Çağla' nın anlatımı...
Toprak kiminle ne konuştu bilmiyorum ama konuşma sonrasında gitti. O gidince adam geldi ve beni odama kilitledi. Bu evde esir miydim bakıcı mı belli değildi. Kilit altında Güneş' le nasıl iletişim kurmamı bekliyorlardı? Bu konuyu geldiğinde konuşmak konusunda ısrarcıydım. Beni kilitleyen adama bunu söyledim.
' Ben söylerim. Toprak Bey kabul ederse ancak. ' dedi. Ay paşam bir de lütfedip kabul ederseydi.
Toprak Bey eve gece yarısı geldi. İşte o an pişman oldum bile. Yani tam olarak kapı açılıp üç kat merdiven indikten sonra Toprak Bey' in ağzının içine düşecek gibi görünen kızı gördüğümde. Kız esmerdi. Yukarda Allah var şimdi yalan söylemek olmaz, esmer güzeliydi. Uzun bacakları hafif dolgundu. Göğüsleri bizim garsonların göğüsleri kadar vardı ve o kadar sıkmıştı ki büstiyeri memişlere özgürlük diye bağırıp az sonra firar edecekler gibi görünüyorlardı. Hayır yani bu adam esmer seviyorsa niye sürekli benimle seks iması yapıyordu. Ay yoksa vicdanını rahatlatmak mı istiyordu? Hani ben kabul etmeyeyim ama o seçenek sunmuş olsun diye miydi? Bende saçmalıyordum yani. Bu adamda vicdan ne arayacaktı?
' Ne bakıyorsun aval aval. Konuşmak istemişsin. Ne söyleyeceksen söyle!'
Aslında aval aval bakmıyor hatta kendi içimden konuşuyordum. O bozana kadarda bu konuda bence başarılıydım. Ayrıca bu adam niye daha beni anlamamıştı. Bana böyle bağırınca ben geriliyordum. Sonra hastalığım nüksediyordu.
' Ne bileyim Toprak Bey? Yani belki hanımefendinin yanında konuşmak istemezsiniz diye düşündüm. Şimdi ben konuşurum. Sonra hanımefendi duyar. Ee bende konuşunca malum çok konuşuyorum. Sonra ağzımdan bir şey çıkar. Sonra da siz yine başlarsınız. Çağla şöyle yaptın da, işte sana seçenek sunuyorum da, ya benimle ya işte öyle şeyler yahu. Beni yine konuşturdunuz. Memnun musunuz?'
' Başımı ağrıttın Çağla. '
O sırada kız ayağa kalktı. Toprak' ın arkasına dolandı. Allah' ım bu klişe yaşanmasın. Ne olur yaşanmasın. Gözlerim kanarken gerçekten arkasında durdu. Başını ovmaya başladı. Bu şey değil miydi ya filmlerde patronunu ayartmaya çalışan sekreter sahnesi.
' Bu kız kim sevgilim? Ben şimdi sana masaj yapar rahatlatırım. Aslında odaya çıksak daha iyi masaj yapardım ama. '
Evet sevgilim lafı ve yatak odasına çıkalım klişesi de gelmişti. Bu da ortamda bir başka kadını gördüğünde o benim deme yoluydu. Toprak Bey şaşırdı.
' Sevgilim?' diye sordu. Ne yani sevgili değiller miydi? Sevgili değilseler şu vaziyette bu saatte ne işleri vardı.
' Neyse. ' dedikten sonra bakışlarını bana çevirdi.
' Söylemeye niyetin var mı yoksa seks hayatımı da izleyip ondan sonra mı konuşacaksın? '
' Ben sizi neden izleyeyim? Sapık mıyım ben yahu? Ben diyecektim ki; hani ben Güneş' in bakıcısıyım ya...'
' Güneş Hanım. Bakıcı olduğuna göre artık Güneş Hanım diye hitap edeceksin. '
' Pardon da el kadar çocuğa Güneş Hanım dedirtirseniz elbette kendinde herkese ters davranma hakkını görür. Bu benim uzmanlık alanım ve ben Güneş demeyi uygun görüyorum. '
Ben bu çıkışlarım yüzünden kesin öldürülecektim. Hala yaşıyorsam bence tek nedeni Toprak Bey' in manyak olmasıydı.
' Daha okulu bile bitirmedin ne uzmanlığı oluyor bu?'
Bu adamın bana cevap yetiştirme yeteneği bende saç baş yolma ihtiyacı uyandırıyordu. Genelde herkes hastalığım nüksedince mal gibi karşımda bakıyorlardı. Bir de şunu unutma olmuyor muydu? Bütün havalı girişimi bozmuştu.
' Neyse konumuz bu değil. Şimdi siz durumu biliyorsunuz. Sevgiliniz ne biliyor bilemem o yüzden imalı anlatmaya çalışacağım. Hani siz beni şey ettiniz ya...' dediğimde duraksadım. Adamın beni kilitlediğini öğrenmesin derken kıza seks yaptığımızı düşündürecektim.
' Güneş' e bakıcı olmam için işe aldınız ya. İşte benim bakıcı olmak için Güneş' i görebilmem lazım. Hani kelime kökü bile ' Bak' tan geliyor ya. Hani bakmadan nasıl bakıcı olayım? Sizin yaptığınız şey benim ona bakmama engel oluyor. '
' Gecenin bu saatinde derdin bu mu gerçekten?'
' Ben sizin gecenin bu saatinde geleceğinizi nereden bileyim? Benim dediğim saat gayet uygun bir saatti. Ayrıca sevgiliniz ile geleceğinizi nereden bileyim? Kahin miyim ben? Olsaydım zaten bu duruma düşmezdim değil mi? Malum üç günde zamanım var. Hayır üç ay deneseniz önemsemeyeyim. Hadi onu geçtim üç hafta bile olsa olur ama üç gün nedir ya? Katlar arası eğitim transferi mi yapacağım?'
' Sevgilim falan değil. Benim sevgilim olmaz. Ayrıca yarın Güneş' in odasının karşısına sana oda hazırlanacak. '
Kız bir duraksama yaşadı ama sonra devam etti. Yani bir yüzüne tükürse gayet güzel olurdu ama çıt çıkarmadı. Tabii ben öyle kızın vereceği tepkiyi beklerken zaman geçti. Hayır yani televizyon mu vermişlerdi sanki?
' Başka bir şey var mı? '
' Yok. '
' O zaman ne izliyorsun?'
' Sizin diyeceğiniz bir şey var mı diye bekledim. '
' Yok. Çekilebilirsin. '
Haydaa. Sultan Süleyman' a bağlamıştı şimdide. Çekilebilirsin neydi yahu? Uslu uslu odama gittim. Kapı yine üzerime kitlendi.
...
Sabah yeni odama transfer oldum. Oda genişti. Keşke sabah güneşi alsaydı ama ters cephede kalıyordu. Büyük bir dolap, makyaj masası, geniş bir yatak ve açık renk perdeler vardı. Hiç adam öldüren birinin evi gibi değildi bu oda ama sanırım Güneş' in bakıcısı için Güneş' in de gireceği düşünülerek tasarlanmıştı. Toprak Bey geldi. Kapıyı çalmadan girdi.
' Hazır mısın büyük güne? Odayı beğendin mi?'
'Beğendim. Büyük gün derken?'
' Hayret kısa cümle kurdun. Bence çok alışma odaya. Malum geceyi benim odamda geçireceksin.'
' Ben aslında genelde kısa cümleler kurarım ama siz benim hastalığımı tetikliyorsunuz. Şu an yaptığınız gibi. Hayır konuşmamı sevimli mi buluyorsunuz anlamıyorum ki. Ne güzel huzurla güne başlamıştım. Gelip imalarla beni gerdiniz. Çocuklarla aram iyidir ve bir çocukla ilk kez zaman geçirmeyeceğim. Bana bu gerginliği yaşatmak için hiçbir sebebiniz yoktu aslında. Ayrıca niye odama geldiniz? Hiçte hayırlı olsun diyecek bir tipiniz yok. '
' Nasıl bir tipim var?'
' Siz benden kesin hoşlanıyorsunuz. Daha odaya yerleşmeden gelmeler, imalar vs. '
' Senin hayal gücün çok geniş. Birazdan Güneş' in annesi görüntülü arayacak ondan bahsediyorum. '
' Öyle desenize. O niye benim için büyük gün olsun. Güneş için büyük gün. '
O sırada telefon çaldı. Toprak telefonu açtı. Kendi malı gibi yatağıma oturdu. Pardon zaten kendi malıydı. Yatak oldukça yumuşak olmalı ki çöktü ağırlığıyla. Hayır yani en azından bir kere oturmuş olsaydım.
' Ne oldu Toprak? Niye taa buraya kadar adam gönderiyorsun?'
' Güneş seni istiyor. '
' İstemesin. Seninle bunu konuştuk Toprak. ' dediğinde ben şok oldum. Bu nasıl bir anneydi. Toprak bana imalı bir şekilde baktı. Sanki gördün mü diyor gibiydi. İyi de ben böyle bir anneyle Güneş' i nasıl teselli edecektim? Toprak' ın yanına geçtim. Kadınla konuşmak istiyordum ama gördüğüm görüntü karşısında şok oldum. Bu kadın Toprak' ı nasıl doğurmuş olabilirdi. Neredeyse benim yaşımda görünüyordu. Estetik bu kadar ilerlemiş miydi? Yok canım öyle olsa Ajda Pekkan' dan anlardık. Salak olmaya gerek yoktu. Büyük ihtimalle Toprak' ın üvey annesiydi. Kendimi topladım.
' Merhaba. Ben Güneş' in bakıcısıyım. ' dedim. Beni muhatap almadan Toprak' la konuştu.
' Bakıcı da tutmuşsun daha ne istiyorsun benden?'
' Kızınla konuşacaksın. '
Toprak bu kez emir verir bir şekilde konuşmuştu.
' Sende demiştin. Seni ne kadar çabuk unutursa o kadar iyi olur demiştin. Şimdi ne oldu da karar değiştirdin. '
' Karar falan değiştirmedim. Sadece bir kez konuşacaksın. '
' Arınma kampının genel kuralını çiğnettin. Bütün çabam boşa gitti. '
' Seni üç ay istediğin yere tatile gönderirim oldu mu?'
' Anlaştık. Hani nerede kızım. Bir an önce konuşayım. '
Daha çok bitse de gitsek modundaydı. Ben bu kadınla Güneş' e nasıl iyi gelecektim. Açıkçası kızım kötü mü hemen geliyorum der diye umut ediyordum. Odaya geçerken Toprak kulağıma fısıldadı.
' Gece için hazır mısın?'
Hayır. Şaka yapıyordu. Sırf bunun için kendi öz kardeşine kriz geçirtecek değildi ya. Gerçi ailede kimse normal değildi. Bir an emin olamadım. Ürkek adımlarla Toprak Bey' in peşinden Güneş' in odasına girdim.