4

2601 Words
İlker söylene söylene direksiyonu sağa çevirdi . Yine aynı şey olmuştu işte . O kız gerçekten anlaşılmaz biriydi . Aklına az önceki anlar geldiğinde sinirle gaza bastı. Zeynep'in işini bitirmesi neredeyse bir saat sürmüştü. O sırada ışık kahve yapıp gelmişti. Karşılıklı kahvelerini içerlerken Işık birden oturduğu yerde titreyince İlker ona dönmüş ve " üşüdünüz mü " diye sormuştu. Işık ise başını iki yana sallamış ve " İletişim kurmaya çalışıyorlar " demişti . İlker ise boş bulunup " Kimler ?" diye sorduğunda ise kız ona dönüp " Ruhlar " diyerek göz kırpmıştı . İlker onun sözlerine ise gözlerini devirip " Tabi tabi " diyerek kahvesinden bir yudum aldığında bu sefer ışık kaşlarını çatmıştı . Adamın ona karşı olan inançsızlığı sinirine dokunmuştu . " Siz tabi inanmazsınız bana " " Tabiki inanmıyorum . İnsanları dolandırıyorsunuz " " O dediklerin başkaları . Ben onlar gibi değilim . Benim yeteceğim doğuştan geliyor " " Doğuştan dolandırıcı mısınız ?" " Bana bak !" Işık sinirle ayağa kalkıp kolunu tutmuş ve öylece kıpırdamadan durmuştu . Sonra da geri çekilip ateşe değmiş gibi ondan uzaklaşmıştı . Gözlerini kocaman açmış ve " Sen - sen " diye kekelemekten başka bir şey dememişti . İlker ne olduğunu anlamadan da kendini kapı dışında bulmuştu . O anları hatırladıkça gaza daha da yüklenen ilker doğruca dükkana gitti. Geç kaldığı için bir de babasından azar yiyen adam sandalyeye kendini atarak ağrıyan başını ovdu . " Neden geciktin abi ?" İlker Yeliz'in uzattığı suyu alarak teşekkür etti. Sonrada bir dikişte suyu içip bardağı geri uzattı . " Kızlar perdeyi takmak için yardım istediler . " Yeliz sırıtarak " hıııı " layıp derken İlker saate baktı. İş çıkışı Tuğba ile buluşacaktı . Kız ile akşam yemeği için sözleşmişlerdi. Telefonu çıkarıp Ayla'yı aradı. Artık uyanmış olması lazımdı . Ama telefon uzun uzun çalsa da açan olmadı . Halen uyuyor olmalı diye düşündü . Geçen saatlerden sonra Selçuk Bey Yeliz'i de alıp dükkandan çıktı . Kızı evine bırakacaktı. İlker de dükkanı kapatıp doğruca evine gitti. Üzerini değiştirdiği gibi de evden hemen geri çıktı. Tuğba ile sözleştileri restauranta geldiğinde kızın çoktan gelmiş olduğunu gördü. Kız ona el sallayarak yanına çağırdı. Birbirlerinin yanaklarında öpüp karşılıklı oturdular . " Görüşmeyeli nasılsın bakalım ?" İlker direkt muhabbete girdiğinde kızda halinden memnun bir şekilde cevap verdi . Siparişlerini söyleyip beklerken de hiç durmadan sohbete devam ettiler . Tuğba ile kafaları uyuşmuş gibiydi. Konuşacak konuları hiç bitmiyordu. Bu ilker için önemliydi. Yarım saatin sonunda hem yemek yiyip hemde gülüşürlerken İlkerin önündeki soğandan ağzına atması ile kızın yüzünü buruşturması adamın dikkatini çekti . " Ne oldu ?" Kız omuz silkerek tatlı tatlı gülümsedi . Ama onu uyarmayı da ihmal etmedi . " Benim yanımda bu tür kokan şeyler yemesen sevinirim. Gecenin sonunda ne olacağı hiç belli olmaz. Öyle değil mi ?" İlker önce kıza sonra önündeki sumağa bulanmış soğan salatasına baktı. Kızın ne demek istediğini elbette anlamıştı. Yutkunarak bir süre durduktan sonra " Haklısın " diyerek bir kaşık daha aldı. Tuğba yalancı bir gülümseme ile İlkere bakıp başını eğdi. Adamla öpüşme hayalleri kurduğu belliydi ama şimdi fikri değişmişti. Biraz daha orda kaldıktan sonra garsondan hesabı isteyerek cüzdanını çıkardı. Adamın gelmesini beklerken mekanda çalan şarkı ile yüzü gülerek Tuğba'ya baktı. " Hey bu benim şarkım. Çok severim " " Öyle mi ? Bende ." Tuğba hafif ritimle başını sallarken İlkerde ona uyarak parmaklarını masaya vuruyordu. Sonra birden aklında bir cümle belirdi. " Sevdiğin şarkıyı duyduğunda kafanı eğ ." İlker ne kadar saçma da olsa iç güdüsel olarak eğilme ihtiyacı hissetti. Kafasını eğdiği anda ise başının üzerinden geçen ve kulağına bir vızıltı gibi gelen ses ile hemen yanı başındaki duvarda delik açıldı. Kurşun deliği. Kısa bir an sessizlik oldu ancak hemen sonrasında bütün müşteriler çığlık atıp bağırmaya başladı. İlker doğrulup ne olduğunu anlamaya çalışırken silah patlama sesi ikinci defa duyuldu ve yan masalarındaki bir adam vurularak yere düştü. Elinde silah olan kadın amacına ulaştıktan sonra silahını yere atıp mekandan koşarak çıktı. Ancak bütün müşteriler korku ile kaçışmaya ve bir kaos ortamı yaratmaya devam etti. " İlker iyi misin ?" İlker hala şaşkın bir şekilde duruyordu. Hedef yan masalarındaki adamdı. Ancak katil acemi olmalıydı ki ilk atışı ıskalamıştı ve Kurşun İlkere doğru gelmişti. " Aman tanrım . İnanamıyorum . Ölecektin . Eğer eğilmeseydin ölecektin. Bunu nasıl yaptın ?" Tuğba da aynı şaşkınlıkla konuşurken İlker duvardaki deliğe bakıp ayağa kalktı. Hiç bir şey söylemeden restauranttan çıktığında arkasından bağıran kıza bir kere bile dönüp bakmadı . &&&&&& Işık son olduğunu umduğu müşterisini önüne buyur ederken dağınık topladığı saçlarından çıkanları kulağının arkasına sıkıştırdı. Müşterisi olan adam bağdaş kurup önüne oturduğunda kafasını kaldırıp elini uzattı . Adam direkt elini ona verdi. Işık gözlerini kapatıp renk değişimini saklarken bir bir görmeye başladığı sahneler ile kaşlarını çattı. " Kızın kaç yaşında ?" " 10 " " Kızın annesinin yanında " Adam büyük bir rahatlama ile nefesini verip başını salladı. " Geçen sene boşandık. Velayeti bendeydi. " Işık anlayışla elini adamdan çekti ve eski rengine dönen bakışlarını adama çevirdi. Onun için üzülmüştü. " Senin çaren bende değil. Polise gideceksin abicim . Hakkın da var. Ama annesinin de suçu yok. Seviyor kızını. Umarım orta yolu bulursunuz ." Adam memnun bir şekilde ona teşekkür edip ayaklandı ve odadan çıktı. Onun çıkışı ile yüzünde değişik bir ifade olan Zeynep odaya girdi . " Abla ?" Işık Zeynep'in sesini duyunca ona baktı hemen . Kız ona nadir zamanlarda abla derdi. " Ne oldu ?" " Şey o adam geldi." " Hangi adam ?" " O perdeci . İlker ." Işık " tamam " diyerek ayaklandı . " O biraz şey gibiydi ama " " Zeynep doğru düzgün anlatır mısın ?" " Bende tam anlamadımki . Adam sanki şokta gibiydi. Korkmuş gibi . " Işık adamın başına geleni zaten biliyor başını sallayıp kapıya yöneldi . Zeynep " Senin odana aldım. Orda " dediğinde ışık kaşlarını çatarak ona baktı . " Neden ?" " Salonda müşteri vardı. Adamın yüzünü görseler korkarlardı . E kendi odama da sokacak halim yoktu ya. " Işık gözlerini devirerek kapıdan çıktı. Arkasından gelen Zeynebe de " Müşteriden özür dile başka güne randevu ver. İtiraz ederse de yarı fiyatına bakacağımı söyle . Bu akşam işimiz uzun " diyerek odasına geçti. Odasının kapısına geldiğinde ise içinden gelen bir hisle üstünü başını düzeltti. Yavaşça kapıyı açarak odaya girdi. Oradaydı. Perişan görünüyordu. Yatağının kenarına oturmuş karşısındaki duvara bakıyordu. Kapının açıldığını fark edince bakışlarını ona çevirdi. Işık kapıyı arkasından kapatıp adama yaklaştı . " Merhaba " " Nerden bildin ?" İlker direkt konuya girince Işık uzun bir nefes vererek yatakta adamın yanına oturdu. Ayaklarını sarkıtıp yerde bir öne bir arkaya sallarken omuzlarını silkti. " Söyledim sana . Ben medyumum " İlker inanamaz bir şekilde başını sallayıp yere baktı. " Bu gün ölüyordum . Neredeyse şakağımdan kurşun yiyecek ve oracıkta ölecektim ." " Ama ölmedin . Tavsiyemi dinledin " İlker olumlu anlamda başını salladı. " Evet. O şarkıyı duyunca beynimde bir ses yankılandı. Senin sesin." İlker yana dönüp kızın gözlerine baktığında Işığında ona baktığını gördü. Koyu gözleri ona anlayışla bakıyordu. Adamın gözleri kızın yüzünde gezmeye başladığında ışık hiç kıpırdaman adamın onu incelemesine izin verdi. Daha önce hiç bir müşterisi ile bu duruma gelmemişti. Odasına giren ilk kişiydi mesela . Ya da yakından ilgilendiği ilk kişi. Buraya zaten sorunları olan insanlar geliyordu ama Işık bu adam için endişeleniyordu . Onun sorunu için bizzat ilgilenmek istiyordu. Değişen duygularını kendisi de anlamasa da akışına bıraktı. Kadere inanırdı. " Neden mavi ?" Onun yüzüne dalmış olan kız anlamayarak kaşlarını çattı . " Ne ?" " Saçların neden mavi ?" Farkında olmadan eli saçına giden kız bir an duraksadı . " Bilmem . Hoşuma gidiyor. Ayrıca bu gece mavisi . Ama sen sarı seviyorsun sanırım " " Ne ?" Bu sefer de kaşlarını çatma sırası İlkere geldi. " Sarışın diyorum . Seni demimden beri arayan kız sarışın değil mi ?" İlker hızla telefonuna baktı. Tuğba'dan bir sürü arama ve mesaj vardı. Şaşkınlıkla Işığa döndü . " Nerden bildin ?" Işık ise gülümseyerek cevap verdi . " Korkma . Sana dokunmadan bir şey göremem . Sadece telefon odaya girdiğimden beri titriyor ve üzerinde bir kaç tane sarı saç teli var . Sevgilinin sarışın olma ihtimali Yüksek diye düşündüm " İlker bundan hoşlanmayarak duvara döndü . " Sevgilim değil . Arkadaşız. Toklaştığımız sırada bulaşmış olmalı saçı da " " Tabi öyledir . " " Öyle " " Tamam " İlker rahatsız bir şekilde kıpırdandı. Kızın sevgilisinin olduğunu düşünmesi hoşuna gitmemişti. Kız düşündüğü gibi değildi. Dolandırıcı değildi. Gerçekten bir yeteneği vardı. Bunu bu akşam kabul etmişti. Üstelik ne kadar inkar etse de onu ilk gördüğünden bu yana güzel bulmuş ve aklının bir köşesinde hep onu düşünmüştü. Bu akşam da çok korkmuş ve koşa koşa ona gelmişti. " Nasıl yapıyorsun . Dokunman mı gerekiyor illlaki " " Evet " " O gün kolumu tuttuğunda yani o zaman mı gördün ?" " Evet " " Sen. Nasıl ? Yani nasıl oluyor bu ? Senin gibi başkaları da var mı ? Kimler biliyor ?" Işık elini kaldırarak onu susturdu . " Bunları konuşmak için erken . Bak normalde bu kadar bile ilgilenmem kimseyle . Hiç bir müşterimle 15 dakikadan fazla görüşmem . Hatta daha da az . Ama o gün sana dokunduğumda bir şekilde ikimizin çizgisini bir yerde birleşmiş gördüm . Sanırım bana ihtiyacınız olacak. Ve ben sana yardım edeceğim . Belki de arkadaş oluruz . " İlker kızın söylediklerinden fazla bir şey anlamasa da başını salladı . Madem kız onu bir müşteriden fazlası olarak düşünüyordu o da bunu değerlendirirdi . Üstelik kız konuşurken dudaklarının şekli de ilgisini çekmişti. " Az önce ölümden döndüm . Tekrar bana dokunur musun ?" Başka zaman olsaydı tamamen farklı algılanabilecek bu konuşmaya kız gülümsedi. Bir adam kızın odasında onun yatağında oturmuş kendisine dokunmasını istiyordu . Işık bulundukları duruma iç çekerek elini uzattı adam tereddüt ile kızın elini tuttu. Her hangi bir acı ve titreme bekledi ama beklediği gibi olmadı hiç bir şey hissetmedi . Bakışlarını birleşmiş ellerinden çekip kızın yüzüne odaklandığında onun gözlerinin masmavi parladığını gördü . Kendi gözler kocaman açılarak olduğu yerde kıpırdamadan durdu. " Okuyamıyorum " Işık elini çektiği anda gözleri eski rengine döndü ve kaşlarını çattı. Düşünceli gibiydi . " Ne oldu ?" " Okuyamadım . Hiç bir şey görmedim " " Neden ?" " Bilmiyorum . Daha önce böyle bir şey yaşamamıştım. Sanırım bu gün çok yoruldum " İlker bir şey demezken Işık ayaklandı . " Kendini daha iyi hissediyorsan sana içecek bir şeyler getireyim . " " Olur " Işık odadan çıktığı anda İlker üzerine çöken rehavet ile sırtını yatak başlığına dayadı ve ayaklarını yatağa uzattı. Kız gelene kadar biraz dinlenebilirdi . Asla bu saatte uyuyan biri değildi . Ama bu üstündeki ağırlık gözlerinin kapanmasına neden olyordu. Bu gün yaşadıkları düşünülürse belki de normaldi. Işık elindeki bardağı odaya götürdüğünde adamın yatağına yayılıp uyuduğunu gördü. Öyle bir yatmıştı ki sanki derin bir uykuda gibiydi. Yastığına sımsıkı sarılmış kafasının altına da ışığın sarılıp yattığı ayıcığı almıştı. Işık normalde tam tersini yapardı . Ayıcığa sarılır yastığına yatardı. Adamın haline gülümseyerek bardağı sehpaya koydu ve adamı örtüp odadan çıktı. Sabaha kadar uyanmayacağı belliydi. Onu salonda gören Zeynep ise olanları merak ettiği için hemen kendini kızın yanına attı. " Ee ne olmuş ?" Işık gözlerini devirerek olanları anlattı. Zeynep ise şaşkınlıkla onu dinledi . " Peki şimdi ne olacak ? " " Bilmem " Işık omzunu silkerek başını geri yasladı. Ne olacağını kendi de bilmiyordu ki . " Sevgili mi olacaksınız ?" Işık gözlerini açarak kıza baktı . " Ne saçmalıyorsun kız sen ?" " Allah'ın bildiğini kuldan mı saklayayım. Birbirinize nasıl baktığınız ortada . Hem dövecek gibi hem öpecek gibi ." Işık kızgınlıkla ayaklandığında Zeynep hızla odasına kaçtı . &&&&& İlker gözlerini açtığında bir kaç saniye uyku Mahmuru olduğu yerde gerindi. Sonrada etrafına baktı. Farklı bir tavandı. Farklı eşyalar ve farklı bir yatak . Hızla doğruldu . Dün akşam olanlar aklına geldi . Kızın odasında uyuyakalmış olmalıydı. Yalnız olduğunu bile bile yan tarafa baktı. Belki Işık başka yer olmadığı için yanına kıvrılmış olabilirdi. Ama tabiki bu bir hayaldi. Kesinlikle odada ve yatakta yalnızdı. Ayaklarını sarkıtarak yavaşça kalktı. Telefonunu bulup saate baktı. Henüz erken sayılıydı. Erken uyuduğu için erkenden uyanmıştı. Üstelik bu gün pazardı. İşe gitmesi gerekmiyordu. Kapı tıklatıldığımda sırtını doğrulttu. Zeynep'in başı kapıda göründüğünde ona gülümsedi . ". Günaydın " " Günaydın " " Işık dedi ki git bak . Uyandıysa kahvaltıya gelsin ." İlker gülümseyerek başını salladı . Zeynep başını geri çekerek ilkerin bakış açısından kaybolduğunda adam ayağa kalktı . Üzerini düzeltip odadan çıktı . Koridorda kimse yoktu. Bardak seslerinin geldiği yöne gitti ve mutfağın kapısında durdu. Işık omuzunun hemen altında biten saçlarını bu sefer toplamamıştı. Sabah ışığında farklı bir şekilde parlıyordu. Sırtı ona dönüktü. Çayları doldurduğunu gördü. İlker birden bu kareyi kendi evinde hayal etti. Buna hakkının olmadığını düşünse de bu hayal içinde farklı duygulara neden oldu . " Bende burdayım " Zeynep'in sesi ile ışık arkasını döndüğünde İlkeri kapıda durmuş kendisine bakarken buldu. Oğlan suratını buruşturarak Zeynep'e döndü ve masada oturan kızın yanına gitti. Küçük bir masaydı . Duvara dayanmıştı. Köşeye , Zeynep'in karşısına oturdu. " Günaydın " Işık adamın önüne çayını koyarken gülümseyip yanına oturdu . İlker de kıza dönüp teşekkür ettikten sonra mahcup bir şekilde konuştu . " Kusura bakma. Odanı işgal ettim. Ne ara uyuduğumu bile hatırlamıyorum " Işık elini sallayarak çayından bir yudum aldı . " Önemli değil. Dün büyük bir travma yaşadın . Vücudun bi yerde kendini kapattı ." " Seni de yatağından ettim " " Sıkıntı yok " Işık tabağını doldururken İlker de önündeki sofraya baktı. Bütün bunları ne ara yapmışlardı anlayamadı. " Işık çok beceriklidir . Kaçırma derim " Zeynep'in sözü ile iki gençte ona bakınca kızcağız omzunu silkerek konuştu. " Börekleri yani " Işık gözlerini devirerek yemeğe devam ederken masanın altından kıza tekme atmayı da unutmadı. &&& İlker elinde çayı kahvaltı sonrası keyif yaparken Işık gülerek Zeynep'in internetten tanıştığı 50 yaşındaki genç modeli anlatıyordu. İlker duyduklarına dayanamayarak gülmemek için kendini sıkarken Zeynep suratı asık " Gülmeyin ya " diye kafasını çevirdi. " Seni bizim Yeliz ile tanıştırmak lazım . " Zeynep yan göz ile İlkere bakıp " O kim " diye sorduğunda İlker dükkandaki kızı ona hatırlatmaya çalıştı. O sırada çalan zil ile ışık ayaklarında İlker bir an arkasından baktı. Kısacık bir an Burda ne yaptığını sorguladı. Bu kızları doğru düzgün tanımıyordu. Onlarda İlkeri tanımıyordu. Akşam akşam koşarak evlerine çıkıp gelmiş onlarda kabul etmişlerdi. Üstelik bu Işık denen kızdan ışık hızı ile hoşlanmaya başlamıştı. " Vallahi yıldım Nihal Hanım . Sizin kocanızın bu evde ne işi var . " " Nereye gitti o zaman " " Nerden bileyim ben senin kocanın nereye gittiğini be kadın " Zeynep mutfağa kadar duyulan sesler ile ayağa kalkıp " Aha yine geldi bu kadın " diyerek hızla mutfaktan çıkınca İlker de merakla arkalarından gitti . " Bak iki bekar kız bu mahallede istenmiyorsunuz . Her seferinde bir şekilde yırtıyorsunuz. Kesin Karakolda ki birilerini de ayarttınız. " Işık duydukları ile siniri tepesine çıktığı anda arkasında görünen İlker ile karşısındaki kadının gözleri kocaman açıldı. " Hiiii . Bu gün pazar . Müşteri almazsın . Sabah sabah evde olduğuna göre . Eve adam atmışsın . Tüüü sana . " " Sen ne diyorsun be kadın . Çileden çıkarma beni ." Zeynep Işığın kolundan tutarken karşısısındaki kadının birden değişen yüz ifadesi ile ikisi de bir an durdu. " Dur bakayım . Bu adam temiz yüzlü birine benziyor. Kız yoksa sevgilin mi ? Siz yakında nişanlanırsınız ? Bi de evlenirseniz bu adam seni alır gider bu mahalleden . Ayy çok güzel. Tebrik ederim. Çok tebrik ederim " Kadın kendi kendine konuşup geri dönüp giderken ışık ve Zeynep ağzı açık bir şekilde giden kadının arkasından bakakaldılar . Kadın resmen kendi yazıp kendi oynamıştı. İlker ise beş dakika içinde olanları bir tiyatro izler gibi izleyip gülerken elinde taşıdığı bardaktan bir yudum daha çay aldı. &&&&
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD