan çıkar Aşıklar Caddesi'ne doğru birlikte yol alırız.” Vena da o esnada kahve pişiriyordu kendine. Mesajı geç görmüştü yaklaşık bir 10 dakika sonra “Tamamdır Alisya, anlaştık” diye mesaj attı. Saatler zamanın ardından kovalamaca ile ilerliyordu. Saat 11.30 olmuştu. Alisya ve Joseph birbirlerinin yanındayken zamanın nasıl bu denli hızlı geçtiğine hâlâ anlam veremiyorlardı. Keşke bir imkanları olsa da o an için zamanı durdursalar diye düşünüyorlardı. Aşk işte öyle bir şey sevdiğinin yanında zaman dursun, hiç geçmesin istersin ama zaman o kadar inatçıdır ki sen ne istersen sana tersini sunar. Sanki sevdiğinin yanındasın diye yalnız başınayken hiç geçmeyen dakikalar acelesi varmışçasına akıp giderdi. Alisya bir an yerinden fırlayarak hazırlanmak üzere odasına çıktı. Joseph kendi evindeymiş gibi rahat bir tavırla koltuğa uzandı ve pencereden tertemiz bir maviliğe boyanmış gökyüzünü seyre daldı. Alisya Joseph’i çok bekletmek istemiyordu ama bir yandan da her zamanki gibi en güzel haliyle çıkmak istiyordu karşısına. Bu sebeple hazırlanması biraz zaman aldı. Biraz derken tam tamına 1 saat. Kapı çaldı gelen Vena idi. Vena gelmese belki de Alisya daha da uzun bir süre hazırlanmaya devam edecekti. Alisya üst kattan Joseph’e seslendi “kapıyı açabilir misin hayatım” Joseph kapıyı açmıştı. Vena Joseph’i karşısında görünce birden şaşırmıştım, kapıyı Alisya’nın açmasını bekliyordu. “Selam Joseph, nasılsın” diye şaşkınlığını belli eden bir ses tonuyla selamladı Joseph’i “Alisya nerede” diye ekledi. Joseph, “Hoş geldin Vena Alisya daha hazırlanıyor henüz hazır değil. Birazdan iner aşağı. Vena’nın kulağına doğru yaklaşarak fısıldamayla karışık bir ses tonuyla “Aramızda kalsın ama yaklaşık 1 saattir hazırlanmaya başlamış.” O sırada Alisya koştur koştu indi aşağı. “Hoş geldin Vena” diye seslendi. Joseph, bu güzellik karşısında büyülenmişçesine gözlerini alamıyordu Alisya’dan. Neden bu kadar uzun süre yukarda kaldığını şimdi anlamıştı. Vena sanki Joseph’in aklından geçen düşüncelerine tercüman olurmuş gibi, “bir saattir yukarıda kalmanın sebebi anlaşıldı güzellik, Hoş bulduk” diye gülümseyerek yanıtladı Alisya’yı. Alisya onu çekiştirdiklerini anlamıştı. “Ooo ayaküstü dedikodumu da yapmışsınız bakıyorum, teşekkür ederim Vena. Evet, hazırlanmam biraz uzun sürmüş olabilir. Neyse o zaman ben bu kadar zaman kaybı yaşattım. Hadi daha fazla zaman kaybetmeden yola çıkalım. Aşıklar Caddesi'nde biraz vakit geçiririz Joseph sahne alana kadar. Ondan sonra da ne yapacağımıza karar veririz” “Olur” diye onayladı Vena ve Joseph Alisya’yı. Üçü de paltolarını giyip yola koyuldular. Hava her zamankinden daha sıcak daha güzeldi. İçleri huzurla dolduran ılık bir bahar havası hakimdi güne. İlk defa Alisya, Joseph ve Vena zaman geçireceklerdi. Bunun için üçü de ayrı ayrı mutluydular. Evden çıkmadan önce günün ilerleyen saatleri için bir planları olmadığını Joseph sahne almayı bitirdikten sonra karar vereceklerini söylemişlerdi ama Alisya heyecandan kendini günün planını düşünürken buldu. Yol boyunca ne yapacaklarına dair düşüncelere dalmıştı Alisya. Vena ve Joseph ise birbirlerini daha yakından tanımak istercesine sohbet ediyorlardı. Yol boyunca keyifle sohbet ederlerken Alisya bir anda buldum diye haykırdı. Vena ve Joseph şaşkınlardı. “Ne buldun Alisya diye şaşkın şaşkın baktılar ve merakla ne diyeceğini beklediler Alisya’nın.” Alisya, “Joseph sahne aldıktan sonra ne yapacağımızı buldum. Bakın bu afişe. Bugün akşam bir tiyatro gösterimi varmış. Onu seyretmeye gidelim mi çok güzel bir etkinlik olur üçümüz için de.” Joseph ve Vena aynı anda gülümsemiş, Joseph hayranlık, Vena ise sevecenlik dolu bir bakışla bakıyordu Alisya’ya. “Olur, olur güzel olur tabii. Tiyatro nerede ve saat kaçta diye baktılar. 18. 00 da idi ve evlerine yakın bir amfi tiyatro mekanında olacaktı. Tamamdır anlaştık. Benim sahnem 15.30 da bitiyor. Bir kahve içeriz sonra da tiyatroya gideriz.” Dedi Vena ve yürümeye devam ettiler. Aşıklar Caddesi'ne varmışlardı. Joseph sahneyi kurmak üzere yanlarından ayrıldı. Alisya ve Vena ön sıralardan Joseph’i dinlemeye koyuldu. Alisya kendini adeta büyülü bir dünyada gibi hissediyordu. En sevdiği arkadaşı bir yanda, en sevdiği adam bir yanda... Bugün ondan mutlusu olamazdı. Saatlerce keyifle dinlediler Joseph’i. Eşlik ettiler, keyiflendiler. 2 saat süren müzik dinletisi bitmişti. Saat henüz 15.30 idi. Yaklaşık 2 saatleri vardı tiyatroya gitmek için. Oradan 17.30 da çıkıp yürümeleri gerekiyor. Şu anlık 2 saatlerini geçirmek üzere Vena’nın dediği gibi bir kafeye doğru yürüdüler tiyatro saati gelene kadar. Joseph ve Alisya’nın her zaman gittiği kafeye girdiler. Otantik ortamı olan şirin bir kafe idi. Alisya birdenbire sıklıkla geldiği bu kafenin adını bilmediğini anımsadı. O kadar kör olmuştu ki gözleri aşkından. Kendini sadece Joseph’in dünyasına bakarken görüyordu. Ondan başka hiçbir ayrıntı dikkatini çekmiyordu. Joseph ve Vena sohbetler ediyor, geçen gün başlattıkları yüzeysel sohbeti derinleştiriyorlardı. Alisya ara ara onlara katılıyor ama büyük çoğunlukla sadece dinliyor ve hayaller kuruyordu. 2 saat boyunca bu hoş ortamda zaman geçirdiler. Alisya dalgın halini bir kenara bırakıp tiyatroya gideceklerini hatırlayıp kalkmaları gerektiğini hatırlattı. Bir anda kalktılar. Tiyatronun yapılacağı amfi buraya yürüme mesafesinde idi. Zaten şehrin tam ortasında oturuyorlardı. O yüzden konum itibari ile her yere ulaşmak kolaydı ve her şey oldukça yakın mesafedeydi. Gülüşe gülüşe yürüdüler amfiye doğru. Amfiye vardıklarında deli bir kalabalık vardı. İğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık. Meğerse millet akın ediyormuş bu tarz etkinliklere, onlar ise henüz ilk defa bulunuyordu böyle bir ortamda. Bunun şaşkınlığını yaşıyor, birbirlerine ve kalabalığa hayret içinde bakıyorlardı. Şaşkınlığı bir kenara bırakıp harekete geçerek oturacak yer bulmaya çalıştılar. Hızlı adımlarla ilerlediler yoksa bu kalabalıkta yer bulma olasılıkları hiç kalmayacaktı. Nihayetinde en arka sıralarda dahi olsa boş yer bulmuşlardı. Hemen oraya oturup tiyatronun başlamasını merakla beklediler. Tiyatronun konusunun ne olduğunu, adını bilmiyorlardı. Tiyatro başlarken yapılan anonsta öğrendiler adını. “Aşkın Maviselliği” idi. Konusunu az buçuk tahmin edebilmişlerdi. Tiyatro başlayınca tam anlamıyla öğreneceklerdi tahminlerini doğru olup olmadığını. Tiyatro bütün enerjisiyle başlamıştı. İlk başta aşkın o ihtiraslı ve büyülü dünyasını konu alarak açıldı perde. Oyun ilerledikçe içinde bir sürü güzel mesaj barındıran oldukça etkileyici bir gösteri halini aldı. Aslında aşkın o büyülü dünyası etrafında şekillenen görücü usulü evlilik ve çocuk gelinleri konu alıyordu tiyatro. Yaklaşık iki buçuk saat süren bir oyun oldu ama o kadar etkileyiciydi ki akıp gitti seyirciler farkında olmadan. Güzel bir ders vererek sonlandı perde. “Aşk, iki dünyanın uyumunu içeren büyülü bir süreçtir. Ama aşkın en acı tarafı sevmediğimiz bir dünyaya mahkum edilmek, tanımadığımız, anlamını bilmediğimiz bir dünyada yapayalnız bırakılmaktır. Görücü usulü evlilik ve çocuk gelinleri tasvip etmiyoruz. Şiddetle kınıyoruz.” Sözleri geceye damgasını vurmuş ve bir alkış tufanı ile tiyatro son bulmuştu. Alisya, Vena ve Joseph oldukça etkilenmiş ve iyi ki bu tiyatroya geldik diye düşünmüşlerdi. Alisya’nın gözleri dolmuştu Vena bunu fark ederek. “Sen ağladın mı Alisya” diye sordu. Joseph bu soru üzerine Alisya’nın gözlerine bakarak o da fark etmişti yüzündeki ıslaklığı. Alisya hemen gözlerini silerek “duygulandım işte, gerçekten hayatta aşkın büyülü dünyası olduğunu gördüm ama hiç bu tarafından bakmamıştım. Büyülü dünyanın bir de karanlık tarafı olduğunu düşünmemiştim.” Vena “Ah pamuk kalpli arkadaşım” diyerek koluna girdi. Joseph’te öbür koluna girerek amfiden dışarı çıktılar. Hava bayağı kararmıştı. Saat. 20.30 olmuştu. Vakit kaybetmeden dolmuş duraklarına doğru yürüdüler yolda Joseph bu geceyi de pansiyonda geçirmek zorunda kalacaktı. Hızlı hızlı yürüdüler. İlk başta Vena’nın evine varılıyordu ama Vena Alisya ile dolmuş durağına kadar gelmeyi istedi dönüşte onu yalnız bırakmak istememişti. Dolmuş durağına vardılar. Vena Joseph’e güzel gün için teşekkür etti. Ve yanlarından ayrıldı. İkisi baş başa kaldı. Veda etmekte zorladılar yine ama dolmuş kalkmak üzereydi. Birbirlerini ne kadar çok sevdiklerini dile getirerek ve iyi geceler dileyerek ayrıldılar. Alisya Vena’nın yanına gitti. Dolmuş hareket etmişti. Alisya ve Vena eve doğru yola koyuldular. Joseph ise 1 saat süren yolculuk boyunca Alisya’yı ve ağladıktan sonra ıslanan kirpiklerinin altında parlayan bal rengi gözlerini düşündü. 1 saatlik yol hemen bitmişti sanki. Alisya ve Vena da evlerine varmıştı. Joseph Alisya’ya gözlerinin ne kadar güzel olduğunu, onu çok etkilediğini söyleyen bir mesaj attı. Bu gece için birbirlerine teşekkür ederek. Aşk dolu bir mesajla geceyi sonlandırdılar. Her gün biraz daha güzelleşiyor, her an biraz daha anlam buluyordu iki aşığın dünyasında. Yeni günün yenilik ve güzelliklerini heyecan eşliğin de bekleyeceğiz....
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD