Karşılaşma

2272 Words
Gözlerimi yavaşça açıp tavana bakarken yüzümde kocaman bir gülümseme peyda oldu. Terasta ne kadar vakit geçirdiğimi bilmiyorum ama anın keyfiyle bir müddet uyuyamamıştım sonra yatağa girip heyecanlı bir bekleyiş içerisinde uykuya teslim olmuştum. Kafamı çevirip telefondan saate baktığımda saat sabahın sekizi idi. Muhtemelen birkaç saat uyumuştum fakat kendimi zinde hissediyordum. Dört yıldır beklediğim haber sonunda gelmişti. Yıllardır aradığım adamı bulmuştum mafya aleminin en azılı , en tehlikeli ve en soğuk adamı namıdeğer Aslan. Kimse onun gerçek ismini bilmiyordu. Piyasada sadece ismi vardı, onun işlerini halleden kişi ise Altan holdingin Ceo su Kerim'di. Bunu herkes biliyordu lakin kimse gerçek Aslan'ın kim olduğunu bilmiyordu. Yaklaşık on üç yıldır bu piyasadaydılar amma velakin kimse Kerim'den ileriye gidememişti. Hemen hemen tüm mafya babaları buna İtalyan mafyası da dahil olmak üzere hepsi bu adamı araştırmış ve bulmak için ellerinden geleni yapmıştı. Hatta sırf Aslan'ı bulmak için ittifak yapanlar bile olmuştu. Ama kimse Aslan'ın gerçek kimliğini ortaya çıkaramamıştı. Bu uğurda Kerim'i bile hapsetmişlerdi fakat Aslan gücünü göstererek her seferinde Kerim'i onların ellerinden ve planlarından kurtarmıştı. Bir müddet sonra artık kimse Kerim'e bile karışmaya cüret edememişti. Kimse aramaktan vazgeçmemişti herkes kendince bir yarışa girmişti bu sadece bir meraktan dolayı değildi elbette Aslan ile güç birliği yapmak ya da Aslan ile iş yapmak bile o kişinin gücüne güç katacaktı. Ben ise daha bu aleme ilk girdiğimde yani sekiz yıl önce daha 26 yaşındayken öğrenmiştim bunu. Doğal olarak gençliğin verdiği o heyecanla herkes gibi bende onun peşine düşmüştüm. İlk etapta güçsüzdüm. Özellikle bu aleme bir kadın olarak girmeye kalkarsanız bu iş haddinden fazla bir eziklik getiriyordu size. Sizi rahat ve kolayca ezebileceklerini , kadın olduğunuzdan dolayı sizi önemsiz hatta değersiz görebileceklerini öngörüyorlardı. Sadece bu da değil ilk defa aleme girdiğimde kimse beni önemsemiyordu bile yokmuşum gibi davranıyorlardı bu sizi küçük görmekten daha fazla zarar veriyordu. Yanımda çocukluk arkadaşım Selim , Abidin ve Hakan'dan başka kimse yoktu ki onlar bile başarabileceğimden emin değildi. Selim çocukluk arkadaşım olduğu için her zaman en büyük destekçimdi. Abidin ve Hakan ise Selim'in yakın arkadaşları olduğu için ona gönülden bağlıydılar. Yine de bana güvenmeyi seçip benimle birlikte bu yola baş koydular. Paravan olarak kullandığımız inşaat şirketimiz ile işe başladığımızda önce görmezden geldiler sonra benim planlı eylemlerim onları rahatsız edip beni daha küçükken yok etmeye çalıştılar ardından büyümeye başladıkça daha çok üstüme geldiler onlar bana saldırdıkça ben daha çok hırslanıp daha çok büyüdüm. Kaç kere ölümle ile yüz yüze geldik kaç kere bu iş burda bitti dedik. Ama her seferinde bir öncekinden daha kararlı ve daha başarılı bir şekilde ayağa kalktık yaklaşık beş yılın ardından sonunda kendimi bu aleme ispatlamış ve kabullendirmiştim. Üstelik beni tehlikeli, arsız, duygusuz gördükleri için aralarında çekinenler bile vardı. O zamanlar kadın mafya olarak sadece ben vardım ve bu benim için büyük bir gururdu. Şu sıralar duyduğum kadarıyla yeni yeni birkaç kadın daha bu aleme girmişti ve bu diğerlerinin aksine bana inanılmaz bir haz veriyordu. Geçmişin kirli ve rahatsız düşünceleri beynimi istila ederken kendime gelme adına hızla yataktan kalkıp geniş tamamı cam panellerden oluşan kapısız banyoma girdim. Duşa girerken kendimce mırıldanarak şarkı söyleme çabası içerisinde yıkanıp havluyu bedenime sardım. Banyonun hemen sol tarafındaki giyinme odasına girerken Selim'in olabildiğince çabuk gelmesini diledim. Önce kimliğini bir öğrenirsem sonrasında kafamdaki planları uygulayabilecektim. Giysilerime göz atarken siyah kalın askılı belimden itibaren genişleyip dizlerime inen ve vücuduma tam oturan elbiseyi seçip ortadaki yüksek ve geniş bölmeli konsola bıraktım. İç çamaşırlarım için çekmecelerime uzanırken zengin çamaşır portföyüme gözlerim parlayarak baktım. Yine siyah olanları seçip çabucak giyindim ve çıplak ayaklarımla bu sefer asansörü es geçip alt kata merdivenlerle indim. Aydınlık ve gereksiz dekorları olmayan düz salonumdaki yemek masasına ilerlediğimde masada oturan Selim de beni bekliyordu. Samimi bir gülümse ile "Günaydın." Ona eş değer bir gülümseme ile yanına gelip omzunu sıkarak "Günaydın." deyip masanın başındaki sandalyeye oturdum ve devam ettim "Günümü sen aydınlatacaksın gibi görünüyor." Yüksek perdeden bir kahkaha atarak "İnan bana kesinlikle ben aydınlatacağım sonunda ona ulaşabileceğimizi asla düşünmemiştim." "Sabırsızlansamda önce güzel bir kahvaltı yapalım sonra kahvemizi içerken konuşalım." Başını onaylar biçimde sallayıp önündeki servise döndü. Fatma ablada bu arada son olarak getirdiği tabakları masaya bırakıp bize "Afiyet olsun." dedikten sonra mutfağa geri döndü. Keyifle kahvaltımızı yapıp oturma grubunda karşılıklı kahvelerimizi içerken artık malum konuşmaya başlayacağımız için mutluydum. " Eeee artık konuya girelim yeterli bu kadar bekleyiş." "O halde direk başlıyorum öncelikle bu bilgiler sadece bende mevcut araştırmayı sadece ben yaptığım için pek kimse bilmiyordu ama bilen diğer kişide artık ölü." Kaşlarımı kaldırıp ona baktığımda açıklama gereksiniminde bulundu. " Güvenilir biri değil, şerefsizin teki uyuşturucu kartellerine yandaşlık yapıp ortalıkta dolaşan bir tip yani ölüsü dirisinden daha faydalı onun için geç onu." Anladığımı belirtip kahvemden bir yudum aldım o sırada salona gelen Fatma abla sofrayı toplamak için yönelince " Fatma abla bizi yalnız bırakır mısın? Biz çıktıktan sonra toplarsın ve çıkarken kapıyı kapat lütfen." Fatma abla benim yerli yersiz sert hareketlerime dengesiz tavırlarıma alışıktı en önemlisi de yaptığım işi az çok anlamasından kaynaklı alınmadan direk dediğimi uygulayıp çıktı. Selim çikolata kahvesi gözlerini bana çevirip devam etti. "Aradığımız adam burnumuzun dibindeymiş ben hep Kerim'in arkadaşlarını araştırdım bir de ters köşe olabilir diye düşmanlarını da ama bunu düşünmüş olmalılar ki Kerim ile hiç alakası olmayan biri çıktı. Kerim ile ne yasal olarak ne de kişisel hayatı olarak hiçbir bağlantı yok. Ta okul yıllarına kadar da gittim. Biliyorsun yıllardır Aslan'ın yaptığı işleri tüm alem bildiğinden direk işleri üzerinden ve Kerim üzerinden gittik. Ama sürekli sıfır bilgi ile döndük çünkü kimse yüzünü bile görmemiş. En son yaptıkları; Vietnam'a gönderilen silah sevkiyatında bir pürüz çıkmış ve bu öyle kolay halledilebilecek bir iş olmadığından lojistik firması ile bizzat Aslan görüşmek zorunda kalmıştı. Bundan dolayı araya da ekmek kırıntıları düşmüş oldu. Bunu detaylı araştırdım yaklaşık 4 aydır sonunda bu az önce bahsettiğim sansar ile karşılaştım bana lojistik firması ile ilgili kimsenin bilmediği birkaç bilgi verdi o da tesadüfen öğrendiği ve önemli olduğunu düşünmediği bilgilerdi. Onun ile beraber detaylı bir araştırma yaptık kendi bağlantılarını da kullanınca sonunda ismi bulduk o da vazifesini tamamlamış oldu." Sabrımın sınırlarına gelmişken dayanamadım. "Selim cidden şu an bilgileri nasıl bulduğun ile ilgilenmiyorum ismini söyle artık." Selim sabırsızlığımdan psikopatça bir haz alarak ağır ağır kahvesinden bir yudum aldı. Sonunda öne doğru eğilip etrafına bir göz attı ve gözleri bana dönerken fısıldayarak "Melih Sancaktutan." dedi. Söylediği isim ile birkaç saniye dondum sanki her şey yavaşlamış ve ben dondurulmuş bir kapsülün içinde öylece duruyordum. Adam burnumun dibindeydi amma velakin asla hissettirmeden rahatlıkla etrafta dolaşıyordu. Kimsenin aklına gelmezdi çünkü herkes onu yasal mevzuatlar üzerinden çalışan sadece şirketleri ile ilgilenen böyle pis işlerle ilgisi olmayan Türkiye'nin sayılı zenginleri arasında yer alan bir iş insanı olarak görüyordu. Herkes bilirdi ki Melih Sancaktutan 38 yaşında inşaat, medya, güvenlik, mücevherat ve daha bir çok alanda şirketleri olan , annesi babası tarafından evlatlık alınan ve babasının küçük reklam şirketini 20'li yaşlarında başına geçip devleştiren bir iş insanıydı. Hakkında yüzlerce makale , röportajlar bulunan evinin bir odasını doldurabilecek kadar ödüllere sahip bir Ceo idi. Medyadaki tanınırlığı üst seviyedeydi bu sadece onunda bir TV kanalı olmasından ve medyadada hatırı sayılır bir gücü olmasından değil hem başarı hikayesi hem de özel hayatı fazlasıyla dikkat çekiciydi. Bu kadar göz önünde birinin Aslan olmasını kimse beklemezdi daha göze batmayan birisi olarak düşünülürdü hep. Vücudumdan hafif bir titreme geçti adam çok zekiydi gerçekten baş edebilecek miydim. Hala yaşadığım şoku atlatmamı bekleyen Selim sonunda suskunluğunu bozdu. "Ne düşünüyorsun?" Dürüstçe cevap verdim. "Adamın zekasını..." "Haklısın resmen herkes ile oyun oynuyor hiçte köşe bucak saklanan biri değil." Derin bir nefes aldım evet böyle güçlü bir mafya babasının tabiki de gerçek kimliğinin de güçlü olması gerekiyordu fakat bu kadarını bende beklemiyordum. İşimi zorlaştırmıştı lakin benim en önemli özelliğim asla pes etmemekti. Onun için bu konuda da pes etmeyecektim yoluma devam edecektim. "Melih Sancaktutan ile ilgili bana bilgi vermene gerek yok zaten hepsini biliyorum ki iki kere adamın şirketleri ile iş birliği de yaptık. Bana bu adam ile en yakın sürede nerde karşılaşabilirim onu söyle." "Bu akşam, onun da senin de davetli olduğun yardım derneği aracılığıyla yapılan bağış gecesi var." "Tamam o halde bu akşam direk yakınlaşacağım önce bir plan yapmam gerekli düşünüp tartıp sana haber veririm." Ayağa kalkıp : "Benden bu kadar sen düşün bende şirkete geçeceğim işlerim var onları halledeyim sen gelme istersen önemli bir konu yok ben hallederim." "Olur ben evde kalıp plan yapsam daha iyi zaten adam bu kadar zeki iken ortalama bir insan zekasına uygun bir plan işe yaramaz." "İyi düşün ve güzel bir plan hazırla sana güveniyorum bu arada bende ne yapabiliriz diye üstüne düşüneceğim fikir alışverişi yaparız davete gitmeden önce görüşürüz. " yanıma gelip saçlarımın üzerinden öpüp gitti. Onun bu hareketine alışkındım hem sevgisini hem de yakınlığını bu şekilde gösteriyordu. Ayağa kalkıp yürümeye yeni başlayan bebekler gibi yavaş ve sarsak adımlarla salonun boydan boya cam olan tarafına ilerleyip bahçeye görmeyen gözlerle baktım. Planım dikkatli ve kusursuz olmalıydı. Selim'e doğru olduğuna emin misin bile demeye gerek görmemiştim. Çünkü biliyordum Selim kesinliğine emin olmadığı hiçbir bilgiyi önüme sunmazdı. O kadar heyecanlı bir şekilde bilgiyi nerden edindiğini anlatması boşa değildi. Şirkete gitmemek işime gelmişti. Kendime gelip kafamı toplamalıydım salondan çıkarken merdivenlerden üst kata çıkıp beni dinlendirebilecek en iyi şeyi bilerek çalışma odasına yöneldim. Çalışma odasını bilerek ferah kendi yatak odamdan daha geniş hale getirmiştim iki tarafta tavana kadar uzanan kitaplıklar yine tavandan yere kadar inen camın önünde ceviz ağacından yapılma masa ve sandalye mevcuttu. Sağ taraftaki kitaplığa yönelerek yerini ezbere bildiğim kitap olan Macbeth'i elime alıp masama doğru ilerledim. Belki on defa okumuşumdur ama yine de her kafamı toplamak istediğimde bana yardımcı olup süreci yönetebilmeme destek oluyordu. Akşama doğru Fatma ablanın yaptığı enfes yemeklerden yiyip direk makyaj masamın önüne geçtim koyu kahve tonlarında makyaj tonları ile yüzümü hazırlarken kafamda giyeceğim elbiseye de karar vermiştim. Saçlarımı kalın dalgalar şeklinde şekillendirip giyinme odasına geçtim. Davetlerde giymek için modacımın gönderdiği davet elbiseleri arasından koyu yeşil tamamı tülden oluşan göğüs kısmı drapelerle şekillendirilmiş ve her iki kolda her an düşecekmiş edasıyla iki parça geçirilip zarif bir şekilde bele tutturulmuştu. Boyu bileklerime kadar iniyor ama aynı zamanda içindeki aynı renk astarı ise mini bir şekilde tasarlanan elbise bacaklarımı hem gösteriyor hem de gizliyordu. Sade, iddialı ve zarifti. Ten rengi topuklu bir ayakkabı ve kahverengi bir çanta alıp ortadaki konsola bıraktım. Konsolun içindeki çekmecelerden elbiseye uygun küpe ve kolye seçimi de yapıp tamamıyla hazırlandım. Planımı yapmıştım yaklaşık 1 saat öncesinde de Selim'e merak etmemesini bu akşam planın ilk aşamasına da geçeceğimizi söyledim. Planı söylememi istese de ona söylememiştim sonrasında yüz yüze detaylı olarak anlatacağımı söyleyip davette görüşmek üzere kapatmıştık. Hazırlanıp aşağı indiğimde kapı girişinde bekleyen Selim'i görünce kaşlarım istemsiz havalandı "Hani davette buluşacaktık." "İşlerim erken bitince beraber gidelim istedim fena mı yaptım?" dedi gülerek. "Hayır canım iyi yapmışsın." Giydiği lacivert takımı üstüne tam oturmuş, düzgün ve çekici fizigini ortaya koymuştu. Yakışıklı çehresi onu daima bir sıfır önde götürüyordu zaten. Beğendiğimi belli edercesine onu süzerken o da beni kısa bir süzüp "Her zamanki gibi çok güzelsin." Elimi tutup centilmen bir tavırla öperken çapkınca göz kırpıp " Teşekkür ederim sizin çekiciliğinizde can yakıyor." Selim'in şen kahkahası holde yankılanırken kolunu uzatıp beni bekledi. Kol kola beraber onun arabasına binerken korumalarda diğer araçlara yöneldiler. Davetin olacağı mekana geldiğimizde basın mensupları girişi tamamen kapatmışlardı. Korumalar ve Selim eşliğinde içeri girerken gecesinin ev sahibi olan vakfın kurucusu bize doğru adımlarını sıklaştırarak abartılı sayılacak bir hareketle bizimle muhabbete başladı. Fakat ben hem onu dinleyip karşılık vermeye çabalarken aynı zamanda mekanda malum kişiyi arıyordum. Ben konukları gözden geçirirken Selim vakfın kurucusu olan Hasan bey ile koyu bir sohbet içerisindeydi. Bana yardımcı olmak için yaptığına emindim bana göre uzun bir sürenin ardından bizi masamıza doğru eşlik etmesi için görevliye teslim eden Hasan bey uzaklaşırken Selim "Göremedin mi?" "Hayır ama bulacağım." Masamıza otururken gözüm hala konuklar arasındaydı ve bingo sağ çaprazımızda sahneye daha yakın olan masada ülkenin sayılı zenginleri arasında oturuyordu. Kendinden emin dik oturuşu ve belki başkasında abes durabilecek ama onda mükemmel oturan beyaz siyah karışımı takımı ile gülerek karşısındaki adam ile muhabbet ediyordu. Birden izlendiğinin farkına varmış gibi gözlerini bana çevirdi. Siyah kuzguni saçları, köşeli karakteristik yüzü ve yanaklarını çevreleyen sakalları ile gerçekten nefesinizi kesebilecek yakışıklılıkta ve çekicilikteydi. Sanırım o insanı delen siyah gözleri ile beni alt edebileceğini ve bakışlarımı ondan çekeceğimi sanmıştı. Halbuki çevremizdeki birkaç kişinin bile farkına varabileceği kadar birbirimize bakmaya devam ettik ve asla gözlerimi gözlerinden çekmedim. Bu her ne kadar bir müddet sonra rahatsız edici olsa dahi. Sonunda yanındaki adam koluna dokunup bir şey söyleyince göz temasını kesip yanındaki ile ilgilenmeye başladı bende gözlerimi çekip masadaki insanlarla ilgilenmeye başladım. Bundan sonra denk gelemedik sürekli birileri ile sohbet içerisindeydi en sonunda ayaktaki birkaç kişi ile sohbet ederken Selim'in koluna dokunup "İzninle." deyip bir şey demesine fırsat vermeden onlara doğru ilerledim. Selim muhtemelen şu an yapacağım tavır ve hareketlerimi tasvip etmeyecekti ama çok düşünmüştüm bu şekilde yol almak en doğru seçenek gibi görünüyordu. Ben yanlarına gelirken dönüp bana baktılar yanındaki ismini hatırlayamadığım kırklı yaşlarının sonlarında olduğunu düşündüğüm esmer adam "Ahh Derya geleceğine dair ümidim yoktu Selim'i tek gönderirsin sanmıştım." deyip elime uzanınca elimi tutup öpmesine izin verdim kim olduğunu hala çıkaramasam da. Gülümseyip " Bu gece Selim'i yalnız bırakmak istemedim ama açıkçası iyi ki gelmişim." ardından etkilenmiş gibi avıma döndüm. Tabi bunun üzerine herkes bana hayretle bakarken onlara aldırmayıp tüm cazibemle "Tanışmadık sanırım ben Derya Kaya." Kendinden son derece emin ve tehlikeli bir gülüş ile "Tanışsaydık kesinlikle hatırlardım bende Melih Sancaktutan." Yanımızdaki insanlar özellikle beni tanıyan insanlar şok içerisindeydi daha önce nadiren katıldığım bu davetlerde böyle cana yakın ve aleni bir şekilde asla kimse ile flört etmemiştim ki bu davetlerin birkaçında Melih'i görmüştüm de. Ama hiçbiri bilmiyordu şu an yıllardır aradığım bu adam için her role bürünebileceğimi tabi bende bilmiyordum karşımdaki adamın karanlığını, hesaplarını. Ama o derinliği burdan yansıyan, kafasında kırk tilki gezindiği belli olan adamı hafife almamam gerektiğini biliyordum. Hazırdım bu anı beklemiş ve büyük bir emek sarf etmiştim planımdaki adımlarımı hesaplamak için çok düşünmüştüm bunca zamanım boşa gitmeyecekti tüm ruhumda hissediyordum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD