Toprak barakadan çıktıktan sonra Çağla' yı yakalayan adamının yanına gitti. Ne kadar adamları ona sadık olsa da, hatta ihanet edemeyeceklerinden neredeyse emin olsa da her işi sadece o konuyla ilgili bilgisi olanların bilmesinden yanaydı. Bugün en güçlü isim olabilirdi ama yarın ne olacağı belli olmazdı. Para için bunca karanlık işe yardım eden insanlara güvenmek ona göre değildi. Toprak' la çalışanların ölümden korkusu yoktu ama herkesin bir zaafı olurdu elbette. Tabii madalyon iki yüzlüydü. Ölümden korkusu olmayanların gün gelip ihanet etmekten de korkusu olmayabilirdi. Rüzgarın ne zaman hangi yönden eseceği belli olmazdı. Çağla' yı araştırmasını ve ona yemek götürmesini söyledi.
Bu olaydan yaklaşık iki saat sonra Çağla' nın bulunduğu kulübenin kapısı açıldı. İçeri tepsiyle girdi biri. Çağla bu adamı tanıyordu. Arabada kafasına silah dayayan adamdı. Adam tepsiyi yere koydu.
' Kulübe kirlenmesin diye beni zehirleyecek öldürmeye karar verdiyseniz ellerim bağlı yemek yiyemem boşuna bir çaba yani. '
' Senin elini değil ağzını bağlamak lazımmış aslında. '
' Bana bunu yapamazsın. Deliririm ben. Kendi kendime konuşurken bile sesimi duymam lazım. Sessizlik beni delirtir. '
' Oradan bakınca vicdanlı biri gibi mi görünüyorum?'
Adam Çağla' nın ellerini çözdü.
' Uyarmama gerek yok herhalde. Canını seviyorsundur. '
' Yok tamam yok. Anladım. Eğer kaçmaya çalışırsam, herhangi bir oyun oynarsam beni öldürürsün. Mesela tepsiyi kafana geçirip kaçmaya çalışırsam dışarıdaki adamlar beni yakalar ve sen beni yine öldürürsün. Eğer yemeyeceğim sizin pis yemeğinizi gibi bir atar yaparsam açlıktan öleceğimi önemsemez beni yine bağlar ölüme terk edersin. Doğru bildim değil mi? Filmlerde hep böyle oluyor çünkü. Ama merak etme yapmam. Kayıp başvurusunda bulunacak bir yakınım yok. Doğal olarak beni bulmak için gecesini gündüzüne katacak bir polis ya da dedektifte olmayacak. Türkiye' de dedektif var mı? '
Adam cevap vermek yerine sinirli bir şekilde bakmaya devam etti.
' Galiba yok. Gördün mü bak? Yanlış ülkede kaçırıldım. Başka ülkede kaçırılmış olsaydım şu an peşinizde FBI falan olurdu. Onun yakışıklı ama kurallara uymayan kaslı bir üyeside beni sizden kurtarırdı ama Türkiye' de o da yok. '
Adam boş bulunup; 'MİT var. ' dedi. Sonra kendine kızdı.
' Aaa doğru Mit var. Peki sizin peşinizde mi Mit? '
' Yemek yiyecek misin yoksa yeniden bağlayayım mı?'
' Tamam tamam. Açlıktan ölmek üzereyim. Hemen yiyorum. ' diyerek yemekleri hızla yemeğe başladı. En son iş yerinde ayak üstü bir şeyler atıştırmıştı, yani oldukça açtı.
Yemekleri neredeyse soluksuz yiyordu ancak sonra birden öksürmeye başladı. Öksürüğü burun akıntısı, gözlerde sulanma takip etti. Elini boğazına götürdü. Nefes almakta zorluk çekiyordu. Adam telaşlandı. Hemen Toprak Karasoy' un yanına gitti. Durumu anlattı.
' Hemen doktoru çağırın. ' dedi ve Çağla' nın yanına gitti. Çağla yere uzanmıştı. Gözleri yaş içinde adeta boğulacak gibiydi. Toprak Çağla' yı kucağına aldı. Kulübeden çıkıp yürümeye başladı. Evi zaten yakındı hatta kulübede arazisi içindeydi. Aslında bu işler için değil daha çok avlandığı zamanlar için kullanıyordu. Av malzemeleri buradaydı. Kadınları öldürmek tarzı değildi. Toprak kadınların zayıf olduğunu düşünen biriydi. Bir kadını öldürmeye gerek duyacağına inanmazdı. Bu kadar zayıf gördüğü içinde kadın öldürmeyi güçsüzlük olarak görürdü. Güzel kadınları severdi ama hiçbiri ile özel bir bağ kurmazdı. Kadınları yatakta seviyordu daha çok. Bir kişi hariç.
Çağla' nın kim olduğundan emin olduktan sonra onu gözü korkması için biraz hırpalatıp ardından salmayı düşünüyordu aslında. Kadınlar gereksiz gevezeydi ve ağzını sıkı tutacağını garanti altına almak istiyordu. Hiçbir yorgunluk belirtisi göstermeden Çağla' yı eve kadar taşıdı. Aslında ne kadar arazisi içinde olsa da ev çok yakın değildi. Eve girdikten sonra merdivenleri çıktı. Sanki kucağında bir kadın değil bir bebek taşımış kadar rahattı nefesi. Çalışanına misafir odalarından birini açmasını emretti. Kadın kapıyı açınca içeri girip Çağla' yı yatağa yatırdı. Çağla bütün bunlar olurken kucağında nefes almak için çırpınıyordu ama Toprak son derece sakindi. Ölse bile umrunda olmazdı.
Bir süre sonra doktor geldi. Çağla' yı kontrol etti. İğne yaptı. Serum taktı. Çağla' nın tarçına alerjisi vardı. Çağla kendine geldiğinde yemeği getiren adam başındaydı Toprak Karasoy' un emri nedeniyle.
Çağla kolundaki seruma baktı.
' Bilerek yaptın. '
Adam şaşırdı.
' Neyi bilerek yaptım?'
' Alerjim olduğunu biliyordun. Bana bilerek tarçın yedirdin. Beni öldürmeye çalıştın. '
O sırada içeri Toprak girdi. Çağla' nın sözlerini duydu.
' Hiç işimiz yok neye alerjin olduğunu araştırıp seni alerji krizine soktuk bir umut ölürsün diye. Tabii birde silah, bıçak, zehir falan ne arar. Öyle şansımızı deniyoruz ya ölürse. '
Çağla Toprak' a baktı.
' Yine mi sen? '
' Benim evimdesin. '
' Ah pardon. Yanlışlık olmuş. Ben gideyim. Sen şaka mı yapıyorsun? Bir dakika. Burası senin evin mi? Ben şimdi senin evini mi öğrendim bir de? Eee sen beni şimdi kesin öldürürsün. Belki ben ölmekten beter olmayı tercih edecektim. Şimdi öyle bir seçenek kalmadı. Ben ölmek istemiyorum ki. Bak bir kere senin ve adamların yüzünden ölümden döndüm. Ölüm borcumun yarısını ödemiş sayılmaz mıyım? '
' Ne yapayım yarım mı öldüreyim?'
' Yarım öldür işte. Yarısını ödedim borcumun. '
' Olur kafana sıkarım belden yukarısını öldürürüm. '
' Kafama sıkarsan komple ölürüm. '
' Çok zekisin. Yarım ölmek ne ya? Şaka mısın kızım sen benim başıma? '
' Kızım deme lazım olur. Ay pardon. Ağız alışkanlığı. Yoksa sana niye lazım olsun? Niye lazım olayım yani? Ben sana lazım olmam. Ne yapacaksın zaten beni? Görmüyor musun ağzım durmuyor benim? Şey yani durmuyor derken. Sır saklarım yani. Çok iyi sır saklarım. Mehmet Bey' i öldürdüğünü kimseye söylemem. Beni kaçırdığını da kimseye söylemem. Evinin yerini de kimseye söylemem. Valla bak. Yemin ederim söylemem. Hiç söylemem. Birazcık bile söylemem. İma bile etmem. '
' Sus!'
' Tamam sustum. Bak susmam gerektiği yerde susmayı biliyorum ben. Hemen sus dedin sustum. Ay keşke getirmeseydiniz beni buraya. Kesin öldüm şimdi kesin. '
' Evimi herkes biliyor zaten. Toprak Karasoy yazsan Google' a çıkar adresim. Sen benim kim olduğumu bilmiyor musun yoksa salağa mı yatıyorsun? Bak biri için çalışıyorsan öğrenirim. '
' Mehmet Bey için çalışıyordum da öldürdün ya hani hatırladın mı? Ben öyle demedim. Yani sen biliyorsun zaten sen öldürdün ya ondan dedim. Yoksa bilmeyen birinin yanında demem. Hayatta demem. Bak bırak beni gideyim. Stres altında böyleyim ben çok konuşuyorum. Normalde ağzımı bıçak açmaz benim. '
Toprak sıkıntılı bir nefes verdi. Kızın çenesinden bıkmıştı ama her ihtimale karşı onunla ilgili bilgileri almadan göndermek istemiyordu. O sırada kapı tıklatıldı. Açıldı.
' Toprak Bey misafiriniz yanında rahatsız etmek istemezdim ancak durum acil. '
' Ne oldu Hediye Hanım?'
' Güneş Hanım. Yine bütün oyuncaklarını kırmaya başladı. İçeriye kimseyi almıyor. '
' Bir çocukla baş edemiyor musunuz?'
' Toprak Bey yine çok kötü oldu. Bu durum gittikçe sıklaşmaya ve sertleşmeye başladı. Sizde biliyorsunuz. '
Çağla yine konuya girmeden duramadı.
' Güneş yani Güneş Hanım kızınız mı?'
Toprak sinirle ona döndü. Güneş karşı cinste değer verdiği tek insandı. Öfkeyle baktı.
' Sanane. Seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokma. '
' Şey ben sadece yardımcı olabilirim diye dedim. Sonuçta anaokulu öğretmenliği öğrencisiyim. Anlarım çocuk dilinden. '