TEKLİF

1321 Words
Dalya' nın anlatımı.. En son Serhan' la öpüşmüştüm. Zaten istemezdim ama kimse de bizi öpmeye zaman harcamak istemezdi. Öpmek, okşamak ,kadına zevk vermeye çalışmak erkeklere hep zor geliyordu. Eşlerine, sevgililerine mecburen yapıyorlar ama bize gelince parayla satın aldıkları için; hiçbir şey yapmak zorunda değildiler. Öyle düşünüyorlardı. Bu meslek bir çeşit kölelikti. Parayı ver , kadını satın al ve o sana hizmet etsin. Sende istediğin kadar şiddet uygula. Çaresizliğini hissettiğinde çok acımasız olabiliyordu erkekler. Tabi hepsini aynı kefeye koymak olmazdı. Nadiren düzgün insan da çıkıyordu karşıma. En son Serhan ile öpüşmüş olmak dudaklarımı koparıp atmak istememe neden oluyordu. O anıyı değiştirmek istiyordum. Belki de dudaklarımı Özgür' ün dudaklarında temizlemek. Bedenim kadar kirli değildi dudaklarım. Özgür' ün yüreği kadar temiz olmasa da. Onların hala bir şansı vardı. Benimse hiç şansım yoktu. Artık o kadar çok şey için o kadar geçti ki. Aramızdan bir rüzgar esti. Sanki rüzgar bile Özgür' e benden uzak durmasını söylüyordu. Özgür 'ü incelemeye başladım. Gözleri elaydı. Uzun kirpikleri vardı. Bir çok kadını kıskandıracak kadar gür ve uzun. Kahvenin en güzel tonuyla bezenmiş saçları. Önleri hafif uzun olduğu için rüzgarla hareketleniyordu. Ben kısa sayılmazdım. Türk kadınının boy ortalamasından uzundum ama Özgür baya uzundu. 1.90 a yakındı sanırım.  Şaşkın ve kararsızdı. Ne yapacağını bilmiyor gibiydi. Sanki kafasında bir şeyleri ölçüp tartıyordu. Şu an ne olduğunu bilmese bile şu duruma geldiğinde kendini bu kadar sorgulayacak hemen öpmeyi hatta daha ilerisini denemeyecek erkek bütün dünyada parmakla sayılacak kadar azdı herhalde. Sonuçta ona ben yaklaşmıştım. Bu bir çok erkek için bulunmaz bir fırsattı. Elimi yanağına koydum. Dudağının kenarını parmağımla usulca okşadım. Anlatmak için başka bir şey yapamazdım. Elini yanağıma koydu.  Usulca dudaklarıma yaklaştı. Dudağı dudağıma değdiğinde içimde  çoktan unuttuğum heyecanlar canlanmıştı. Dudakları sıcacıktı. Alt dudağımı dudaklarının arasına aldığında ayaklarım yerden kesildi sanmıştım. Ona onun nezaketine yakışır şekilde karşılık verdim. Öpüşü masumdu. Çok masumdu. Asla davetkar değildi. Kendimi geri çektim. Eğer devam etseydim. Eğer etseydim. İçimde masum bir yan kaldığına bile inanabilirdim. Ama yoktu. Kendimi birden çektiğim için afalladı. 'Şey. Ben özür dilerim. Kötü bir niyetim yoktu.' Ne diyordu bu. 'Sen bir şey yapmadın ki Özgür. Ben istedim.' 'Ama rahatsız oldun. Belki bir an kendini mecbur hissettin. Seni kurtardım diye mecbur hissettin. Ben bunları düşünmeliydim. Benim suçum.' Gülümsedim. Dünyadaki bütün kötülüğü engel olamadığı için üzerine alabilecek bir yapısı vardı. Bu dünyaya kesinlikle fazlaydı. ' Sen yanlış bir şey yapmadın Özgür. Çok yakışıklısın. Ben etkilendim bir an. Ben istedim. Sonra beni yanlış anlarsın, basit görürsün diye korktum. Belki bir sevgilin vardır. Ki bu yakışıklılıkla boş bırakmazlar mutlaka vardır. Ben hiçbir kadına kötülük etmek istemem. Bunu sormadan böyle bir şeye kalkışmak benim suçumdu. Asıl ben özür dilerim. ' Parmağını dudağıma koyup beni susturduğunda gözlerim tekrar dudaklarına kaydı. Bir kez daha öpüşmek istiyordum. Nefesim kesilinceye kadar onunla öpüşmek. Ama ne kendime ne de ona bunu yapamazdım. ' Sevgilim falan yok Derya. Olsaydı zaten böyle bir şey kesinlikle yaşanmazdı.' 'Sen bir kadını reddebilecek biri değilsin. Nezaketin buna izin vermez.' 'Belki. Ama bir başka kadının kalbini kırarak birine nezaket gösterilmez. Ben yapmam en azından.' Yeryüzünde böyle adamlar kalmış mıydı? Sevgilisi var diye gecenin kör saatinde onu öpmeye çalışan bir kadını reddedecek adamlar. Özgür bana çok iyi geldiği kadar çokta kötü geliyordu. Ayağa kalktım. 'Gidelim mi artık?' O da ayağa kalktı. 'Beni affettiysen gidelim.' 'Affedilecek bir şey yapmadın. Asıl sen beni affet.' 'Sende yapmadın. Merak etme hakkında kötü bir şey de düşünmüyorum. Tek düşündüğüm yüzünün güzelliği kadar temiz bir kız olduğun.' Şu an ağlayabilirdim. Bana temiz demişti. Ne kıyafetim, ne makyajım, hiçbir şey onu bana karşı şüphelendirmiyordu. Hem polis olup hemde nasıl bu kadar inanabiliyordu ki insanlara? Niye inanıyordu? Numara yapıyor olmasını tercih ederdim. Sırf benimle bedavaya yatmak için bana inanıyor numarası yapmasını ama kesinlikle değildi. Ne diyordu şair. ' Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu. İki kere öpsem üçün boynu bükük... ' Bu adam insana şiirler okutur, hikayeler anlatırır. Aslında bu adam insanı masallara inandırırdı. Ama benim artık gerçeklerime dönme vaktim gelmişti. 'Seni evine bırakayım.' 'Şey. Evime olmaz. Babam. Abim. Çok kızarlar.' 'Peki. Ama uygun bir yere bırakmama izin vereceksin. En azından bir taksiye bindirmeme.' 'Peki. Kabul ediyorum.' ..... Onu eve yakın varoş bir mahalleye götürdüm. Ve burada inmek zorunda olduğumu söyledim. Burdan caddeye çıkıp bir taksiye binmek kolaydı. Zaten evde çok uzak değildi. Sabah oluyordu. Güneşin doğuşunu izlemek isterdim. Biraz daha Derya olarak kalmak. Arabadan inmek hiç içimden gelmiyordu. 'Götür beni buradan' demek istiyordum. Ama nereye? 'Götür beni buradan' desem götürürdü biliyordum. Bana bir iş bulurdu , kalacak yer bulurdu. Korur kollar sahip çıkardı. O dünyayı ayakta tutan iyilik sembolüydü. Ama Uğur denen o herifin arkadaşıydı. Bugün yarın kim olduğumu ya Uğur' dan öğrenirdi. Ya da Serhan beni bulur alırdı. Hemde Özgür' e zarar vererek. 'Hadi Dalya' diyordum. ' Hadi yapabilirsin. Kaç kez döndün pisliğine. Sen oraya aitsin. İn ve git ait olduğun yere. ' Arabadan ineceğim sırada bileğimden tuttu. Durdum. Ona baktım. Gözlerinde biraz kaygı vardı. 'Gelmemi ister misin seninle? Biliyorum abin, baban... Ama istersen... Ben polisim. Seni tanıyor olarak değilde ,polis olarak gelebilirim seninle. Belki de gece çalışmaman için aileni ikna ederim. Gerekirse gözlerini korkuturum.' 'Gerek yok. Gerçekten.' 'Derya. Gece hayatı sana göre değil. Yapamıyorsun. Senin gibi iyi kızlara uygun değil. Bak seni iki kez gördüm sadece. İkisinde de işin yüzünden sorun yaşamıştın. Gözlerinden belli. Alışamazsın sen o hayata düzene. Ben seni böyle bırakıp gitmek istemiyorum. Solup gidiyorsun seni her görüşümde. ' Geceler benden korksun diyemedim. Polislerle olunca solgun olmamdan daha normal ne vardı. Yine annem öğrenmesin diye neler yapmıştım. Bir kaç saat önce anneme götürmesin diye arkadaşınla yattım. O hayatımı benden çalan mesleğe geri  dönebileyim  diye. Diyemedim. ' Merak etme. İyiyim. Gerçekten. Ufak şeyler. Sorunlar. Üstesinden gelirim.' 'Telefonun var mı?' 'Var.' 'Kaydet o zaman numaramı. Karşılaşmamızı bu andan sonra tesadüflere bırakamayız herhalde.' Telefonumu çıkardım. Daha köşeyi dönmeden silecektim numarayı. Cemal 'e beni öpen polisin numarası diyemezdim ya. Numarasını söyledi. Kayıt ettim. ' Kız ismiyle kaydet istersen. Evdekiler bir şey demesin. ' Gülümsedim. Resmen salaklaşmıştım. Dediğini yaptım ve Naz olarak kaydettim. Bizimle aynı sokakta çalışan ara sıra selam verdiğim bir kızdı. Cemal tanırdı. O nedenle şüphelenmezdi. Asla aramayacaktım biliyordum ama gördükçe yer yüzünde iyi insanlar olduğuna inancımı kaybetmeyecektim. 'Kaydettim.' 'Şimdi de beni çaldır ki bende kayıt edeyim.' Bunu istemese iyi olacaktı. Arar mıydı? Aramazdı herhalde. Sonuçta ailemin bana zarar verme ihtimalini düşünürdü. Çaldırdım. Kayıt etti. 'Derya' Derya bir masal kahramanı gibiydi benim için ve bir gün silinene kadar Özgür' ün telefonunda yaşamaya devam edecekti. Çok uzun sürmezdi ama yine de bir süre daha var olacaktı. 'Bir şeye ihtiyacın olursa çekinme mutlaka ara olur mu?' Gülümsedim. 'Ararım.' Tekrar inmek için hareketlendim. Bir kez daha durdurdu. 'Bir şeye ihtiyacın olmasa da ara.' 'Ararım.' Bunca yalan içinde bir eksik bir fazla ne fark ederdi. 'Derya!' 'Efendim.' 'Bak beni yanlış anlamanı istemem. Ama sahilde yaşadığımız şey.' 'Ben onun için tekrardan özür dilerim.' 'Pişman mısın? Neden bu kadar özür diliyorsun? Ben sadece. Yanlış anlama ama lütfen. Sadece merak ettim. Nedenini yani. Ne hissettin?' Ne diyecektim? Hiçbir şey diyemezdim. Sustum. Ama o susmadı. ' Seni tam anlamıyla tanımıyorum Derya. Sende beni tanımıyorsun. Ama ben seni tanımak istiyorum. Yakından tanımak. Bu ne hız diyeceksin biliyorum. Belki de bu ne saçmalık. Kafama bir şey geçirmek istersen o da kabulüm ama. Dediğim gibi... Aklına hiç takılmasın o. Hayatımda biri yok. ' ' Merak etme. İnandım. Sen gerçekten çok düzgün bir insansın. ' ' Böyle düşünmene sevindim. O an. Utandırmak istemem seni ama. Bana yaklaştığında. Tereddüt ettim. Belki de seni kırdım bilmiyorum. Ama ben... Zamanla tanırsın zaten. Ben pek düşünmeden haraket edebilen biri değilim. Sende öyle kolay kolay birini öpecek bir kız değilsin farkındayım. Şey yani. Ben böyle şeyleri konuşmayı pek beceremem. Ama her şey o kadar ani oldu ki. Şu an bu konuşmayı yapmak zorunda hissediyorum kendimi ' ' Hiçbir şeye mecbur değilsin. Öyle hissetme. ' Bu kadar iyi olması yıllar sonra ağlamama neden olacaktı. ' Yanlış konuştum değil mi? Öyle bir mecburiyet değil zaten. Ben direk dümdüz söylesem. Ben senden etkilendim Derya. Buna şu an başka bir isim veremem. Ama sende benden etkilendiysen. Offff! Beceremiyorum. Birbirimizi yakından tanımamız için bana bir şans verir misin?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD