Harmanlanan Ateş

2060 Words
Karşımda tüm ihtişamı ile bana gülümseyen adam elini uzatmış iken bende ona şuh bir gülümseme bahşedip bilerek elimi eline sürterek sıktım. Muhtemelen ona asılan diğer kadınlar gibi olduğumu düşünüyordu. Bunun benim için önemi yoktu emelime ulaşana kadar öyle sanmaya devam edebilirdi. Elimi ellerinden çekip diğer insanlara göz gezdirdim. Benim ismini hatırlamadığım esmer adam dışında üç kişi daha vardı. Kısa boylu tıknaz ellilerinde olan yine mafya dünyasındandı. Diğer uzun boylu kumral ve otuzlarında olduğunu düşündüğüm adam ise ünlü bir medya grubu sahibinin oğlu idi. Yanındaki esmer güzeli kadını ise tanımıyordum. Onlarada kısa bir gülümse ile selam verirken belimde bir el hissetmem ile sağıma döndüm. Selim yüzüne takındığı poker suratı gülümsemesi ile yanımıza gelmişti. Tek tek hepsi ile el sıkışıp benim ismini hatırlamadığım ama onun iyi bildiği Kenan bey ile sohbet etmeye başladı. Melih'in gözleri benim üzerimdeydi, arsızca tüm bedenimi süzüyordu. Tek kaşımı kaldırıp bende onu süzmeye başladım, bu onu daha fazla gülümsetirken bana doğru eğilip "Hakkınızda çok şey duydum Derya Hanım şu an daha önce tanışamadığımız için hayıflandım açıkçası." "Ne derler bilirsiniz doğru yerde doğru zamanda tanışmamız gerekiyordur belki de." "Haklısınız." bi an duraksayıp etrafına bakınca herkes kendi arasında bir muhabbet içerisindeydi. Bana dönüp "İsterseniz terasa çıkalım çünkü burda durdukça daha fazla insan ile konuşmak durumunda kalacam sizinle baş başa sohbet etmeyi tercih ederim." Bu kadar çabuk bana yakınlaşması beni şüpheye düşürsede elbette bu fırsatı geri tepmeyecektim başım ile onaylaydığımda elini belime nazikçe belli belirsiz dokundurup ilerlememizi sağladı. Selim'in bakışları bizim üzerimizdeydi farkındaydım ama ona bakmadım ve salondan beraber çıktık. Uzun koridordan ilerleyip dikdörtgen terasa ulaştık. Önde ben arkada o ilerlerken çantamı almamış olmam beni biraz üzdü, sigaraya ihtiyacım vardı. Ona dönüp "Sigara kullanıyor musunuz?" diye birden sorunca bir saniyeliğine anlam veremedi sonrasında cebinden bir sigara paketi çıkarıp bana uzattı. İçinden bir dal aldığımda sigaramı yakmak için çakmağı uzatırken biraz eğildi. Yakınlığı ve hareketlerinin karizması ile etkileyebileceğine inancı tamdı. Ne yazık ki benim onun bu tavırlarına kanmam biraz zordu. Boşuna duygusuz diye adım çıkmamıştı. Sigaramın dumanını dışarı üflerken gözlerini bir an olsun benden ayırmadı o da bir sigara yakıp "Bu gibi davetlerde şirketinizin ismini çok duydum ama sizi bizzat çok sık görmedim." Hafifçe ona dönüp "Öncelikle sizli bizli konuşmazsak sevinirim sizin içinde sakıncası yoksa?" Sözlerim hoşuna gitmiş olsa gerek "Tabi bende memnun olurum resmiyetten çok haz etmem." Önceki sorusuna yanıt vermek için bilerek öncesinde sigaramın dumanını içime çekip dilim ile dudaklarımı ıslatıp ağır ağır dumanı üfledim. Gözleri dudaklarıma kayarken bundan keyif alarak ona doğru bir adım daha atıp aramızdaki mesafeyi kısalttım. "Soruna gelecek olursam davetlerden pek hoşlanmam o yüzden genelde benim yerime Selim gelir." "Selim'i çok tanımasam da birkaç kere sohbet etme fırsatım oldu başarılı bir Ceo şirketini iyi yönetiyor gördüğüm kadarıyla." Doğruydu şirket benimdi ama Ceo koltuğunda Selim vardı. Ve aslında her şeyimin yarısı aslında ona aitti bunu pek kimse bilmezdi böyle karar almıştık benim piyasadaki prestijim için. Ona çok şey borçlu olduğumda doğruydu bugünlere geldiysek beraber başarmıştık. Fakat şu an Selim'i sormasındaki amaç şirketim falan değildi hayatımdaki yeri idi hatta onunla bir gönül ilişkim olup olmadığını sorguluyordu. "Selim çocukluk arkadaşım tüm başarılarımızı beraber kazandık ve evet işinde çok iyidir sırtımı güvenle yaslayabileceğim çok iyi bir dost." Gözündeki parıltılar cevabımdan hoşlandığını gösteriyordu. Biten sigaralarımızı köşedeki ayaklı küllüğe atarken ona olan yakınlığımı bir an olsun bozmadım. Üzerime doğru eğilip " Çok güzel bir kadınsın hele şu gözlerindeki alevler insanı ister istemez kendine çekiyor." Elimi koluna koyup " Teşekkür ederim farkındayım lakin bu akşam beni tanıyan insanları biraz şaşırtmış durumdayım." Kaşlarını kaldırarak sorguladığında elimin üzerindeki kolunu kaldırarak belimi sardı artık çok yakındık. Alıp verdiğimiz nefesler birbirine karışıyordu ama onu etkilediğimden hala tam emin değildim sanki birbirimizle oyun oynuyor gibiydik. Sanki ikimizde hangimiz daha pervasız ve arsız onu tartıyor gibiydi. "Beni genelde soğuk ve fazla resmi bulurlar kimseye karşı fazla sevecen ve samimi olmam." "Kendimi radarına girdiğim için şanslı saymalıyım." Bir an fazla yakın olmamız bu denli hızlı davranmamız yanlış geldi. Kendimi daha ağırdan satmalıydım bu şekilde beni sadece tek gecelik bir ilişki olarak görüp ona göre davranabilirdi. Ayrıca planımda beni kuşkuya düşürmüştü. Çünkü benim istediğim bu adamla bir ilişki yaşamak degildi ya da kendime aşık etmek. Bunları tekrar düşünmek için zamana ihtiyacım vardı. Tüm bilgiler bana fazla gelmişti. O yüzden kollarında kibarca sıyrılıp bir adım geri gittim. Bir an anlam veremeyerek bana bakarken kendini hemen toparlayıp yüzündeki gülümsemeyi sürdürdü. Gözlerime derin bir şekilde bakıp "İçeri geçelim istersen hava serin üşümeni istemem." O da geri adım atmıştı. Bende ona gülümseyip "Tabi geçelim birazdan bağış programı da başlamış olur." Kolunu bana doğru uzatınca onu geri çevirmedim ve beraber terastan çıkıp salona doğru ilerledik. İçeri adımımızı atarken ikimizde direk karşıya bakıyorduk ki salonun yarısı kaçamak bakışlarla bize bakıyordu. Melih ile kırılma anını toplayabilmek adına ona doğru dönüp "Sanırım bu akşam güzel bir dedikodu malzemesi olacağız." O da onu daha fazla çekici gösteren kahkahasını atarak beni kendi masasına doğru ilerletti. "O halde seninde iznin olursa bana eşlik etme nezaketini gösterirsen çok sevinirim hem onlara bir malzeme daha çıkarmış oluruz." deyip göz kırptı. Bu kadar rahat olması bana bir yerden tanıdık geliyordu ama içimden bile dile getirmek istemiyordum. Tehlikeli sularda yüzüyordum ki en haz aldığım yerlerdir. Gülümseyerek onu onayladım ve masaya gelince bir görevli ile konuşup sağındaki isim plaketini değiştirmesini rica etti. Aslında davet sahibi dışında kimse bunu yapamazdı ama Melih gibi güçlü birini reddetmiyorlardı. Melih isim plaketindeki kişiyi de bulup ayaküstü ona bir şeyler söyleyince adam hiçte bozulmuş gibi bir tavır sergilemedi. Gülümseyerek benim olduğum masaya Selim'in yanına doğru ilerledi. Selim ile göz göze geldiğimizde yaptıklarımın onun hoşuna gitmediğini bariz görüyordum. Onunla adam akıllı konuşup ikna edebileceğime de emindim. Melih yanıma dönmüş solundaki kişi ile konuşurken masadaki gözler bana çevrilmişti. Nadiren katıldığım bu davetlerde genelde kimse ile çok fazla bir iletişim kurmazdım. Sadece ayaküstü birkaç kelam edip uzaklaşırdım. Şu an Melih ile bu kadar yakın ve ilgili olmam herkesin gözüne batmıştı birkaç kadının kıskanç bakışlarını da görmüştüm. Tabi bunlar benim için önemsizdi rahatsızlık hissetmiyordum. Hala yanındaki ile sohbet eden Melih yanına gelen garsondan bir içecek alıp bana dönmeden usulca önüme bırakmıştı. Sanki kırk yıldır tanışıyor ve sürekli beraber olduğumuz için birbirimizi anlıyor gibi alışagelmiş davranıyordu. Durumu garipsesemde üstünde durmadım ve içeceğin tadına baktığımda alkolsüz mayhoş bir kokteyl olduğunu anlayınca şaşırmadım değil. Sanırım alkol kullanıp kullanmadığımı bilmediğinden bu seçimi yapmıştı fakat bana sorma nezaketindede bulunabilirdi. O an şu anki samimi sıcak tavırlarının aslında dışarıya karşı gösterdiği bir rol olduğunu anlamıştım. Benim aksime o dışarıya karşı samimi ama kendi dünyasında soğuk olmalıydı. Ben ise dışarıya karşı soğuk yakın olduğum insanlara karşı sıcakkanlıydım. Tezatlıklar içinde debelenirken bana dönüp elini elimin üstüne koyup "Umarım sıkılmıyorsundur bir iş hakkında konuşmak durumundaydım." "Açıkçası sıkıldım ama sorun değil." diyip elimi eline altından çekip kucağıma indirdim. Yeni tanıştığı insana karşı bu kadar yakın davranması kafamı karıştırıyordu ve ben ömrü hayatımda ilk defa nasıl davranacağımı bilmiyordum. Bu da canımı aşırı derecede sıkıyordu. Tam bir şey söyleyecekken bu sefer orta yaşlardaki bir kadın yanına gelip onu lafa tuttu. Aslında konuşmamamız daha iyi olmuştu benimle ne kadar az vakit geçirirse aklında daha fazla yer edinecektim. Bende birine selam vermem gerektiğini söyleyip masadan kalkıp daha öncede iş anlaşması yaptığımız, ayakta birkaç kişi ile sohbet eden Sinan beyin yanına gittim. Gecenin ilerleyen saatlerinde bağışlar yapılmış sürekli birileri ile bir muhabbet içine çekilmiştik. Arada da Selim ile beraber birkaç kişi ile iş ile alakalı konuşmalar gerçekleştirmiştik. Bu süre zarfında Melih ile çok az yalnız kalabilmiştik bir ara sadece numaralarımızı almıştık artık iyice yorulmuştum ve eve gitmek istiyordum. Selim'e kalkmak istedigimi belirten bir mesaj atıp yalandan bir öksürük ile yanımdaki Melih'in dikkatini üzerime çekmiştim. "Çok keyifli bir gece geçirdim en azından bu daveti benim için çekilir kıldın ama artık gitmeliyim." Üzüldüğünü belirtir bir surat ifadesi ile bana bakarken biraz daha bana eğilip masadakilerin duymasını engelledi. "İstersen biraz daha bekle beraber çıkalım seni bırakırım." Aslında cazip bir fikir olsa da yeteri kadar aksiyon yaşamıştım buna devam etmek istemiyordum şu an. "Teşekkür ederim Selim ile beraber gideceğim." "O halde ısrar etmeyeceğim ama bana yarın için bir akşam yemeği sözü vermelisin ancak bu şekilde seni bırakabilirim." deyip gülümsedi. "Peki o halde haberleşiriz iyi geceler." Elimi tutup dudaklarına götürürken gözlerini asla gözlerimden çekmedi. Elime tüy kadar hafif bir öpücük kondurup "Sayende gecem çok güzel geçti." Bende ona gülümseyip masadakilere kısa bir 'iyi geceler' dedikten sonra birkaç kişi ile de vedalaştım. En son Selim ile davet sahibi ile de konuştuktan sonra çıkışa doğru ilerledik. Arabaya binerken ikimizde sessizdik. Ondan önce davranıp "Bize gel konuşalım sonrasında eve geçersin." Sert ve soğuk bir ses tonu ile "Olur konuşalım bakalım." dedi. Normalde bu tavrına sinir olup bir sürü şey söylerdim ama şu an kendi karmaşıklığım içerisinde ne yazık ki ona laf anlatamayacaktım. En azından eve kadar biraz dinlenirdim. Gözlerimi kapatıp koltuğa kafamı dayarken aklımda sadece Melih vardı o hali normal miydi yoksa başka bir şey mi vardı? Herkese samimi davranıyordu. Ama bir saatte tanıdığın kadını da sahiplenmezsin yani. Ki hareketleri kesinlikle beni sahiplendiğini gösteriyordu. Bunun bu kadar çabuk olması imkansızdı. Başka bir şey vardı o çapkın bakışlarının altında. Anlamlandıramıyordum, ne kadar düşünürsem düşüneyim işin içinden de çıkamıyordum. Araba durunca eve geldigimiz anlamıştım yavaşça kapalı olan gözlerimi açtığımda Selim hala benden tarafa bakmıyordu. Hiçbir şey söylemeden araçtan inip eve doğru ilerledim sonra içeri geçmektense evin sol tarafına doğru ilerleyip salonu gören tarafındaki bahçe takımına yöneldim. Selim'in peşimden geldiğini bilerek koltuğa oturdum o da tam karşıma oturup davetten çıktığımızdan beri ilk defa yüzüme baktı. Boğazımdaki gıcıklığı geçirmek amacıyla bir iki defa öksürüp konuşmaya başladım. " Adama bi anda gidip ben senin kim olduğunu biliyorum beraber iş yapalım diyemezdim önce bir yakınlık kurmam gerekiyor." Selim sinirli gözlerine bana dikerek "Saçma. Tabiki sana git direk yüzüne bunları söyle demiyorum ama bu akşam yaptığın resmen adama kur yapmaktı. Kaldı ki yıllardır çizdiğin profilin tam tersi hareketler sergiledin. Orda seni tanıyan herkes adamı kafeslemek için kendini ona sunduğunu o kadar iyi anladı ki , sana diyecek hiçbir şey bulamıyorum." Şu andan itibaren bende sinirlenmiştim. "Sen senn ne dediğinin farkında mısın? Bunlar nasıl iğrenç cümleler benimle nasıl böyle konuşursun sen?" sesim artık kızgınlık barındırmıyordu, ateş saçıyordu. Öfkeden vücudumun titrediğini hissedebiliyordum. "Sana gerçekten inanmıyorum orda çizdiğim profil sadece etkilendiğim bir erkek ile flört eden bir kadındı. Senin söylediğin gibi laubali bir tavır değildi." Selim birden ayağa kalkıp "Beni nasıl bir konuma düşürdün peki? Adamın masasına gitmek ne demek? Daha ne kadar tanıyorsun sen onu? Mesele sadece insanların düşünceleri değil, güç uğruna bu kadar hırsın." Daha fazla öfkelenebileceğimi düşünemezdim ama artık sinirim hat safhadaydı. Bende onun gibi ayağa kalkıp karşısına dikildim. "Sakın bana erkeklik egonu incittiğimi söyleme sakın. Düşüncesizliğin karşısında saçlarımı yolmak istiyorum. Yıllardır biz ne için emek sarfediyoruz. Biz napıyoruz Selim? Sırf senin o güzelim egon zarar gördü diye bu işin peşini bırakmam sende iyi biliyorsun. Ayrıca sadece adamı etkilemek için onunla ilgileniyor çabası içine girdim ve davetin yarısından çoğunda senin yanındaydım daha fazla konuşmak istemiyorum bu karşılıklı çok kırıcı bir hal alacak anlaşılan." Bahçedeki bağırış seslerim korumalarında ilgisini çekmiş olacak ki iki kişi bu tarafa doğru baktılar ve bizden başka kimse olmadığını anladıklarında eski yerlerine geri döndüler. Karşısında öfke ile konuştuğum kişi benim dostumdu. Daima yanımda olan her hatamda her yanlışımda şimdi beni tanımıyor gibi davranması haddinden fazla kırmıştı ve bende onu kırmak istemiştim. Başarmıştım da karşımda kırgın gözlerle bana bakarken siniri dinmemiş aksine daha da artmıştı. "Haklısın daha fazla konuşmak anlamsız beni koyduğun kalıp gibi." deyip hızla yanımdan geçip ön kapıya doğru ilerledi. Ellerim saçlarımın arasına giderken tüm hepsini diplerinden tutup koparmak istiyordum. Bunun yerine önümdeki cam sehpa üzerindeki seramik bibloyu evin dış cephesindeki duvara fırlattım. Biblo paramparça olurken korumalar yine bu tarafa doğru hareketlenmişti onlara herhangi bir şey demeden koltuğun üzerindeki çantamı aldığım gibi bahçeye açılan cam kapılardan içeri geçip hızla adımlarla odama doğru yol aldım. Bu kadarı fazlaydı gerçekten fazlaydı. Eğer yıllar önce olsaydı Selim'in bana karşı duyguları olduğunu bile düşünebilirdim ama hayır öyle bir şey yoktu. O beni iyi tanıdığı kadar bende onu tanıyordum. Aksine yaşam tarzımıza rağmen beni mutlu edecek birinin hayatıma girmesini çok istiyordu. Söylediği sözler beynimde yankılanırken odamın kapısını kırar gibi kapattım. Umrumda değildi bugüne kadar gelmişken hiçbir şey umurumda değildi. İçimde kalıplaşmış öfke artık dizginlenemez hale gelmişti. Selim'de biliyordu ben bunları sadece güç için yapmıyordum 15 yıl önce intikam yemini etmiştim ve o yemini asla unutmamıştım tek bir an bile. Düşmanıma kan kusturmayana yaşarken ölü gibi hayatını sürdürmek zorunda bırakmayana kadar da durmayacaktım. Hafıza en kötü lanet derler, haklılar unutma şansım olsaydı her şeyi unutur hayatıma normal bir şekilde devam ederdim. Fakat hayır her saniyesini her anını hiçbir şeyi hatırlamadığım kadar hatırlıyorum. Bu yoldan asla dönmeyeceğim kimin ne dediği ile ilgilenmiyorum olacak bu intikam nefesimi kesse bile alınacak.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD