Gün bütün güzelliğiyle ağarmıştı. Ağaç yapraklarının hışırtısı, kuş cıvıltıları, güneşin içleri ısıtan aydınlığı birlik olup güzelleştirmişti günü. Vena yeni güne umut dolu düşüncelerle açtı gözünü. Bugünün Vena’ya ne sunacağını önceden kestiremiyordu. Gün hevesinde ne sakladığını ilerleyen saatlerde belli ediyordu. Vena bunun bilincinde olarak heyecanla doğruldu yatağından. Dün gece yine koltuğunda sızmıştı. Başı ve beli ağırarak uyandı sabaha. Kendine gelmek için bir kahve pişirmek istedi. Mutfağa yöneldi. Telefonu koltuğunun üstünde kalmıştı. Birden mutfağa gelen bildirim sesi ile bir merak sardı Vena’yı. Bir an önce kahveyi pişirip odaya geçerek telefonuna bakmak istedi. Üç dakika sonra kahve hazırdı. Fincana doldurup merak dolu adımlarla yürüdü telefona doğru. Telefonu eline aldığında bir mesaj geldiğini mesajı atanın ise Alisya olduğunu gördü. Şaşkınlıkla saate baktı öncelikle. Saat henüz sabahın dokuzu idi. Alisya normalde uyumayı sever, erken saatlerde pek sık uyanmadı. Gerçi Joseph hayatına girdiğinden bu yana yeni alışkanlıklar edinmiş olabilir. Bu gayet normal bir durumdu. Aşk insana her şeyi yaptırır, nice güzellikler katardı. Alisya, Vena’yı merak etmiş, aklı Vena’da kalmıştı. “Günaydın Vena, uyandın mı? Nasıl oldun seni merak ettim. Aklım sen de kaldı.”
Vena, “Günaydın Alisya evet evet uyandım. Henüz kendime gelmedim. Bunun için bir fincan kahve pişirdim kendime. Biraz daha iyiyim. Gün içinde Münire Teyze’nin yanına gidebilirim. Onunla konuşmak bana iyi gelecektir. Hem belki de Fatih’i orada görme şansım olur. Bilemiyorum. Onu görsem belki de bütün soru işaretleri anlam bulacak gibi geliyor bana...”
Alisya, şaşkınlıkla okumuştu mesajı. Ama hiçbir tepki vermemişti. Çünkü bir zamanlar kendisi de bu davranışlarda bulunmuştu. Aşk her şeyi yaptırırdı insana. Onu yargılamıyor, yadırgamıyordu aksine çok iyi anlıyor empati kurarak ona elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordu. “Peki Vena, dikkatli ol sana tek tavsiyem bu. Aşkın insanı etkisi altına alan bu gücünü biliyorum. Sana gitme, yapma, etme demeyeceğim her zaman destekçinim. Seni çok iyi anlıyor ve sana elimden geldiğince yardımcı olmak istiyorum. Bugün kendini iyi hissedecek ne varsa yap. Gelişmelerden de beni haberdar etmeyi ihmal etme.”
Vena, yanında Alisya gibi bir destekçisi, onu anlayan bir dostu olduğunu hissettiği için oldukça şanslı olduğumu düşünüyor ve iyi hissediyordu. Aslında güne Münire teyzeyi görme fikri ile uyanmamıştı. Ama dün geceden beri onu görürse sanki bazı düşünceleri ve duyguları anlam bulacakmış gibi hissetmiş bunu düşününce de bugün yanına gitme fikri aklını çelmişti. Vena’yı tarifsiz bir heyecan basmıştı. Bugün belki de Fatih’i görebilecekti. Belki de Fatih bugün işlerinden vakit bulup annesini ziyarete gelecek ve orada karşılaşacaklardı. Vena resmen hayallere daldı. Bugün olması mümkün veya imkansız olan durumların hepsinin hayalini kurdu. Kahvesini hızla içti. Saat henüz sabahın 10.00’u idi. Geçen gün akşamın bir vakti huzurevine gitmiş garip bir davranış sergilemişti. Bugün de aynı durumu yaşamak istemiyordu. Sabahın köründe kalkıp huzurevine giderse geçenki konuma düşecekti. Onun için mantıklı düşünüp biraz daha sabrederek oturdu oturduğu yerde. Zaman sanki hiç geçmeyecek gibi geliyordu Vena’ya. Çünkü bir an önce huzurevine gitmek istiyordu. İçi kıpır kıpırdı. Kahve fincanını mutfağa kaldırdı o esnada da kendine atıştırmalık bir kahvaltı tabağı hazırladı. Heyecanı o kadar ağır basıyordu ki iştahı kapanmıştı. Güçlü bir görünüm kazanmak ve enerjik olmak için birkaç lokma yemesi gerektiğini düşündü. Kahvaltı tabağını alıp koltuğa geçti. Bir yandan atıştırıp karnını doyurmak isterken bir yandan da dinlendirici hafif bir müzik açarak müzik eşliğinde hem karnını hem ruhunu doyurmak, heyecanına heyecan, mutluluğuna mutluluk katmak istedi. Mutluydu Vena, dünkü halinden eser yoktu. Münire teyzenin yanına gidecek olma fikri, Fatih’i orada görebilme ihtimali ona canlılık ve mutluluk veriyordu. Hızlı hızlı atıştırdı önünde yiyeceklerden. Saate baktı saat henüz 10.30’u gösteriyordu. Sinirlendi kendi kendine. “Bu zaman geçmek bilmiyor.” Diye söylenmeye başladı. Bu söylemenin ardından elindeki tabağı bir köşeye bırakıp, kalkıp hazırlanmaya karar verdi. Bir şeylerle oyalanınca belki zaman su gibi akıp gider diye düşündü. Bu düşünce bile hevesini arttırmıştı. Odasına geçti ve giysi dolabını açarak en güzel, en renkli kıyafetini seçmeye çalıştı. Bugün capcanlı renklere bürünmek, evrene de o canlılık ve pozitif enerjiyi vermek istiyordu. Hemen dolabından şeker pembesi bir üst, bir kot pantolon ve şirin bir fular ile günün kombinini tamamladı. Hoş kokan parfümünden bayağı fazlaca sıktı. Neredeyse hızını alamayıp parfüm şişesini üstüne boşaltacaktı. Mis kokusu ve capcanlı kıyafetleri ile artık hazırdı Vena. Saate baktı. Saat 11.00 olmuştu. Hızlı hazırlandığını biliyordu ama bugün sanki zaman geçmek bilmiyordu. Daha fazla evde kalmazdı. Evde kalsa içi içini yiyecekti. Paltosunu aldı ve kendini yollara attı. Yürümeye başladı. Henüz saat erken olduğu için yolunun üstündeyken Alisya’ya uğrayıp ondan da biraz motivasyon ve enerji alarak yoluma devam etmeyi düşündü. Yavaş yavaş yürüyordu. Alisya’nın evine vardığında havanın güneşli olduğunu, bu sebeple de Tommy’nin dışarda koşuşturup havanın tadını çıkarmaya çalıştığını gördü. Havanın güzelliğini o an fark etmişti. Evden çıkarken aklı bir karış havada olduğundan hiçbir şeyin farkında değildi. Akli fikri zamanın yavaşlığındaydı. Bahçe kapısını açıp girdi Alisya’nın evine. Tommy Vena’yı tanıyordu. Onu görür görmez sevilmek istercesine yanına koştu Vena’nın. Vena Tommyi biraz okşadıktan sonra Alisya’nın yanına geçti. Kapıyı çaldı Alisya sabahın bu saatinde kimseyi beklemiyordu bir an için şaşırarak kapıya doğru yöneldi. Kapıyı açıp karşısında Vena’yı görünce şaşkınlığı artmıştı. Şaşkınlığı yüzünden okunur bir şekilde “Vena, hoş geldin. Ne işin var senin burada. Münire teyzeye gideceğini söylemiştin seni görmeyi beklemiyordum açıkçası.” Vena dışarda kalmıştı .Alisya bunu fark ettikten sonra lafını bitirip “ afedersin Vena, şaşkınlıktan ne yaptığımı bilemdim. İçeri gelsene. Dışarda kalma” Vena, içeri girdi koltuğa oturur oturmaz, “haklısın haber vermeden geldim. Beni gördüğüne şaşırmam normal tabii ki. Ben de Münire teyzeyi görmeye gidiyorum ama saat henüz erken o sebeple geçen gün akşamın bir vaktinde gidip garip bir şekilde davrandım bugün de aynı durumu yaşamak istemedim. Seni görüp yanında biraz zaman geçirdikten sonra huzurevine giderim diye düşündüm. Bu sebeple böyle şakadanak çıktım karşına. Zaten sabahtan beri zaman geçmiyor sanki. Heyecanım git gide artarken zaman yavaş yavaş ilerliyor gibime geliyor.”
Alisya, “Seni anlıyorum. Bir an önce o anın gelmesini bekliyorsun ve zaman hiç geçmiyor gibi geliyor. Ama sabret. Birer kahve yapıp geliyorum o zaman biraz zaman geçirelim öyle yolcu ederim seni Münire Teyzeye doğru.” Alisya Vena’nın yanından kalkıp mutfağa giderek kahve pişirip geldi Vena’nın yanına.
Vena düşüncelere dalmış, dışarıyı seyrediyordu. Alisya’nın geldiğini fark etmemişti ki Alisya’nın tepsiyi masaya indirmesi ve ses çıkmasıyla döndü Alisya’ya doğru. Kahvelerini içmeye başladılar . Alisya, Vena’yı iyi hissettirmek ve sakinleştirmek için konuşmaya başladı.
“Bugün hava çok güzel değil mi. İçin de kıpır kıpır olsun, bugün havanın güzelliği seninle olsun. Sakin ol ki her şeyi kolaylaştırmayı başar. Stres ve heyecan işleri zorlaştırır. Hele ki aşk konusunda bu çok etkili oluyor.”
Vena kahvesini yudumluyor, gözleri dışarda bir şekilde Alisya’yı dinliyordu. “Sana katılıyorum Alisya. Gerçekten sakinlik işleri daha da kolaylaştırır. Heyecan ile işe girişmek beni benden alıyor, ellerim ayaklarım titriyor ve işler daha da zorlaşıyor.”
Kahvelerini bitirdiler. Vena, saate baktı ve saat 13.00 olmuştu. Birden yerinden fırlayarak “bence artık gitme vakti geldi. Daha fazla oyalanıp durmak istemiyorum burada. Hadi bana bol şans dile Alisya.”
Alisya, “bütün güzellikler seninle olsun Vena.”
Vena kapıya doğru yöneldi Münire teyzenin yanına doğru heyecanla yola koyuldu.
Yol boyunca kendini sakinleştirmek için içinden bir sürü olumlama cümleleri söyleyerek vardı huzurevine. Artık güvenlik görevlisi Vena’yı tanıyordu. Uzaktan onun geldiğini görünce gülümseyerek karşıladı Vena’yı. Vena da sıcak bir tebessüm ile yaklaştı güvenlik görevlisinin yanına.
“Merhaba, kolay gelsin.” Diye selamladı güvenlik görevlisini.
“Merhaba, hoş geldin. Münire teyzeyi ziyarete geldin sanırım değil mi. Şu an oğlu Fatih burada hemen yanlarına geçmek ister misin? Yoksa oğlu gidince haber verebilirim. Şurada bekleme odasında bekleyebilirsin dilersen.”
Vena, Fatih ismini duyunca heyecanına yenik düşmüştü. Heyecanlı ses tonuyla “Hayır hayır ben bekleme salonunda kalayım. Oğlu Fatih gidince bana haber verirsiniz olur mu” diye yanıtladı güvenlik görevlisini. Bekleme odasına doğru yürürken ayakları bir yandan geri geri gidiyor, bir yandan da Fatih’i görme umudu bütün vücut fonksiyonlarını etkisi altına alıyordu. Bekleme odasına geçti ama aklı Fatih’te idi. Neden burada kalmayı tercih etti ki diye kendi kendine kızdı. Bir on dakika orada bekledi daha sonra dayanamadı ve odadan çıkarak Münire teyze ve Fatih’in yanına doğru yürüdü. Münire teyze Vena’nın gelişini uzaktan fark etmiş ve gülen gözlerle karşılamıştı onu. Sevecen ses tonu yankılandı koridorda “Vena kızım hoş geldin. Hangi rüzgar attı seni buraya” Fatih ise her zamanki asil duruşu, zarafeti ve beyefendi tavrı ile ayağa kalkmıştı.
Vena yanlarına artan heyecanı ile yaklaştı. “Münire teyzeciğim merhaba, bugün işim yoktu, aklıma geldin seni görmek istedim. Nasılsın iyi misin” ardından Fatih’in de elini alarak “Merhaba diye selam verdi” daha sonra elleri titreyerek çekti elini gözlerini kaçırdı Fatih’ten. Münire teyzeye döndü Münire teyzenin gözlerinin içi gülüyordu adeta. Oğlu ve Vena’yı bu şekilde yan yana görmek onu çok mutlu ediyordu. “iyiyim kızım, seni ve oğlumu böyle yan yana, benim yanımda görmek beni çok mutlu etti. Ne güzel bir tesadüf oldu böyle.” Vena bu sözlerden sonra utanmış, yüzü kıpkırmızı olmuştu. Münire teyze Vena ile hoş sohbete devam ediyor, Fatih ise sessizliğini koruyarak dinliyordu onları. Fatih Vena’nın bu hoş sohbetinden oldukça etkilenmiş, Vena’nın annesine karşı tavrını oldukça hoş görmüştü. Vena, tam kalkmak için müsaade isteyecekti ki Fatih birdenbire sessizliğini bozarak ayaklandı ve nazik bir tavırla “Vena Hanım vaktiniz varsa biraz zaman ayırabilir misiniz bana. Dışarıda biraz sohbet edelim.” Vena tir tir titriyordu. Fatih annesine dönerek “Anneciğim, müsaadenle Vena Hanım ile biraz sohbet etmek istiyorum dışarda.”
Münire teyze bu anı bekliyordu sanki. Büyük bir mutlulukla “tabii oğlum tabii sohbet edin, rahatınıza bakın.”
Vena, Münire teyze ile vedalaştı çünkü Fatih ile sohbet ettikten sonra artık yanlarına gelemeyecekti kendini tanıyordu. O heyecanını hiç zaman kaybetmeden Alisya ile paylaşmak isteyecekti. “Münire teyzeciğim ben seni öpeyim. Fatih Bey ile konuştuktan sonra eve giderim muhtemelen. Yine geleceğim seni görmeye. Kendine dikkat et.”
Münire teyze, “Tamam kızım, sen de kendine iyi bak. Yine gel mutlaka özletme kendini.”
Fatih, Vena’ya müsaade vererek Vena önde, Fatih arkada dışarı doğru çıktılar. Vena tir tir titriyordu. Heyecanına yenik düşmek istemedi. Derin derin nefes alıp kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Dışarı çıktılar gördükleri ilk banka oturdular. Fatih söze başladı. “Vena Hanım öncelikle anneme karşı tavrınız, ilginiz çok hoşuma gitti. Anneme adeta öz anneniz gibi yaklaşıyor, ona olan sevginiz öz annenize olan sevginizle eş değer gibi görünüyor. Keza annem de size karşı aynı sevgiyi besliyor. Sizi adeta kızı gibi seviyor. Bunun için size teşekkür ederim. Ben bir şirkette çalışıyorum. İşlerim kimi zaman çok yoğun oluyor bu sebeple bazen annemi görmeye gelemiyorum. Gelemediğim günlerde sizin geliyor olmanızı bilmek beni oldukça rahatlatıyor açıkçası. Onun yanında onu bu denli seven, sayan birinin olması beni rahatlatıyor.”
Vena, bu sözler karşısında ne diyeceğini bilememişti. Derin bir nefes alıp bir çırpıda girdi söze. “Rica ederim Fatih bey. Evet anneniz işinizden bahsetti. Ben Münire teyzeyi bir organizasyon esnasında tanıdım. O günden beri aramızda kuvvetli bir bağ oluştu. Onu gerçekten çok seviyorum. Onun da bana karşı sevgisini hissedebiliyorum. Sizin gözünüz arkada kalmasın. Ben Münire teyzeyi her fırsatta ziyarete geliyorum. İçiniz rahat olsun.”
Fatih, “Çok teşekkür ederim. Ben size yüz yüze teşekkür etmek istedim bu sebeple sizin vaktinizden çaldım. Size telefon numaramı vermek istiyorum eğer sizin için de uygun olursa. Annemle ilgili herhangi bir durumda haberim olması gerekirse bu numaradan bana ulaşırsanız çok memnun olurum.”
Vena, çok mutluydu içi içine sığmıyordu ama o an için bütün mutluluğunu içinde yaşaması gerekiyordu. “tabii tabii hayır problem olmaz. Elbette dediğim gibi aklınız burada kalmasın.”
Numaralar alındı, Vena müsaade isteyerek Fatih’in yanından ayrılmak için ayaklandı. Fatih Vena giderken son olarak “gerçekten çok iyi yürekli bir kadınsınız. Sizle aradaki yabancılık hissinin ortadan kalkmasını isterim. Annemin bu denli sevdiği bir kız benim için de yabancı bir kişiden ziyade kırk yıl tanıdığım insandan daha yakındır. Bundan böyle iletişimimizde birbirimize sadece isimlerimizle hitap etsek olur mu. Resmi ilişkileri pek tasvip etmiyorum Vena. Uygun mudur.”
Vena, “Tabi Fatih olur ben de bu konuda seninle hemfikirim. O zaman şu anlık müsaadenle ben evime gideyim. Tekrar görüşmek dileğiyle.”
Fatih, nezaketli bir tavırla Vena’nın elinden öperek, “görüşmek dileğiyle,” dedi daha sonra aklına gelmiş gibi Vena diye seslendi “gideceğin yere kadar bırakabilirim seni. Affedersin aklıma gelmedi benim kabalığım.”
Vena, “hiç problem değil, estağfurullah. Evim yakın ve biraz yürümek istiyorum teşekkür ederim bu ince teklifin için”
Vena yola koyuldu büyük bir heyecan içinde Alisya’yı arayıp onunla bu mükemmel anı paylaşmak istiyordu. Hemen telefonu eline aldı ve Alisya’yı aradı. İkinci çalışta telefon açılmıştı. Alisya Vena’nın Münire teyzenin yanında olduğunu bildiği için vakit kaybetmeden açmıştı telefonu. “Efendim Vena, gelişmeleri heyecanla bekliyorum.” Alisya en az Vena kadar heyecanlıydı.
Vena, Alisya’nın bu heyecanına daha fazla heyecan katmak istemiyordu ama anlattıkları karşısında Alisya’nın heyecanına heyecan katılacağını biliyordu. “Alisya, sabah konuştuklarımız gerçek oldu, gün bütün güzelliklerini sundu bana, bugün neler oldu inanamazsın. Çok mutlu ve heyecanlıyım. Bugün Fatih Münire Teyzenin yanındaydı. Onun adını duymak bile beni heyecanlandırdı. İlk başta yanlarına gidemedim heyecandan ama daha sonra dayanamayıp yanlarına gittim iyi ki de gitmişim. Biraz Münire teyze ile sohbet ettikten sonra Fatih benimle dışarda konuşmak istedi. Heyecandan tir tir titremeye başladım bunu duyunca. Dışarı çıktık bir bankta oturduk. Fatih yakından o kadar sempatik, o kadar şahsına münhasır biriydi ki o konuştukça ben kayboldum sözlerinde, o güzelim gözlerinde.”
Alisya çok sabırsızlanmıştı. “Ee ne konuştunuz pekii”
Vena devam etti sözlerine, “annesine karşı olan tavrım için bana teşekkür etti sadece bunu konuştuk ama bunu dile getirirken bile o kadar beyefendi ve nazikti ki kendimi alamadım bu tavrından. Ama günün en çarpıcı yanı neydi biliyor musun Vena, annesinin durumuyla ilgili onu haberdar etmek için telefon numaralarımızı aldık. Vedalaşırken de resmi bir şekilde iletişim kurmak istemediğini, samimi iki insan gibi iletişim kurmayı teklif etti. Ben de kabul ettim tabii ki. Çok güzel bir gündü Alisya çok.”
Alisya heyecanını belli etmişti, “Vena çok sevindim senin adına gerçekten çok çok güzel bir gelişme bu. Hadi bize gelsene bunun tadını uzun uzun çıkaralım. Böyle telefondan etkili olmuyor heyecanımızı tam anlamıyla yaşayamıyoruz.”
Vena, “teşekkür ederim Alisya bugünlük kendi başıma kalmak istiyorum eve de vardım zaten. Bunun daha sonra tadını çıkarırız. Hadi seni çok öpüyorum Alisya. Yine görüşürüz”
Vena evine girmişti. Çook mutluydu. Orada oraya gidiyor dans ede ede mutluluğuna mutluluk katıyordu. Ne de olsa Fatihle iletişim kurmuştu. Her ne sebeple olursa olsun onu daha yakından görmüş, gözlerinin güzelliğine, sempatikliğine daha yakından tanıklık etmişti. Vena’nın bu güzel günün güzellikleriyle başı dönmüştü adeta. Kendini koltuğuna attı. Hayallere daldı. Yüzünde tebessüm ede ede günün güzelliklerini düşündü. Farkında olmadan uykuya daldı.
Her gün yepyeni güzellikler sunar insana. Umut var oldukça güzellikler yeşerip çıkar karşınıza hiç beklemediğiniz bir anda. Umut, aşkın güzellikleri ile çıktı iki yakın arkadaşın karşısına... Aşk diri k aldıkça umut hep var olacaktır...