Çağla etrafına bakındı. Işığı kapatmışlardı ama neredeyse gün doğmak üzereydi. Çağla en çok bu saatlerini severdi normalde. Bu saatlerde içine farklı bir huzur dolardı. Doğan gün birçok insan gibi onun da umutlarını yeşertirdi. Hayatında başına gelen en kötü olay yine böyle sabaha karşı bir saatte yaşanmıştı ancak bu bile Çağla'nın umudunu kesmesine neden değildi. Çağla pencereden sızan ışık sayesinde kulübenin içini görmeye başladı. Kulübe hiç de beklediği gibi değildi. Belki de filmlerin etkisinde kaldığı için izbe, yıkık dökük, pencereleri kapatılmış karanlık bir yer bekliyordu. Hatta belki küf ve kan kokusu. Zincirlenmiş bir iskelet görse bile şaşırmazdı bu kadar. Oysa burası sanki huzurlu bir tatil için planlanmıştı. Küçük ama keyifli bir yer gibi görünüyordu. Teknolojik hiçbir şey yoktu ancak pencereden bakıldığında ağaçlar görünüyordu. İnsan burada güzel bir keyif kahvesi içebilirdi. Kafa dinlemek için son derece uygun bir yerdi. Çağla kısa bir an için buraya nasıl sürüklenerek getirildiğini unuttu. Ancak hareket ettiğinde ellerindeki bağ ona gerçeği hatırlattı. Gördüğü cinayet basit bir cinayet değil de değildi üstelik. Ünlü bir gece kulübünün zengin ve ünlü sahibi gözlerinin önünde öldürülmüştü. Bunu yapan kişiyi de tanıyordu. En az patronu Mehmet Bey kadar, hatta ondan çok daha fazla tanınan iş adamı Toprak Karasoy' dan başkası değildi. Böyle birini cinayet işlerken görmüştü ve hayatta kalmasını mucize olarak görebilirdi. Toprak Karasoy' un özgürlüğü, itibarı ve serveti iki dudağının arasındaydı ve Toprak Karasoy bütün bunları korumak için o iki dudağı sonsuza dek kapalı hale getirmekten çekinecek gibi durmuyordu. Çağla ağlamaya başladı.
Normalde Çağla'nın çoktan uyku saati gelmişti. Yorgun bedeni ve uzun iş saatleri onun gittikçe tüketiyordu. Eskiden uyumayın zaman kaybı olarak görüyordu ama bu işe girdikten sonra uyku kesinlikle bir ihtiyaca dönüşmüştü. Neredeyse her gün güneşi selamlar ve ardından derin , rüya bile görmediği kadar yorgun bir halde yorgunluğunu atamadığı bir uykuya dalardı. Öğleden sonra bile zorlukla uyandığı bir uykuya. Bedeni alışık olduğu uykuyu istiyordu. Ancak şu an içinde bulunduğu vaziyet kesinlikle bunu uygun değildi. Gözleri ağlamaktan ve uykusuzluktan cayır cayır yanıyordu. Başını arkaya yasladı gözlerini kapattı biraz olsun dinlenmek için mücadele vermeye başladı. Onu ne bekliyor bilmiyordu ve yapabileceği en iyi şeylerden birinin dinlenmek olduğunu düşündü. Ancak o sırada fark etti ki hala gelen giden yoktu Eğer ellerini çözebilirse buradan kaçabilirdi ya da en azından denerdi. Dışarısı oldukça sessizdi. Sanki onun gitmesinden zerre kadar çekinmiyorlardı. Çağla sonunda kabus gördüğünü düşünmeye başladı. Her şey onun gözünde çok saçma ilerliyordu. Başında duran kimse yoktu. Herhangi bir ses gelmiyordu dışarıdan. Sanki kaderine terk edilmişti. Çağda bir süre gözleri kapalı durdu, sessizliği dinledi. Sonra da ipleri çözmek için uğraşmaya başladı. Çözmeye çalıştıkça daha da sıkıyordu sanki. Canı yanınca durdu.
Böyle zamanlarda filmlerde neler olduğunu düşünmeye başladı. Sonra bunu saçma buldu. Filmlerde başrol asla ölmezdi. Kırk kurşun yese yine de bir şey olur kurtulurdu ancak Çağla şu a kendini hiçte başrol gibi görmüyordu. Sonunda ayak sesleri duydu. Kapı açıldı. Kapı gıcırdamamıştı bile. Bu nasıl işkence yeriydi? Kapının ürkütücü bir şekilde gıcırdaması gerekmiyor muydu? Kapısı yağlanan işkence yeri mi olurdu?
Toprak içeri sakin adımlarla girdi. Üzerinde bir t-shirt altında ise eşofman vardı. Üstelik spor ayakkabı giymişti ve saçları ıslaktı. Sanki hiç adam öldürmemiş gibi rahat evine gidip duş alıp mı geldi diye düşündü Çağla. Bu da olmamıştı sanki. Onunda takım elbise giymesi, sert adımlarla yürümesi, parlak ayakkabıları olması gerekiyordu. Toprak Çağla' nın önünde durdu.
' Anlat. '
' Neyi?'
' Türkiye' nin sosyo ekonomik yapısını ya da küresel ekonomi dengelerini. '
' Ne?'
' Anlat. '
' Söylediğim gibi ben bir şey görmedim. '
' Yine başa mı döndük?'
' Neyi soruyorsunuz o zaman? Mehmet Bey öldü. Allah taksiratını affetsin kötü adamdı. Ölünün arkasından da konuşulmaz şimdi ama görünen köyde kılavuz istemez. Sonuçta su testisi su yolunda kırıldı. Bu durum beni ilgilendirmez. '
' Atasözleri ve deyimler dersi bitti mi? Kimsin sen?'
Çağla derin bir nefes aldı.
' Ellerim acıyor. '
' Kimsin sen?'
' Ellerim acırken konsantre olamıyor ki. '
' Kaçmaya çalışmasaydın eğer ellerin acıyacak şekilde bağlı değildi. Kendi sebep olduğun şeyler için sızlanmamalısın. '
' Ah pardon. Öylece durup beklemem gerekiyordu değil mi? Saygısızlık ettim özür dilerim. Niye kaçmaya çalışıyorum ki sonuçta misafir geldim zorla getirilmiş olacak halim yok ya. '
' Bu bir soru değildi. Sadece sorulara cevap ver. '
' Soru neydi? Hatırladım. Kimim ben? Adım Çağla. Soyadım Sevinç. Soyadında sevinç var sen bununla yetin demiş hayat. Sürünmekle meşgulüm. Sürünmekten arta kalan zamanlarda aslında anaokulu öğretmenliği öğrencisiyim ya da öyle olmalıydım ancak kaydımı dondurmak zorunda kaldım çünkü malum ekonomik kriz sırasında okumak pek kolay değil. Para biriktirip okuluma geri dönebilmek için iş aradım ama bu devirde kolay iş bulmak ne mümkün. Özellikle tecrübeniz yoksa. Hayır yani siz iş vermezseniz tecrübemiz nasıl olacak acaba? Bunu düşünen var mı yok. İnanır mısınız bir ilan gördüm, ilanda şey yazıyordu. Liseden yeni mezun beş yıl iş tecrübesi olan eleman aranıyor. Liseden mezun olma yaşı 18 , hadi yeni mezun sayılır olsun yaşı 19. Beş yıl iş tecrübesi için 14 yaşında işe başlaması lazım. Peki bu çocuk 14 yaşında işe başlarsa nasıl lise mezunu olacak?'
' Kes!'
Çağla' nın aklına en son Mehmet Bey' e ' Kes!' dediği ve ardından vurduğu geldi. Aynı tonlama ile kes demişti. Çağla' nın bütün bedeni gerildi.
' Kesemem çünkü bende Logorrhea var. '
' Ne?'
' Logorrhea, aşırı konuşma veya sürekli konuşma eğilimi olarak tanımlanan bir terimdir. Bu terim, normalden daha fazla veya hızlı konuşma ile karakterize edilen bir durumu ifade eder. Logorrhea, konuşma hızının artması, düşüncelerin hızlı bir şekilde ifade edilmesi veya konuşmanın kontrolsüz bir şekilde devam etmesi gibi belirtilerle ilişkilidir. Bu bir çok hastalığa bağlı olabileceği gibi kendi başına bir hastalıkta sayılabilir. Bende yoğun stres anında oluyor. Kendimi durduramıyorum. '
' Durdursan iyi olur. Kimsin sorusuna net ve beni tatmin edecek cevaplar ver. '
' Ben sizin nasıl tatmin olacağınızı nereden bilebilirim ki?'
' Öğrenmeyi çok istersen sıraya geç yardımcı olurum. ' dedi Toprak imalı bir şekilde.
Çağla önce anlamadı ama Toprak' ın imalı yüz ifadesini görünce aklı başına geldi.
' Ben niye merak edeyim sizin nasıl tatmin olduğunuzu. Aman istemem. Türkçe de maşallah. Nereye çeksen oraya gidiyor. Neyse nerede kalmıştık? Aradım taradım o gece kulübünde bulaşıkçı olarak iş buldum işte. Ailem yok. Kimsem yok. Olmasına da gerek yok. '
' Ailen neden yok? Evden mi kaçtın? Evden kaçıp gece kulübüne düşenlerden misin yoksa?'
' Hayır tabii ki de. Ailem bir kazada öldü. Amcamlar önce yanlarına aldı. Sonra ailemden kalan her şeye konmayı başarınca beni yuvaya gönderdiler. Hayat hikayem bu kadar. Şimdi beni öldürecek misiniz?'
' Seni öldürmek insanlığa bir katkı olurdu ama bugün hiç iyilik yapasım yok. Önce bir araştırayım bakalım. Söylediklerin doğru mu? Akibetini ona göre belirleyeceğim. '
' Beni bırakma ihtimaliniz var yani. İlk görüşte anlamıştım çok iyi biri olduğunuzu. '
'Senin için iki seçenek var. Ya ölecek ya da ölmekten beter olacaksın. '