Yazardan...
Sessizliğin içindeki sesi aramak gibi bir şeydi bu çırpınış... Yüzeye çıkmak için çırptıkları kanatları kayboluyordu birer birer.
Belki vurulan kişi Gonca'ydı ama yıkılan Ömer olmuştu. Dokunmak istiyordu... İyileştirmek istiyordu ama elinden hiçbir şey gelmiyordu... Afallamış haliyle ambulansı arayıp konum verdikten sonra sevdiği kadının yanına çömeldi... Evet... Ömer, Gonca'ya aşık olmuştu ama henüz o da bilmiyordu. Yoksa hangi erkek yüzüne fırlatılan yüzüğe rağmen vazgeçmezdi ki?
***
"Gonca, aç gözlerini Gonca!" dedi Ömer, tüm acısıyla. Canı yanıyordu... Kalbinin ritmini ağzında hissediyordu...
Ambulans gelene kadar başında bekledi sevdiği kadının... Gelen ses ile ayağa kalkarak, ellerini yukarı doğru kaldırdı. "Buradayız! Buradayız!" dedi içindeki haykırışla birlikte. Oysaki ambulans zaten onları görüyordu.
Arka kapıdan çıkan sedye, sedyenin üzerine uzatılan baygın beden...
"Dayan Gonca! Hastaneye gidiyoruz dayan!"
"Beyefendi siz kendi aracınıza lütfen!" diyerek ambulans doktoru Ömer'i göğsünden tutarak durdurdu. "Yanında olmam lazım." dedi yaşlı gözleriyle. "Beyefendi kaybedecek zamanımız yok!" demesiyle kapılar Ömer'in yüzüne kapandı...
Ömer ambulansın gidişini izlerken, dizleri üstüne çökmemek için zor duruyordu. Gitmesi gerektiğini bile unutmuş gibiydi. Kim yapmıştı bunu? Ne bir düşmanı vardı ne de kavgalı olduğu... "Beyefendi iyi misiniz?" diyerek omzuna dokunan kişiyle aklı kaldığı ambulanstan yerine geri döndü. İrkildi ve sarsıldı. "Elleriniz kan olmuş... İyi misiniz beyefendi?" diyildiği gibi bakışlarını ellerine çevirdi.
"Gonca..." diyerek arabasına koşması bir oldu. Kontağı çevirdiği gibi gaza bastı ve gazı kökleyerek ambulansa yetişmeye çalıştı. Ailesine haber vermek istiyordu fakat ulaşabileceği hiçbir numara yoktu.
Sonunda ambulansa yetişmiş ve dörtlüleri yakarak peşine takılmıştı. Durumunun ne olduğunu bile bilmeden yürek acısı yangın olup başından aşağı düşüyordu.
"Gonca sana bir şey olursa dayanamam!" dedi hıçkırıklarıyla ağlayarak...
Hastanenin önüne geldiklerinde Ömer ani frenle durdu ve aşağı inerek ambulansın arka kapısına koştu. Doktorlar telaşlı ve dikkatli şekilde Gonca'yı sedyeyle beraber aşağı indirdiler.
Hastanenin içinden koşan doktorlarla beraber Ömer daha fazla panik oldu. "Hastanın durumu ne?" dedi yeni gelen doktor.
"Çok kan kaybediyor. Kanamayı durduramıyoruz."
Ömer duydukları ile ne yapacağını şaşırdı. Kocaman hastaneye sığamaz hâle gelmişti. Oysaki o küçücük bir kalbe bile sığmayı göze almışken...
Gonca sedyeyle ameliyathaneye götürülürken, Ömer dışarıda kalarak nefesini de Gonca'sıyla beraber gönderdi. Doktorlar karınca misali ordan oraya koşuşturuyorlardı.
"Çabuk... Çabuk 0 RH(+) kan bulun çabuk!" sesiyle Ömer şuurunu kaybetme derecesine geldi. Kaçmak istiyordu ama neyden?
Ömer sevdiklerini kaybetmekten yorulmuştu. Farkına bile varmadan geri geri gidiyordu.
"Beyefendi siz neyi oluyorsunuz hastanın?" diyen hemşireyi bile duymadı. "Beyefendi acil kana ihtiyacımız var!" Ömer iç dünyasından ayrılamıyordu. "Beyefendi kendinize gelin!" diyerek omuzlarından tutup onu silkeyen hemşirenin ikazı Ömer'i kendine getirdi.
Algıları kapanmış birisine anlattıklarınız boş gelirmiş... Ömer'de şu an tıpkı böyleydi. "Beyefendi hastanın nesi oluyorsunuz? Bakın kana ihtiyacımız var!"
Ömer duraksadı... Cevap vermek isteyen dilini birisi içerden kördüğüm yapmış gibi hissediyordu. "Artık kendinize gelin! Hastanın hayatı söz konusu!"
"Ne! Gonca iyi dimi? Açtı mı gözlerini?" diye sordu bulunduğu dünyadan ayrılamadan. Hemşire kendine gelmeyeceğini anladığı için, Gonca'nın emanete bırakılan telefonunu almaya gitti.
Acil aramalarda bulduğu kişiyi yani abisini arayarak bilgiyi vermiş ve kan ihtiyacı olduğunu belirtmişti...
***
Ömer'den...
Hemşirenin dediği hiçbir şeyi asla algılayamıyordum. En son yanımdan geçip gitti ve yaklaşık yarım saat sonra Gonca'nın ailesi acı ve feryatla ameliyathanenin önüne geldi.
Arif abi yanıma gelerek yakama yapıştı. "Kizima ne oldi? Nasi vuruldi Omer? Kim yapti" diyerek beni güzelce silkeledi. Kimin yaptığını bilsem, burda bir dakika bile kalır mıydım hiç?
"Kizim! Oy kizim! Kizim yatay içerde herif! Oy ben nerelere gideyum! Oy ben ne edeyum!"
Güllü teyzenin içindeki yürek acısı dışına taşmıştı. Ayakta bile zor duruyordu. Elleriyle yakasını çekerek, feryatlarıyla hastane koridorlarını inletiyordu. "Gonca! Uyan güzel gözlü kizim!"
Bu feryada duvarlar bile dayanamazdı ki...
"Arif bir şey et Arif! Ben bu aciya dayanamam!" diyerek ameliyathane kapısına doğru yürüdü. Önüne geldiğinde sıktığı yumruklarıyla kapıya vurmaya başladı. "Açun habu kapiyi! Gonca soğuk yerleri sevmez. Gonca kandan korkar! Ben çok kötü bir anayum!" demesiyle sırtını yasladığı kapıdan yavaşça aşağıya kaydı.
"Ben çok kötü bir anayum! Kizima hiçbir zaman sahup çıkamadum! Çıkamadum herif!"
Elleriyle göğsüne vurmaya başladığında yanına koştum ve bileklerini tutmaya çalıştım. "Yapma Güllü teyze!"
"Birak benu. Sen hiçbir şey bilmeysun! Ben çok kötü bir anayum Omer. Eğer gitmesine izin vermeseydum habular olmayacakti! Yıllar önce de birakmasaydum o olay olmayacakti. Kizim bağa soyledu... Defalarca kez dedu... 'Ana o adam bağa değişuk bakay' dedu. Ben ne ettum? 'Akraba adam, oyle bir şey etmez' dedum."
Tuttuğum bileğini ateşe dokunmuşçasına bıraktım ve ayağa kalktım. Güllü teyzenin dediği şeyin sonunun nereye gideceğini tahmin edebiliyordum. Etmek istemiyordum ama ne yazık ki edebiliyordum...
"Kim ettu la buni? Kim ettu Omer? Bizum duşmanimuz yoktur! Söyle bağa kim ettu?"
Arif abi tekrardan yakama yapışmıştı fakat benim zihnimde Güllü teyzenin dedikleri köşelere çarpa çarpa gidip geliyordu. 'Kizim bağa soyledu... Defalarca kez dedu... 'Ana o adam bağa değişuk bakay' dedu. Ben ne ettum? 'Akraba adam, oyle bir şey etmez' dedum.'
Cümlelerden sonra sesler teker teker kesilmeye başladı. Zihnimi meşgul eden bu gerçeklere yol vermek istesem de gitmiyorlardı. Oysaki Gonca bana göre hep şımarık yetiştirilmiş bir kız çocuğuydu. Her dediği yapılmış, her istediği alınmış kendini beğenen burnu havada bir kız...
Tanıdıkça hakkında yeni şeyler öğreniyordum ama bu farklıydı... Bu benim bitişimin başlangıcıydı. Yanımıza doğru koşan hemşirenin başına üşüştüler. "Bir şey diyun! Kizim iyi mi?"
"Önümden çekilin! Lütfen zorluk çıkarmayın, hastaya kan götürüyorum."
Hemşirenin kapıyı açıp içeri girmesiyle bizim umudumuzun tükenmesi bir oluyordu.
***
Tam 4 saattir bir haber bekliyorduk. Ufakta olsa bir haber... Fakat ne gelen vardı ne giden...
Güllü teyzeyi sonunda bir odaya alarak sakinleştirici ile uyutmaya başladılar. Kadınlar böyle durumlarda bizden daha duygusal davranıyorlardı. Aslında Arif abi de pek güçlü duruyor sayılmazdı.
İlk gördüğüm günden beri çatılı olan kaşları ve ateşten daha keskin olan gözleri... Şimdi ise o gözler şelale misali akıp gidiyordu. Doruk ise kan verdikten sonra yanımıza gelmişti ama onun da durumu pek iç açıcı sayılmazdı.
Çıkan doktorun yanına koştuk. "Durumu nasıl doktor bey?" diye hemen sordu Doruk. "Kanama durdu ama durumu ciddiyetini koruyor. Polislere gereken bilgileri verdiniz değil mi?" diye sorduğunda kafamı salladım. "Ben tüm bildiğimi anlattım."
Polisler olayı araştıracaklarını söylediler. Aklım almıyordu. Bunu yapanı bir bulursam... Ecdadını s.keceğim!
"Kizim uyanacak ama dimu?" dedi Güllü teyze. Uyanmazsa eğer beni de diri diri yanına gömsünler! Benim yüzümden olmuştu. Bir kadına sahip çıkamadım. Ne yaptığımı bilmiyordum ama kendimi bir anda dışarı attım.
Gidip o pez.venki bulmam lazımdı. Hastaneden dışarı adımımı atar atmaz Gül, Yiğit ve Yaren'i karşımda bulmam bir oldu. Onlara kim haber vermişti? Neler oluyordu? Kim, ne zaman haber verdi bunlara? İçimizdeki bu hain kimdi? Aklımı kaybetmek üzereydim.
Kimse kimseye hiçbir şey dememişti.
"Sizin ne işiniz var burda?" dememle Yaren lafa atladı. "Abim haber verdi bize." dedi telaşlı sesiyle. İçimden 'seni ne alakadar ediyor, düğünden çıktığın gibi buraya mı geldin diye?' geçirdim ama dışıma vurmadım. "Ozan'ın nerden haberi var?" dedim gayet doğal olan şaşkınlığım ile.
"Şimdi bunun sırası mı? Kardeşim nasıl?" dedi Gül.
***
Ortamda pis şeyler dönüyordu ama ben bunu şu an yerini terk eden beynimle anlayamıyordum. Ozan'ın haberinin olması imkansız gibi bir şeydi. Yoksa Ozan Gonca'ya mı aşıktı? O mu vurdurdu Gonca'yı? Benim canımı mı yakmak istiyordu?
Etrafımda dönen tüm oyunları artık biri durdursun!