16

835 Words
Annemle saatlerdir bilgisayar karşısında oturuyorduk. Bulduğu yurtlara bakıyorduk. İçlerinden sadece bir tanesini beğenmiştim. Ev sıcaklığı vardı, odalar sadece iki kişilikti, her odanın kendi tuvaleti banyosu vardı, yurda ait kütüphanesi bile vardı ve üniversiteye yakındı. Tabi tüm bunlar yüksek bir fiyatı da beraberinde getiriyordu. Biz bilgisayar ekranına dalmışken babamda yanımıza geldi ve annem ona beğendiğim yurdu göstermeye başladı. Fiyatını duyunca olmaz diyeceğini düşünmüştüm ama sadece ''Hallederiz, sorun olmaz.'' dedi. Yurdu arayıp birileriyle uzun süre konuştu. Tekrar yanımıza geldiğinde. ''Yarın erkenden gitmemiz gerekiyor. Son bir kişilik yer kalmış ve yarına kadar beklemeleri için ikna etmem zor oldu. Hem yarın kayıtlarda başlıyor gitmişken hepsini hallederiz.'' ''Altı saatlik yol.'' dediğimde annem araya girdi. ''Olsun gece yola çıkarız. Sabah erkenden varmış oluruz.'' Bu konuyla ilgili başka bir şey konuşmadık. Onlara fark ettirmedim ama kayıtların başladığından bile haberim yoktu. O kadar umrumda değildi ki! Annem yol için hazırlık yaparken ben de odama çıktım ve küçük bir el çantasına yedek bir tane kıyafet koydum. Telefonu alıp Hande'yi aradım. Çok geçmeden cevap verdi. ''Merhaba!'' ''Merhaba.'' dedim. ''Bu gece yola çıkıyoruz. Şu üniversite işleri için yarın erkenden orada olmamız gerekiyor.'' Bir süre sessizlik oldu sonra güzel sesi duyuldu. ''Umarım mutlu olursun.'' Bir süre daha sessizlik oldu. Sonra ''Kerem!'' dedi. ''Efendim.'' dedim. Ses tonu konuşmanın devamının güzel olmayacağını söylüyordu. ''Ben birkaç güne yola çıkıyorum. Gitmeden yüz yüze vedalaşmayı çok isterim.'' Boğazımın kuruduğunu hissettim. Güçlükle yutkundum. ''Döner dönmez yanına geleceğim. Lütfen, beni bekle!'' diyebildim. ''Geç kalma. Hoşça kal!'' ''Hoşça kal!'' dedim ve telefon kapandı. Ağır gelen bedenimle yatağa çöktüm. Bu ayrılığa kendimi asla hazırlayamayacaktım. Saatlerce olduğum yerde hareketsiz oturdum. Annemin ''Kerem!'' diyen sesiyle dalgınlığımdan sıyrıldım. Yüzüne baktım. ''Oğlum, kaç defadır sesleniyorum. Hadi gel yemek yiyeceğiz. Sonra da yola çıkacağız.'' Başımla onayladım ve kolumdaki saate baktım. Hande'yle konuştuktan sonra saatler geçmişti ama sanki bedenim durmuştu. Kalkıp el çantamıda aldım ve odamdan çıktım. Merdivenlerden inip çantamı girişe bıraktım ve yemek masasına oturdum. Yemeği oyalanarak yiyordum. İştahım kaçmıştı. Şule'ye baktığımda o da yüzü asık oturuyordu. Yanağını okşadım. ''Ne oldu ufaklık? Üzgünsün.'' dedim. ''Hepinize küstüm. Bensiz gideceksiniz.'' ''Şule'ciğim gece bu kadar uzun yol gitmek senin için fazla yorucu olur ve sonrasında dinlenme imkanımız da olmayacak bu yüzden sen Hatice teyzenle evde kalmalısın.'' Hatice teyze Şule'nin bakıcısıydı. Annem normalde evden çalışıyordu ama ne zaman iş için bir toplantıya gitse ya da herhangi bir yere gitmek zorunda kalsa Hatice teyze gelip Şule'ye bakıyordu. Şule'nin çok sevdiğini bildiğim için tabağımdaki köftenin birini alıp onun tabağına koydum. ''Gittiğimiz yeri bilmiyoruz ve içinde kaybolabiliriz. Ben önden gidip senin için her yeri öğreneceğim ki daha sonra geldiğinde seni en güzel parka götürebileyim. Bu yüzden senin şimdi evde kalman gerekiyor.'' Gözleri parıldadı. ''Geyçekten mi? En güzel paykı benim için mi bulacaksın?'' ''Evet, Ben parkı bulunca annemlerle gelirsin.'' ''Yaşasın.'' dedikten sonra tabağındaki köftelere gömüldü. Çocukları kandırmak ne kadarda kolaydı. Yemeği bitirmiştik ki kapının zili çaldı. Gidip açtım. Hatice teyze gelmişti. ''Merhaba Kerem. Üniversiteyi kazanmışsın. Çok sevindim. Daha dün ufacıktın.'' Gözleri dolmuştu. Eh ben de onun elinde büyümüştüm. ''Teşekkür ederim.'' dedim. Yemek masasındaki kirli bulaşıkları toplayıp, temizledik ve Şule'ye veda ederek yola çıktık. ''Oğlumuz büyümüş, üniversiteyi kazanmış. Yaşlanıyoruz hayatım.'' diyen annem elindeki kremi yüzüne sürmekle meşguldü. ''Sen zaten güzelsin yaşlanınca da çok güzel olacaksın. O kremlere ihtiyacın yok.'' Babam annemin yanağını hafifçe okşadı. ''Çok tatlısın birtanem ama yine de kremimi süreceğim.'' Aşkları karşısında sadece gülümsedim ve kulaklığımı takıp müziği son ses açtım. Oğulları olabilirdim ama aşklarını yanımda yaşamalarına gerek yoktu. Gözlerimi açtığımda müzik kulağımda uyuduğumu fark ettim. Annem de geceye yenik düşmüş uyumuştu ama babam hiç yorulmamış gibi arabayı sürmeye devam ediyordu. Doktor olmanın getirisinden biri de uzun saatler uyanık çalışmaya alışmak oluyordu. Yol boyu sadece üç kez durduk. Üniversiteyi okuyacağım şehire geldiğimizde saat oldukça erkendi ve biz de bunu fırsat bilip kahvaltı yapmak için güzel bahçe içinde bir yer bulduk. Havalar hala sıcaktı. Kahvaltımızı yaparken annemle babam koyu bir sohbete dalmıştı. Hep böyleydiler. Yirmi yıldır evlilerdi ama konuşacakları konu hiç bitmiyordu. ''Gerçekten bu kadar çok konuşacak konuyu nasıl buluyorsunuz? Zaten hep birliktesiniz. İş dışında ayrılmıyorsunuz. Birbirinizin haberi olmadan adım bile atmıyorsunuz ama hala yeni konular bulup konuşuyorsunuz.'' Babam elini omzuma koydu ama gözleri annemin üzerindeydi. ''İleride sen de birini çok seveceksin ve o zaman bu sorunun cevabını öğreneceksin.'' İçimden ben zaten Hande'yi seviyorum desem de dışarıdan sadece sessiz kaldım. ''İşlemleri hallettikten sonra biraz şehri gezelim. Sen de etrafı görmüş olursun.'' Annemin önerisine sadece ''Olur ama eve geç dönmeyelim. Şule daha fazla küsmesin.'' dedim. Aklım Hande'deydi. Biran önce eve gitmek istiyordum. Onu son kez de olsa görmek istiyordum. Kahvaltıdan sonra yurda gittik. Görevli önce yurdu gezdirdi sonra kayıt işlemleri için odasına geçtik. İşlemleri halletmek kısa sürmüştü. Yurttan çıkınca üniversiteye geçtik ve kayıt işlemleri için bütün gün dolaşmak zorunda kaldık. İşlemleri bitirince neredeyse akşam olmuştu. ''Gece bir otelde kalalım. Yarın sabah dönüş yoluna çıkarız. Bu şekilde araba süremem.'' diyen babamla yüreğim daha çok sıkıştı. Hande'ye yetişebilecek miydim? Akşam yemeğinden sonra kalacağımız odalara çekildik. Gün yorucuydu. Hande'yi aradım ama açmadı. Ailesiyle veda yemeği yediğini söyleyen bir mesaj gönderdi. Annesi ve babası bu yaptığına karşıydı ama ağabeyi yemek için bir şekilde ikna etmiş olmalıydı. Onu sevdiğimi yazıp gönderdim ve odanın ışıklarını söndürdüm.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD