Yeni gün merhaba dedi bütün insanlığa, seven ve sevilene, işi gücü ile uğraşan, koşuşturan her varlığa, günü cıvıltıları ile güzelleştiren kuşlara, kokusuyla insanları mest eden çiçeklere...
Vena, her zamanki gibi koltuğunda uyuyakalmış bir vaziyette açtı gözlerini yeni güne. Gün iki gündür olduğu gibi bugün de diğer günler gibi günlük güneşlik, bahar kokan güzelliği ile gösteriyordu kendini. Vena bu güzelliğe eşlik etmek için kendine bir kahve pişirip içmeye koyuldu. Kahvesini alıp pencere kenarında seyretmeye başladı dışarıyı.
Alisya ise sabahının güzelliğine güzellik katan sevgi dolu mesajlarla açmıştı gözlerini güne. O da bu güzel duyguyu ekstra tatlandırmak için kahvesini yapıp koltuğuna gelerek tüm dünyadan soyutlanmış bir vaziyette mesajlaşmaya daldı. Çevresinde olup bitenleri görmezden gelerek, algılarını adeta kapatarak daldı mesajlaşmaya. Joseph ile aşk dolu mesajlaşmaları bütün enerjisi ile devam ediyordu. Sohbet sohbeti açıyor zamanın nasıl geçtiği fark edilmeden mesajlaşmalar sürüp gidiyordu. Güzel güzel sohbet ederlerken Joseph bugün bir iş görüşmesine gideceğini söyledi Alisya’ya. Alisya bu mesaj karşısında oldukça sevinmişti. Joseph’in başarıdan başarıya koşması, aktif biri olması onu mutlu ediyordu. “Bunu duyduğuma çok sevindim sevgilim. Bol şans diliyorum sana. Günün bütün güzel enerjisi seninle olsun. Anladığım kadarıyla yine Aşıklar Caddesi'ne geleceksin bugün öyle mi?” diye yolladı mesajını. Joseph, “Teşekkürler Güneşim. Evet Aşıklar Caddesi'ne uğrayacağım doğru tahmin. Caddenin başında Sevgi Kafe adlı bir mekanla görüşeceğim. İş şartlarını bilmediği halde önceden iş hakkındaki görüşlerini bildirerek devam etti mesajına. Aslında bu günlük güneşlik havalarda Aşıklar Caddesi'nde şarkı söylemekten memnunum. Orada olmak ruhuma daha çok hitap ediyor, insanların içten bakışı ve gülüşü beni daha iyi hissettiriyor ama farklı mekanlar farklı insanlar tanıma ihtiyacı da duymuyor değildim. Bu sebeple böyle bir arayışa geçtim. Şansıma da Aşıklar Caddesi’ndeki bu ilanla karşılaştım. Gidip görüşeceğim. Bugün saat 13. 00 gibi Aşıklar Caddesi'nde olacağım. Senin de işin yoksa iş görüşmesinden sonra birer kahve içmeye ne dersin.” Diye upuzun bir mesaj attı Joseph.
Alisya, “Haklısın sevgilim. Elbette ki farklı insanlar, farklı dünyalar tanımak ister insan. Bu konuda sana katılıyorum. Umarım bugünkü iş görüşmen başarılı geçer. Tabii ki memnuniyetle seninle kahve içmeyi kabul ediyorum Hayatım. O zaman işin bitince mesaj atmanı dört gözle bekleyeceğim. Şimdilik boş şans. Görüşürüz.”
Alisya bu mesajın ardından telefonunu bir köşeye bıraktı. Tabii bırakmadan önce ses tonunu yükseltmeye ihmal etmedi. Gelen mesajı duymama ihtimalini düşündü. Daha sonra kendine kahvaltı tabağı hazırlamak için mutfağa gitti. Kahvaltı tabağını hazırlarken aklına birden Vena geldi. Onu arayıp nasıl olduğunu öğrenmek istedi. Atıştırmalıklarla dolu tabağını hazırlayıp odaya döndüğünde telefonunu eline alarak Vena’yı aradı aklı onda kalmıştı. “Selam Vena nasılsın? Nasıl oldun? yalnız kalmak iyi geldi mi sana” diye sordu peşi sıra.
Vena, “İyiyim Alisya. Evet gayet iyi hissediyorum. Kendimle kalmak iyi geldi şu an kendime bir kahve pişirdim. Öylece dışarı bakıyorum. Sen nasılsın. Ne yapıyorsun.”
Alisya, bu mesajı okuyunca rahatlamıştı. Vena adına çok sevinmişti. Bu durumun insana nasıl bir stres yüklediğini biliyordu. “Öyle olmasına çok sevindim Vena. Ben de iyiyim atıştırmak için bir kahvaltı tabağı hazırladım öğleden sonra Joseph ile buluşacağız. Bugün bir iş görüşmesine gelecek. İş görüşmesi Aşıklar Caddesi'nde olacak. Gelmişken birer kahve içelim diye karar verdik. Sen de gelmek ister misin?” diye nezaketen sordu.
Vena, hem yalnız kalmak istiyor hem de çifte kumruları yalnız bırakmanın en iyi fikir olduğunu düşünerek “Teşekkür ederim, size iyi oturmalar Alisya. Ne iş görüşmesi Aşıklar Caddesi'nde söylemeyecek mi artık yani Joseph?”
Alisya, “Hayır orada da söylemeye devam edecek ama farklı dünyalar tanımak için farklı mekanlar keşfetmek istiyor. Bu sebeple başka yerlerde de şarkı söyleme girişiminde bulunmak istemiş.”
Vena, “Hım anladım. Ne güzel bir fikir bence de iyi bir tercih olmuş. O zaman umarım iş görüşmesi iyi geçer. Hadi senin şimdi hazırlanman için saatlerce zamana ihtiyacın var seni alıkoyamayayım.” Diyerek ikisi de gülüşüp kapattılar telefonu.
Vena kahvesini yudumlayıp dışarıyı izlemeye, Alisya ise kahvaltısını etmeye devam etti. Joseph o sırada hazırlanıyor, bir saatlik yol gideceği için saat 11. 30’da evden çıkmak üzere plan yaptı. Şu an saat 11.00 idi. Yarım saat sonra yola çıkmış ve Alisya’ya “Sevgilim, ben yola çıkıyorum, biliyorsun ki uzun bir mesafe yol kat etmem gerekiyor. Şimdiden çıkıyorum ki rahatlıkla varayım kafeye. Artık dakik bir yapım olduğunu biliyorsundur sen de az çok.” Sonunda gülücük dolu emoji ile yolladı mesajı Joseph. Alisya mesajı okurken gülümsemeden edemedi. “Biliyorum sevgilim. İyi düşünmüşsün. Tamam dikkat et bol şans diliyorum. Beni haberdar etmeyi unutma. İşinin bitmesini ve bitince seninle görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.” diyerek yolladı mesajını. Kalbi küt küt atıyordu. Telefonu bir köşeye bırakıp kahvaltı tabağını mutfağa kaldırarak hazırlanmak üzere yukarı çıktı. Yavaş yavaş hazırlanıp hazır bir şekilde oturmak istedi bugün. En güzel kıyafetlerini en canlı renge sahip makyajını yaptı ve hoş kokusunu sürmek üzere parfümünü yanına alıp aşağı indi. Saat henüz 12. 30 idi Joseph’ten gelen mesaj şuydu. “Ben Aşıklar Caddesi'ne vardım Sevgilim. Sevgi Kafeye doğru yürüyorum. Bana bol şans dile. Alisya, “bol şans sevgilim, güzel haberlerini bekliyorum.” diyerek oturdu koltuğuna. Joseph’in iyi haberler alması için dualar ediyordu, onun mutlu olması kendinin de mutlu olması demekti çünkü. Dışarıyı izleyerek yaklaşık yarım saatini geçirdi. Saate baktı saat 13.00 olmuştu. Joseph iş görüşmesine başlamıştı. Çok uzun sürmez diye düşündü Alisya. Ve öyle de oldu. Alisya yanılmadı. 20 dakika sonra, “iş görüşmesi sonlandı Sevgilim, şu an için şartlar konuşuldu. Hadi sen de yanıma gel de yüz yüze anlatayım neler olduğunu.” Alisya, ne çabuk diye şaşırmadı çünkü erken biteceğini tahmin etmişti. “Peki sevgilim 10 dakikaya yanındayım.” diyerek hoş kokulu parfümünü sıkmadan evden çıkmayı ihmal etmeden ve paltosunu üstüne alarak yola koyuldu. Heyecanlı adımlarla yürüdü Joseph’in yanına doğru. Ayrıntıları merak ediyordu. Acaba neler konuşmuştu iş görüşmesinde. Belli ki iyi geçmişti, attığı mesajdan böyle anlaşılıyor. 10 dakika sonra Alisya Joseph’in yanındaydı. Joseph Aşıklar Caddesi'nde bekliyordu Alisya’yı. Birbirlerini görüp selamlaştıktan sonra iş görüşmesi için geldiği kafeye geçmeyi planladılar bugün. Sevgi kafede oturup birer kahve içmeyi tercih ettiler. Kafe oldukça nezih nostaljik ve otantik bir ortamdı. Alisya’nın çok hoşuna gitmişti bu ortam. Masaya oturup hal hatır sorarak sohbete başladı iki sevgili.
Daha sonra Alisya dayanamayarak merakla sordu ayrıntıları. “Ee sevgilim şartlar neler, Ne konuştular seninle. Hadi anlat bana merak ettim. Telefonda pek bir şey konuşamadık.” Joseph, durumdan memnun olduğunu belli eden bir tavırla “şartlar hoşuma gitti açıkçası. Haftanın iki gün sahne almamı istiyorlar, gayet iyi buldum. İki gün Aşıklar Caddesi’nde, iki gün burada güzel olur diye düşünüyorum. Diğer iki günü de sevdiğim kadınla geçiririm. Hoş gerçi her anım bu güzel kadınla geçiyor ama özel olarak iki günü sadece bize ayırmak ayrı bir güzel.”
Alisya, şartların uygunluğuna sevinmişti ama en çok sondaki cümle okşamıştı ruhunu. “Çok sevindim hayatım.” Diyerek lafı kısa kesmişti heyecandan ve utancından.
Joseph, utanıp kızardığını fark ederek bozuntuya vermeden devam etti konuşmasına, şartları açıklarken son anda bir durumu daha ifade etti Alisya’ya. “Bir de şunu söylemeyi unuttum. Şu an iki günlük bir süreç olacak bu iki günlük süreçten sonra turneye gideceğiz yurtdışına. Bir haftalık bir turne olacak. Bu da benim açımdan oldukça geliştirici ve güzel bir fırsat hayatım en çok buna sevindim açıkçası.”
Alisya bu sözler karşısında bayağı bozulmuştu. İçinde tarif edemediği bir duygu sarmıştı onu. Kıskanmaya başlamıştı sanki Joseph’i, içindeki bu duygu kıskançlık duygusuna benziyordu çünkü. Birden yüzü düştü. “Turne mi ne çabuk? Henüz işe yeni başlamış olacaksın turne için erken değil mi.” Diye sordu
Joseph’in suratı birden ciddiye dönmüştü. “Hayatım beni şaşırtıyorsun şu an, buna senin de çok sevineceğini düşünmüştüm ama yanılttın beni. Ne etkeni geç bile kaldım böyle şeyler için. Bu benim için çok iyi bir fırsat.”
Alisya, kendini toparlamaya çalışmıştı. Joseph’i üzdüğünü fark etmişti çünkü. Ama yapamıyordu. Gitmesini istemiyordu çünkü. Kendini tutamayarak yüksek bir ses tonu ile, “Ben, bu durumun senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Ama, ama ben üzgünüm Joseph ben turneye gitmeni istemiyorum. Şu an sana o kadar alışmışken, senle vakit geçirmek o kadar güzelken ben araya mesafelerin girmesini istemiyorum.”
Joseph bu sözler karşısında hayrete düşmüştü. Şaşkınlığını gizleyemeyerek, “Alisya sen ciddi misin? Bunu söylediğine inanamıyorum. Beni düşünüyor olsaydın yanımda olmayı tercih ederdin. Karşımda durmayı değil. Üzgünüm Alisya, ben bu yolda çok çaba sarf ettim. Hâlâ da sarf ediyorum. Mesleğimi seviyorum ve icra etmekten vazgeçeceğimi sanmıyorum. Bu mesleğin prosedürü bu. Turneler, sahneler, konserler. Benim hayatım bunlardan ibaret. Üzgünüm Alisya..”
Alisya’nın gözleri dolmuştu. Joseph’e hak veriyordu. Şu an bu davranışları sergileyen gerçek Alisya değildi bunun da farkındaydı. Ama engel olamıyordu. İçindeki o duygu esir almıştı onu, ona bu davranışları yaptıran bu duyguydu.” Joseph’in gözlerine bakamıyordu artık. Üzüntüden ne yapacağını şaşırmıştı. Eve gitmek için kafeden kalkmayı teklif etti. Joseph onu üzdüğünün farkındaydı. Ama bu durum karşısında oldukça şaşkındı. Kafeden çıkarak evlerine doğru yola koyuldular. Dolmuş. Durağına kadar birlikte yürüdüler. Tek kelime çıkmamıştı ağızlarından. Dolmuş durağına vardılar. Sadece vedalaşıp ayrıldılar birbirlerinden. Joseph yolculuk boyunca olanları düşünmüştü şaşkınlıkla. Bir yandan Alisya’yı üzmenin üzüntüsünü, bir yandan da turneye karşı Alisya’nın verdiği tepkinin şaşkınlığını yaşıyordu.
Alisya gözleri dolu dolu yürüdü evine doğru. Adımları o kadar ağırlaşmıştı ki. Oracıkta düşüp bayılabilir gibi hissediyordu. Sanki dünyası başına yıkılmıştı. İlk tartışmaları idi Joseph ile. Ama öyle bir tartışmayı beklemiyordu. Vee ilk kıskançlığı idi Joseph’e karşı. Alisya karmakarışık duygular içindeydi. İstemiyordu Joseph’in gitmesini ama bir yandan da kendine çok şaşırıyordu. Normalde hayatta yapmayacağı davranışlardı bunlar. Ağır adımlar, kalbinde derin bir üzüntü ve aklını kurcalayan binbir soru ile evine vardı. Çok üzgündü Alisya Vena ile konuşmak istedi. İyi veya kötü her anında yanında olan tek arkadaşı, dostu Vena geldi aklına. Vazgeçti sonra biraz kafasını dinlemek istedi. Tam o esnada Tomi geldi Alisya’nın yanına sokuldu. Üzüntüsünü anlamış onu teselli etmek istermişçesine sokuldu yakın dostuna. Alisya o kadar hassastı ki o an ve bugün yaşadıkları o kadar ağır gelmişti ki Alisya Tomi’nin bu davranışı karşısında gözyaşlarına hakim olamamıştı. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Tomi ise bunu gördükçe daha çok sokulmuştu Alisya’nın yanına. Onun üzüntüsünü dindirmek için uğraşıyordu adeta. Alisya battaniyesini alıp uzandı koltuğuna, gözyaşları ile uykuya dalmayı bekledi saatlerce. O uyuyana kadar ise Tomi başından hiç ayrılmamıştı. En sonunda nasıl uykuya daldığını fark etmeden uyumuştu Alisya
Güzel başlayan günün, hüzünle sonlanması da bir sürprizi idi hayatın. Heybesinde taşıdığı bir anı idi. Sürprizler sadece mutluluk taşımazdı, mutsuzlukta sürpri zlere dahildir...